Yönetim Ve Organizasyon

Bu çalışmanın amacı örgütsel dışlanmanın demografik özellikler açısından incelenmesidir. Bu kapsamda araştırmanın temel sorusu "katılımcıların örgütsel dışlanma algısı demografik göstergeler (cinsiyet, yaş, medeni durum, eğitim ve gelir düzeyi, toplam iş deneyimi, mevcut örgütteki çalışma süresi ve pozisyon) itibariyle farklılaşmakta mıdır?" olarak ifade edilebilir. Araştırmada veriler Bilecik ili ve ilçelerine bağlı belediye çalışanları örnekleminden elde edilmiştir. Bu kapsamda toplamda 372 geçerli anket formuna ulaşılmıştır. Demoğrafik özelliklere göre örgütsel dışlanmanın farklılaşıp farklılaşmadığını test etmek için Bağımsız Örneklem T Testi ve ANOVA Testine başvurulmuştur. Araştırma bulgularına göre örgütsel dışlanma çalışanların aylık gelirlerine ve gelir düzeylerine ilişkin değerlendirmelerine göre istatistiki açıdan anlamlı farklılık göstermiştir. Katılımcıların örgütsel dışlanma algısı ise oldukça düşük düzeyde tespit edilmiştir.

The process of organizational democracy involves a process of associating employees’ participation and satisfaction in business processes, increased innovation, increased stakeholder engagement and ultimately increased organizational performance. Organizations and the people that form the organization adapt democracy to achieve social and economic goals by making use of the blessings of democracy. In this way, they aim to reach their goals and to include all members of the organization in the process while achieving these goals, and to sustain the stability. The main purpose of this study is to analyze the democracy perceptions of blue and white collar employees in the private sector through organizational democracy scales, by using various variables and to contribute to the existing literature. The sample of the study constitutes 209 people, white and blue collar employees at various levels in medium and large scale enterprises in the Manisa Organized Industrial Zone in Turkey. As ...

The concept of artificial intelligence (AI) refers to technologies that imitate human-like thinking, learning and decision-making abilities. While integrating AI into the workforce offers the potential to increase efficiency in organizational activities, it can lead to negative effects such as anxiety, uncertainty, and distrust among employees which results from not being able to understand these technologies, regarding them as alternatives for themselves, and the possibility of losing their organizational position. These effects can reduce employees’ commitment at work and trigger negative organizational behaviors such as quiet quitting and turnover intention. Starting from this point, the present study aims to investigate the effect of AI anxiety on turnover intention and the mediating role of quiet quitting in this relationship. The study was conducted using a cross-sectional design with 457 people working in SMEs in Kırıkkale province. AI Anxiety, Quiet Quitting, and Turnover Intention Scales were utilized during the data collection process. The obtained data were analyzed through structural equation modeling. In addition to detecting significant relationships between concepts as a result of the analysis, it was realized that AI anxiety did not have a considerable effect directly on turnover intention; however, this effect occurred indirectly through quiet quitting. Accordingly, it is predicted that integrating AI technologies into business processes will increase the concerns about job security in employees, and this anxiety triggers the turnover intention by leading to a tendency toward quiet quitting for reasons such as loss of motivation and low organizational commitment.

Bu calismada ic ve bagimsiz denetciler arasindaki iliskilerin, ust yonetimin desteginin ve  ic denetimin bagimsizliginin ic denetimin etkinligi uzerindeki etkisi arastirilmaktadir. Gelistirilen  modelin degiskenlerine dayali olarak olusturulmus anket, Istanbul’da faaliyet gosteren  ic denetimi bulunan ve bagimsiz denetim yaptirma zorunluluguna sahip olan 81 firmaya  uygulanmistir. Yapilan analiz sonuclari; ic denetimin bagimsizligi ve ic denetime ust yonetim  desteginin ic denetimin etkinligini anlamli bir bicimde etkiledigi, buna karsin ic ve bagimsiz  denetciler arasindaki iliskilerin ic denetimin etkinligine herhangi bir katkisinin olmadigi  sonucunu ortaya koymaktadir.

Yatırımlara etkin kaynak sağlamak, ülkede yaratılan kaynakların arttırılması ve yaratılan bu kaynakların varlıklarını korunması işlevlerini yerine getiren sigorta sektörü ekonomik büyüme için büyük bir öneme sahiptir. Bu işlevlerin var olmadığı ekonomi büyüyemez ve oluşan çeşitli riskler sebebiyle zaman içinde kendini tüketir. Risk genel olarak kaybetme ihtimalini akla getirir, kimi zaman riskin gerçeklemesi sonucu olan kayıplar önemsenmeyebilir ve buna katlanılabilir. Bazen ise gerçekleşen bu riskler hayatı yıkıma götürebilecek kadar ağır olabilir, bu yüzden riskten olabildiğince kaçınmak gerekir. İnsanoğlu kazanma ihtimalini yükseltmek ve kaybetme riskini minimuma indirmeye çalışarak yaşamının sonuna kadar heyecan peşinde olurlar. İşte bu yüzden risk yönetimi kavramı ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada ilk olarak sigorta ve risk kavramı açıklanmıştır. Daha sonra sigortalanabilir risklerin belirlenmesi, ölçülmesi ve fiyatlandırılması için yapılan çalışmalardan bahsedilmiş ve son olarak da kasko sigortasının tercih edilmesi üzerine aydın ilinde yapılan uygulamanın analizleri ve sonuçlarına yer verilmiştir.

