Quenta Silmarillion, J.R.R. Tolkien'in Silmarillion'unun üçüncü bölümüdür. Quenta Silmarillion, "Silmarillerin Öyküsü" nün Quenya'ya çevrilmiş halidir. Sindarin çevirisi aynı anlama gelen Pennas Silevril'dir. [1]
Quenta Silmarillion, yirmiden fazla bölümden oluşan kitabın en uzun kısmıdır. Destan, Ainur'un Valar olarak girişini takiben Arda tarihi ile ilgilenir (bkz Ainulindalë).
Özet[]
Valar'ın girişinden sonra, Arda hala cansızdı ve belirgin bir coğrafi özelliği yoktu. Valar tarafından seçilen Arda'nın ilk şekli, biri kıtanın kuzeyinde ve diğeri güneyde olmak üzere iki lamba ile aydınlatılan simetrik bir kıtadan oluşuyordu. Ancak lambalar kötü Melkor tarafından yok edildi. Arda yine karardı ve lambaların düşüşü Arda'nın yüzeyinin mükemmel simetrisini bozdu. Hikayeyi ilgilendiren iki ana kıta oluşturuldu: Uzak Batı'da Aman ve Doğu'da Büyük Okyanus üzerinde Orta Dünya.
Bunu takiben Melkor, Valar'dan muazzam bir kale olan Utumno'da saklandı. Ayrıca, etrafı Maiar Balroglar olarak bilinen merhametsiz hayvanlar formunda korkunç canavarlarla çevriliydi. Balroglar, en sadık hizmetkarları ve askerleri olarak kalacaktı.
Valar daha sonra kendileri için en batıdaki, Aman'ın üzerine bir ev yaptılar. Sonra Valar tekrar Arda'yı yeniden şekillendirmeye başladı, onu yaşanabilir hale getirdi ve Ilúvatar'ın Çocukları: Elfler ve İnsanların gelişine hazırladı. Ancak gittikleri her yerde, Melkor onları emeklerinin meyvelerini yok etti ve başarılarına zarar verdi. Böylece, Arda'nın tamamı Melkor'un öfkesi, kıskançlığı ve güç arzusu ile gölgelendi.
Ancak Utumno Melkor'u korumadı. Esir alındı ve üç çağ boyunca (yaklaşık 9.000 yıl) hapis cezasına çarptırıldı. Utumno çıplak bırakıldı; ama tüm kötülüğü yok edilmedi. Melkor esir alınmadan önce Arda, Ilùvatar'ın ilk doğan Çocukları olan Elflerin Uyanışına tanık oldu. Elfler, insanlarla ortak yönlerinin ötesinde, ölümsüz olan ve birçok erdemi (güzellik, sağlık, doğa ile iletişim kurma yeteneği) olan antropomorfik varlıklar olarak tanımlanır. Elfler Valar tarafından karşılandı ve Batı'da onlara katılmaya davet edildi; ancak Melkor bazı elflere daha erken ulaşmayı başardı. Onlardan hem kendisi hem de takipçisi Sauron'un asker olarak kullandığı iğrenç ork ırkını yetiştirdiği söylenir.
Bazı Elfler batıya gitmeyi reddetti. Avari olarak tanındılar. Elflerin iki grubu, Vanyar ve Noldor, Valar'ın yardımıyla Büyük Denizi geçti. Teleri denilen üçüncü bir grup, Büyük Deniz'in doğu kıyısında ve Orta Dünya'nın batısında kaldı. Sonunda Teleri'nin birçoğu Büyük Deniz'i geçti, ancak bazıları yine Orta Dünya'da kaldı. Kalan Teleri gruplarına Sindar, Nandor ve Falathrim denir.
Melkor'un hapsedilmesi ve serbest bırakılması arasındaki bir dönemde Valar, Valinor'u ışıkla dolduran İki Ağaç, Laurelin ve Telperion'u yarattı.
Noldor arasında Fëanor adında güçlü bir elf ortaya çıktı. Fëanor el sanatları konusunda yetenekliydi ve en büyük başarısı Silmariller adlı üç harika mücevher yapmaktı. Silmariller Valinor'un İki Ağacının ışığını içeriyordu.
