Dini dışlayıcılık
Dini dışlama, sadece belli bir dinde hâkim inanç ilkelerinin doğruluğuna inanarak, bu ilkelerle bağdaşmayan bütün inançların yanlış olduğunu ve/veya insanı ya ebedi cezaya maruz bırakacağını ya da nihai kurtuluşa eriştirmeyeceğini savunan yaklaşımdır.
Diğer dinlere, inançlara dini dışlayıcılık dışındaki dini/teolojik veya felsefi yaklaşımlar genel olarak dini kapsayıcılık, dini çoğulculuk, evrenselcilik, Omnizm, Perennializm isimleriyle ifade edilir.
Dini dışlayıcılık tarihte dini ayrımcılık noktasına gelebilmekte ve insanları kapatılmak, gettolara sıkıştırılmak veya sonu ölüm veya sürgün olan bazı cezalara maruz bırakırken günümüzde daha çok mahalle baskısı, yok sayılmak, önemsenmemek, itibarsızlaştırılmak, mevkiisizleştirilmek gibi daha toplumsal ve psikolojik baskı tiplerine bürünebilmektedir.
Yahudilik
[değiştir | kaynağı değiştir]Tanrının eski İsraillilerle bir antlaşma yaptığına, onları "Seçilmiş Halk"ı olarak kabul ettiğine yönelik inanış Yahudi inanışının temelleri arasında yer almaktadır.[1]
Buradaki seçilmişliğin doğuştan verilen bir nitelik mi yoksa Yahudilere yönelik bir yükümlülüğü mü ifade ettiği konusu tartışılmıştır. Ancak her iki durumun da Yahudi kutsal metinlerinde bulunduğu ve özellikle İbrahim peygamberle olan ahitleşmede ilk durumun söz konusu olduğu ifade edilmiştir.[2]
Reformcu Yahudilik ise "seçilmişlik" fikrini yaşamlarımızda yaptığımız seçimlerin bir metaforu ve Yahudiliğin de bir tür seçim olması gerektiğini düşünürler.
Hinduizm
[değiştir | kaynağı değiştir]Sanatana Dharma dışında kalan kabilelere, halklara mensup kişiler Vedik metinlerde Mleccha (Vedik Sanskritçeden: म्लेच्छ, romanlaştırılmış: mlecchá) olarak adlandırılmıştır. Bu terim Aryan Vedik kabilelerden farklı olarak anlaşılmaz bir konuşmaya sahip olanlara, yabancı veya barbar işgalcilere atıfta bulunan bir Sanskritçe terimdir.[3]
Bir mleccha kast sisteminin ve ritüel ortamın dışında olan kimseydi ve Hindular tarafından bir Mleccha ile temas bile kirletici bir şey olarak görülmekteydi. Bunu bir örneği yirminci yüzyılda bölgesindeki Müslüman çocuklarla oynayan Anandamayi Ma'ya annesi tarafından oyun dönüşünde tulsi liflerinin içinde olduğu suyla banyo yaptırılmış olmasıdır.[4]
"Mleccha" kelimesi, eski Hindularda "geleneksel değer sistemine" tâbi olmayanları sınıflandırmanın bir yolu olarak ortaya çıktı. Ancak özetle fikir şuydu: Mlecchalar kültürel olarak kabul edilebilir olana uymayan insanlardı.[5]
Bünyesinde birbirinden iki ayrı din kadar farklı olan okulları, Tanrı/Tanrıları, kutsal metinleri barındıran ve bu yönüyle din içi çeşitliliğe en açık görünen din Hinduizmdir. Ayrıca anaakım/hak-doğru yol Ortodoksi ve Heterodoksi ya da heretik benzeri kavramsallaştırmalar ya da bunlara dayanarak mezhepsel farklılıarı cezalandırma yönünde herhangi bir yapı taşımadığından Hinduizm bir tür dinler konfederasyonu niteliği sergilemektedir. Ancak özellikle yirminci yüzyılda artan milliyetçi eğilimler ve gelişen Hindu milliyetçiliği şiddete yol açabilen dini dışlayıcılık biçimlerini üretebilmektedir. Bunun en son örneği iktidardaki Bharatiya Janata Party (BJP) tarafından desteklenen iki Hindu organizayonu olan Vishva Hindu Parishad (VHP) ve Rasthriya Svayamsevak Sangh (RSS) tarafından Hindutva'nın (Hinduluk) tehdit altında olduğu ve Tanrı Vişnu'nun avatarı Rama'nın doğduğu nokta olduğu çağrısını alıp 6 Aralık 1992'de sokağa dökülen Hindu kitlenin Ayodha kentindeki 1528'de inşa edilen Babri Camii'ni yıkması ve beraberinde çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği kitlesel eylemdir.[6]
Budizm
[değiştir | kaynağı değiştir]Genel olarak dünyada hoşgörülü ve dışlayıcılıktan uzak bir inanç olarak bilinmesine karşın Budizmde de tarihte olduğu gibi günümüzde de dini dışlayıcılık örnekleri verdiği düşünülmektedir.
