Academia.eduAcademia.edu

Türkiye'nin 150 YIllık Borç Serüveni (1855 - 2005)

Yüksek Lisans Bitirme Tezi

T.C. BAġKENT ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ ĠKTĠSAT ANABĠLĠM DALI ĠKTĠSAT YÜKSEK LĠSANS PROGRAMI TÜRKĠYE’NĠN 150 YILLIK BORÇ SERÜVENĠ ( 1855 – 2005 ) YÜKSEK LĠSANS TEZĠ HAZIRLAYAN H. BAHAR AġCI TEZ DANIġMANI DOÇ. DR. MEHMET BULUT ANKARA –2007 Hatice Bahar AĢcı tarafından hazırlanan Türkiye’nin 150 Yıllık Borç Serüveni adlı bu çalıĢma jürimizce Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiĢtir. Kabul (sınav) Tarihi: 18 / 09 / 2007 (Jüri Üyesinin Ünvanı, Adı-Soyadı ve Kurumu): Jüri Üyesi : Prof. Dr. Servet Mutlu – BaĢkent Üniversitesi Jüri Üyesi : Doç. Dr. Hakan Mıhçı – Hacettepe Üniversitesi Jüri Üyesi : Doç. Dr. Mehmet Bulut – BaĢkent Üniversitesi Ġmzası ÖZET Bu tez çalıĢması; baĢlangıcından 2005 yılına kadar Tükiye‟nin borçlarını 150 yıllık bir bütün olarak analiz etmektedir. BaĢlangıç noktası olarak Osmanlı Devleti‟nin 1854‟te Kırım SavaĢı‟nda aldığı ilk dıĢ borçlanma seçilmiĢ ve bu ilk dönem Birinci Dünya SavaĢı‟nın sonuna kadar devam etmiĢtir. Ardından Türk Devrimi gerçekleĢmiĢ ve 1923‟te Türkiye Cumhuriyeti‟nin kurulmasıyla borçlanmada ikinci dönem baĢlamıĢtır. 1923‟ten 2005‟e kadar geçen süreç de ikinci dönem olarak ele alınmıĢtır. ÇalıĢmanın bu iki önemli bölümünün verilerle aktarılmasının ardından ekonomi ve borçlanma politikaları karĢılaĢtırılmıĢtır. Bu karĢılaĢtırmanın sonucu olarak; Osmanlı borçlarının Türkiye ekonomisi üzerinde beklenilen etkiyi yaratmadığı gözlemlenmiĢtir. Özellikle 1980 sonrası uygulanan liberal iktisat politikalarının ekonomi için daha tehlikeli olduğu saptanmıĢ ve bunun Türkiye ekonomisini gittikçe dıĢa bağladığı, özellikle de kreditör ülkelere karĢı bağımlılığı artırdığı konusu üzerinde durulmuĢtur. ÇalıĢmanın sonunda Osmanlı Devleti‟nin borçlanma politikalarıyla Tükiye‟nin borçlanma politikaları arasındaki benzerliklerden bahsedilmiĢ ve Osmanlı Devleti‟nin baĢına gelenlerin Türkiye için de olası olduğu noktası üzerinde durulmuĢtur. Bu karĢılaĢtırmalar yapılırken iç borçlar, dıĢ borçlar ve toplam borçlar gayrı safi milli hasılaya ve bütçe gelirlerine oranlanmıĢ ve bu sayede 150 yıllık bir veri seti elde edilmiĢtir. Anahtar Kelimeler: Osmanlı borçları, dıĢ borçlar, Türkiye ekonomi tarihi, borçlanma politikaları. I ABSTRACT This thesis analyzes the Turkish debts from the beginning till 2005 as a period of 150 years. The period‟s starting point has taken as the year 1854 when the Ottoman Empire took his first foreign debt after the Kırım War and this first period continued until the First World War at 1914. So in the research the years between 1854 and 1914 has taken as the first part and analyzed. Then after the Turkish revolution at 1923 the Turkish Republic has come to the history scene and the years between 1923 and 2005 are analyzed as post-republic period. After expressing this two periods as the main two parts of the research, the economical policies of this two period is compared to each other and as a result the weight of the Ottoman Empire debts on the Turkish economy didn‟t find so effectly as respected. Also the economy policies that has changed after 1980 has found hazardous to the economy. Foreign debts has risen so rapidly after these liberal policies and this makes Turkish economy bounded to the world economy especially to the economies that has given credits. At the end of the thesis; the similarities between Ottoman Empire foreign debt policies and Turkish government‟s foreign debt policies tried to be shown and the posibile outcomes from this similarities tried to be given. The things that Ottoman Empire had lived may be possible for the Turkish economy. When comparing this two economies the ratios are taken between domestic debts, foreign debts and the total debt values to the gross domestic product and also to the government‟s incomes. As a result all ratios of the 150 years are given in this thesis as a data set. Key Words: Ottoman Empire debts, foreign debts, Turkish Economic history, debt policies. II ÖNSÖZ Ġlk, orta ve lise eğitimlerini Türkiye‟deki okullarda tamamlayan öğrenciler, çok hoĢlanmasalar da, hemen her yıl tarih dersinden sorumlu olurlar. Her yıl aynı konuları sürekli tekrar ederler ama yine de tarihlerine, hiç okumamıĢcasına yabancı kalırlar. O öğrencilerden biri olarak ben de özellikle Osmanlı Ġmparatorluğu denildiği zaman; hiç bitmeyen savaĢ ve anlaĢmalarından ve sürekli ezberlemek zorunda kaldığımız tarihlerden oldukça Ģikayetçiydim. Hatta bazen, o kadar sene savaĢmak zorunda mıydılar, diye hayıflanıp durduğum olurdu. Oysaki, bize anlatılan Osmanlı ile tezimi hazırlamak için okuduğum kaynaklardaki Osmanlı arasında oldukça fazla fark vardı. Zaten konu olarak Osmanlı‟dan itibaren Türkiye‟nin borçlarını seçmemdeki temel sebep de bu farkı daha detaylı araĢtırma konusundaki merakımdır. Tarih derslerinde anlatılanlarla Osmanlı‟yı; savaĢ meraklısı, ganimet avcısı, toprak zengini ve sefa düĢkünü olarak algılayıp, yıllarca bu yanlıĢ algı ile büyümüĢtüm. Hatta özellikle son dönem padiĢahlarını, basiretsiz ve sürekli hatalı iktisat politikaları uygulayan yöneticiler olarak hafızama yazmıĢtım. Ancak bütün bunlar üniversite hayatım boyunca okuduklarım ve okuduklarımdan çıkardıklarımla değiĢmeye baĢlamıĢtı, çünkü yıllarca tam olarak anlayamadığım noktalar vardı ve o noktalar beni derin bir sorgulamanın içine sokmuĢtu. Sürekli okuyarak araĢtırmak ve araĢtırdıkça da artan heyecanım bana, Osmanlı‟nın cihan imparatorluğu olmasının altında yatan nedenlerin, tarih derslerinde bahsedilenlerden çok farklı olduğunu gösterdi ve nihayetinde yüksek lisansımın tez konusu olarak; iktisatla kesiĢtiği nokta olan borçlar konusuna kadar beni sürükledi. Türkiye‟nin borçlanma tarihini araĢtırırken, sıfır noktası olarak Cumhuriyetin ilan edilme tarihi olan 1923‟ü almak bazı noktaların anlaĢılmasını güçleĢtirecekti, çünkü Türkiye kurulurken Osmanlı‟dan devraldığı borçlarını da geri ödemek durumundaydı. III Peki bu borçlar ne kadardı? 1980 kuĢağı çocuğu olarak duymaya alıĢkın olduğum bir cümle vardı: “Borçlu geldik, borçlu gideceğiz?” Gerçekten borçlu mu gelmiĢtik, yoksa yıllar içinde uygulanan politikalar ve dünya konjonktürü mü Türkiye‟yi bugün bu kadar borçlu hale getirmiĢti? Tükiye‟nin borç sorununda Osmanlı borçlarının payı var mıydı, varsa ne kadardı? ĠĢte bütün bu sorulara yanıt arayıĢı içinde baĢladığım tezimi, büyük bir heyecanla ziyaret ettiğim arĢivlerdeki belgelerin verdiği araĢtırma azmi ve çok değerli hocalarımızın daha önce yaptığı çalıĢmalar ıĢığında ĢekillendirmiĢ bulunmaktayım. Elbetteki bu süreç kolay olmadı. Desteği ve sonsuz anlayıĢından dolayı ilk teĢekürümü sayın tez danıĢmanım Doç. Dr. Mehmet Bulut‟a borçluyum. Bununla beraber bu tezi yazma fırsatını tanıyan enstitü müdürümüz sayın Prof.Dr.Doğan Tuncer‟e ve bölüm baĢkanımız sayın Prof. Dr. Servet Mutlu‟ya sonsuz teĢekkür ederim. Ancak ayrı bir paragrafa ihtiyaç duydum çünkü son olarak benim için çok Ģey ifade eden anne ve babama; benim dünyaya gelmeme vesile olduğunuz ve sevginizle büyüttüğünüz için sonsuz teĢekkür ediyorum. Kararlarımda beni desteklediğiniz, geleceğe dair ümitlerimi kaybettiğimde tecrübelerinizle beni ayakta tuttuğunuz ve bazen düĢüyormuĢ gibi hissettiğimde sıkıca kolumdan tutup beni Ģefkatle sardığınız için size minnettarım. Benim için neler ifade ettiğinizi bir sevgi tezi yazsam da anlatamam. Eğer bu sayfaları bugün doldurabildiysem, sizin bana aktardıklarınızla bunu baĢardığıma emin olabilirsiniz. IV ĠÇĠNDEKĠLER ÖZET..................................................................................................................................I ABSTRACT......................................................................................................................II ÖNSÖZ............................................................................................................................III ĠÇĠNDEKĠLER.................................................................................................................V