İçeriğe atla

Elizabeth Báthory

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Elizabeth Báthory
Doğum adıBáthori Erzsébet
Diğer ad(lar)ıNádasdy Ferencné Báthori
Erzsébet
Doğum7 Ağustos 1560
Nyírbátor, Macaristan Krallığı
(Şuanki Čachtice, Slovakya)
Ölüm21 Ağustos 1614 (54 yaşında)
Csejthe, Macaristan Krallığı
Evlilik(ler)Ferenc Nádasdy
Çocuk(lar)8
CezaMüebbet hapis
Kurbanların sayısı≥80-650
Cinayetlerin süresi1590–1610
Cinayetlerin yer(ler)i Macaristan Krallığı
Tutuklama tarihi30 Aralık 1610

Elizabeth Báthory, (7 Ağustos 1560 - 21 Ağustos 1614) Macar soylu ve seri katildir.

Báthory, "Kanlı Kontes" olarak da anılmıştır. Kocası öldükten sonra büyücülükle uğraştığı, at ve türevleri gibi hayvanların kurban edildiği ayinlere katıldığı söylenmektedir.

40 yaşına geldiğinde, yaşlanıp güzelliğini kaybedeceğini düşünen Báthory, bir gün hizmetkârı olan genç bir kızın saçlarını tararken canını acıtması üzerine ona sert bir tokat atmış, genç kızın yüzünden düşen bir damla kan Báthory'nin ellerine dökülmüştür. Báthory bu kanla, kızın gençliğini ve güzelliğini aldığını zannetmiş ve uşağına emir vererek kızın bütün kanını bir küvete doldurtup "kan banyosu" yapmıştır.

Bu olaydan sonra Báthory, tahminlere göre 612 bakire kızı kaçırtıp, bu kızlara tepesinden asılı bir kafeste işkence çektirmiş, kafesten akan kanlarından da duş almıştır.

Yaptıkları anlaşılan Báthory şatoda hücreye kapatılmış, sadece küçük bir boşluk bulunan hücresinde 1614 yılında ölü olarak bulunmuştur.[1] Şizofreni hastasıdır. Aynı zamanda Bram Stoker'in Dracula isimli romanının, III. Vlad'dan sonraki en büyük esin kaynaklarından birisidir.

Madam Báthory'nin küçüklükte yaşadığı düşünülen bir rivayeti vardır. Bu rivayete göre Báthory, annesiz ve babasız olması sebebiyle amcasının evinde yaşamaktadır. Küçüklükte kişilik bozukluğu yaşamıştır. Bunun sebebi amcasının ve yengesinin işkenceye düşkün insanlar olmasıdır. Bir gün, küçük bir kız olan Báthory'nin önünde bir adama işkence etmek için bir atı ikiye bölüp atın içine o adamı koymuş ve yine Báthory'nin önünde bu atı tekrar dikmişlerdir. O günden sonra Báthory işkenceye meraklı olmaya ve normal çocukların oynadığı oyunlardan uzak durmaya başlamıştır. Madam Báthory, küçüklükten gelen kişilik bozukluğu yüzünden ruhsal olarak üzerine sıçrayan kanın onu güzelleştirdiğini düşünmektedir.

Macaristan Krallığı'nın en ünlü soylu ailelerinden biri olan Báthory ailesinden gelen Kontes Elizabeth Báthory ve kızı Celile, tarihin en kötü şöhretli kadınları listesinde kuşkusuz ilk sıralarda yer alıyorlar. Báthory, 54 yıllık yaşamı boyunca işlediği korkunç cinayetler nedeniyle dünyanın en ünlü kadın seri katili unvanını taşıyor. 15 yaşındayken evlendirildiği kocası Ferenc Nádasdy'nin ölümünden sonra suç ortağı hizmetçileriyle birlikte yüzlerce (söylentiye göre 650) genç kızın işkence edilerek öldürülmesinden sorumlu tutulan Báthory, ömrünün kalan 4 yılını kendi şatosu olan Csejte'de küçük bir odaya hapsolmuş bir şekilde geçirdi. Cinayetleri bizzat işlettiği yardımcıları korkunç cezalar alırken, Báthory bir soylu olduğu için ne yargı önüne çıkartılmış ne de söz konusu suçlardan hüküm giymiştir. Öte yandan Csejte Şatosu'nda kapısı tuğlalara örülen bir odada unutulmaya terk edilen kontesin adını anmak bile yasaklanmıştır. Báthory'nin gençliğini koruyabilmek amacıyla bakire kızların kanlarıyla banyo yaptığı söylentileri onun uzaktan akrabası sayılabilecek Eflak prensi Vlad Tepeş gibi bir vampir olduğuna inanılmasına yol açmıştır.[2]