This study aims to examine and discuss the concept of social entrepreneurship and to create an awareness in this field with application examples. For this purpose, the literature was first examined, and different meanings of social entrepreneurship were discussed. Also, the purpose, importance, dimensions, and activity areas of social entrepreneurship are explained. Next, a comparison is made between traditional entrepreneurship and social entrepreneurship. The criticisms made on the topic, the education of social entrepreneurship, and the social impact on society have been examined. Later on, social entrepreneurship practices in Turkey are explained by detailed descriptions and examples. The results show that social entrepreneurship activities in Turkey increased after 2000. Still, the concept is not known by everyone, and there is conceptual confusion. Finally, today social entrepreneurship is supported based on businesses and individuals. With the projects carried out, social entrepreneurship field develops even more, and the number of entrepreneurs, especially the youth, is increasing.

Denetim 5.0 Yeni çağın en önemli kavramlarından biri denetimdir. Organizasyonların başarısı için denetim, tek şart olarak öne çıkmaktadır. Eski dönemlerde yönetim süreçlerinde denetim dışında her şey eksiksiz bir şekilde gerçekleştirildi, ancak denetim konusunda yeterli çalışma yapılmadı. Bu durum, denetim konusunun dünya genelinde istenilen seviyeye ulaşmadığını göstermektedir. Bu nedenle, bu alana özel ilgi gösterenlerin yönetim alanındaki en büyük eksikliği kapatma konusunda bir adım önde olacağı açıktır. Denetim, yönetimi destekleyen bir yardımcı araç değil, aksine yönetimin en önemli bileşenidir. Denetim, yönetimden bağımsız bir kavram değildir; yönetimin ayrılmaz bir parçasıdır. Dolayısıyla, denetimin bulunmadığı bir yönetim eksik kalır. Bu durumun göz ardı edilmesi, bugüne kadar denetime gereken önemin verilmemesine yol açmıştır. Sonuç olarak, denetimsiz yönetim anlayışına sahip organizasyonlar ortaya çıkmıştır.

Globalleşen iş dünyasında farklılıkların bir sorun değil aksine bir zenginlik ve kazanç olduğu düşüncesi kurumlarda yerleşmiştir. Küçük veya büyük ölçekli tüm işletmelerin bu durumdan faydalanma isteği bu konunun araştırılmasını gündeme getirmiştir. İnsanların sahip olduğu manevi değerler de her birey için özel ve biriciktir. Manevi değerlerin de farklılık gösterdiği örgütlerde farklılıkların yönetimi uygulamalarında bu manevi değerlerde etkilidir. Yapılan bu çalışmada manevi değerlerin farklılıkların yönetimi üzerindeki etkisi incelenmiştir. Bu çalışma için Farklılıkların Yönetimi Ölçeği ve Manevi Değerler Ölçeği kullanılmıştır. Çalışma sonuçları incelendiğinde manevi değerlerdeki artışın çalışanların farklılıkların yönetimi algısını arttırdığı tespit edilmiştir.

Taşer'in büyük Türkiye tasavvuru tarihe olan yoğun merakı ile harmanlanmış (fena fi'd devle ve'l mille 1) devlet ve millet kavramında erimiş olma haliyle teşekkül etmiştir. O kendi ülkesine ve milletine olan bağlılığını en iyi şekilde algılamasından dolayı her zaman yol gösterici ufuk açıcı ve bu düşüncelerini tarihi olaylar ile destekleyerek toplumun şahlanışına ve uyanmasına vesile olan beyanatlar vermiş ve milli kavramını fazlasıyla hak etmiştir. Kendisi tarih içindeki şahsiyetleri ve olguları hatasıyla sevabıyla tarafsız bir gözle değerlendirmiş kendisinin de yaptığı yanlışlar dahil bu kusurlardan ders çıkarmayı bilme faziletlerini sıkça dile getirmiştir. Her dönem insanının önüne getirilen Anayasa değişiklikleri,Sosyalizm güzellemeleri,Yenilik adı ile sunulanlar,İlericilik ve Gericilik nitelendirmeleri,Hürriyet Adalet Eşitlik kavramlarına sıkıştırılanlar ve tüm bunların sahibi Batı düşüncesi ile Batılılaşma yani ona benzemeyi marifet sananlara özellikle dikkat çekmiş Doğu'nun ve öznesinde Osmanlı'nın kimseye benzemez din dil ve kültürünün öneminin altını çizmiştir. Bu temel kavramlara olan saldırının devleti ve milleti yok edecek olaylar olduğunu özellikle vurgulamıştır. Aslında Mücadele milli olan ile olmayan arasındadır. Onun ideali milli görüşe yaslanmış milli şuur sahibi gençlerin bu yüce milleti tekrar ayağa kaldıracağı ve yüzyıllardır Osmanlı'nın eşitlik ve adaletiyle huzur içinde yaşamış bölge ülkelerinin de tekrar o günlerin özlemini dile getirdikleri ve istedikleri gerçeği önümüzdedir. Bu milliyetçilik (İla-yi Kelimatullah 2) yani Allah'ın kelamının yüceltilmesi milli imanımızdır düşüncesini de sıkça zikretmiştir. İslam'ın yüceliğine ve Müslümanlığın toplumun hamurunda olduğuna işaret etmiş dinin önemini vurgulamıştır. Sahip olduğumuz tüm kudreti haşmetli Osmanlı'da doğal olarak bulunan eşitlik,adalet,istiklal,hürriyet ve liyakat gibi nitelikleri anlamayıp Batı'nın değerlerini baş tacı eden bir şey zanneden gafillerin yaptıkları ile yitirdiğimiz ortadadır. Aydın denilen bu kitlenin yaptıkları ile koskoca bir Saltanat ve imparatorluktan sıradan bir Balkan devleti durumuna düşüşümüzü asla içine sindirememiştir. Vatan'ı bayrağın dalgalandığı her yer olarak gören Türk için hiçbir zaman devletsiz yaşamın olmadığı onsuz yaşanamayacak bir varlık olarak görmektedir. Türk varlığının çok geniş bir coğrafyaya yayıldığı ve Edirne'den Çin'e kadar Türkçe konuşarak gidilebileceğini dile getiriyordu. Batı'nın yendiği ama mağlup edemediği Osmanlı'yı küçük göstermek alay etmek kaba ve gerici olarak nitelemek gibi zihniyetler hep bu halkın bir daha o geçmiş yüceliğini hatırlamasın ve başını tekrar kaldırmaması için yapılan toplumsal telkinlerdir. Batıdaki bazı yazar ve düşünürler zaman zaman Osmanlı'nın hakkını vermişler onların devlet yılıp devlet kurmaktaki yeteneklerini,girişimcilik,yiğitlik,fetih aşkı,ortama uymaktan çok onu kendine uydurma yeteneklerini teslim etmişlerdir. Sahtekar aydın denilen kişilerin ballandırarak anlattığı Batı ise sömürü,iki yüzlülük,sefahat ve fuhuştan başka bir şey sunmamıştır. Onların hak dediği şey kuvvet yani kaba kuvvettir. Medeniyet adı altında her yeri işgal etmişler herkesi öldürmüşler sonrasında sanki hiçbir şey olmamış gibi özür dileyip asil mertebelerinde uydurdukları kavramlar ile mutlu mesut yaşamaya devam etmişlerdir. Büyük Dava adamı Dündar Taşer Din Dil ve Tarih 'in devletin temel yapıtaşları olduğunu bunlara sahip çıkmanın önemini tekrar tekrar anlatmış ve tek parti döneminin uygulamalarına ve bu temellere yaptığı saldırılara dikkat çekmeye çalışmış sağcı ve muhafazakar olmanın yadsınacak bir şey olmadığını karşı taraftan gelecek yobaz gerici vb. Aşağılamaların kişiyi milli görüşten vazgeçirmemesi gerektiğini ifade etmiştir. Günümüzde kendisinin 1970'lerde söylediği her şey aynı şekilde devam etmektedir. Bizim vazifemiz onun vurguladığı milli görüş çerçevesinde devletini ve milletini seven milli bireyler olarak ülkemizi o eski imparatorluk gücüne ve niteliklerine döndürmek olmalıdır.