TABLOLAR LĠSTESĠ...................................................................................................VII ġEKĠLLER LĠSTESĠ....................................................................................................VIII KISALTMALAR............................................................................................................IX I.GĠRĠġ..............................................................................................................................1 1.1. Genel Hatlarıyla Osmanlı Ekonomisi.....................................................................2 1.2. Batı‟nın Kapitalist Sistemi ve Osmanlı Devleti......................................................5 1.3. Osmanlı – Ġngiliz Ticaret AnlaĢması ve Ekonomik Sonuçları................................8 1.4. Osmanlı Ekonomisinin YaĢadığı DeğiĢimler........................................................11 1.4.1. Ġmparatorluğu Borçlanmaya Ġten Faktörler...............................................11 1.4.2. Mali Sistemi Düzenleme Çabaları.............................................................13 1.4.3. Ġlk Ġç Borçlanma TeĢebbüsleri...................................................................16 1.4.4. Ġlk DıĢ Borçlanma TeĢebbüsleri................................................................18 1.5. Kırım SavaĢı ve Sonuçları...................................................................................20 II. BÖLÜM OSMANLI DEVLETĠ‟NĠN DIġ BORÇLANMA SÜRECĠ...........................................22 2.1. DıĢ Borçlanmada Ġlk Dönem...............................................................................22 2.1.1. Abdülmecid Dönemi ( 1839 – 1861 )........................................................23 2.1.2. Abdülaziz Dönemi ( 1861-1876 )..............................................................24 2.2. Düyun-u Umumiye‟ye Kadar Alınan Borçların Kullanım Yerleri......................28 2.3. Muharrem Kararnamesi ve Düyun-u Umumiye‟nin KuruluĢu............................33 2.4. Düyun-u Umumiye‟nin Gelirleri.........................................................................33 2.5. DıĢ Borçlanmada Ġkinci Dönem...........................................................................36 2.5.1. II. Abdülhamid Dönemi ( 1876-1909 )......................................................37 2.5.2. V. Mehmed Dönemi ( 1909 – 1918 ).........................................................39 2.5.3. Son Osmanlı PadiĢahı Vahdeddin ( II. Mehmed ).....................................40 V III. BÖLÜM CUMHURĠYET TÜRKĠYESĠ‟NĠN BORÇLAR SERÜVENĠ.......................................42 3.1. Türkiye Cumhuriyeti‟ne Devredilen Osmanlı Ġktisadi Yapısı.............................42 3.2. Düyun-u Umumiye Ġdaresi‟nin TBMM Tarafından Kaldırılması ve LozanKonferansı‟nda Karara Bağlanması.........................................................43 3.3. Cumhuriyet Türkiyesi‟nin Borçlanması: 1923-1950 Dönemi.............................45 3.3.1. Atatürk Döneminde Borçlanma: 1923 – 1938..........................................46 3.3.2. Özel Sektör Öncelikli Ekonomi Döneminde Borçlanma: 1923-1929.......47 3.3.3. Dünya Ekonomik Krizi Sonrasında Türkiye‟de Borçlanma:1930-1939...47 3.4. SavaĢ Yılları ve Ġnönü Dönemi Borçlanması: 1939 – 1945................................48 3.5. 1945‟den 1980‟e Kadar Geçen Sürede Borçlanma..............................................49 3.5.1. Demokrat Parti Dönemi: 1946-1960.........................................................50 3.5.2. Planlama Dönemi ve Borçlanmada Ġlk Dönem :1960-1970.....................52 3.5.3. Ġkinci AĢama: 1970-1980..........................................................................54 3.6. 1980‟den 2005‟e Kadar Geçen Süre ve Borçlanma.............................................55 3.6.1. 1980-1990 Dönemi: 24 Ocak Kararları.....................................................55 3.6.2. 1990-1995 Dönemi: 5 Nisan Kararları......................................................57 3.7. Borçlanmada Son dönem: 1996-2005..................................................................59 3.8. Rakamlarla Cumhuriyet Dönemi Analizi............................................................61 IV. BÖLÜM DEĞERLENDĠRMELER VE SONUÇ...........................................................................65 KAYNAKÇA..................................................................................................................75 Ek-1. Toplam Borçların Bütçe Giderleri Ġçindeki Payları...............................................79 Ek-2. 1854 – 1923 Yılları Arası DıĢ Borç, Toplam Borç ve Bütçe ĠliĢkileri..................81 Ek-3. Düyun-u Umumiye‟nin Bütçe Giderleri Ġçerisindeki Payı....................................85 Ek-4. Osmanlı Borçlanmasının Ġkinci Döneminde Aracı KuruluĢlar..............................86 EK-5. Osmanlı Borçlanmasının Ġkinci Döneminde Borca KarĢılık Gösterilen Gelirler.87 Ek-6. Osmanlı Borçlanmasının Ġkinci Döneminde Nedenler..........................................88 Ek-7. Osmanlı Borçlanmasının Ġkinci Döneminde Harcama Alanları............................89 Ek-8. Cumhuriyet Dönemi Ġç, DıĢ ve Toplam Borç Rakamları (milyar dolar)...............90 Ek 9. Cumhuriyet Dönemi Borçlanma Rakamları ve GSMH‟ya Oranları......................91 Ek 10. Cumhuriyet Dönemi TL/$ Pariteleri....................................................................93 Ek 11. ġekil 1. 1923‟ten Sonra Türkiye‟de Ġç, DıĢ ve Toplam Borçlar..........................94 VI TABLOLAR LĠSTESĠ Tablo 1. 1854 – 1881 Yılları Arasında Alınan DıĢ Borçlar Tablo 2. Düyun-u Umumiye‟ye Kadar Alınan Borçların Kullanım Yerleri Tablo 3. Düyun-u Umumiye‟ye Kadar Alınan Borçlara KarĢılık Gösterilen Gelirler Tablo 4. Ġlk Dönemde Borcun Alınmasını Sağlayan Aracı KuruluĢlar Tablo 5. Ġlk Dönem DıĢ Borçlanmasının Nedenleri Tablo 6. Bütçe Gelirleri Ġçinde Düyun-u Umumiye‟ye Aktarılan Kısım ( Osmanlı Lirası ) Tablo 7. Düyun-u Umumiye‟den Sonraki DıĢ Borçlar Tablo 8. 1854‟ten 1923‟e Kadar Alınan DıĢ Borçların Harcanma Alanları Tablo 9. 1980 Sonrası Dönemi Borçlanma Politikası VII ġEKĠLLER LĠSTESĠ ġekil 1. 1923‟ten Sonra Türkiye‟de Ġç, DıĢ ve Toplam Borçlar ġekil 2. 1854‟ten 1923‟e Kadar Borç ve Bütçe Hareketliliği ġekil 3. 1923‟ten 2005‟e Kadar Borç Ve Bütçe Hareketliliği ġekil 4. Cumhuriyet Dönemi Borç Verilerinin GSMH‟ya Oranlanması ġekil 5. Cumhuriyet Dönemi Borçlanmasında Kırılma Noktaları VIII KISALTMALAR ABD : Amerika BirleĢik Devletleri AKP : Adalet ve Kalkınma Partisi CHP : Cumhuriyet Halk Partisi DÇM : Dövize Çevrilebilir Türk Lirası Mevduat Hesapları DP : Demokrat Parti DPT : Devlet Planlama TeĢkilatı DSP : Demokrat Sol Parti DYP : Doğru Yol Partisi GSMH : Gayrı Safi Milli Hasıla IMF : International Monetary Fund ( Uluslararası Para Fonu ) KĠT : Kamu Ġktisadi TeĢebbüsü OECD : Organization for Economic Co-operation and Development ( Ekonomik ĠĢbirliği ve Kalkınma Örgütü ) OL : Osmanlı Lirası REFAH-YOL : Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi'nin Koalisyon Ġsmi SHP : Sosyal Demokrat Halkçı Parti TCMB : Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TCTA : Türkiye Cumhuriyet Tarihi Ansiklopedisi TEFE : Toptan EĢya Fiyatları Endeksi IX I. GĠRĠġ Bir ülke, ortaya çıkan gelir yetersizliğini karĢılamak için iç ve dıĢ kaynaklara baĢvurabilir. Eğer ülke içi kaynaklara baĢvurulacaksa; bankalar, varlıklı kiĢiler veya ekonomik kuruluĢlardan borçlanılabilir. Ancak, devletin gereksinim duyduğu gelirin, elindeki kaynaklardan daha fazla olması halinde bazı ekonomik dengesizlikler ortaya çıkar ve bu durumda dıĢ borç kullanımı zorunlu hale gelir. Osmanlı Ġmparatorluğu‟nda da borçlanma, ülkede yaĢanan siyasi, ekonomik ve sosyal geliĢmeler sonucunda ortaya çıkmıĢtır. Ġmparatorluğun savaĢ finansmanı ihtiyacının artması ve çeĢitli nedenlerle, merkezi yönetime aktarılamayan vergi gelirlerinin yetersizliği, borçlanma ile finansman zorunluluğunu ortaya çıkarmıĢtır. Böylelikle dıĢ borçlanma baĢlamıĢ, Osmanlı‟dan Türkiye Cumhuriyeti‟ne devrolmuĢ ve