İlk dönem Budizminde Buda'nın öğretisi dışındaki ögretilerin sahte ve zararlı olduğuna ilişkin bir inanış bulunmaktaydı. Ayrıca her ne kadar yaygın olmadığı ifade edilse de Budizm içinde heretik olarak kabul edilen kişilere yönelik şiddet uygulamaları da mevcuttu.[7]
Perry Schmidt-Leukel Mevlana Celaleddin-i Rûmi'nin Mesnevi adlı eserinde yer alan ancak aslı Budist Pali Kanonunda bulunan fili tanımlamaya çalışan körlerle ilgili meselin Budist bağlamda çoğulculuk yerine dini dışlayıcılıkla daha fazla ilişkili olduğuna dikkati çekmiştir. Budist bağlamında fil hakiki dharmaya, körler Buddha'ya muhalif olan görüş sahiplerine, gören kişi de önceki hayatında Buddha olan krala işaret etmektedir ve metnin açık ifadesi körlerin hakiki kurtuluş yoluna giremeyecekleridir ve bu durum metinde körlerin "Samsara'dan ötesine geçemeyecekleri" şeklinde belirtilmiştir. Kurtuluş yolunu sadece Buddhalar göstermekte ve Samsara nehri üzerinden geçecek araçları onların temin edeceklerdir. Meselin geçtiği bölüm oldukça net bir benzetmeyle biter: Diğer öğretmenlerin ışığı bir ateş böceğinin ışığına benzer, halbuki Buda'nın ışığı güneş gibi parlar: "O aydınlatıcı ortaya çıktığında, ateş böceğinin ışığı söner ve artık parlamaz." [8]
Budizm günümüzde şiddetten tümüyle uzak bir din/felsefe olarak kabul edilse de bu algının gerçeklerle birebir örtüşmediği kendisi de bir Zen rahibi olan Brian Victoria'ın ilk baskısı 1997'de yapılan eserindeki Rus-Japon Savaşı sırasındaki Zen rahiplerinin fonksiyonuna ilişkin satırları ortaya koymuştur.[9]
Victoria eserinde Rus-Japon savaşı sırasında bu savaşa Zen Budist ruhban cephesinden destek verildiğini tüm açıklığıyla göstermektedir. Ünlü Zen araştırmacısı D.T.Suzuki Japon devletinin militarist arzularının meşru olduğunu buna karşı koyan ulusların ise "kuralsız kafirler" (jama gedo) olduklarını ve cezalandırılmayı hak ettiğini düşünmektedir. Suzuki'nin hocası Rinzai-Zen üstadı Shaku Søen ise savaşçıların ödeyecekleri bedelin ruhsal gelişimlerine hizmet edeceğini belirtir. Hatta savaş karşıtı olan ünlü Rus romancı Tolstoy, Shaku Søen'den savaşı engelleme yönünde birlikte mücadele etme çağrısı yapmış ancak bu çağrıya usta Søen şu şekilde karşılık vermistir:
"Her ne kadar Buda can almayı yasaklasa da, aynı zamanda tüm duyarlı varlıkların sonsuz şefkatin uygulanmasıyla bir araya gelmediği sürece asla barışın olmayacağını da öğretti. Bu nedenle uyumsuz olan şeyleri uyumlu hale getirmenin yolu olarak öldürmek ve savaşmak gereklidir." [10] Ancak Suzuki ve üstadı Sōen'den önce Meiji döneminin ünlü Budist rahip ve bilgini Inoue Enryō da Rusya ile ilişkilerin gerildiği dönemde savaş olacaksa buna Budistlerin de aktif şekilde katılması gerektiğini böylelikle Buda'ya borçlarını odeyeceklerini ve Rusya'nın da sadece Japon ulusuna değil Buddha'ya düşman olduklarını açıklamıştır.[11]
Budizmin şiddetle ilişkisinin daha az görülmesini Budist metafiziğinden ziyade Budist devletlerin sayıca azlığına bağlayan Owen Flanagan ise Bhutan, Tibet veya Sri Lanka durumunda ise Budistlerin devlet destekli şiddeti onayladıklarına dikkati çeker.[12]
Hristiyanlık
[değiştir | kaynağı değiştir]Hristiyanlıktaki temel dogmalardan biri Kilise dışında kurtuluşun olmayacağı yönündedir.Hristiyanlığın iki büyük mezhebi olan Katolik Kilisesi ve Doğu Ortodoks Kilisesi kendilerinin "tek hakiki kilise" olduklarını ve "hakiki Kilise dışında kurtuluş olmadığını" iddia etmektedirler; Ancak pek çok farklı mezhebe sahip olan Protestanlığın bu konuda tutarlı bir doktrini yoktur ve kendi bünyesinde çok çeşitli mezhepleri bulundurmaktadır.