Dümdüz yolda ilerlerken aniden önüne devasa yapı, ucube bina çıkıverir. Yol döner, yılankavi dolambaçlaşır, nereye gittiğini, nasıl gideceğini bilemez hale gelirsin. Şehrin mekân kimliğine hakaret, sosyal refahın gaspı devasa kütleleri yolun ortasına kim diker? Çarpık yapılaşmaya, betonlaşmaya, insanların nefessiz kalmasına kim izin verir? Mahallenin yeşil alanlarını, çocukların oyun parkını, ormanlarını, göğe uzanan yemyeşil güzelim ağaçlarını tükettikten sonra gözünü Kartal Kayalıklarına diken kimdir? Kim midir? Medeniyetten azade, kültür, sanat, estetik düşmanı, bencil, hoyrat, nobran Taşralı Zengin... Kural tanımaz, kuralları kendine uydurur Taşralı Zengin… Kat farkı, kot farkı, taban alanı, imar durumu, şehir planı, kıyı kenar çizgisi… Ortalama vatandaşın uyması, dikkate alması zorunlu kurallar, kaideler…

Dinamik çevrede hem örgütlerin hem de çalışanların çevreye kendilerini adapte edebilmeleri çalışma hayatında önem arz etmektedir. Bu adaptasyon çalışanların örgütlerine olan güvenleri ile ve kendileri için rol model olabilecek bir lider ile daha mümkün olabilmektedir. Her sektörde lidere ve örgüte güven önemli olmakla birlikte özellikle sağlık sektöründe örgüte güven çalışma ilişkilerini etkileyebilmektedir. Bunun yanı sıra dönüştürücü liderler gelişen teknoloji ve artan rekabete uyum sağlamak için takipçilerinin motivasyonunu yüksek tutmakta ve onların öz-yeterliliklerini dışarı vurmalarını sağlamaktadır. Bu nedenle bu çalışma dönüştürücü liderliğin örgütsel güven üzerindeki etkisini incelemeyi hedeflemiştir. Araştırmada nicel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Veriler basit tesadüfi örneklem metodu kullanılarak Ankara ilinde faaliyet gösteren özel bir hastanede çalışan hemşire ve doktorlardan anket yoluyla temin edilmiştir. Değerlendirmeye alınan katılımcı sayısı 185'dir. Araştırmanın sonuçlarına bakıldığında; eğitim düzeylerine göre dönüştürücü liderlik ve örgütsel güven algılarında anlamlı bir farklılık olduğu görülmektedir. Dönüştürücü liderlerin çalışanların örgütsel güveni üzerinde yüksek oranda açıklayıcı etkiye sahip olduğu ve arada kuvvetli pozitif ilişki olduğu görülmektedir.

