Tighnari'nin vesayeti altında olan bir Stajyer Orman Korucusu. Akademik kariyerine akranlarından biraz daha geç başladı, bu yüzden şu anda yetişmek için çok çalışıyor.
Kişiliğinin diğer yüzünü, iyimserlik ve nezaketin arkasında saklıyor.Resmi Website'deki Açıklamadan[1]
Kişilik[]
Avidya Ormanı'nda faaliyet gösteren acemi muhafız. Hevesli söz ve hareketlerinin ardında biraz içe dönük bir kişiliği vardır.
Oyun içi karakter özellikleri ve profil sayfası yazısı
Karakter hikâyeleri[]
Karakter ayrıntıları
"İşe yarar", "parlak ve güneşli", "arkadaş canlısı ve tutkulu"... Gandharva'ya sorarsanız Acemi Orman Muhafızının böyle övüldüğünü duyabilirsiniz.
Vücudu el verdiğince okulla ne kadar meşgul olursa olsun Collei orman devriyesi işinde asla gevşek davranmaz ve hangi kesimden olursa olsun başı belada olanlara yardım eli uzatmaktan çekinmez.
Yine de ne kadar hevesli ve olumlu olsa da kafasında geçmişle ilgili henüz başkalarına anlatmaya hazır olmadığı bir şeyler var gibi görünüyor.
Sıklıkla devriye gezdiği ormanda garip notlarla dolu bir ağaca rastlarsanız veya yakınlarda birinin fısıldadığını duyarsanız...
Neyle karşılaşırsanız karşılaşın veya neye kulak misafiri olursanız olun lütfen yoldan sapın ve bunu saçma bir şaka olarak kabul edin. Belki de bu şakayı bir Aranara yapmıştır.
Ne de olsa yalnızca bir ağaç kovuğunun bilebileceği bazı şeyler vardır... En azından şimdilik.
Karakter hikâyesi 1
Arkadaşlık Sv. 2
Şayet kelimeler bilgeliğin aracıysa, kültürlü olmak hiç kuşkusuz bilgi arayışının başlangıç noktasıdır. Öte yandan Collei bilgi dağının eteklerine güçlükle ulaşmış gibi görünüyor.
Collei Gandharva'ya ilk kez geldiğinde dobra Tighnari bile apaçık şekilde tereddüt etmiş ve General Mahamatra'ya henüz anaokulu seviyesinde bir ders programı açmayı henüz planlamadığı için yanlış kapıdan girip girmediğini defalarca sorgulamıştı.
Yine de bir süre uğraştıktan sonra Collei sonunda acemilere katıldı. Tighnari, Collei'in kapsamlı okuma yoluyla kısa sürede yeterli sayıda kelime öğreneceğini umuyordu ve kelimeleri öğrenmesini kolaylaştırmak adına çok sayıda çeşitli kitapla belge toplamıştı.
Çocukların okuma yazma öğrenirken kullandıkları ansiklopediler ve okuması zorunlu olan kafa şişirici akademik makaleler dışında Collei çoğu zaman Mondstadt'ın resimli hikâye kitaplarını okurken görülür.
Mantık son derece basittir: Bu kitaplarda daha az kelime ama daha fazla resim vardır. Kelimeleri bilmeseniz dahi resimlere bakarak ne anlama geldiklerini tahmin edebilirsiniz.
Ne yazık ki yalnızca çocuk kitapları okumak, müfredata yetişmek için pek de yeterli değildi. Biraz daha fazla kelime öğrendiğinde vakit kaybetmeden ders dışı yeni okuma araçları aramaya başladı.
Yolu Avidya Ormanı'ndan geçen bazı gezginlerin söylediklerine göre Inazuma'da "resimli roman" olarak bilinen, akademik makalelerden daha kolay okunan ve resimli kitaplardan daha az resme sahip bir kitap türü varmış. Collei tam da böyle bir kitap türüne ihtiyacı olduğunu düşünüyordu.
En önemlisi bu "resimli romanların" olay örgüleri çoğu zaman o kadar sürükleyicidir ki bir kopyasını alır almaz pek çok okuyucu kendini bütün gece uyanık kalmak pahasına romanları bir oturuşta bitirmeye zorlar.
Bu Collei'e kuşkusuz çok cazip gelmişti çünkü okuma işini bitirmek için uzun bir süre boyunca kendini uyanık kalmaya zorlaması gerekiyordu.