bugüne kadar ekonomi gündemindeki canlılığını yitirmeden gelebilmiĢtir. Peki ilk dıĢ borcun alındığı 1854 yılından günümüze bu 150 yıllık serüven nasıl bir seyir izlemiĢtir? Bu soruyu yanıtlayabilmek için çalıĢma beĢ bölüme ayrılmıĢtır. Ġlk bölüm; genel olarak Osmanlı ekonomisinin ve ilk borcu kullandıran Avrupa‟nın XVIII. ve XIX. yüzyıllardaki iktisadi geliĢmeleri ıĢığında aktarılmasının ardından, borçlanmaya giden yolda genel görünümün yansıltılması ile devam etmiĢ, borçlanmanın nedenleri ile sonlandırılmıĢtır. Daha sonra 150 yıllık süreç; Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti alt baĢlıklarında incelenmek üzere ikiye ayrılmıĢ ve ikinci bölümde; cumhuriyetin ilan edildiği 1923‟e kadar geçen süre ve üçüncü bölümde 1923‟ten 2005 yılına kadar geçen süre iç ve dıĢ borçlanmalar ıĢığında analiz edilmiĢtir. Elde edilen tüm verilerin, değerlendirmeler ve sonuç bölümünde yorumlanmasının ardından çalıĢma sonlandırılmıĢtır. Değerlendirmeler yapılırken borç verileri GSMH ve bütçenin gelir kalemine oranlanmıĢtır. Buradaki amaç, hesaplama tekniği sabit olmayan 150 yılı mümkün olduğunca objektif yorumlayabilmektir. Özellikle Osmanlı döneminde GSMH 1 hesaplamalarının yapılmamıĢ olması ve bütçenin bügünkü Ģekliyle hazırlanmaması; değerlendirmeleri matematiksel olarak objektiflikten uzaklaĢtırsalar da genel durumu anlamak için fikir vermektedirler. O döneme ait döviz kurları, oranlamalarda herhangi bir farklılık yaratmadığı için Osmanlı dönemi verileri Osmanlı Lirası ve Cumhuriyet dönemi verileri Amerikan Doları olarak tablolaĢtırılmıĢ, yorumlar tamamen oranlar üzerinden yapılmıĢtır. Değinilmesi gereken bir diğer önemli nokta ise borç stoklarının hesaplanmasıdır. Osmanlı dönemi borçları, değerli hocamız Prof. Dr. Tevfik Güran‟ın yapmıĢ olduğu arĢiv çalıĢmalarından elde edilen bütçelerdeki borç kalemleri toplanarak hesaplanmıĢtır. Bunlar stok borç olmakla birlikte bugünkü borç hesabına çok yakın olduğu düĢünülmektedir. Bu borçlar, 1881‟de Düyun-u Umumiye Ġdaresi‟nin kuruluĢuna kadar, bütçelerde iç ve dıĢ borç olarak ayrı kalemler halinde gösterilirken, 1881‟den sonra Genel Borçlar baĢlığı altında gösterilmiĢtir. Bu nedenle 1881-1923 arası borç rakamları kısmen iç borçları da içermektedir. Ancak o tarihten sonra dıĢ borçlanmanın daha fazla yapıldığı gözönünde bulundurulursa büyük bir çoğunluğu dıĢ borç değeridir. 1.1. Genel Hatlarıyla Osmanlı Ekonomisi Yüzyıllarca, 3 kıtada hüküm sürmüĢ ve bir uygarlık bileĢimi olan Osmanlı‟yı anlayabilmek, sistemi bütün olarak özümsemeyi gerektirir. Kurumlarını, kurumlarının iĢleyiĢlerini ve amaçlarını anlayamadan Osmanlı‟yı bildiğimiz söylenemez. Sosyal, iktisadi, dini, kültürel ve toplumsal iliĢkilerde Osmanlı klasik düĢünce sisteminin etkileri vardır ve bu Osmanlı‟da yaĢamın her alanını etkileyen faktörleri içerir. Klasik Osmanlı zihniyetini belirleyen belli baĢlı unsurlar vardır ve bunların baĢında da gelenekçilik gelir. Gelenek, ya da baĢka bir ifadeyle tecrübe birikimi, Ġslam ve Osmanlı sistemine; yeni Ģartlara uyum ve bu yeni Ģartlar karĢısında esneyebilme özelliği kazandırmıĢtır. ĠĢte bu özellik; Osmanlı sisteminin çok dinli, çok kavimli ve bir o kadar da renkli bir sosyal teĢkilat olarak, asırlarca nasıl ayakta durduğunu anlaĢılır hale getirir ( Tabakoğlu, 2005:141 ). 2 Gelenekçiliğin yanı sıra sistem fiskalizm ve provizyonizm diye adlandırılan iki temel özellik daha barındırır. Devlet gelirlerini mümkün olduğu kadar artırma yaklaĢımında olan fiskalizm ve üretici ile tüketici açısından iktisadi faaliyetleri tanımlayan provizyonizm ilkeleri de Osmanlı klasik dünya görüĢünü anlaĢılır hale getirirler ( Genç, 2005:45 ) Osmanlı toplumunda ekonomideki en önemli sektör tarımdı. Devlet, toprakların iĢlenmesini reayaya (halk) bırakmıĢ ve ekonomik hayatı düzenlerken her köylü ailesinin, geçimini sağlayacak kadar toprağa sahip olmasına dikkat etmiĢtir. Osmanlı Devleti‟nde ülke toprakları, mülkiyet hakkı bakımından mülk, miri ve vakıf arazi olmak üzere üçe ayrılmıĢtır. Mülkiyeti kiĢilere ait olan topraklar, mülk arazi; gelirleri cami, medrese, hastane, imarethane, han ve hamam gibi topluma hizmet veren kuruluĢların masrafları için ayrılmıĢ olan araziler, vakıf arazi ve mülkiyeti devlete ait olan topraklar da miri arazi olarak tanımlanmıĢtır ( Ġnalcık, 2004: 145-161 ). Miri araziler; hizmet karĢılığı olarak devlet adamlarına tahsis edilen arazilerdi. Bu sistemde toprağın mülkiyeti devlete, tasarruf hakkı köylüye, üreticinin devlete vermesi gereken vergi ise dirlik sahibine aitti. Böylece devlet hazinesinden memur ve sipahi maaĢları için para çıkmamıĢ oluyordu. Has, zeamet ve tımar bu arazilerden elde edilen gelirlerdi. Yıllık gelir 20.000 akçeyi aĢmıyorsa tımar olarak adlandırılmıĢtı ( Ġnalcık, 2004:145-161 ). Topraklarının büyük çoğunluğu tımar sistemiyle iĢletilen Osmanlı için birçok görev tek bir çatı altında toplanmıĢ oluyordu. HerĢeyden önce üretim, denetim altına alınmıĢ bulunuyordu. Tımar sisteminde; toprak halk tarafından iĢletilmekteydi. Aslında birbirine bağlı halkalardan oluĢan sistemde; toprak köylüye veriliyor, köylü toprağı iĢletiyor ve karĢılığında hem kendisi doyuyor hem de orduya asker üretiyordu. Her an savaĢa hazır 3 bir ordu oluĢmasının yanı sıra, ülkenin her bir yanına yayılmıĢ askerler güvenliği de sağlamıĢ oluyorlardı. Tarım kadar hayvancılık da Osmanlı ekonomisinde önemli bir unsurdu. Göçebeler geçimlerini tamamen hayvancılıktan sağlıyorlardı. Osmanlı döneminin teknolojik seviyesi içinde hayvan, ulaĢım ve üretimin en önemli güç kaynağıdır. Hayvanlar etleri ve sütleriyle önemli gıda kaynakları oldukları gibi kıl, yapağı ve derileri de sanayinin hammaddesini oluĢturuyordu. Sanayi, Osmanlı‟yı ticarette üstün kılan malların üretimine de imkan sağlıyordu. Osmanlılarda sanayi XVII. yüzyıla kadar Avrupa‟dan ileri düzeydeydi. El tezgâhlarında her türlü araç ve gereç üretiliyordu. Silah sanayi ve tersaneler devletin elindeydi. Osmanlı Devleti‟nde özel sektörün elindeki en önemli sanayi dalı tekstil ( dokuma ) idi. Ankara'da sof, Bursa'da Ġpekçilik, Selanik'te çuhacılık, Bulgaristan'da aba, Kayseri, Manisa ve Tokat'ta dericilik yaygındı. Ayrıca, Osmanlı Devleti‟nde savaĢ araç ve gereçlerini üretmek için fabrika ve imalathaneler de kurulmuĢtu. Üretimde talepten çok arz önemliydi. Toplumsal refahı, arzı artırıcı politikalarla sağlamaya çalıĢmıĢlardır. Vergi oranları bu amaç için kullanılan temel politika araçlarından biriydi. Toplam talebi artırıcı politikaları kullanan bir sistem olan kapitalizm; karĢılaĢtırma yapabileceğimiz sistemlerin baĢında gelir ve Osmanlı sistemi arzı artırıcı politikalarıyla kapitalizme ters düĢmektedir ( Tabakoğlu, 2005:143 ). Klasik zihniyet iktisadi hayatın kurallarını da belirlemiĢtir. Kendi içinde Osmanlı‟ya has tanımlarıyla genel bir iktisat sistemi oluĢturarak, birçok yönden diğer sistemlerden de ayrılmıĢtır. Osmanlı iktisat sisteminin temel aldığı nokta; adalet idealidir. Devlet uyguladığı politikalarda adaleti asıl hedef tutar ve bu sayede büyümesini sürdürür. Adalet , sosyal refah olarak değerlendirilir. Bu durumda devlet, uyguladığı politikalarla sosyal refahı maksimize etmeye çalıĢır. Devletin birincil amacı adalet ile sosyal refah arasındaki 4 dengeyi sağlamaktır. Sosyal ve ekonomik iliĢkilerde bu denge çok önemlidir. Hatta dengenin bozulduğu durumlar bunalım olarak adlandırılır ( Tabakoğlu, 2005:142 ). Klasik Osmanlı zihniyetini kapitalizmden ayıran faktörlerden biri de ahiliktir. Ahilik; Anadolu‟dan Orta Asya ülkelerine ve Ġran‟a kadar uzanan topraklarda; esnaf ve sanat erbabını bir çatı altında toplayan ve her türlü desteği veren teĢkilatın adıdır. Ahilik teĢkilatının yapısında Ġslam‟ın ruhunu yansıtan ana unsurları görmek mümkündür. Zira bu sistem, Müslümanların inanç ve düĢünce sistemiyle yoğrulmuĢ ve ihtiyaca göre kurulmuĢtur. Kapitalizmi ve Batı medeniyetini meydana getiren en önemli faktör burjuva zihniyeti iken Osmanlı toplum ve ekonomisini büyük ölçüde ahi zihniyeti yönlendirmiĢtir. Bu zihniyetin hakim olmasından dolayı Osmanlılar‟da, Batı kapitalizmini oluĢturan sömürgeci faaliyetler, sınıf mücadeleleri görülmemiĢtir ( Tabakoğlu, 2005: 146 ). 