da en çok kullanılan örgütsel çerçevedir. Kuruluşların yönetim sistemlerine temel teşkil eder ve güçlerini ve iyileştirme alanlarını belirlemekte yol gösterir. Model kuruluşların yaptıkları ile elde ettiği sonuçlar arasındaki neden-sonuç ilişkilerini anlamalarına olanak sağlar. İş tatmini ve iş motivasyonu, EFQM Mükemmellik Modelinin sonuç kriterleridir. Bununla birlikte, çalışanların iş tatmini düzeyi, verdikleri hizmetler veya ürettikleri ürünler aracılığıyla müşteri memnuniyeti düzeyini de doğrudan etkileyebilir. Bu çalışmanın amacı, EFQM modelini uygulayan bir sağlık kuruluşunda çalışanların iş tatminin ölçümü için geliştirilmiş olan soru formunun analizi ve revizyonudur. Literatürde iş tatmininin ölçümü için geliştirilmiş ölçekler incelenmiş, hem literatüre dayanan hem de EFQM modeli açısından mevcut ölçeklerin eksik kaldıkları yönleri tamamlamak amacıyla sağlık kuruluşunun kalite ve insan kaynakları birimleri ile görüşülerek bir soru formu hazırlanmıştır. Soru formu açıklayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri ile incelenerek çalışanların yaptıkları işten memnuniyetlerinin yanı sıra, kurumdan kaynaklanan iş tatminlerini de ölçen bir ölçek ortaya çıkarılmıştır. Kurumun çeşitli kademedeki yöneticileri, ücret ve yan haklar, kariyer ortamı, performans sistemi gibi farklı açılardan çalışanların iş tatminleri ortaya koyulmuş ve bu faktörlerin EFQM modeli ile bağlantıları incelenmiştir.

Bu kitabın Türkiye'deki her türlü yayın hakkı Gazi Kitabevi Tic. Ltd. Şti'ne aittir, tüm hakları saklıdır. Kitabın tamamı veya bir kısmı 5846 sayılı yasanın hükümlerine göre, kitabı yayınlayan firmanın ve yazarlarının önceden izni olmadan elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemiyle çoğaltılamaz, yayınlanamaz, depolanamaz.

Bu çalışma bilim ve teknolojinin toplumsal gelişmedeki önemine değinerek bu gelişmelerin eğitim yoluyla nasıl sağlanabileceği üzerinde durmaktadır. Aynı zamanda teknolojinin insan yaşamını nasıl etkilediği, eğitim kurumlarının içinde yaşanılan çağa nasıl uyum sağlaması gerektiği, bilim ve teknolojinin ayrılmaz ilişkisi ve teknolojinin insan yaşamındaki yerine dikkat çekilmektedir. Ayrıca Türk düşünce tarihinde yer alan önemli bilim insanlarının teknolojiye dair düşüncelerine yer verilmektedir. Bilim ve teknolojinin ekonomik, toplumsal ve uluslararası boyuttaki etkilerine değinilerek bu gelişmelerin insana ve topluma nasıl yön verdiği tartışılmıştır. Son olarak teknolojinin beraberinde getirdiği etik ve insani sorunların da göz ardı edilmemesi gerektiğine vurgu yapılmaktadır.

Bu çalışmada konaklama endüstrisindeki insan kaynakları (İK) çalışanları açısından işgörenlerin sapkın davranışları ve psikolojik iyi oluşunun incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada hem nicel hem de nitel yöntem uygulanmıştır. Nicel veriler için sapkın davranış ölçeğinden yararlanılmıştır. Nitel veri toplamak için araştırmacılar tarafından yarı yapılandırılmış görüşme formları oluşturulmuştur. Araştırmanın nitel kısmına 12 İK çalışanı gönüllü olarak katılırken, nicel kısmına 207 İK çalışanı katılmıştır. Araştırma sonucuna göre; İK çalışanları işgören davranışlarından en fazla hırsızlık sapkın davranışını ifade etmiştir. Sapkın çalışan davranışının en temel nedenin kişilik sorunları olduğu ve sapkın çalışan davranışının önlenmesi için işgörenlerin eğitim verilmesi gerektiğini belirtmiştir. İşgörenlerin iyilik halinin geliştirilmesi içinde en fazla doğum günü kutlamaları ile ayın personeli seçimi faaliyetlerinin yapıldığı anlaşılmıştır. İK çalışanlarının sapkın çalışan davranışları pu...

Work environments should be designed and constructed in accordance with occupational health and safety criteria. This involves critical considerations such as aesthetic features, ergonomics, physical
comfort conditions, and the suitability of materials used. Meticulous implementation of all details will minimize risks associated with the environment and increase overall work efficiency. Therefore, it is essential for architects and interior designers responsible for designing workspaces
to have sufficient knowledge on this subject. This study aims to determine the awareness and knowledge levels of interior architecture students regarding occupational health and safety during their education process

Nepotism is defined as the behavior of prioritizing close relatives over other employees in public institutions and family companies. Organizational citizenship behavior is defined as employees' more voluntary behavior for the organization. In this case, it was desired to examine the relationship between nepotism and citizenship. This probe was perfomed out on 404 personnel working in the 24th Regional Directorate of State Hydraulic Works in Kars Province. At the end of the probe, it is aimed that there is a negative relationship between general nepotism and general citizenship. While it was definitely accepted that there was a negative relationship between skepticism and altruism, conscientiousness and courtesy in promotion, no relationship was found between civic virtue and courtesy. While it was assigned that there was a not positive relationship between nepotism and altruism, conscientiousness and courtesy, no relationship was found between courtesy and civic virtue. While the recruitment process was determined as a not positive relationship between favoritism and altruism, courtesy and courtesy, no relationship was found between civic virtue and conscientiousness. Lastly, favoritism towards relatives, spouses and friends in public resources is not viewed positively by employees. For this reason, encouraging suggestions have been made for employment and for reducing the citizenship of children and reducing their nepotism.