Roma Katolik Kilisesi
[değiştir | kaynağı değiştir]Roma Katolik Kilisesi'nin İlmihalinin (Catéchisme) 846.paragrarafının ilk cümlesi "Kilise dışında kurtuluş yoktur" cümlesidir. İlmihal bu ifadesini şu şekilde açıklamaktadır:
"Bir tek Mesih (İsa) uzlaştırıcıdır ve kurtuluş için yegâne yoldur. Mesih, bugün bedenen yanımızdadır. Mesih'in bedeni kilisedir. O (İsa), inanç ve vaftizin önemini açıkça belirterek aynı zamanda, insanın vaftiz olarak içine girdiği Kilise'nin gerekliliğini belirtmiştir. Bundan ötürü, Katolik Kilisesi'nin Tanrı tarafından İsa aracılığıyla kurulduğunu bildiği halde, içine girmeyi veya içinde kalmayı reddeden kişi için kurtuluş yoktur (Lumen Gentium/Kilise Hakkında Dogmatik Yasa:14) [13]
Ancak bu yasa II.Vatikan konsülü sonrası Kiliseden haberdar olmayanlar için yumuşatılmış ve onlar için kurtuluş ihtimalini şu satırlarla mümkün görmüştür:
"Kendi hataları dışında, İsa'nın İncilinden veya Kilisesi'nden haberdar olmayan, fakat yine de, içten bir kalple Tanrı'yı arayan ve nezaketle hareket eden, kendi bilinçleri aracılığıyla Tanrı'nın onlardan istediklerini hisseden ve bu yönde yaşamaya çalışanlar da sonsuz kurtuluşa kavuşacaklardır (LG 16)." [14]
Roma Katolik Kilisesi, Mesih'in yalnızca "tek gerçek Kilise" kurduğunu ve bu tek gerçek Kilise'nin, Roma piskoposunun (papa olarak bilinir) başında olduğu Katolik Kilisesi olduğunu kabul etmektedir. Papa, yanılmaz ve yücedir. Katolik Kilisesi dışındaki kiliseler ise Ökarist Sırrını muhafaza edemediğinden kurtuluşu müjdelenen kiliseler olarak kabul edilemezler ve Kutsal da değillerdir.[15]
Ortodoks Kilisesi
[değiştir | kaynağı değiştir]Doğu Ortodoks Kilisesi (resmi olarak Ortodoks Katolik Kilisesi), Ortodoks kiliselerinin konfederatif cemaatinin İznik-Konstantinopolitan İnancını "Tek, Kutsal, Katolik ve Apostolik Kilisesi" olarak tanımlamış ve bu unvanı, örneğin resmi ve diğer resmi belgelerde de kullanmış ve 1836 ve 1838'de İstanbul'da düzenlenen sinodlarında ve Papa Pius IX (hükümdarlık dönemi 1846–1878) ve Papa Leo XIII (hükümdarlık dönemi 1878–1903) ile yazışmalarda da bu ünvanı aynı şekilde kullanmaya devam etmişlerdir.[16]
Lutheryan Kiliseleri
[değiştir | kaynağı değiştir]Lutheryan (Lutherci) Kiliselerin ise hakiki tek Katolik inancının mevcut Roma'ya bağlı kilise değil Martin Luther ve ona bağlı kiliselerin inancı olduğunu kabullenirler. Luteryan inancının bir özeti olan Concord Kitabı'nda bulunan Augsburg Şehadetine (Confession) göre "Luther ve takipçileri tarafından şehadet edilen inancın yeni bir şey olmayıp gerçek Katolik inancından başka bir şey olmadığını ve kiliselerinin gerçek Katolik veya Katolik inancını temsil ettiğini öğretir.[17]
Amişler
[değiştir | kaynağı değiştir]Amişler, diğer Anabaptist Hıristiyanlar gibi, "yerleşik kilisenin yozlaştığına, etkisiz hale geldiğine ve Tanrı'nın hoşuna gitmediğine" ve gerçek kilisenin saf ve dünyadan ayrı olduğuna inanmaktadırlar.[18]