O zamanlarda Melkor'un esareti sona erdi. Ancak çabucak kötülüğe döndü. Kötü bir komplo ile İki Ağacı yok etmeyi ve Silmarilleri çalmayı başardı. Sonra doğuya, Orta Dünya'ya kaçtı.
Öfkeli Fëanor, (Morgoth adını verdiği) Melkor'u izledi. Bu, Valar'ın iradesine karşı yapıldı ve Fëanor'un kaçışı sırasında, gemilerini ödünç vermeyi reddettikleri için Teleri'nin çoğunu öldürdü (Birinci Akraba Kıyımı). Bu nedenle kendisi ve takipçilerinin bir daha Aman'a yaklaşmaları yasaklandı. Ancak Fëanor bu cezayı görmezden geldi ve Büyük Okyanus'u doğuya doğru geçmeyi başardı. Orada baştan beri Orta Dünya'da olan Sindar'a katıldı. Bu gidişten yıllar sonra, Valar karanlığı azaltmak için Güneş'i yarattı, böylece Melkor'un gölgelerini çözdü.
Orta Dünya'ya geri dönen Morgoth, daha önceki ikincil kalesi olan Angband'ı başkenti Thangorodrim ile güçlendirdi. Oradan Sindar'a savaş açtı. Ancak, Okyanus'u henüz geçen Noldor'un yardımıyla Morgoth'un ilk saldırısı atlatıldı.
Bunu takiben Noldor, Sindar ile Orta Dünya'nın batısındaki Beleriand olarak bilinen topraklara yerleşti. Ana dilleri Quenya yerine Sindarin dilini benimsediler. Bu nispi barış ve istikrar dönemi kısa sürdü (en azından Elflerin standartlarına göre). Bu savaşın ilk kurbanlarından biri Fëanor'un kendisiydi. Zaman geçtikçe Morgoth gittikçe daha fazla güç topladı.
Noldor'un Beleriand'a gelmesinden üç yüz yıl sonra Orta Dünya, İnsanların, İkinci Doğaların (veya Takipçilerin) uyanışına tanık oldu. Çoğu Beleriand'ı Morgoth'tan korumak için Elflerle ittifak kurdu. Bununla birlikte, ne elf yeteneği ne de insanların gücü ona meydan okumayı başaramadı. Birbiri ardına, Elflerin ve İnsanların alanları yok edildi ve kötülükler dolu.
Sonunda, Noldor'un kaçışından beş yüzyıldan fazla bir süre sonra, bir Elf kadın ve bir insanın oğlu Eärendil, atalarının kurtarmayı başardığı tek Silmaril ile Batı'ya yelken açtı. Aman'a ayak basmasına ve Elflere ve İnsanlara merhamet için Valar'a yalvarmasına izin verildi.
Valar, Noldor'u affetmeyi kabul etti. Morgoth'la savaşmak için yola çıktılar ve muzaffer oldular. Morgoth Arda'dan atıldı. Ancak çatışma sırasında Beleriand kıtası yok edildi ve battı, böylece Orta Dünya için yüzlerce kilometre doğuda yeni bir kıyı şeridi oluştu.
Valar, Elflere affedilme ve Aman'a gelme hakkı sundu. Birçoğu, giderek büyüyen kötülüğe karşı yüzyıllarca süren savaştan bıkmış olarak Orta Dünya'yı terk etti. Elflere yardım eden insan kabilelerine, Númenor krallığını kurdukları kendi adaları verildi.
Eärendil, hem ölümlü hem de ölümsüz kana sahip olduğu için, kendisine kaderini seçme fırsatı verildi; ölümsüz bir aileden doğan tüm torunlarına da bir hediye verildi. Silmaril'i parlak bir yıldız oldu. Diğer Silmariller'den biri Büyük Okyanus'un sularına batı ve üçüncüsü Dünya'nın derinliklerinde kayboldu. Dolayısıyla, yukarıdaki güneş ve ay dışında, Valinor'un İki Ağacının Orta Dünyasından hiçbir iz kalmadı; ancak etkileri elementlerde yaşar: hava, su ve ateş / toprak.
Referanslar[]
- ↑ Morgoth'un Yüzüğü, "Üçüncü Bölüm. Daha Sonra Quenta Silmarillion: (II) İkinci Aşama: Valaquenta", s. 200