Orman devriyesinden bir gün sonra Collei heyecanla "Dövüş Sanatları" adlı romanın en yeni cildini alarak odasına koştu. Resimli romanı okuyup bitirmek için tüm gece ayakta kalmaya hazırdı. Sonunda gerçekten de bütün gece ayakta kalmıştı.
"Mühürlenmiş gücüm!" "Yalnız intikamcı!" "Benden uzak dursan iyi edersin!" "Tanrıların bahşettiklerine asla tanıklık edemeyeceğim!"
Başına yorganı çeken Collei, gece boyunca yatağında dönüp durdu. Şafak sökerken dahi bu sözler zihninde yankılanıyordu.
Karakter hikâyesi 2
Arkadaşlık Sv. 3
Teyvat'ta kökeni bilinmeyen ve son derece utanmış veya mahcup olmuş hisseden kişilerin sık sık söylediği bir söz vardır:
"Keşke ağaç yarılsa da beni yutsa."
Collei bir kitaptan az önce öğrendiği bu cümleyi mırıldanırken ormanda dolaşıp duruyordu.
Sumeru'ya dönmeden önce oldukça sevdiği bir arkadaşına, kendisi gibi hem fiziksel hem de zihinsel olarak sürekli acı çeken insanları kurtarmak için muhteşem tıbbi yeteneklere sahip harika bir doktor olacağına söz vermişti.
Ne yazık ki dilekler bir anlık hevesle dilenirken onları gerçekleştirmek uzun yıllar süren zahmetli eğitimler gerektirirdi. Az önce sonuçlanan sınavda Collei, bir kez daha gerçeklik ve beklentiler arasındaki duvara toslamıştı.
"Ah... Bunu Amber'a nasıl anlatacağım?"
Ayrıca ustasından onun adına bir mektup yazmasını istemesi gerekiyordu. Sınavda başarısız olmak ve konuşacak birine ihtiyacı olduğunu söylemek ustasının yanında dile getirebileceği konular değildi.
Tesadüfen, sanki bir tanrı onun mırıltısını duymuş gibi devriye gezdiği yolda bir ağacın üzerinde aşağı yukarı bir insan büyüklüğünde bir kovuk belirdi.
"Dur, bekle! Aranara ile sorunlarımla ilgili konuşmak... Bunu kitaplarda okumuştum aslında ama onlar yalnızca çocuk kitaplarıydı! Bunun için yeterince büyüdüğüme eminim... Yine de etrafta kimse olmadığına göre..."
Farkında olmadan karşısına çıkan kovuğa doğru çoktan eğilmişti.
Karanlık, Collei'i her türlü baskıdan kurtaran sağlam bir kaleye dönüştü.
İçe dönük bir yapıya sahip olan Collei, kendini eksiksiz bir şekilde tanıtmakta zorlanıyordu. Amber kadar cana yakın ve neşeli biri olmak için ne kadar çaba harcarsa harcasın bitkinliğini ve yalnızlığını görmezden gelmesi mümkün değildi.
Bu nedenle Sumeru'ya döndükten sonra içinde biriken tüm olumsuz hisleri ve düşünceleri o oyuğa akıttı.
"Collei yine o bölgede mi devriyeye çıktı?"
Birkaç gün sonra Tighnari, Collei'in oldukça yüksek puanlar aldığı test kağıtlarına bakmadan önce sık sık izlediği son devriye güzergahlarını inceledi. Kendi kendine şöyle düşündü:
"Ormanda notlarını yükseltmenin bir yolunu mu buldu yoksa? Aslında bu kötü bir şey sayılmaz. O devriye güzergahını ona bırakacağım ve şimdilik işine burnumu sokmayacağım. Diğer devriye yollarına ise başka muhafızları göndereceğim."
Karakter hikâyesi 3
Arkadaşlık Sv. 4
Yazılı sınavlar dışında Collei diğer sınavlarında da gerçekten başarılıydı, bilhassa konu "vahşi doğada hayatta kalmak" olduğunda.
Sumeru ormanlarının her köşesinde umulmadık acil durumlar pusuya yatmış bekler ve etrafta çok sayıda zehirli canlıyla tehlikeli hayvan vardır. Bu yüzden işinin ehli olan bir Orman Muhafızının hazırlıklı olması gerekir.
Collei bu konuda oldukça yeteneklidir. Akranları kadar okuma yazma bilmiyor ve bu sorun yazılı sınavlardaki performansını etkiliyor olabilir. Ancak tecrübeli ve yaratıcı biri olduğu doğrudur.
Daha hızlı ve dengeli olmak için botlarının etrafına dikenli sarmaşıklar sarmak, etkisini artırmak için zehirli mantarların zehir içeren özünü av tuzaklarına sürmek...