1.2. Batı’nın Kapitalist Sistemi ve Osmanlı Devleti “XVIII. ve XIX. yüzyılın en önemli ekonomik geliĢmesi, dünyanın çeĢitli bölgelerinin Batı Avrupa merkezli kapitalist dünya ekonomik sisteminde bütünleĢmesiydi” ( Kıray, 1995:13). 1450‟lerde doğup yaklaĢık 200 senede geniĢleyerek çevresindeki ülkeleri içine alan bu sistemden öncelikle; Kuzey ve Güney Amerika ile Doğu ve Güney Avrupa etkilenmiĢtir. Sistemin, dünyanın diğer bölgelerine ulaĢması, ancak XIX. yüzyılda Sanayi Devrimi‟nden sonra mümkün olabilmiĢtir ( Kıray, 1995:13 ). Ekonomik anlamda bütünleĢmenin mantığında dünya pazarı için üretim yapılması yatarken, sistem; kendi kendine yeten toplumları, kaderleri büyük ölçüde dünya ekonomisine bağlı toplumlara dönüĢtürme amacı güder ( Kıray, 1995:13 ). 5 Osmanlı Devleti üretim ve tüketim açısından kendi kendine yeten devletler arasında ilk sırada yer alıyordu. Sosyal hayatını düzenlemiĢ, ekonomik dengesini kurmuĢ, hayatın her alanını kurumlarla tanımlamıĢ, üretim ve ticaretini oldukça baĢarılı bir Ģekilde gerçekleĢtirmiĢ ve tebaasında bulunan insanlara huzurlu bir ortam sağlamıĢ bir devlet olarak Osmanlı‟nın, Avrupa‟ya doğru ilerleyiĢi ve bu ilerleyiĢi kendine özgü baĢarılı askeri taktiklerle desteklemesi, bütünleĢme mantığına ters düĢmüĢ ve belki de; o dönemde mutlak bir güç olan Osmanlı‟nın, ileride gerçekleĢmesi mümkün tek kutupluluğunun önüne geçme ihtiyacını doğurmuĢ olabilir. Avrupa kapitalizmi, geliĢmesinin her aĢamasında Osmanlı‟dan tavizler kopararak yaĢamını zenginleĢtirmeyi bilmiĢtir. Osmanlı, tarihinin hiçbir döneminde herhangi bir devletin sömürgesi olmamıĢtır. Ancak her dönemde Osmanlı‟dan artarak tavizler koparan bir Avrupalı devlet mutlaka olmuĢtur ve bu tavizler özellikle ticaret iliĢkileri esnasında ortaya çıkmıĢtır. Ekonomi ve ticaret; Ġran devlet geleneğinde olduğu gibi, merkezi hazineyi olabildiğince fazla değerli madenlerle doldurabilmek için örgütlenmiĢtir ( Ġnalcık, 2004:81 ). Osmanlı‟nın temel ilkelerinden biri olarak sayılan bu durum, devleti güçlü kılmaktaydı. Ancak ekonomik güç mutlaka askeri güçle desteklenmeliydi. “Osmanlı fetih ve imparatorluk inĢası sürecinin dinamikleri bu iki kavramın içiçeliğinden kaynaklanıyordu” ( Ġnalcık, 2004:81 ). Ticarete değer veren Osmanlılar‟da, tüccarlar sosyal mertebede köylü, esnaf hatta bir kısım askeri zümre mensubunun da üstünde bir prestije sahip idiler. Ticaret; istenilen, övülen ve korunan bir faaliyet idi. Vergi yükü, ziraat ve madenciliğe kıyasla daha düĢüktü çünkü himaye altında olan bir sektördü. Ticarette de klasik Osmanlı sisteminin prensipleri hakimdi. Ticareti kendi baĢına bir amaç değil, araç olarak görüyorlardı ve bu faaliyeti devlete ait nakdi değerleri mümkün olduğu kadar yüksek seviyeye çıkarmak için yapıyorlardı. Ticaret; bağlantılı olduğu sektörleri direkt etkilerken, diğer sektörlerde meydana getirdiği üretim artıĢı nedeniyle de son derece önemliydi ( Genç, 2005:206 ). 6 Avrupa‟da ise ticarete farklı amaçlar hakimdi. Ticaret, Merkantilist sistemin kuralları çerçevesinde yapılıyordu. Merkantilist ismi; tüccar anlamına gelen “merchant” kelimesinden geliyordu. Merkantalizm, Avrupa devletlerinin zenginleĢme yolu olarak ithalatı kısıp, ihracatı arttırarak dıĢ ticaret fazlası vermelerini, deniz aĢırı topraklarda koloniler kurarak pazarlarını geniĢletmelerini savunan bir öğretiydi. Bu öğretiyi uygulayan Avrupa devletleri, daha sonra birbirlerine karĢı birer koz olarak kullanmak amacıyla kapitülasyonlar vermiĢlerdir. Merkantalist Batı Devletleri, kapitülasyonların ilk Ģekillerini değiĢtirip zorunlu ayrıcalıklar haline sokarak ve geniĢleterek Osmanlı ekonomisini sonunda bir ekonomik sömürü aracı haline dönüĢtürmeyi hedefliyorlardı. Osmanlı ekonomik yapısı da buna izin vermiĢtir. Osmanlılar batıdan ithal sanayi mallarının imparatorluğa sürekli akımını teĢvik ediyorlardı. Çünkü ülke pazarında bolluk yaratmayı ve artan gümrük gelirlerinden hazineyi yararlandırmayı en iyi siyaset sayıyorlardı ( Genç, 2005:208 ).1 Aslında “XIX. yüzyıldaki olayların akıĢını etkileyen değiĢimler XVI. yüzyılın sonu ile XVII. yüzyılın baĢlarında ortaya çıktı. Bu dönemde ticaret yolunun Afrika‟yı dolanan yeni bir yola kayması sonucunda Osmanlı Devleti Doğu ile Batı arasındaki lüks madde ticaretindeki rolünü kaybetti. Bir taraftan da temel mallar ticaretine baĢladı” ( Kıray, 1995:14 ). Erken dönemde Osmanlı Devleti‟nin Batıyla alıĢveriĢinde en önemli maddeler; gümüĢ ve gümüĢ sikkelerdi. GümüĢün serbestçe ithali için Osmanlı Devleti, gümüĢ üzerinde gümrüğü kaldırmıĢtır. 1520‟lerden baĢlayarak Doğu Akdeniz pazarını kaplayan ucuz Amerikan ve Avrupa gümüĢ ve gümüĢ paraları Osmanlı ekonomisini ve onunla birlikte devlet ve toplumun geleneksel temellerini sarsan bir fiyat devrimine yol açmıĢtır ( Ġnalcık, 2004:240 ). Avrupa‟nın bu mallara olan talebi devletin toplumsal ve ekonomik yapısını da büyük oranda değiĢtirmiĢtir. Gitgide Avrupa ticaret sermayesi denetimine giren Konuyla ilgili daha geniĢ bilgi için bakınız; Mehmet Genç, 15. ve 16. yüzyıllarda Osmanlılar‟da Ġç ve DıĢ Ticaret, Devlet ve Ekonomi, 2005, 208. 1 7 Osmanlı Devleti‟nin yavaĢ yavaĢ yerel zanaatlarının yok olmaya baĢlamasıyla hammadde ihracatı hızla artmıĢ ve katı kurallara dayanan Osmanlı ekonomisi bütünüyle sarsıntıya uğramıĢtır ( Kıray, 1995:15 ). Teknoloji devriminin yapıcı etkileri Osmanlı topraklarına girmezken, eski kurumların yıkım süreci baĢlamıĢtır. YoğunlaĢarak devam eden süreç siyasetten ekonomiye, hukuk düzeninden toplum düzenine giderek güçlenen kapitülasyonların etkisiyle bu yıkım adım adım gerçekleĢmiĢtir. Yıkım dönemi XIX. yüzyılın sonlarından XX. yüzyılın baĢalarına yani; I. Dünya SavaĢı‟nın sonuna kadar sürmüĢtür. Batı sermayesi yıkım sürecinde „baĢat etken‟ rolünü oynarken, değiĢimin yönünü belirleyici tohumları olmaktan geri kalmamıĢtır ( Kazgan, 1999: 26-7 ). 1.3. Osmanlı – Ġngiliz Ticaret AnlaĢması ve Ekonomik Sonuçları Avrupa‟da Sanayi Devrim‟nin sonucu olarak daha fazla hammaddeye ihtiyaç duyulmaya baĢlanmıĢtı. Bunun üzerine Osmanlı hükümeti de 1826‟dan itibaren, hammaddesini dıĢarıya çıkararak, esnafın iĢsiz kalmasını önlemek amacıyla bir çeĢit himaye sistemi olan yedd-i vahid (tekel) usulünü uygulamaya koymuĢtur. Sistemin, ayrıca, yeni kurulmuĢ olan Asakir-i Mansure-i Muhammediyye ordusuna kaynak bulmak ve üreticinin mahsulünü ucuza satarak aldanmasını önlemek gibi gayeleri de bulunuyordu. Yedd-i vahid uygulaması özellikle Ġngiliz tüccarlarını son derece rahatsız etmiĢtir. Nitekim, Ġngiliz sefiri Ponsenby, yedd-i vahid usulü ile ticaret serbestisine konmuĢ engellere Ģiddetle karĢı çıkmakta; Türkiye‟de mahsul yetiĢtirenler, bunların fiyatlarını tespit etmekte yegâne hakim olan imtiyazlı kimselere satmak mecburiyetinde kaldıkça, Türk sanayiinin geriliğe mahkûm kalacağını iddia etmekteydi. Kısaca yed-i vahid usulü, Ġngiltere‟nin Osmanlı Devletini gönlünce sömürmesini engellemekteydi ( Sayar, 1977:177 ). Bu sebeple Ġngilizler, Osmanlı ticaretinde kendilerine ters düĢen hükümlerin kaldırılması için 1833‟ten itibaren ünlü hariciye nazırları Palmerston aracılığıyla uğraĢmaya baĢladılar. 1836‟daki müzakerelerde Osmanlı heyetine baĢkanlık eden gümrük emini Tahir Efendi, eski düzenden mümkün olduğunca az taviz vermeye 8 çalıĢmıĢ ve Ġngiliz isteklerine boyun eğmemiĢti ( Gürsel, 1985:688 ). Bu durumda Ġngiliz diplomasisi, Osmanlı bürokrasisinin zayıf ve bunalımlı bir devresini kollamaya baĢladı. Nitekim bu fırsat, iki yönlü bir Ģekilde, Ġngilizlerin karĢısına çıktı. 