sıkıntı
Görünüm
Türkçe
[düzenle]Söyleniş
[düzenle]Heceleme
[düzenle]- Heceleme: sı‧kın‧tı
Ad
[düzenle]sıkıntı (belirtme hâli sıkıntını, çoğulu sıkıntılar)
sıkıntı hakkında Türkçe Vikipedi'de ansiklopedik bilgi bulabilirsiniz.
![](http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/2/23/Vasnetsov_Nesmeyana.jpg/355px-Vasnetsov_Nesmeyana.jpg)
- (ruh bilimi) bir bireyin özellikle hiçbir şey yapmadan durduğu, çevresiyle ilgilenmediği veya bir gün veya dönemin donuk veya sıkıcı olduğunu hissettiği, duygusal ve bazen de psikolojik durum
- (ruh bilimi) işsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet, ızdırap
- İçinin sıkıntısını ondan mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı. - P. Safa
- bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve sürekli yorgunluk, mihnet
- Sıkıntı ve ızdırapla sağa sola döndüm. - A. Gündüz
- yokluk ve parasızlığın yol açtığı geçim darlığı
- İhtiyarın bir para sıkıntısı içinde olduğunu o söylemeden ben keşfetmiştim. - S. F. Abasıyanık
- bulunmama durumu
- Yüklü servetini cömertçe harcamaması nedeniyle piyasada para sıkıntısı baş gösterdi. - İ. O. Anar
- (mecaz) sorun, mesele, sendrom, problem, dert
- Atatürk öldüğü zaman Türkiye'nin ufak tefek sıkıntılar dışında hiçbir büyük problemi yoktu. - B. Felek
Üst kavramlar
[düzenle]Deyimler
[düzenle]can sıkıntısı, geçim sıkıntısı, sıkıntı basmak, sıkıntı çekmek, sıkıntı veren durum, sıkıntıda olmak, sıkıntısı olmak, sıkıntı vermek, sıkıntıya düşmek, sıkıntıya gelememek
Türetilmiş kavramlar
[düzenle]Çeviriler
[düzenle]çeviriler
|
Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "sıkıntı" maddesi