Kamu yonetiminde kuresellesme, yerellesme ve ozellestirme kapsaminda yasanan degisimin yansimasi postmodern yonetim anlayisi cercevesinde gerceklesmistir. Postmodern yonetim anlayisiyla parcali, esnek ve cogulcu orgutsel yapilar 20. yuzyilin ikinci yarisinda, once ozel sektorde daha sonra kamu kurumlarinda gorulmeye baslanmistir. Turk kamu yonetimi ise 1980’lerden itibaren postmodern yonetim anlayisi cercevesinde orgutsel ve yapisal olarak degisime ugramistir. Bu makalenin amaci, postmodernizmin Turk kamu yonetimi ve burokratik sistemi uzerindeki etkilerini incelemektir. Postmodernizmin Turk kamu yonetimine yansimasinin ele alindigi bu calismada oncelikli olarak modernizm ve modern orgut yapisi genel hatlariyla ele alinacaktir. Ilerleyen baslikta ise postmodernizm ve postmodern orgut yapisi incelendikten sonra postmodern orgut ozelliklerinin kamu kurumlarina yansimasi irdelenecektir. Son olarak Turkiye’de postmodernizmin kamu orgutlerini degisime ugratmasi sonucunda nasil bir orgut ...

Maverdi, 11. yüzyılda İslam dünyasında önemli bir düşünür, siyasetçi, alim ve hukukçudur. Hem bürokratik görevlerde bulunmuş hem de yöneticilerle yakın mesai içinde çalışmıştır. En çok bilinen eserlerinden biri "Dürerü’s-Sülûk fî Siyâseti’l-Mülûk" adlı siyasetname olup, bu eserde yöneticiye dair izlemesi gereken yol ve taşıması gereken ahlaki özellikler açısından bir perspektif sunmuştur. Maverdi, yöneticilerin sahip olması gereken erdemler ve izlemesi gereken politikalar üzerinde durmuş, ideal bir yöneticinin nasıl olması gerektiğini belirlemiştir. Literatür çalışmaları ve modern işletme araştırmalarına bakıldığında bu fikirlerin, günümüzün yönetim anlayışlarıyla paralellikler taşıdığı görülmüştür. Bu çalışmada, Maverdi’nin yönetim felsefesi modern işletmelerin yönetim ilkeleriyle ilişkilendirilerek analiz edilmiştir. Maverdi’nin önerdiği yönetim politikalarının, günümüz örgütsel davranış ve insan kaynakları yönetimi bakış açılarıyla benzerlikler taşıdığı ortaya konulmuştur. Ayrıca, bir yöneticinin sahip olması gereken ahlaki özelliklerin, günümüz yöneticilerinden beklenen beceri ve yetkinliklerle örtüştüğü anlaşılmaktadır. Maverdi'nin bu eseri, yönetim anlayışının tarihsel değişimlerle beraber yönetsel özellikleri ifade etmesi açısından da önem arz etmektedir. Sonuç kısmı, gelecekte yapılacak çalışmalar için öngörüler ve tavsiyeler sunmaktadır.

The textile sector, one of the locomotives of Turkey's economy, is constantly striving to develop new strategies with the aim of providing a competitive advantage on a regional and global level. One of the applications used in this context is the strategy of establishing an abroad production facility. With the competitive advantage obtained through the abroad production facilities, to have a part in the international market is aimed. Thus, they will have the opportunity to turn in favor of the contraction in the market, excess capacity, labor quality, labor cost, energy cost, raw material cost, various investment incentives, new technologies, and other business elements. Although there are advantages to establish abroad production facility, it is clear that there will be many problems. Since it is inevitable that there will be different management, marketing, finance, production, accounting, and etc. practices in different countries, problems will be encountered as a result of this differentiation. One way to solve these is to identify the problems during the establishment phase of the business and to take action before they arise. The main goal of this study is to determine the problems by benefiting from the experiences of textile companies that have established abroad production facilities and to guide the enterprises which want to use this strategy. In this context, it is obtained that 144 textile companies from Turkey implemented this strategy and aimed to exploit its advantages. A survey was applied to these enterprises and their answers were analyzed by simple frequency analysis method. The survey was sent to 144 businesses and the responses of 108 businesses were evaluated. When the data are evaluated, it is seen that the statements are very close to each other and have average values, but it is seen that the problems related to management and organization come to the fore. Solving the problems requires serious management knowledge and skill from the establishing abroad production facility idea has occurred. Even though the basic principles of enterprises when establishing abroad production facilities are less cost, wider market, and similar material-based targets; not being use management and organisation methods properly may cause problems in the continuity of the business. For this reason, management and organization should be planned, preventions should be taken from the beginning, and the decisions taken should be implemented.
Keywords: Textile, Abroad Production Facility, Management and Organization