1837‟de Londra büyükelçiliğinden hariciye nazırlığına getirilen Mustafa ReĢid PaĢa, Ġngilizlere yakın bir müzakereciydi. Londra büyükelçiliğindeyken mason locasına kayıtlı olan ReĢid PaĢa, Osmanlı Devleti‟ni, iktisadi bakımdan çökertecek bir antlaĢmaya yanaĢmaktan hiç çekinmedi. Bu sırada Mehmed Ali PaĢa, Mısır'da Osmanlı Devleti için büyük bir tehlike arz ediyordu ( Açba, 2004:3 ). ReĢid PaĢa, Mısır meselesinde Ġngilizler‟in yardımlarını temin bahanesiyle, Baltalimanı‟ndaki yalısında dört gün süren ve çok gizli tutulan pazarlıklar sonucunda, 16 Ağustos 1838‟de Osmanlı-Ġngiliz ticaret antlaĢmasını imzaladı. AntlaĢma, 8 Ekim 1838‟de, önce Kraliçe Victoria, bir ay sonra da Sultan Mahmud tarafından tasdik olundu. Esas ve zeyl olmak üzere iki kısım halinde tanzim edilen antlaĢmanın birinci kısmı, iç ticarete ait maddeleri; zeyli meydana getiren ikinci kısım ise Ġngiltere‟den ithal edilecek mallarla, transit eĢyaların gümrüklendirilme Ģekillerini içeriyordu. AntlaĢmanın zeyl kısmının ikinci maddesine göre, zirai mahsullerle sair eĢya üzerine konan yedd-i vahid yani tekel usulü, tamamen kaldırılıyordu. Bu maddeyle emperyalizmin önündeki engeller kaldırılarak, iktisadi sistemimiz felce uğramıĢ oluyordu. Ayrıca, iç ticaretin, Osmanlı vatandaĢlarına münhasır kalması da kaldırılıp, istisnasız bir Ģekilde Ġngiliz tüccarlarına veriliyordu ( Gürsel, 1985:689 ). AntlaĢmanın diğer önemli hükümlerine gelince, dördüncü madde ile, Britanya tebaası, Osmanlı memleketleri mahsulü olan bütün maddeleri, istisnasız olarak ihraç etme iznine sahip olacaklardı. Altıncı madde ile transit resmi kaldırılmaktaydı. Yedinci madde ile, Ġngiliz gemileriyle gelen Ġngiliz emtiası için, bir defa gümrüğü ödendikten sonra, ithalatçı veya alıcı tarafından nereye götürülürse götürülsün bir daha gümrük ödenmeyecekti ( Gürsel, 1985:689 ). AntlaĢmanın bu hükümleri ile, Osmanlı hazinesi, önemli bir gelir kaynağından mahrum kaldı. Önceden yabancı bir mal, bir eyaletten diğer bir eyalete geçerken, ilave gümrük ödemek zorunda bulunduğundan, fiyatı artarak rekabet gücünü kaybediyordu. 9 Bir yerden bir yere bir malı götürüp satarken, Osmanlı tüccarının ödediği vergi yüzde onikiyken, Ġngiliz tüccarları, ortakları ve adamlarının vergisi yüzde beĢ olmuĢtu. Böylece, Ġngiliz tüccarları, Osmanlı tüccarına karĢı korunmuĢ oluyordu. Bilahare transit resminin devam etmesine karar verilmiĢ ise de, buna karĢılık ithalat resimlerinde, yüzde ikiye varan bir indirime daha gidildi. Bu arada antlaĢma hükümlerinin Mısır, Afrika eyaletleri dahil bütün Osmanlı ülkelerinde ve her sınıf halk tarafından tatbik ve riayet olunacağına dikkat çekildikten sonra, isteyen bütün dost devletlere de istisnasız olarak antlaĢmanın teĢmil edileceği taahhüt olunuyordu. Nitekim, XIX. yüzyılın ilk çeyreğine kadar, Osmanlı dıĢ ticaretinde birinci sırayı alan Fransa, menfaatlerine zarar geleceğini bilerek bu antlaĢma hükümlerine Ģiddetle karĢı çıktığı halde, çok geçmeden 25 Kasım 1838‟de yukarıdaki maddeye istinaden aynı hükümleri ihtiva eden bir antlaĢma imzaladı. Bunu, Avrupa‟nın diğer devletleri takip etmekte gecikmediler. 31 Ocak 1840‟ta Ġsveç ve Norveç, 2 Mart 1840‟ta Ġspanya, 14 Mart 1840‟ta Hollanda, 30 Nisan 1840‟ta Belçika, 1 Mayıs 1841‟de Danimarka ve 20 Mart 1843‟te Portekiz ile antlaĢmalar imzalandı ( Açba, 2004:38-40 ). Aradan yirmi yıl geçtikten sonra, 1858‟de antlaĢmanın tesirlerini anlatan Ġngiliz Edward Michelson; “Yabancı ülkelerde büyük ünü olan Türk sanayiinin birçok kolları, Ģimdi tamamen yok olmuĢtur. Bunlar arasında pamuk sanayii baĢta gelir ki, bunlar tamamıyla Ġngiliz sanayii tarafından sağlanmaktadır. ġam‟ın çelik bıçakları, Kıbrıs‟ın Ģekeri, Ġznik‟in çinisi, Teselya‟nın iplik boya sanayii hep yok olmuĢtur. Bütün bu sanayi kollarının, bugün, Türk topraklarında artık izi bile kalmamıĢtır” (Ana Britanica, Cilt III: 175 )derken, Türk sanayiinin içinde bulunduğu durumu dile getirmiĢtir. Bu antlaĢma, ekonomik iliĢkilerde, Venedikliler‟in, Hollandalılar‟ın ve Portekizliler‟in oynadıkları rolü, Ġngilizler‟e vermiĢ; Ġmparatorluk üzerinde uzun yıllar sürdürülen ekonomik sömürüyü, uluslararası alanda hukuksallaĢtırmıĢtır ( Kepenek, 1986:10 ). Pamuk Ģu sözleriyle, sonradan Düyun-u Umumiye'ye kadar gidecek olan bir dıĢ borç sürecinin baĢlamasını 1838 Balta Limanı AnlaĢması'na bağlar:“Ayrıca Osmanlı 10 Devleti özellikle malî bunalım dönemlerinde baĢvurduğu önemli bir ek gelir kaynağını da kaybetmekteydi. Nitekim bir sonraki savaĢ döneminde, Kırım SavaĢı sırasında, dıĢ ticaretten ek vergi alınamayacak ve bunun da etkisiyle Avrupa para piyasalarında borçlanmanın yolu açılacaktır.”( Pamuk, 2005:206 ). Sonuç olarak; yapılan bu anlaĢma ile bütün imparatorlukta geçerli olmak üzere gümrük vergileri pek düĢük bir düzeyde dondurulmuĢ, bütün tekeller kaldırılmıĢ ve tüm Osmanlı ekonomisi Ġngiliz tüccarlarının denetimine verilmiĢtir. Diğer Avrupa ülkeleri de çok geçmeden, bu antlaĢmanın hükümlerinden yararlanmaya baĢlamıĢtır. Dolayısıyla, 1838 Balta Limanı AnlaĢması‟nın etkileri, gerçekten çok derin yapısal sonuçlar doğurmuĢtur. 1.4. Osmanlı Ekonomisinin YaĢadığı DeğiĢimler 600 yıllık bir imparatorluğun iktisadi tarihini araĢtırırken, sadece ilk dıĢ borcunu aldığı yılı ve sonrasını değerlendirmek sağlıklı bir analiz yapabilmek için yeterli olmayacağı gibi, böyle büyük bir imparatorluğu borçlanma noktasına getiren süreç de tek bir nedene bağlanmamalıdır. Bundan dolayı çok derinlere inmeden; tarihte borç kullanma gerekliliğini doğuran sebeplere, Ġmparatorluğun gerek içinde gerekse dıĢında yaĢanan değiĢimlere ve bu değiĢimlerin yarattığı etkileĢime bakılmalıdır. 1.4.1 Ġmparatorluğu Borçlanmaya Ġten Faktörler XVII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kısa süreli savaĢlar geride kalmıĢ, savaĢlar daha uzun sürer olmuĢtu. SavaĢların uzun sürmesi, Osmanlı maliyesini etkileyen temel nedenlerden biri haline gelmiĢti. Kısa ya da uzun vadeli olsun, savaĢ süresince sıkıntıdan bahsedilmesi normal olsa da; bu durum, son dönemlerde bunalım olarak adlandırılmaya baĢlanmıĢtı. Öyle ki savaĢların mali yükü devleti çıkmaza sürükleyecek kadar büyümüĢtü. 11 Ġlk zamanlar savaĢlar bir bunalım öğesi değil, tam tersine bir kazanç kaynağıydı ve Osmanlı ekonomisinin bu savaĢlarla gücüne güç kattığı söylenebilirdi. SavaĢlardan ganimet elde edilir, üzerinde tarım yapılacak yeni topraklar haritaya eklenir, topraksız fazla nüfusun iskanında bu topraklar kullanılır ve fethedilen bölge halkı da vergilendirilebilir yeni nüfus anlamına gelirdi ( Cezar, 1986:27 ). XVIII. yüzyıla gelindiğinde, yıllarca kendi iradesiyle savaĢ baĢlatan Osmanlı Devleti ilk kez bir savaĢı kaybetmiĢ, giriĢtiği 1768-1774 Osmanlı-Rus SavaĢı‟nda baĢarılı olamamıĢtı. SavaĢ uzadıkça da, artan giderleri yüzünden giderek ağır bir bunalımın içine girmiĢti. Oysaki, savaĢa girilmeden önce Osmanlı Devleti‟nin mali durumu oldukça iyiydi ve hatta bütçesinde fazlası bile vardı ( Cezar, 1986:29 ). Uzun süren savaĢların getirdiği yük bir yana, maliye teĢkilatı ve vergi sisteminde de bir takım sıkıntılarla beraber çözülmeler baĢlamıĢtı. Usulsüzlükler maliye kurumlarına sıçramıĢ ve gelirlerin azalmasına sebep olmuĢtu. Bundan baĢka örfi vergiler de geliĢi güzel artırılmıĢtı. Vasıtalı vergiler; kethüdalar ve eminler vasıtasıyla alınırken, iltizam usulü ile mültezimlere ihale edilmeye baĢlanması ve devlet ile mükellef arasında türlü suistimaller yapan, menfaatçi ve mesuliyet duygusu olmayan bir insan tipinin türemesine ortam sağlamıĢtır. Zaman zaman devlet adamlarından bazıları bu durumu fark edip ıslahat yapılması gerektiğini düĢünseler ve teĢebbüsler de bulunsalar da, maliye eski durumuna döndürülememiĢtir ( Karal, 1998:199 ). Düzenli vergi sisteminin kurulamaması, para değerinin sağlanamaması, israfın artması, devlet gelirlerinin sömürülmesi ve bunun karĢılığında alınan tedbirlerin fayda sağlamaması, maliyede derin ve ağır sarsıntılara sebep olmuĢtur. 