Bunun gibi fikirler onun ormana rahatça girip çıkmasını ve ormanda kaybolup yanlışlıkla zehirlenenleri veya koşturan bir canavar tarafından hedef alınacak kadar talihsiz olanları başarılı bir şekilde kurtarmasını sağlıyordu.
Collei tarafından kurtarılan kişiler onun eşsiz ve güvenilir olan hayatta kalma becerilerine hayran kalır. İçten nezaketi ve heyecanlı yapısından etkilenmeleri de cabası.
Etraf büyük tehlikelerle dolu olsa, erzakı da olmasa ve hatta kurtardığı gezginler mantıksızlaşsa bile bir güneş gibi her olayı kucaklar.
Yaralı ya da aç olması umurunda değildir. Yalnızca ihtiyaç duyanlara yardım etmek ister.
Pek çok kişinin kabul edilemez olarak gördüğü tek şey kriz anlarında yaptığı yemek tarifleridir: Enerjisini yenilemesini sağladıkları sürece ezilmiş Zaytun Şeftalileri şöyle dursun ateş böceklerini dahi bir saniye bile düşünmeden tek lokmada yutar.
Ne tür bir tecrübe böyle naif bir kızın vahşi doğayı yurdu olarak görmesini sağlamış olabilir ki?
Karakter hikâyesi 4
Arkadaşlık Sv. 5
Collei, Sumeru'ya dönmeden önce uzun bir süre etrafta gezinmişti.
Etrafta gezinmekle seyahat etmek arasındaki asıl fark ilkinin belirli bir varış noktasının olmamasıdır.
Etrafta gezinmeye yanıp kül olmuş harabelerde veya belki çok daha önce o hastalığa yakalandığı zamanlarda başlamıştı. Bu gezintisi uzun bir süre boyunca zifiri karanlıkla sarmalanmış hiç bitmeyen bir kabustan farksızdı.
Harabelerden birlikte kaçtığı arkadaşlarının çoğu ya sonsuz kum fırtınalarında kaybolup gitmiş ya da ilahi kalıntıların etkisi altında kalarak çürüyüp gitmişti.
Hasta ve lanetlenmiş halde dönecek hiçbir yerleri yokken ıssız ormanlara ve vahşi doğaya sığındılar.
Doğa ana merhametli olduğu kadar zalimdi de. Hastalıklarından dolayı onları reddetmezdi ancak ne kadar ağlarlarsa ağlasınlar ihtiyaç duydukları şeyleri de vermezdi.
Giderek daha fazla yoldaşı yürüyemez hale gelirken kalanların en umutsuz durumlarda bile hayatta kalmalarını sağlayan dersler bırakmışlardı geride.
Collei'in son arkadaşı da artık devam edemeyecek duruma geldiğinde bir ders daha almıştı: Bundan sonra kimseyle yakınlaşma.
Bu sırada sırtlarını bir uçuruma vermişken tamamen tükenmişlerdi. Yine de uzaktan gelen canavar kükremelerini duyabiliyorlardı.
Belki dar geçitten belki de başka bir nedenden dolayı hayatta kalan tek arkadaşı ona çarparak uçurumdan aşağı itti.
Neyse ki Collei panikle ufak bir dala tutunmayı başarmıştı. Ardından diğer eliyle de uzanıp bağırarak yardım istedi.
Öte yandan arkadaşı tereddüt dahi etmeden kaçıp gitmeden önce ona anlaşılması güç bir bakış atmıştı.
Başının üstünde rüzgarlar uludu, canavar kaçan kişi fazla uzaklaşamadan ona yetişip yakaladı. Yırtıcı içgüdüsüne teslim olan canavar, uçurumda güçlükle asılı duran Collei'i gözden kaçırmıştı.
Collei çıt dahi çıkarmadan elini indirdi ve tepesinden gelen sesler kesilene dek kırılmak üzere gibi görünen dalı sıkıca tutmaya devam etti.
Canavarın kükremesi ve yoldaşının çığlıkları nihayet kesilmişti.
Arkadaşından nefret etmiyordu. Onun yerinde olsaydı başka bir seçim yapıp yapmayacağından emin değildi.
O anda Collei tek bir şey düşünüyordu.
İster yardım istemek isterse de yardım etmek için olsun...
"Bundan sonra kimseyle yakınlaşmayacağım."
Karakter hikâyesi 5
Arkadaşlık Sv. 6
Collei, Mondstadt'ın bir Harpastum Festivali sırasında birinin eline bir kez daha dokunmuştu.