Türkiye ekonomisinin lokomotiflerinden biri olan tekstil sektörü, bölgesel ve küresel düzeyde rekabet avantajı sağlamak amacı ile sürekli yeni stratejiler geliştirme çabasındadır. Bu kapsamda yer bulan uygulamalardan biri de yurtdışında üretim tesisi kurma stratejisidir. Yurtdışında kurulan üretim tesisleri sayesinde elde edilen rekabet avantajı ile uluslararası piyasada söz sahibi olmak amaçlanmaktadır. Böylece pazarda daralma, kapasite fazlalığı, işgücü niteliği, işgücü maliyeti, enerji maliyeti, hammadde maliyeti, çeşitli yatırım teşvikleri, yeni teknolojiler ve diğer işletme unsurlarını lehine çevirme imkânı bulabileceklerdir. Yurt dışında üretim tesisi açmanın avantajları olsa da birçok sorunun yaşanacağı da açıktır. Farklı ülkelerde farklı yönetim, pazarlama, finansman, üretim, muhasebe vb. uygulamaları olması kaçınılmaz olduğundan bu farklılaşma sonucunda sorunlarla karşılaşılacaktır. Bunları çözebilmenin bir yolu da sorunları işletmenin kurulma aşamasında belirlemek ve ortaya çıkmadan önlem almaktır. Bu çalışmanın temel hedefi yurtdışında üretim tesisi kurmuş tekstil işletmelerinin tecrübelerinden yararlanarak sorunları belirlemek ve bu stratejiyi kullanmak isteyen işletmelere yol göstermektir. Bu kapsamda Türkiye’den 144 tekstil işletmesinin yurtdışında üretim tesisi kurma stratejisini uyguladığı ve avantajlarında yararlanmayı hedeflediği belirlenmiştir. Bu işletmelerine anket uygulanmış ve verdiği cevaplar basit frekans analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Anket 144 işletmeye de gönderilmiş ve 108 işletmenin cevabı değerlendirmeye alınmıştır. Veriler değerlendirildiğinde karşılaşılan sorunların birbirlerine çok yakın ve ortalama değerlere sahip olduğu görülse de yönetim ve organizasyon ile ilgili sorunların ön plana çıkmaktadır. Sorunların giderilmesi, üretim tesisi kurma düşüncesi gerçekleştiği andan itibaren ciddi bir yönetim bilgisi ve yeteneği gerektirmektedir. İşletmelerin yurtdışına üretim tesisi açarken temel prensipleri daha az maliyet, daha geniş pazar ve benzeri maddi kaynaklı hedefler olsa da yönetim ve organizasyon metotlarının düzgün yapılmaması işletmenin devamlılığında sorunlara yol açabilecektir. Bu nedenle başlangıç aşamasından itibaren yönetim ve organizasyonun da planlanarak önlemler alınması ve alınan kararların uygulanması gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler: Tekstil, Yurtdışı Üretim Tesisi, Yönetim ve Organizasyon.

Yaşam memnuniyetinin en önemli alt alanlarından birisi iş memnuniyetidir.
Çalışan bir insan için yaşam memnuniyetinin en temel belirleyeni iş memnuniyetidir.
Covid-19 Salgını ile hayatın her alanında değişimler yaşanmış ve iş gücü piyasası da
bu değişime ayak uydurmak durumunda kalmıştır. Salgın ile ortaya çıkan değişimden
her sektör kendi barındırdığı içsel özellikler doğrultusunda farklı şekillerde
etkilenmiştir. Eğitim sektörü özelinde salgın ile ortaya çıkan en büyük değişim ise yüz
yüze eğitimden uzaktan eğitim uygulamasına geçilmesi olmuştur. Uzaktan eğitim
uygulaması, çift taraflı bir faaliyet olan eğitim-öğretim faaliyetlerinde her iki tarafı da
farklı şekillerde etkilemiştir. Bu tezde Covid-19 salgınının çalışma koşullarında ortaya
çıkardığı değişimin, yani uzaktan eğitim uygulamasına geçişin, öğretmenlerin iş
memnuniyeti üzerinde yarattığı etkiler incelenmektedir. İlgili yazında iş
memnuniyetinin belirleyenleri olarak ele alınmış temel unsurlarda salgın döneminde
ortaya çıkmış olan olumlu/olumsuz değişimler, öğretmenlerin genel iş memnuniyeti
düzeyi üzerinde etkili olmuştur. Bu söz konusu etkiyi belirleyebilmek adına nitel veri
toplama yöntemlerinden derinlemesine görüşme tekniğinin uygulandığı çalışmanın
evreni, İzmir ilinde çalışan öğretmenlerdir. Tezin alan araştırması kapsamında
İzmir’de 10’u (5 kadın, 5 erkek) kamu sektöründe çalışan ve 10’u (5 kadın, 5 erkek)
da özel sektörde çalışan toplam 20 öğretmen ile görüşme gerçekleştirilmiştir.
Öğretmenler ile görüşmeler yüz yüze gerçekleştirilmiş ve elde edilen bulgular
doğrultusunda, Covid-19 sürecinde çalışma koşullarında yaşanan değişim sonucunda
öğretmenlerin genel iş memnuniyetinde azalma olduğu görülmüştür. Salgın sürecinde
öğretmenlerin genel iş memnuniyetinde düşüşe neden olan temel unsurlar ise ev ve iş
yüklerinin birbirine karışması, özel ders verememelerinden kaynaklı toplam
gelirlerinin azalması, tüm işlerinin çevrimiçi yürütülmesi ve geleceği yönelik
beklentilerinin azalması olarak sıralanabilir.

Y kuşağı nüfusu, Türkiye nüfusunun yaklaşık %32'sidir ve çoğunlukla iş hayatındadır. Y kuşağı, iş hayatında diğer kuşaklara göre farklı özellikler göstermektedir. Bu nedenle bu araştırma Y kuşağının iş hayatındaki kariyer algısı ve gelecek beklentisi konusuna odaklanmıştır. Bu amaçla, 2018 yılında, Kocaeli Organize Sanayi Bölgesi'nde çalışan, Y kuşağında bulunan bireylere, anket uygulanmıştır. Araştırmada, 271 kişinin verileri incelenmiştir. Araştırma sonucuna göre, Y kuşağı bireyleri hakkında ulaşılan bulgular şunlardır: motivasyon, teknoloji ve sosyalleşme, iş ortamı ve iş değiştirme boyutları cinsiyete bağlı olarak farklılaşmaktadır. Uyum, teknoloji ve sosyalleşme, ortam ve iş değiştirme boyutları eğitim düzeylerine bağlı olarak farklılaşmaktadır. İş ortamı boyutu, işyerindeki pozisyona bağlı olarak farklılaşmaktadır. Kariyer algısı ve gelecek beklentisi yaş, çalışma saati ve toplam iş tecrübesi boyutlarına göre farklılaşmamaktadır.