Macarca ismiyle Erzsébeth Báthory, 1560 yılında doğdu ve çocukluğunu Ecsed Şatosu'nda geçirdi. Macaristan'ın Osmanlılar ve Avusturyalılarla gerçekleştirdiği savaşların yaşandığı bu dönemde Báthory; Latince, Almanca ve Yunanca dillerini iyi derecede bilen bir Protestan genç kız olarak yetiştirilmiştir. Acımasızlığıyla şöhret kazanan kuzeni Transilvanya prensi Stephen gibi Elizabeth de çocukluğundan itibaren ani öfke nöbetleri geçirmektedir. Araştırmacılar bunun aileden gelen genetik bir bozukluk olduğuna ve Báthory'nin epilepsi hastası olduğuna inanmaktadır. Günümüzdeki tarih uzmanları ve psikiyatrlar Báthory'nin aynı zamanda cinsel kimlik bozukluğuna da sahip olduğunu belirtmişlerdir. Henüz 14 yaşındayken hamile kalan Elizabeth, söylenene göre kadın ya da erkek istediği herkesle birlikte olabilmektedir. Öte yandan Báthory'nin kimi akrabalarının da sicili pek parlak değildi. Halasının lezbiyen bir cadı, amcasının şeytana tapan bir simyacı ve erkek kardeşinin ise birlikte yalnız kalınmaktan korkulan bir cinsi sapık olarak tanınması Báthory'nin çevresinde öyküneceği yeterince kötü örnek olduğunu göstermektedir. Çocukluğundan beri Elizabeth'le ilgilenen bakıcısının da kara büyüyle uğraştığı bilindiğine ve ayinlerinde küçük çocukları kurban etmekten çekinmemesi bilindiğini eklersek, Báthory'nin bu durumda bir seri katile dönüşmesi öngörülebilir.

Elizabeth, evlendikten sonra kocasının evlilik hediyesi olan Csejte Şatosu'na yerleşti. Şato etrafındaki birbirine bitişik 17 köy ve tarım arazileriyle çevrili olup Küçük Karpat Dağları'nın kayalıkları üzerinde yükseliyordu. Kocasının sürekli savaşta ve evden uzakta oluşu Báthory'i ticari ve politik konularla ilgilenmek zorunda bırakmıştı. Tarihçilere göre Báthory bu konuda da oldukça başarılıydı. Öte yandan Báthory güzelliğiyle övünmek, aynalar karşısında zaman geçirmek ve günde neredeyse beş defa kıyafet değiştirmekten de geri kalmıyordu. Báthory'nin amcası ve kocasından öğrendiği acımasızlığı, sarayındaki hizmetçilere göstermesi ise en sıradan uğraşıydı. Yaşlanmaya başladığını düşündüğü andan itibaren cildini yenileyebilmek için kendini farklı büyülerle uğraşmaya verdiği de biliniyor.