İslamiyet
[değiştir | kaynağı değiştir]Her ne kadar İslamiyet'in kutsal metni olan Kuran'da her topluluğa farklı bir peygamber gönderildiği yazılmış ve Yahudi ve Hristiyanlığın dini figürleri olumlu şekilde anılmış ve Kurandaki bazı ayetleri (ör. Bakara 62; Maide 69) örnek göstererek nihai kurtuluşun sadece Müslümanlara ait olmadığını iddia eden ilahiyatçılar olmuşsa da[19] Müslümanların geneli önceki dinlerin mesajlarının zamanla değiştirilmiş veya tahrif edilmiş olduğuna inanırlar. Bu yüzden Musa ve İsa peygamberler Kuran'da Müslüman olarak anılsa da bugün her iki figüre bağlılığı olan Museviler ve Hristiyanlar İslam ile ilişkilendirilmez.[20]
Bu sebeple Müslümanlar arasında hakim görüş İslamiyeti kabul etmeyen diğer inanç sahiplerinin cehennemde ebedi olarak kalacakları şeklindedir.[21] Dini dışlayıcıkta önemli bir faktör farklı dinden insanların öte dünyadaki durumlarına yönelik inanç veya dogma tarafından belirlenir. Bu konuda genel olarak İslam mezheplerinin İslamiyeti reddedenlere yönelik ahiretteki azabın durumuna bakışları önem kazanmaktadır. İslam düşüncesinde bu konudaki görüşleri temelde şu iki başlık altında toplayabiliriz:
1- İslamiyeti reddeden kişiler için Ehl-i sünnet'in çoğunluğu ile Mu'tezile, Şia ve Hariciler ahirette ebedi bir azabın olduğunu kabul etmişlerdir.
2- Diğer gruba göre söz konusu azap uzun asırlar devam ettikten sonra bir gün sona erecektir. Ashaptan Hz. Ömer. Hz. Ali. Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mes'ud, Abdullah b. Amr, Ebu Hüreyre, Cabir b. Abdullah ve Ebu Said el-Hudri; tabiinden Abd b. Humeyd, Şa'bi ve İshak b. Rahüye'nin dahil olduğu selef alimlerinden başka Cehm b. Safvan, Ebu'l-Hüzeyl el-Allaf ve bazı Şii fırkalarla Mevlana Celaleddin-i Rûmî, İbn Teymiyye, İbn Kayyim el-Cevziyye, İbnü'l-Vezir ve İsmail Hakkı İzmirli gibi önemli bir grup alim bu görüşün savunucuları arasında yer almaktadır.Bunlardan Cehm b. Safvan ile Ebu'l-Hüzeyl el-Allaf diğer alimlerden farklı olarak ahiret hayatını sonlu kabul ettiklerinden cennet nimetleri yanında cehennem azabının da sona ereceği görüşünü savunurlar. Çünkü onlara göre sonradan var edilen (hadis) olan hiçbir nesne ve olay sonsuz olarak devam edemez.[22]
İslam düşüncesinde Muhammed peygamberden haberdar olmayan kişiler için kurtuluşun söz konusu olup olmayacağı tartışılmıştır. Muhammed'den önceki veya onun döneminde yaşadığı coğrafyadan uzak olanların durumu "fetret" devri olarak kavramlaştırılmış ve bu durumdaki insanların İslam'ın mesajından haberdar olmadıkları için sorumlu olmayabilecekleri kabul edilmiştir. Ancak genel olarak fetret devri İsa Peygamber ile Muhammed Peygamber dönemi arasında yaşamış olanlar kastedilmiştir.