12 1.4.2. Mali Sistemi Düzenleme Çabaları SavaĢlara ve zaman zaman girilen buhranlara rağmen klasik mali sistem ve örgütler, XVII. yüzyıldaki zor zamanları atlatabilmiĢti, fakat II. Viyana KuĢatması‟nı izleyen yıllarda, gerek Osmanlı mali sistemi gerekse idare büyük değiĢimler geçirmiĢti. Girilen yeni bunalımın, yeni örgütlenme ve sistemde önemli değiĢiklikleri gerektirdiği görülmüĢtü. Bu nedenle devlet gelir ve giderleri önceden bilmek ve gerekli ayarlamaları yapmak için yeni kurumlar geliĢtirmek yani maliyede merkezileĢme yoluna gitmiĢtir. MerkezileĢmek, gelirlerinin doğrudan merkezi hazineye aktarılması demekti. Bunun için de Ġstanbul‟un gücünün taĢraya ulaĢması ve taĢradaki görevlilerin güçlerinin sınırlandırılması gerekiyordu. Bu sebeple, Devlet adına vergi toplayarak iktisadi güç elde eden ayanların bu yetkilerine son verildi. Tımar, sipahilerin denetiminden alınarak, iltizam sistemine aktarıldı. GeçmiĢte vakıflara dönüĢtürülmüĢ toprakları ve diğer kaynakları da denetlemek amacıyla Evkaf Ġdaresi kuruldu ve böylece elde edilen bütün gelirler doğrudan merkezi hazineye aktarılmıĢ oldu ( Pamuk, 2005:198-203 ). Bu mali tedbir ve uygulamaların ömrü uzun olamamıĢtır ama Osmanlı maliyesi, merkezileĢme ve kadrolaĢma yolunda geri dönülmez adımlar atmıĢtı. Özellikle III. Selim‟in askeri reformlarında bu yenilikler açıkça görülüyordu. Yeniçeriliğin kaldırılmasından sonra yeni vergiler ve cizye gibi kaynaklara yapılan yeni zamlarla aslında Osmanlı mali sistemi Tanzimat döneminin eĢiğine gelmiĢ ve Tanzimat Fermanı‟nın ilanı ile mali bunalım ve reform ihtiyacı açıkça ifade edilmiĢti. Ferman ilan edildiğinde maliye bakanlığı yoktu. Bu görev klasik dönemin baĢ defterdarı tarafından yapılmaktaydı. BaĢ defterdar, merkezi hükümete aktarılan gelirleri ve masrafları bilirdi fakat imparatorluğun diğer kısımlarında toplanan vergiler ve yapılan masraflar hakkında bilgisi yoktu. Ülke çapında bütün giderleri denetleyen bir kurum, yani Divan-ı Muhasebat, ancak 1879‟da kurulabilmiĢtir ( Sayar, 1977:206 ). 13 Tanzimat reformları maliyeye merkeziyetçiliği ve modern bir mali sistemi getiremedi. Eski yapı büyük ölçüde devam ediyor ve fermanda öngörülen mali ıslahat büyük ölçüde gerçekleĢtirilemiyordu. SavaĢ döneminde mali sıkıntı, para yokluğuyla özdeĢleĢmiĢti. Bu nedenle o yıllarda mali soruna çözüm arayanlar, diğer önlem ve çözümlerin yanı sıra “akçe” meselesini de ele almıĢtı. Akçe meselesini tartıĢanlar paranın tağĢiĢi konusunun üzerinde duruyorlardı. Osmanlı Devleti‟nde madeni para rejimi vardı. Sıkıntıların arttığı dönemlerde, paranın değeri ile oynayarak devlet hazinesine gelir sağlamaya çalıĢıldı. I. Abdülhamid ve III. Selim dönemlerinde, halkın elinde bulunan altın ve gümüĢü, mamul eĢyanın kullanımının haram olduğu hakkında Ģeyh-ül islamdan fetva alınarak, belli bir bedelle devlete satmaya mecbur tutulup bir miktar değerli maden toplanabilmiĢti ve bu yeni sikkeler tağĢiĢ edilip, gerçek değerinin yüzde yirmi fazlasına piyasaya sürülmüĢtü ( Açba, 2004:43 ). Yasa kuvvetiyle parayı ucuza alıp, pahalıya satmaya dayanan bu operasyonlar enflasyonist bir etki yaratarak, genel fiyat düzeyinde yükselmelere neden olmuĢtur. Aslında devlet vereceği maaĢları da o oranda azaltmıĢ oluyordu. Ancak kısa sürede devlete de zarar vermeye baĢlayan bu düzenleme sonunda; kalpazanlık artmıĢ, kalpazanlar devletin piyasaya sürdüğünden ayarı biraz daha yüksek para basarak, devlet kârını engelleyip, getirisinden kendileri yararlanmıĢtır ( Cezar, 1986:34 ). Bunun yanı sıra Tanzimat döneminde paranın dolaĢımı hakkında bir reform yapmak ve bu iĢleve belli bir sistem getirmek için çabalara da giriĢilmiĢti. O zamana kadar Osmanlı para birimi kuruĢtu. Zamanla daha büyük kaynaklar elde etmek için paraları bozma yoluna gidilmiĢti. Fakat bunun sonucunda; para; değerini daha büyük oranda yitirmeye baĢlamıĢtır. II. Mahmut zamanında ise gümüĢ içeriği artırılarak “savaĢ parası” basılmaya baĢlanmıĢtı ve sonucunda paranın değeri oldukça yükselmiĢtir. Basılan madeni paraların yanı sıra “kaime-yi nakdiye-yi mutebere” adında kağıt paralar da vardı. 14 Bunlar, 1828-1829 Osmanlı- Rus SavaĢı sırasında, daha sonra Mehmet Ali PaĢa‟ya karĢı yürütülen savaĢı finanse etmek için 1839‟da basılmıĢtı ( Ortaylı, 2003:131-133 ). Aslında kağıt paranın hiçbir güvencesi yoktu ( Noviçev, 1979:106 ). O dönemde piyasaya sürülen kaimeler; karĢılığı olmayan, el yazısıyla düzenlenmiĢ ve yüzde sekiz faizle ihraç edilmiĢ, üzerinde de seri numaraları bulunmayan kaimelerdi. ġekillerinin ve yazılarının sadeliği nedeniyle kısa zamanda önemli miktarda kağıt para piyasayı doldurdu ( Özçelik, 1993:54 ) ve kısa sürede gözden düĢtü. DıĢ ticari iliĢkilerin arttığı bu dönemde piyasada dolaĢan ayarı bozuk paralar, uluslararası ödemelerde sorun yaratmaya baĢlamıĢtı. Bu sorunu ortadan kaldırabilmek için Ocak 1844‟de “Usul-ü Cedide üzere Taksim-i Ayar Kararnamesi” ile kenarları kırpılamaz sikkeler tedavüle çıkarıldı. Böylelikle ilk defa standart bir ayarla merkezi bir darphanede basılan sikkeler ülkenin her yerinde dolaĢıma sokulmak istenmiĢtir ( Sayar, 1977:187 ). Yapılan bütün değiĢikliklere rağmen artık Osmanlı, kendi mali olanaklarının son sınırına dayanmıĢtı. Bu arada devletin yapısı ve iĢlevi farklılaĢmıĢ; merkezi, büyük bir maaĢlı ordu kurulmuĢ ve devlet personeli maaĢlı olmuĢtu. Öte yandan eskiden vakıf sistemi içinde çözümlenen bazı imar ve yatırım faaliyetlerini de artık devlet doğrudan üzerine almıĢtı. Merkezi bütçe gelirlerinden yol, köprü, kıĢla, rıhtım, okul, hastane ve hatta fabrika gibi yatırımların masraflarını da finanse etmek gerekiyordu ( Kıray, 1995:16 ). Bunların yanı sıra her an patlaması muhtemel yeni savaĢ tehlikeleri de Osmanlı maliyecileri tarafından hesaba katılması gereken bir konuydu. Hazine gelirlerinin azalması ve açıklarının artarak müzminleĢmesi XIX. yüzyılda kendini daha da belirgin bir biçimde gösterdi. Merkezi denetimin oluĢamaması nedeniyle vergi toplamak amacıyla yapılan harcamaların, toplanan vergi miktarını aĢması da bütçe açığını arttırıyordu. Bunu kapamak için kaime-i mutebere basılması da çözüm getirmedi (Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, 1995, cilt IV: 93 ). 15 Bütün bunlara ek olarak, gelir yaratmak için zaman zaman, devlet borçlanmayı da çözüm olarak görmüĢ ve XIII. yüzyılda kurulan Osmanlı Devleti yaklaĢık dörtyüz yıl sonra iç borçlanma diye bir kavramla tanıĢmıĢtır. 1.4.3. Ġlk Ġç Borçlanma TeĢebbüsleri “XVII. yüzyılın sonuna kadar, Ġslam devletlerinin çoğunluğunda olduğu gibi, Osmanlılarda da devlet, iltizam sistemini, hem vergi toplama hem de kısa vadeli iç borçlanma için kullanmaktaydı.” ( Pamuk, 2007:30 ). Daha sonraları ortaya çıkan mali sıkıntılar iltizam sisteminin amacının dıĢında kullanılmaya baĢlanmasına neden olmuĢ ve devlet, iltizamı bir çeĢit iç borçlanma aracı olarak görmeye baĢlamıĢtır. Kontratların vadeleri uzatılmıĢ, bu da devletin daha yüksek peĢinatlar talep etmesini sağlamıĢtır ( Çizakça, 1986:158-165 ). XVII. yüzyılın sonunda uygulanmaya baĢlanan bir diğer yöntem de malikane sistemiydi. Bu uygulamada, bir gelir kaynağından vergi toplama hakkı, vergiyi toplayan kiĢiye hayatının sonuna kadar satılmaktaydı ( Genç, 2005:186-195 ). Bu sistem sayesinde vergi toplayan kiĢinin vergi kaynağı olan köylüye daha iyi davranacağı ve bu sayede de üretim artıĢının olabileceği düĢünülmüĢtü ancak bu sistemin devlete sağladığı tek fayda; garanti gösterilen vergi gelirleri sayesinde daha rahat borçlanabilmesi olmuĢtur ( Pamuk, 2007:29 ). Malikane sisteminden arzu edilen baĢarı elde edilememiĢti çünkü malikaneciler öldüğünde kontratlarının devlet denetimine dönmesi sağlanamadı. Malikane sistemine giriĢte “muaccele” olarak adlandırılan meblağnın artması üzerine kiĢiler ortaklıklar kurarak açık artırmalara girmeye baĢladılar. Zamanla da bu ortaklıkların sayısı arttı ( Çizakça, 1986:76 ). Daha sonra 1775‟te “esham” uygulamasına geçilmiĢtir. Bu uygulama; bütçelerde belirtilen tarihten sonra sıkça karĢılaĢılan ve bugünkü tanımına çok yakın bir 16 tür iç borçlanma olup, belirli bir marjın üzerindeki mukataa gelirlerinin2 halka satılması ile gerçekleĢtirilmiĢtir. “Eshamın malikaneden farkı; malikane sisteminde gelirin tümünü ömür boyu toplama yetkisi malikaneciye açık artırmayla satılırken, eshamda sadece yıllık kâr yine ömür boyu Ģartıyla satılıyordu” ( Çizakça, 1999:159 ). Kelime anlamı olarak Arapça sehm kökünden gelen esham “pay” demektir. KiĢi devlete bir bedel ödüyordu ve aldığı o hisseden ömür boyu yıllık kârdan payını almıĢ oluyordu. Giderek bugünkü anlamda devlet tahvillerini andıran bir uygulama halini almıĢ ve XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaygınlaĢmıĢtır. Malikane sistemi artık yerini eshamlara bırakmıĢ ve böylelikle bir anlamda devletleĢtirme sağlanmıĢtır. Malikane