Şehir, ışıklar ve fenerlerle özenle süslenmişti. Sokaklar tıklım tıklım insanlarla doluydu. Hava kararıyordu ve gösteri tüm hızıyla devam ediyordu.
Kırmızılı bir kız elini tuttu, onu dar tahta kutudan çıkardı ve kalabalığın arasına sürükledi.
İnsanlar çember ya da sapan oynayan yarışmacılarının etrafında toplanarak onları alkışlıyordu.
Collei onlarla konuşmadı. Bu çocukça oyunları ne kadar iyi oynarlarsa oynasınlar iş dışarda yemek bulmaya geldiğinde ne yapabilirlerdi ki?
Yine de yanındaki kız bu ufak oyunlara büyük ilgi duyuyordu. Her kazandığında sevinç çığlıkları atıyor, kazandığı ödülleriyse çocuklara dağıtıyordu.
Collei oldukça şaşkındı. Ödül almayı amaçlamıyorlarsa neden bu etkinliklere katılıyorlardı? Bu etkinlikler gerçekten eğlenceli miydi?
Merakını gidermek için gizlice bir köşeye gitti ve eline bir sapan alarak hedefi vurmayı denedi. Sonunda on atıştan biri hedefin bir köşesine çarpmıştı.
"Yaşasın! Hedefi vurdum!" Collei heyecanla başını çevirdi. "Hey! Bunu gördün mü?"
İşte o anda uzun bir süredir orada durduğunu ve kırmızılı kızın çoktan gitmiş olduğunu fark etti.
İlerleyen günlerde Collei her gün alıştırma yaptı. Yavaş yavaş yay germe ve dart atma seslerine aşina olmaya başladı. On atıştan nadiren birini kaçırana dek alıştırma yapmaya devam etti.
Collei yayını her gerdiğinde o gece hedefini ilk kez vurduğunda hissettiği heyecanı anımsıyordu.
Ayrıca kızın elini tutup kalabalığa doğru koştuğunda avucunun içinin ne kadar sıcak olduğunu da.
Cuilein-Anbar
Arkadaşlık Sv. 4
Büyümek demek geçmişin henüz olgunlaşmamış olan benliğini en iyi şekilde kullanmak demektir.
Collei sık sık Gandharva'daki çocukların oyuncaklarını tamir etmesine yardım ederdi. Orman Muhafızlarındaki meslektaşları da arada sırada dalların yırttığı kıyafetlerini onarması konusunda ondan yardım isterdi.
Collei elbette doğuştan bir terzi değildi. Aslında ilk dikişi tam bir felaketti.
Collei, Mondstadt'tan ayrılmak üzereydi. Şehirden ayrılmadan hemen önce onardığı bir giysi parçasını onun adına Amber'a götürmesi için Lisa'ya verdi.
Giysi parçası gerçekten de onarılmış gibi görünüyordu ama o kadar eğri büğrü dikişlerle kaplıydı ki dikişler solucana benziyordu. Bu nedenle giysi parçasının sahibinin onu kullanamaması mümkündü.
Lisa'nın ona gülmesinden ya da onu eleştirmesinden endişe duyuyordu.
Öte yandan Lisa onu şaşırtarak Collei'in arkasına gizlediği elini nazikçe tuttu ve yaralarını dikkatle sardı.
Collei'in parmak uçlarındaki yüzeysel veya derin olan yaralara şaşırmamıştı. Hatta öylesine bir yorum yaptı. "Sanki biri bütün gece elleriyle Kurt Çengeli topu sektirmiş gibi."
Lisa gülümseyerek "Sumeru'daki eğitimin için bu kadar sabırsızlanma, küçük Collei" dedi. "Her şeyin bir ilki hep vardır. İlk seferde karşılaştığın zorlukları nasıl yeneceğini öğrenmek, büyümenin gizemini çözmek anlamına gelir."
Collei hemen kızardı. O sırada başkalarının nazik davranışlarına nasıl karşılık vermesi gerektiğini tam bilmiyordu.
O yalnızca bir çocuktu ve çocuklar eninde sonunda büyürdü.
Çaresiz çocuk büyüyecek ve umudun varlığını bir kez daha keşfedecekti. Sapan kullanmayı bilmeyen çocuk, yavaş yavaş nişan almayı öğrenecekti.
Bir zamanlar kendini sürekli iğneyle yaralayan bu çocuk, yavaş yavaş büyüyüp diğer çocukların gözünde imrenilecek birine dönüşmüştü.