Sünni mezhebin iki inanç ekolünden biri olan Maturidilik dine inanmayı olmasa da akılla Tanrı'nın bulunmasını şart koşarken Eşarilik böyle bir şart da olmadan bu durumdaki insanların kurtuluşa ereceklerini kabul etmiştir. Yirminci yüzyılda ise Müslüman düşünürlerinden Said Nursi fetret devrini geçmiş zaman dilimi yerine mevcut zamanda da peygamberden haberdar olmayan veya doğru bilgiye sahip olmayan kişileri de içine alacak sekilde genişletmiş ve bu durumda olanları da kurtulanlar arasında yer alacağını iddia etmiştir.[23]
Ancak İslam tarihinde Hanefi mezhebinin kurucusu hadis bilgini Buhari'nin (ö.870) sürgün edilmesi, yine görüşleri sebebiyle sufi Niyazi-i Mısri'nin (1694) sürgünü ve ölene kadar da sürgün kalışı, İşraki felsefenin kurucusu filozof, mistik Sühreverdi'nin (1191) idamı, hakkında mülhid ve zindık hükmü verilen ve yakılarak öldürülen sufi Aynülkudat Hamedani (ö.1131), yine görüşlerinin İslam dışı olduğu gerekçe gösterilerek boynu vurulan ve derisi yüzülen Seyyid Nesimi (1417), filozof ve sufi İbn Seb'in'in (1270) zehirlenerek öldürülmesi, Melami-Bayrami sufi pirlerinden İsmail Maşuki'nin (1529) Şeyhülislam Kemalpaşazade'nin fetvasıyla idamı gibi pek çok sürgün ve idam cezası bulunmaktadır.[24]
Bibliyografya
[değiştir | kaynağı değiştir]- Aloka Parasher, Mlecchas in Early India: A Study in Attitudes toward Outsiders up to AD 600., New Delhi: Munshiram Manoharial Publishers Pvt. Ltd, 1991.
- K.N.Jayatilleke, The Buddhist Attitude to Other Religions, The Wheel Publications, Sri Lanka: Buddhist Publication Society, 1975.
- Perry Schmidt-Leukel, Religious Pluralism and Interreligious Dialogue : the Gifford lectures, New York: Orbis Books-an extended edition, 2017.
- Perry Schmidt-Leukel, War and Peace in World Religions: The Gerald Weisfeld Lectures 2003, London:SCM Press, 2004.
- Brian Daizen Victoria, Zen At War, Rowman & Littlefield Publishers, Inc. 2006.
- Steve Clarke, Russell Powell, Julian Savulescu, Religion, Intolerance, and Conflict: A Scientific and Conceptual Investigation, Oxford University Press, 2013
- Süleyman Ateş, Cennet Kimsenin Tekelinde Değildir, İslami Araştırmalar Cilt 3, Sayı 1, Ocak 1989, s.7-24.
- Michael L.Fitzgerald, "Katolik Kilisesi İlmihali'nde Diğer Dinler",, Dini Araştırmalar çev.Kemal Polat, 2007, Cilt.10, Sayı.29, s.289-302.
- (Ed.) Mehmet Azimli, Müslümanların Engizisyonu (1-2-3-4) Istanbul: Mana Yayınları, 2019-2020-2021-2022.
- Himmet Konur, Mihne:Sûfilerin Zulümle İmtihanı, Ketebe Yayınları, 2023.
- Ahmet Yaşar Ocak, Osmanlı Toplumunda Zındıklar ve Mülhitler 15-17.Yüzyıllar, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2013
Ayrıca bakınız
[değiştir | kaynağı değiştir]- Dini çoğulculuk
- Dini kapsayıcılık
- Dini ayrımcılık
- Dinî sansür
- Perennializm
- Omnizm
- Dîn-i İlâhî
- Siyonizm
- IŞİD
- 73 Fırka (Hadis)
- Mleccha
- Tek hakiki kilise (One true church)
- Extra Ecclesiam nulla salus
- Vishva Hindu Parishad
- Rasthriya Svayamsevak Sangh
- Engizisyon
- Antisemitizm
- İslamofobi
- Anti-Hinduizm
- Zenofobi
- Babri Mescidi
- Aforoz
- Tekfir
- Mihne
- İlhad
- Zındık
Dış Bağlantılar
[değiştir | kaynağı değiştir]- Exclusivism in Buddhism
- Religious Exclusivism
- Alvin Platinga'nın Dini Dışlayıcılık Savunusunun Eleştirisi
- İslam Ansiklopedisi Azap Maddesi
- Mehmet Azimli - Müslümanların Engizisyonu
Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- ^ "Relation with non-Judaic religions". 1 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2024.