sisteminde özel mülkiyet gibi gözüken iĢletmeler, eshamda doğrudan devlet tarafından iĢletilir hale gelmiĢtir ( Çizakça, 1999: 160 ). Esham, bugünkü devlet tahvillerine ve gelir ortaklığı senetlerine uygulama olarak en yakın sistemdir demiĢtik ve bu nedenle daha önce çeĢitli Ģekillerde gelir elde edilmiĢ olmasına rağmen; esham, iç borçlanmadaki ilk örnektir. Hatta daha sonra 1980‟lerde Özal hükümeti zamanında da eshamın tekrar ortaya çıktığını görmekteyiz ( Çizakça, 1999:170 ). Esham ihracı ile sağlanan fonların yeterli olmadığı zamanlarda kiĢilerden doğrudan borç alma ve isteme yoluna gidilmiĢtir ( Cezar, 1986:135 ). Bu konudaki ilk örnek, 1788‟de Cezayirli Hasan PaĢa‟dan istenen 600.000 kuruĢluk borçtur. Bunu takiben sarraflardan da çok kısa süreli borçlar alınmıĢtır. Daha sonra zenginlerin devlete borç vermesi, fetva ile duyurulmuĢ ve yaygınlaĢmasına çalıĢılmıĢtır ( Cezar, 1986:136 ). Bu Ģekilde sarraflara ve zenginlere yönelik, zorunlu iç borçlanma örnekleri görülmüĢtür. Mukataa, Osmanlı Ġmparatorluğu‟nda devletin gelir kalemlerinden biridir.Arapça‟da “kesiĢme” anlamına gelen bu kelime, bir gelirin belirli bir bedel üzerinden bir mültezime veya emine “süreli, yıldan yıla veya kayd-ı hayat Ģartıyla kesilip verilmesi” demektir. Buna göre ister iltizam suretiyle, ister emanet yoluyla ehsil edilen devlet varidatından her bir kalemde tespit olunan gelir toplamına da mukataa denir. Bkz., Türk Ansiklopedisi, s. 404. 2 17 Mali sistemi düzeltmek için yapılanlara ek olarak iç borçlanmalar da gelirleri artıramayınca dıĢarıdan borçlanma fikri ile ilgili görüĢler daha yüksek sesle söylenmeye baĢlanmıĢtır. Özellikle 1783‟te Rusya‟nın Kırım‟ı iĢgali ile birlikte savaĢın kaçınılmaz hale gelmesi Osmanlı bürokratlarını dıĢ borçlanmayı düĢünmeye yönlendirmiĢtir. 1.4.4. Ġlk DıĢ Borçlanma TeĢebbüsleri Ġlk kez borç alma fikri XVIII. yüzyılın sonunda II. Abdülhamid zamanında ortaya atılmıĢtır. GerçekleĢmeyen bu düĢünce hazinenin tamamen boĢaldığı, Rusya ile savaĢ halinde olunan III. Selim döneminde tekrar gündeme gelmiĢtir. Ancak geçmiĢte yabancı devletlerden borç alma örneği yoktu ve farklı görüĢlere göre Hristyanlardan borç almak doğru olmadığından, böyle bir durum son çare ise Müslüman ülkelere baĢvurulmasının daha doğru olacağı ifade edilmiĢtir. Arnavutluk, Mezopotamya ve Filistin‟de isyan çıktığı dönemde büyük mali darlık içerisine giren Osmanlı Ġmparatorluğu‟nda, dıĢ borç alma fikri ile müslüman ülkelere baĢvurma fikri eĢzamanlı olarak ortaya çıkmıĢtır. “Fas elçisine 1783 yılında mali darlığı ileten sadrazam, 14.000.000 kuruĢluk bir yardım istemiĢtir. Fas hakimi, karĢılıklı yazıĢmalar ve hediye alıp vermelerle Osmanlı Ġmparatorluğu‟nu oyalamıĢ” ( Cezar, 1986:136 ) ve ilk dıĢ borçlanma giriĢiminde Ġmparatorluğun eli boĢ kalmıĢtır. BeĢ yıl sonra 1788‟de, Fas gibi müslüman bir ülke olan Cezayir ve Tunus‟tan da borç alma giriĢimleri sonuçsuz kalmıĢtır. Müslüman ülkelerden borç alma giriĢimlerindeki baĢarısızlıktan sonra, yine mali darlıkla baĢbaĢa kalan Osmanlı Ġmparatorluğu‟nda gözler, Avrupa ülkelerine çevrilmiĢtir. Daha önce yabancılardan borç almanın mekruh olduğunu bildiren ġeyhülislam bile, zorunluluk karĢısında borç alınmasında sakınca olmadığını ilan etmiĢtir. Bunun üzerine 1789 yılında Felemenk elçisinden 7.500.000 kuruĢ borç istenmiĢ, ancak Fransız Ġhtilali‟nin yarattığı karmaĢık ortam görüĢmeleri sonuçsuz bırakmıĢtır. Felemenk‟ten sonra Ġspanya‟dan borç istendiğinde de, Ġspanya Osmanlı‟ya borç para vererek, savaĢta Osmanlı yanlısı duruma düĢmek istemediğini bildiren bir cevap vermiĢtir ( Cezar, 1986:137-138 ). DıĢ borç için Ġngiltere‟ye baĢvuran Osmanlı 18 Ġmparatorluğu, Ġngiliz ordusuna kereste, buğday ve bakır teslim edilmesi karĢılığında 1.000.000 sterlinlik bir borç talebinde bulunmuĢ, ancak verilecek malların miktarının belirlenme iĢlemlerinin uzun sürmesi sonucu borç alınamamıĢtır ( Morawitz, 1978:13 ). Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun aldığı ilk dıĢ borcun Kırım SavaĢı sırasında alınan dıĢ borç olduğu bilinmektedir. Ancak bu borçtan önce ReĢit PaĢa‟nın sadrazamlığı ve Sultan Abdülmecit‟in padiĢahlığı zamanında, 27 yıl vadeli, 55.000.000 franklık bir borç sözleĢmesi padiĢahın onayı alınmadan sadrazam tarafından imzalanmıĢtır. Yabancı ülkelerden borç almanın, Ġmparatorluğun saygınlığını zedeleyeceğini düĢünen padiĢahın onayı olmayınca, Osmanlı Ġmparatorluğu 2.200.000 frank tazminat ödemek zorunda kalmıĢ, sadrazam da görevden alınmıĢtır ( Du Velay, 1978:78-80, Yerasimos, 1977:671). Bunun dıĢında; ilk dıĢ borçlanmanın 1840 yılında, Galata bankerlerinden Alleon ve Baltacı‟nın kurdukları Ġstanbul ( Dersaadet ) Bankası‟ndan yapıldığına dair bilgiler mevcuttur. Ancak bankanın kaynağının yabancı sermaye piyasalarından olmaması borçlanmaya, iç borç niteliği kazandırmıĢtır ( Yerasimos, 1977: 668-9, Eldem, 1970: 230 ). Yine ilk dıĢ borçlanma ile ilgili Kırım savaĢının baĢlangıcında ( 1853-1854 ) Fransa‟dan 200.000 sterlin tutarında bir borç alındığı kayıtlara geçmiĢtir. Bu para avans mahiyetinde olup, 1854 borcu ile ödenmiĢ olduğundan sözkonusu borçlanma, dıĢ borçlar alanında gösterilmemiĢtir ( Karamursal, 1989:92 ). Dolayısıyla, kayıtlarda bulunan ve dıĢ borçlanma adına verilebilecek ilk tarih olan 1854 tarihi, görünüĢte Kutsal Mekanlar sebebiyle çıkan, Kırım SavaĢı‟nın baĢlama tarihidir ve uzun bir süre dıĢ borç almamak için direnen Osmanlı, bu savaĢı finanse edebilmek için ilk borç anlaĢmasını yapmak zorunda kalmıĢtır. 19 1.5. Kırım SavaĢı ve Sonuçları Rusya, 1853 yılından itibaren Osmanlı Devleti üzerinde etki alanı kurma politikasını bırakarak, bu devleti yıkma politikası takip etmeye baĢlamıĢtır. Bunu gerçekleĢtirebilmek için de kutsal yerler sorununu kullanmıĢtır. Osmanlı Devleti, Hristiyanlarca kutsal sayılan Kudüs ve çevresinde Katolik ve Ortodokslar'a çeĢitli ayrıcalıklar tanımıĢtı. 1853 yılına gelindiğinde ayrıcalıklar konusunda Rusya ile Katolikliğin dünya çapında savunuculuğunu yapan Fransa çatıĢmaya baĢladılar. Bu durumu bahane eden ve asıl amacı "Hasta adam" gözüyle baktığı Osmanlı devletine ve onun bekasına son vermek olan Rusya, Ġngiltere'ye mirasın paylaĢılması teklifinde bulundu. Ancak, Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünün muhafazasından yana olan Ġngiltere bu teklifi kabul etmedi. Bunun üzerine Rusya, tek baĢına harekete geçerek, Osmanlı Devleti'ne bir ittifak teklifinde bulundu ve bu devletin sınırları içinde yaĢayan Ortodokslar'ın koruyuculuğunun Rusya'ya bırakılmasını önerdi. Osmanlı Devleti Ġngilizlerin de desteğine güvenerek Rus isteklerini reddetti. Kırım SavaĢı, Osmanlı Devleti‟ne yardım etmekten çok, Avrupa'nın siyasal statüsü ile ilgiliydi. Ġngiltere için önemli olan husus, Avrupa'daki güç dengesiydi ve bunun Ġngiltere aleyhine bozulmasına izin verilemezdi. Bu nedenle, Avrupa'nın statükosu tek taraflı iradelerle değil, "Avrupa uyumu" içinde diplomasi yoluyla yapılmalıydı. Özellikle 1848 yılında çıkan Macar ayaklanmasının Rusya tarafından kanlı bir Ģekilde bastırılmasıyla yara alan Avrupa özgürlükleri korunmalı ve dengelerin Rusya'nın tek baĢına bozmasına göz yumulmamalıydı. Fransa'ya göre baĢarının anahtarı Ġngiltere ile anlaĢmaktan geçiyordu ve Kırım SavaĢı bunun için bir fırsattı. Ġngiltere ile Fransa'nın ortak düĢüncesi ise Rusya'nın Avrupa dıĢında tutulmasıydı. Böylece Avrupa Büyük Devletleri Koalisyonu Ģu faydaları sağlayabilirdi: (a) Rusya, Avrupa dıĢında tutulabilir ve büyük devlet statüsünden indirilebilirdi. (b) Polonya (Lehistan) yeniden kurulabilirdi. 20 (c) Osmanlı Devleti zamansız bir dağılmadan kurtulabilirdi. (ç) Fransa Avrupa'da yeniden üstün duruma gelebilirdi. Tüm bunlara karĢı Prusya baĢta olmak üzere merkezi Avrupa devletleri bu düĢüncelere karĢıydı. Özellikle Avusturya, savaĢ sonunda yapılacak antlaĢmadan ve ortaya çıkacak yeni statükodan endiĢeli idi. Kısacası; batılı devletler neye karĢı savaĢacaklarının bilincinde olmakla birlikte ne için savaĢacaklarını tam olarak bilmiyorlardı. Dolayısıyla, gerçek barıĢ antlaĢması hemen hemen hiçbir sorunu çözemedi. Netice itibariyle Kırım SavaĢı yaĢanmıĢ ve Osmanlı savaĢtan ağır ekonomik darbeler almıĢtı. SavaĢataki kayıplar, yapılması gereken askeri harcamalar, hatta savaĢ için gelen birliklerin konaklama masrafları gibi ek maliyetler ve savaĢ sonrası ödenmesi gereken savaĢ tazminatları derken nakit ihtiyacını 1854 yılında ilk dıĢ borcunu alarak gerçekleĢtirmek zorunda kalmıĢtır. Dolayısıyla Kırım SavaĢı‟nın sonucu Osmanlı ekonomisi açısından yeni ve değiĢik bir dönemin baĢlangıç tarihi olmuĢtur. 