Gandharva'da çocuklar gıpta ederek ve heyecanla Collei'in etrafında toplanıyordu.
"Çok yeteneklisin! Ne kadar da güzel bir kedi!" "Collei, bu kedinin bir adı var mı?"
Collei bu kez kendisiyle gurur duydu. Son derece zarif dikişlere sahip olan oyuncak kediyi havaya kaldırdı.
"Adı... Cuilein-Anbar!"
Önsezi
Arkadaşlık Sv. 6
Sağanak yağıyordu. Kaya, toprak ve enkaz yığınından oluşan bir engel Collei'in dönüş yolunu kapatmıştı.
Collei, yanındaki titreyen kızı ısıtmak için uçurumun kenarında büyük bir ateş yaktı.
Sürekli devriye gezdiği ormandan bu nehir vadisine ulaşmak tam bir gün sürüyordu. Oraya yalnız olsaydı sağanak yağmasına rağmen geri dönebilirdi.
Oysa bu kez yanında ormanda kaybolduktan sonra üşümüş ve acıkmış olan bir çocuk olduğundan beklemesi gerekiyordu.
Kız solgun görünüyordu, ateşi var gibiydi ve adını mırıldanarak annesini arıyordu.
Collei, kızın Gandharva'da korkuyla ve umutsuzca yardım arayan annesini hâlâ anımsıyordu. Yüzünde sanki kızının değil de kendisinin acı çekmesini istiyormuş gibi bir ifade vardı. Collei bu ifadeyi biliyordu.
Aile nehir vadisini geçerken bir karavanla seyahat ediyordu. Kamp yapıp dinlendikleri sırada oyun oynamayı seven kız kaçmış ve ormanın derinliklerine ilerlemişti. Karavandakiler çocuğun kaybolduğunu fark ettiklerinde onu aramış ancak bulamamışlardı.
Çocuğun annesi yardım istemek için çaresizce Gandharva'ya dönmek zorunda kalmıştı.
Tighnari son zamanlarda diğer Orman Muhafızlarıyla birlikte şehirdeki toplantılara katılıyordu. Yine de durum o kadar önemliydi ki Collei bu sağanağın altında ne onların dönmesini ne de arama köpeklerinin onları bulmasını bekleyemezdi.
Bu yüzden hemen çantasını, yayını ve oklarını kaptı ve bir başına ormana daldı.
Gök gürültüsü ve yağmur damlalarının sesleri arasında arada sırada duyulan kükremeler, bir canavarın yaklaştığını gösteriyordu.
Collei, geçmişte yaşadığı bazı kötü deneyimleri anımsamadan edemedi. Yüzleşmek istemediği anılar birer birer geri geliyordu.
Sağanak yağmur dindiğinde Tighnari haberleri duyar duymaz hiç vakit kaybetmeden koşarak yanlarına gelmişti.
Uçurum boyunca etrafta savaş izleri vardı. Collei ve kız birbirlerinin omzuna yaslanmış halde huzur içinde uyurken birkaç canavar da uzaklarında yerde yatıyordu.
Tighnari'nin kalbi duracak gibi oldu. Collei'in serbest bırakılmaması gereken özel bir gücü kullanmadan bu canavarları alt edemeyeceğini biliyordu.
Bu, susuzluğu gidermek için zehir içmekten farksızdı. Collei'in durumunu kuşkusuz daha da kötüleştirecekti. Derhal General Mahamatra ile temasa geçmesi gerekiyordu.
Tighnari'nin ayak sesleri Collei'in uyanmasına neden oldu. Yanındaki kızı uyandırmamak için aceleyle ustasına sessiz olmasını işaret etti.
Tighnari endişeyle onu kontrol etti. "Collei... Bunu sen mi yaptın?"
Collei başını salladı. Bir elini kaldırdı ve gece boyunca sıktığı yumruğunu gevşetti.
"Usta, artık daha güçlüyüm! Kimsenin çabalarının boşa gitmesine izin vermeyeceğim. Bundan sonra herkesi koruyacağım."
Avucunun içinde parıldayan bir Önsezi duruyordu.
İsim kartı[]
Takımyıldızı[]
Görevler ve etkinlikler[]
Bahsetmeler[]
Hikayeler
Karakter | Hikayeler |
---|---|
Replikler
Karakter | Replikler |
---|---|
| |
| |
| |
| |
| |
|
Postalar
Gönderen | Postalar |
---|---|
| |
|
Notlar[]
Kaynakça[]
Gezinti[]
|