Bu makale, araştırma ve yayın etiğine uygun hazırlanmış ve iThenticate ile intihal taramasından geçirilmiştir. Bu makalenin İngilizce metinleri Grammarly ve ProWritingAid programlarıyla kontrol edilmektedir. This article was prepared in line with research and publication ethics and scanned for plagiarism by using iThenticate. The English text of the articles published in BMIJ Journal is checked and corrected with Grammarly and ProWritingAid programs.

In today's world, where climate change is accelerating, its impacts are felt across a broad spectrum, from agricultural production and ecosystem balance to social stability and migration dynamics. Natural disasters triggered by climate change, particularly extreme weather events such as droughts, floods, storms, and wildfires, significantly disrupt agricultural production processes and pose a major threat to food security. These processes create breaks in the food This study aims to investigate the impacts of climate-induced disasters and the forced migrations they trigger on food security using Geographic Information Systems (GIS) and spatial analysis methods. GIS offers the ability to analyze the geographical distribution of disasters and the spatial characteristics of affected areas, while spatial analysis methods provide powerful tools for uncovering the dynamics of migration and the complex relationships between migration movements and food security. In this context, the study aims to present a multidimensional analysis by utilizing both quantitative and qualitative data. The primary objective of this research is to determine the effects of climate-induced disasters on food security and to explore how these effects intersect with migration processes. In this scope, the frequency, severity, and impact areas of disasters, as well as the geographical patterns of migration movements and the food security risks faced by migrant communities, are analyzed. The findings contribute not only to the development of global food policies but also provide strategic recommendations for post-disaster and migration-related food planning. This study, with its comprehensive approach, serves as a crucial guide in disaster management, migration policies, and the establishment of sustainable food systems.

Birkaç başlık altında bir devletin nasıl yönetilmesi gerektiğini belirtmeye çalıştım. Yukarıdaki başlıkların altında ifade edilen unsurların uygulanması bir devletin ayakta kalması ve sağlıklı yönetilmesi için gerekli ana hatlardır. Bir devleti yönetecek karizmatik liderin de nasıl bir felsefi tutumla yönetim şekli cumhuriyet olan devleti yönetmesi gerektiğini bazı görüşlerle ifade etmeye çalıştım.

Bir hava aracı olayı veya kazasının nedeninin belirlenmesi genellikle hangi yasal iddiaların ileri sürüleceğine ve kime dava açılacağına karar vermede temel husustur. Hava aracı kazalarına; pilot hatası, hatalı donanım ve parça, hava aracının yanlış tasarımı veya yapısal sorunları, hava trafik kontrolörleri tarafından yapılan hatalar, hava aracına uygulanan hatalı bakım ve onarımlar ile yakıt problemleri neden olmaktadır. Hava aracı olay ve kazalarına genellikle bu faktörlerden birden fazlasının katkıda bulunduğu görülmektedir. Katkıda bulunan nedenlerin çokluğu ve çeşitliliği göz önüne alındığında bir hava aracı kazasına neyin sebep olduğunu belirlemek son derece zor olabilir ve bu görev; ülkelere göre farklılıklar gösteren kurumlar tarafından yerine getirilir.

In business world of today, the rivalry fact in tourism has reached the summit level. Rivalry that we face in every sector causes both establishments and wage earners to act away from moral values. In consideration of that tourism is an effort-dense sector and especially border-unit worker give service one by one and face to face, it is understood that how significant it is that wage earners must act ethically. The first reason of this study is to measure the perceptions towards business ethics of the students who work as full time wage earners in summer season in tourism industry. To obtain research data questionnaire technique was used and in the evaluation of the data. Acts towards Business Ethics Questionnaire (ATBEQ) was used that was developed by Neumann and Reichel (1979). All the data of the research was obtained from the students at faculties, collages and vocational school of Balıkesir University. In the result of data it is found that business ethic perceptions range because of various facts. Besides students whose positive perceptions are higher towards business ethics also believe that it is impossible for establishments to act completely ethical.

Normal kategorideki ve kargo uçakları için, son 10 yılda meydana gelen ve ölümcül kazalar ile gövde hasarlarına neden olan temel faktör uçuşta hava aracı kontrolünün kaybedilmesidir. Bu eğitim programı bazı riskleri tanımlamak ve farklı durumlarda kurtarma prosedürlerini ortaya koymak için düzenlenmiştir. Bu eğitim programı mürettebatın karşılaşacağı tüm olası anormal durumları kapsamamaktadır, bununla beraber mürettebat, hava aracını anormal durumlardan kurtarmak maksadıyla bu eğitim programında belirtilen bazı temel prensipleri uygulayabilir.