Başka kaynaklara göre Báthory'nin bölgedeki savaşta çaresiz kadınların koruyuculuğunu üstelendiği söylentileri de bulunmaktadır. Örneğin Báthory, kocası Osmanlıların eline esir düşen bir kadın ya da kızı tecavüze uğrayıp hamile bırakılan bir kadın için politik hünerlerini sergilemekten çekinmemişti. Diğer yandan şatosunun bir bölümünde istemeden hamile kadınların çocuklarının düşürüldüğü de biliniyor. Báthory'nin bunları daha fazla genç kızı öldürebilmek için yaptığı düşünülüyor. Önceleri sadece köylü kızlarını katlederken kocasının ölümünden sonra artan kan arzusu bu seri katilin soyluların kızlarına da göz dikmesini sağlıyor. Böylece görgü ve terbiye öğrenmeleri için sarayına kabul ettiği kızların tamamı sırra kadem basıyor. Öte yandan bölgedeki kız kaçırma olayları da artıyor. Saray çevresindeki dedikodular ayyuka çıktığında kralın emriyle görevlendirilen György Thurzó şatoya incelemeye geliyor ve yaklaşık 300 kişilik bir tanık ordusu dinlendikten sonra korkunç gerçekle yüzleşiyor. Kralın, Bathroy'nin kocasına olan borcu nedeniyle eyleme geçtiği ve böylece Báthory'den kurtulmak istediği de bir başka korkunç gerçekti. Bugüne dek Elizabeth'in suçsuzluğunu savunanlar krallık tarafından gerçekleştirilen bir komploya kurban gittiği ve bir Protestan olmanın cezasını çektiğini öne sürüyor.

Elizabeth Báthory, özellikle kocasının ölümünün ardından işkence yöntemlerini giderek artırmıştı. Psikologlar, Báthory'nin yaşlandıkça artan akıl hastalığının bu dönemde iyice kötüleştiğini iddia ediyorlar. İyi ödeme vaatleriyle kandırılan ya da kaçırılan genç kızları mahzene kapatılıyor ve bedenleri tanınmaz hale gelene dek dövülüyor, sonra da yakılıyor ya da parçalanıyordu. Kurbanların ölesiye dövüldüğü, açlığa terk edildiği, canlı olarak yakıldığı, iğnelerle işkenceye uğradığı, kışın dışarıda üzerlerine su dökülerek donmaya bırakıldığı, yüzlerinin, kollarının ve cinsel organlarının ısırıldığı ve cinsel anlamda tacize uğradıkları da biliniyor. Báthory'nin bu korkunç işkencelerini 1585 yılından 1610'a kadar sahip olduğu tüm şatolarda gerçekleştirdiği ortaya çıkmıştır. 650 kişilik kurban sayısına Báthory'nin hâlâ hükûmet arşivlerinde saklı olduğuna inanılan günlük ve mektuplarından ulaşılmıştır. Báthory, bir seri katil olarak çok da becerikli sayılmazdı, bir asil olmasının avantajlarını sonuna kadar kullanmış fakat işlediği cinayetlerin üzerini örtmek konusunda da yeterince titiz davranmamıştır. Tüm bu imtiyaz ona sadece mahkeme aşamasında yaramıştır, yargılanmadan doğruca kendi şatosunda müebbet hapse konulmuştur. Öte yandan kralın Báthory'e borcunu ödemesine gerek kalmadığı hükmüne de varılmıştır.

Báthory, Csejte Şatosu'nda ölü bulunduğunda odasında el sürülmemiş pek çok kap yemek bulunuyordu, bu nedenle tam ölüm tarihi bilinemiyor. Önce Csejte kilisesinin bahçesine gömülen cesedi, Csejteli köylülerin ayaklanması sonucu Ecsed'deki Bathory aile kabristanına defnedilmek üzere buradan taşınmıştır. Kontes Elizabeth Báthory denince aklımıza gelen kan banyosunun bu efsaneye sonradan eklendiğini de belirtelim. Báthory aleyhine ifade veren tanıklardan hiçbiri bir kan banyosundan söz etmediği ve bunun sadece Transilvanya vampir inanışıyla alakalı olarak uydurulmuş olduğu bilinmektedir. Báthory'nin hikâyesi farklı perspektifler ya da kurgusal olaylar içeren pek çok filme de konu olmasının yanı sıra sulandırılarak “Kontes Dracula” ve benzeri filmlerin yapılmasına da esin kaynağı olmuştur.

  1. ^ "Death of Countess Elizabeth Bathory | History Today". www.historytoday.com. 22 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Aralık 2021. 
  2. ^ "Elizabeth Bathory | Biography & Facts | Britannica". www.britannica.com (İngilizce). 24 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Nisan 2022. 

Dış bağlantılar

[değiştir | kaynağı değiştir]