- ^ S.L.Gürkan, The Jews as a Chosen People Tradition and transformations, Routledge, 2009, s.12
- ^ Aloka Parasher, "The Designation Mleccha for Foreigners in Early India". Proceedings of the Indian History Congress, 1979, 40: 109–120; James G. Lochtefeld,The Illustrated Encyclopedia of Hinduism, New York: The Rosen Publishing Group, Inc.2002, s.441
- ^ Lisa Lassell Hallstrom, Mother of Bliss:Anandamayi Ma (1896-1982) Oxford University Press, 1999, s.26
- ^ Aloka Parasher, Mlecchas in Early India: A Study in Attitudes toward Outsiders up to AD 600., New Delhi: Munshiram Manoharial Publishers Pvt. Ltd, 1991, s.76-77
- ^ ;Michael Von Brück, War and Peace in Hinduism, içinde yer aldığı eser Perry Schmidt-Leukel, War and Peace in World Religions The Gerald Weisfeld Lectures 2003, SCM Press, 2004, s.11
- ^ K.N.Jayatilleke, The Buddhist Attitude to Other Religions, The Wheel Publications, Sri Lanka: Buddhist Publication Society, 1975, s.23,1
- ^ Perry Schmidt-Leukel, Religious Pluralism and Interreligious Dialogue : the Gifford lectures, New York: Orbis Books-an extended edition, 2017, s.73
- ^ Brian Daizen Victoria, Zen At War, Rowman & Littlefield Publishers, Inc. 2006, s.23-29
- ^ Brian Daizen Victoria, a.g.e., s.25, 27-29
- ^ Brian Daizen Victoria, a.g.e., s.29
- ^ Oweb Flanagan, The View from the East Pole: Buddhist and Confucian Tolerance, içinde yer aldığı eser Steve Clarke, Russell Powell, Julian Savulescu, Religion, Intolerance, and Conflict: A Scientific and Conceptual Investigation, Oxford University Press, 2013, s.210-211
- ^ Michael L.Fitzgerald, "Katolik Kilisesi İlmihali'nde Diğer Dinler",Dini Araştırmalar çev.Kemal Polat, 2007, s.289-290
- ^ Michael L.Fitzgerald, "Katolik Kilisesi İlmihali'nde Diğer Dinler",Dini Araştırmalar çev.Kemal Polat, 2007, s.290
- ^ "Responses to Some Questions Regarding Certain Aspects of The Doctrine on The Church". 13 Ağustos 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2024.
- ^ Erwin Fahlbusch, William Bromiley (Eds.), The Encyclopedia of Christianity (Eerdmans 2003) vol.3, s.867
- ^ Alan Ludwig, "Luther's Catholic Reformation". The Lutheran Witness, (12 September 2016)
- ^ John A. Hostetler, Amish Society. JHU Press. 1993, s. 74
- ^ Süleyman Ateş, Cennet Kimsenin Tekelinde Değildir, İslami Araştırmalar Cilt 3, Sayı 1, Ocak 1989, s.9
- ^ "Önceki semavi dinler İslam diye adlandırılabilir mi". 1 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2024.
- ^ "İslam ve Diğer Dinler Konusu". 1 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2024.
- ^ Yusuf Şevki Yavuz, "Azap" maddesi, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 1991, Cilt.4, s.305
- ^ "İslam'dan Haberdar Olmayanların Sorumluluğu". 3 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Mart 2024.
- ^ Bu isimlerle ilgili geniş bilgi için bknz. (Ed.)Mehmet Azimli, Müslüman Engizisyonu: Ölmüncül Kovuşturmaya, Mana Yayınları Cilt.1, 2019; M.Azimli, a.g.e., Cilt.2, Mana Yayınları, 2020.