Son yılların önemli kavramlarından birisini yapay zeka oluşturmaktadır. Öğrenen makine ve
robotlar vasıtasıyla insan zekasına alternatif bir yol izleyen yapay zeka olgusu birçok alanda
kulanım imkanı bulmaktadır. Yapay zeka konusunda ortaya atılan endişelere rağmen artan
oranda destek bulmasında ortaya çıkardığı olumlu etkiler önemli bir yere sahiptir. Özellikle
ChatGPT gibi son yıllarda adından çok söz ettiren yapay zeka uygulamalarının sağladığı
erişim kolaylığı ve ortaya koyduğu faydalar nedeni ile yapay zeka konusu toplumun her
alanında popülerliğini son derece artırmış durumdadır. Yapay zeka birçok sektörde kulanım
imkan bulduğu gibi kamu yönetimi alanında da benzer bir kullanım yoğunluğuna ulaşmıştır.
Kamu yönetimin bürokrasi ağırlıklı hantallığının azaltılmasında önemli bir araç olarak yapay
zeka tabanlı teknolojilere yer vermesi özü itibariyle önemli bir gelişme olarak görülmektedir.
Özellikle yapay zeka uygulamaları, kamu hizmetlerinde karar alma süreçlerini optimize

Bu araştırmanın amacı, hizmetkâr liderliğin işe angaje olma üzerindeki etkisini incelemektir. Bu bağlamda liderlik tarzlarının çalışan tutumları üzerindeki etkilerini anlamak ve daha olumlu bir iş ortamı oluşturmak için stratejilerin belirlenmesi ve sonuçlar çıkarılması amaçlanmaktadır. Eğitim sektörü çalışanlarından anket yoluyla veriler toplanmıştır. Araştırma neticesinde toplanan verilerin analizleri SmartPLS programı kullanılarak hesaplanmıştır. Araştırmada, değişkenler arasındaki ilişkiyi açıklayabilmek için de korelasyon analizinden faydalanılmış olup ayrışma geçerliliğini doğrulamak için de çapraz faktör yüklerine bakılmıştır. Ayrıca (PLS-SEM) analizi ve en küçük kareler yöntemi ile yapısal eşitlik modellemesine de bakılmıştır. Yapılan analizler sonucunda; hizmetkâr liderliğin, işe angaje olma ve angaje olmanın alt boyutları arasında yer alan dinçlik, adanmışlık ve özümseme üzerinde anlamlı ve pozitif bir ilişkinin bulunduğu görülmüştür. Buradan hareketle, hizmetkâr liderlik tarzının iş yeri dinamiklerini nasıl etkilediği ve bu liderlik tarzının motive edici bir çalışma ortamı oluşturmada önemli bir unsur olduğu ortaya konulmuştur.

Türkler için devlet ta eski zamanlardan beri Tanrı tarafından onlara
armağan edilen emanet misalinde olduğu için kutsal hesap edilmiştir. Devletin temelini teşkil eden Türk ordusunun teşkilatlanmasında
devlet aneneleri, teşkilatı, din, mitoloji önemli yer tutmaktaydı. Buradaki nizam teşkilatlanmanın aile düzeni merkezinde gerçekleşmesiyle bağlı olmuştur. Türk tarihine her ne kadar gelip geçmiş devlet kuruluşları malum olsa da, bu sistemi kuramayan Türkler-Kıpçaklar da malumdur. Bu çalışmanın amacı tarih sahnesinde önemli mevkiye sahip olmuş Kıpçakların devlet kuramama sebeplerini araştırmak, bu
problemin kökünü, buna ilişkin tarih yazımında yaygın fikirleri karşılaştırmak, olumlu ve olumsuz taraftan değerlendirmektir

Dünya genelinde kentlerdeki araç sayısının artışı, uluslar için önemli bir endişe kaynağı olmuştur. Bu durum, ekonomik kayıpların yanı sıra kara yolu trafik kazalarında (KTK) da yükselişe yol açmış ve trafik güvenliğini küresel düzeyde ciddi bir sorun haline getirmiştir. Bu çalışmada Samsun'da KTK'lerin zaman içerisinde neden ve nasıl gerçekleştiğinin tespit edilmesi, nispeten yüksek riskli konumların belirlenmesi ve yakın çevresindeki aktivite alanlarıyla ilişkilendirilmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda Çekirdek yoğunluk, Ancelin Local Moran'ın I, benzerlik ve mekân-zaman küpü analizlerinden yararlanılmıştır. Buna göre 2018-2020 yılları arasında gerçekleşen 4.339 kara yolu trafik kazaları en az perşembe günü, kış mevsimi ve gece saatlerinde (00:00-06:00) meydana gelirken, en fazla kaza ise cumartesi günü, yaz ayları ve akşam vakitlerinde (16:00-21:00) gerçekleşmiştir. Çalışma kapsamında yapılan analizler Samsun'da KTK'lerin daha yüksek araba hızına ve hacmine sahip çok şeritli yollar üzerinde kümelendiğini ortaya çıkarmıştır. KTK'lar konut ve ticari arazi kullanım alanları ile kamu ve özel kurumların toplandığı şehir merkezleri ve yakın çevresindeki anayollar boyunca meydana gelmiştir. KTK'lerde sözü edilen şehir merkezlerinde ise Samsun'un en nüfuslu ilçesi olan İlkadım öne çıkmıştır. Samsun şehrinde mekân zaman küpü analizi neticesinde zaman içinde KTK'lerin kümelenme gösterdiği sıcak noktalar içerisinde en geniş alana yayılan model "azalan sıcak noktalar" olmuştur. Bu model İlkadım ilçesinin kentsel alanı ile Canik ilçesinin batısındaki İlkadım Bulvarı'nın çevresinde kümelenmiştir. Sonuç olarak tespit edilen bu sıcak noktalar güvenlik kurumlarının kaza sıklığını veya şiddetini azaltacak önlemler konusunda daha bilinçli kararlar almasına rehberlik edeceği düşünülmektedir.