21 II. BÖLÜM OSMANLI DEVLETĠ’NĠN DIġ BORÇLANMA SÜRECĠ Ġlk bölümde bahsedilen borç alma giriĢimlerinden sonra Osmanlı Devleti‟i ilk dıĢ borcunu 1854‟te alarak borçlanma sürecini baĢlatmıĢtır. 1854‟ten 1923‟e kadar toplam 41 borç anlaĢmasına imza atan Osmanlı‟nın bu sürecini iki dönemde incelenebilir. Ġlk dönem 1881‟de çıkarılan Muharrem Kararnamesi‟ne kadar geçen dönemdir. Osmanlı Devleti, 1875 yılında biriken faizlerini ve aldığı eski borçlarını ödemede sıkıntıya düĢtüğünü bildirince borç verenler toplanıp borçların tahsilatı için Düyun-u Umumiye TeĢkilatını kurmuĢlardır. Bu nedenle Düyun-u Umumiye‟nin kurulması ayırıcı bir nitelik taĢır ve dolayısıyla ikinci dönemi de bu teĢkilatın kuruluĢundan Cumhuriyet‟in ilanına kadar geçen süreç olarak tanımlayabiliriz. Bunun yanı sıra borçlar konusuna değinenlerin dönemleme yaparken kullandıkları bir baĢka tarih de 1875 senesidir. Moratoryum ilanından sonra ikinci dönemi baĢlatırlar ama zaten o döneme ait ilk borçlanma 1882 yılında yapıldığı için 1875 ya da 1881 senesini kullanmak çok büyük fark yaratmayacaktır. Zaten 1875‟ten 1881‟e kadar herhangibir borçlanma olmamıĢ, ilk dönem 1874‟de yapılan anlaĢmayla son bulmuĢtur. 2.1. DıĢ Borçlanmada Ġlk Dönem Osmanlı borçlar tarihinde 1854-1881 yıllarını kapsayan bu ilk dönemde çok hızlı bir borçlanma süreci yaĢanmıĢ ve ilk borcun alınmasının üzerinden 20 yıl bile geçmeden Osmanlı Devleti borçlarını geri ödemede sıkıntıya düĢtüğünü borç verenlere bildirmek zorunda kalmıĢtır. 1854-1881 yıllarını kapsayan bu birinci dönemde; ortalama yüzde 5,5 faiz oranı ile toplam 245.2 milyon Osmanlı lirası borçlanılmıĢtır. Bu rakamın 134.1 milyonu ele net olarak ele geçerken, 111.6 milyon lira komisyon ve masraflara gitmiĢtir. Ġlerleyen sayfalarda detaylarının verileceği bu borçların büyük bir kısmı eski borçların ödemeleri için harcanmıĢtır. 22 Osmanlı‟nın dıĢ borçlanması, son 5 padiĢahın hüküm sürdüğü zaman dilimine yayılmıĢtır. Bu nedenle borçları padiĢahların hükümdarlık sürelerine göre alt dönemlere ayırmak anlamlı olacaktır. 2.1.1. Abdülmecid Dönemi ( 1839 – 1861 ) Osmanlı‟nın ilk dıĢ borcunun alındığı dönemin padiĢahı olan Abdülmecid 18391861 yılları arasında hüküm sürmüĢtür. Babası tarafından Batılı prensler gibi yetiĢtirilmiĢ, Batı musıkisini seven iyi derecede Fransızca konuĢan bir padiĢah olan Abdülmecid yönetimi ele aldığında, 18 yaĢında olmasına rağmen, durumun kötü olduğunun farkına varabilmiĢti. Siyasi, idari, hukuki ve mali yönden bir takım değiĢikliklerin yapılması gerekliydi ve özellikle Batı‟daki geliĢmeler örnek alınarak köklü reformlar yapılmasına karar verilmiĢti ( Sayar, 1977:176 ). Bu değiĢikliklerden mali olaylarla ilgili olarak dıĢ borçlanma, ilk defa uygulanan bir gelir yaratma Ģekliydi. Ġlk bölümde de bahsedildiği gibi, Osmanlı 1854‟ten önce de; IV. Murad, III. Ahmed ve II. Mahmud dönemlerinde Ġngiltere, Fransa, Venedik ve Hollanda hükümetlerinden borçlanma talebinde bulunmuĢ ancak bunlar gerçekleĢememiĢti. Dolayısıyla dıĢ borçlanma, 1854 yılında alınan ilk dıĢ borçla baĢlamıĢtır. 1854 Borçlanması: Devlet gelirlerinin giderlerini karĢılayamadığı bu dönemde, Kırım SavaĢı‟nın maliyeti borçlanmayı zorunlu hale getirdi. 3.3 milyon Osmanlı Lirası gelirin elde edildiği bu borçlanma için Londra ve Paris‟te bulunan Palmer ve Goldschmid adında iki banka grubuyla bir sözleĢme imzalandı ve karĢılığında Mısır vilayeti vergi geliri gösterildi. Yıllık faizi % 6 olan bu borçlanmanın neticesinde Osmanlı‟nın eline net olarak 2.575.000 OL geçmiĢ ve bu meblağ Kırım SavaĢı‟nın finansmanı için kullanılmıĢtır. 1855 Borçlanması: Ġlk borçlanmanın belli bir kısmından vazgeçilip aynı aracı kurumlarla tekrar bir sözleĢme yapılmıĢtır. Faiz oranı daha düĢük olan bu borçlanmada 5.5 milyon OL için anlaĢılmıĢ ve net olarak ele 5.472.000 OL geçmiĢtir. Faiz oranının 23 % 4 olduğu bu sözleĢme komisyon ve masrafların daha düĢük olması nedeniyle cazip gelmiĢtir. 1858 Borçlanması: Hazineye gelir sağlayabilmek için yapılanlardan biri de kaime çıkartmaktı. 6 milyon OL‟na ulaĢan kaimeler karĢılıksız olduğu için %30 oranında değer kaybetmiĢti ve kaimeleri tedavülden kaldırmak için borçlanma gerekli olmuĢtu. 55 milyon OL olan bu borçlama için de Ġstanbul gümrük gelirleri karĢılık gösterilmiĢtir Bu borçlanma ile piyasadaki kaimelerin 35 milyon liralık kısmı kaldırılmıĢ ve geriye 70 milyon liralık kaime kalmıĢtır. 1860 Borçlanması: Bu borçlanma banker Mires sayesinde yapıldığı için Mires Ġstikrazı3 olarak tarihe geçmiĢtir. 2.240.000 liralık borçlanma %6 faizle yapılmıĢ ve ele geçen 1.400.000 lira ile devletin dalgalı borçları ödenmiĢtir. 1861‟de Abdülmecid‟in vefatı ile bu dönem, yapılan 4 borç sözleĢmesi ile sona ermiĢtir. 2.1.2. Abdülaziz Dönemi ( 1861-1876 ) Abdülmecid‟den sonra tahta geçen Abdülaziz döneminde borçlanma hız kazanmıĢtır ve tahta geçmesinin hemen ardından ilk borçlanma gerçekleĢmiĢtir. Abdulaziz dönemi Osmanlı mali tarihinin düzenli ve modern anlamdaki ilk bütçesi olan 1863-1864 mali yılı bütçesini de kapsaması açısından önemlidir. Bütçelerdeki açıklar iç ve dıĢ borçlanmaların devamlılığındaki önemli nedenler arasında yer almıĢtır. 1862 Borçlanması: 1860 borçlanmasından sonra mali durumda herhangi bir düzenlemenin olmaması nedeniyle kaimeler yeniden tedavüle çıkarılmıĢtır. Ancak bu, fiyatların yükselmesine sebep olunca 10 milyon lira tutarındaki kaimelerin acilen piyasadan çekilmesi için 8.800.000 liralık bir borçlanmaya ihtiyaç duyulmuĢtur. 3 Ġstikraz; kelime anlamı olarak borçlanma demektir. Bir diğer ifadeyle dıĢ borç anlamına gelir. 24 Tahviller büyük bir rağbet görünce hepsi satılmıĢ ve bu sayede kaimelerin tamamı tedavülden kaldırılmıĢtır. 1863 Borçlanması: DüĢük değerli kağıt paralar haline gelen kaimelerin tedavülden kaldırılmasıyla bu sorun çözülmüĢtür, ancak piyasadaki düĢük değerli madeni paraların da aynı uygulamayla kaldırılması gerekliliği ortaya çıkmıĢtır. Aynı zamanda Galata Bankerleri‟ne olan kısa vadeli borçların miktarı da oldukça yükselmiĢti. Bu sebeplerden dolayı da 1863‟te yine 8.800.000 lira tutarında bir borç anlaĢması imzalanmıĢtır. Amaçlarına ulaĢan bu anlaĢma için kurulacak olan Osmanlı Bankası‟nın Fransız ve Ġngiliz ortaklarına borçlanılmıĢ oldu. 1865 Borçlanması: Alınan dıĢ borçların artık vadesi gelmeye baĢlamıĢtı ve bunu karĢılayacak para hazinede mevcut değildi. Bu nedenle 6.600.000 liralık bu borçlanma gerekli görüldü. Ağman vergisi gelirlerinin karĢılık gösterildiği bu borçlanmaya Ağnam Ġstikrazı da denilmiĢtir. %6 faiz oranı ile 21 yıl vadeli alınan bu borç bütçe açıklarını da kapatabilmiĢtir. 1865 Genel Borçları: Tahviller,vergiler ve borçlardan oluĢan eski iç borçların faiz amortismanlı yeni tahvillerle değiĢtirlmesi için 40 milyon liralık %5 faizli yeni tahviller çıkartılmıĢtır. Maliyede “Borçların Konversiyonu” olarak tanımlanan bu uygulama ile eski borçların vadeleri uzatılmıĢtır. 1869 Borçlanması: Tahvillerin, vadeleri gelen kuponlarını ödemek için Osmanlı Bankası‟nda yeterli kadar karĢılık bulunmamaktaydı. Bununla birlikte çıkan Girit isyanı ve yapılan askeri harcamalar bütçe açığını 3 milyon liraya yükseltmiĢti. Mali durum bu Ģekilde özetlenirken, dönemin Fransa kraliçesi Eugenie‟nin Ġstanbula geliĢi ve ılımlı karĢılanması sonucu oluĢan Fransız dostluğu dıĢ borç teklifinin olumlu karĢılanması ile noktalanmıĢtır. Bu dostluğun %6 faizle verdiği 24.444.000 liralık borç bütçe açığını kapatmak ve askeri harcamalar için kullanılmıĢtır. 1870 Rumeli Demiryolu Borçlanması: Rumeli demiryolunun yapılması ve Avrupa ülkeleri ile demiryolu bağlantısının sağlanabilmesi için Belçikalı bankerlerden 25 Baron de Hirsch ile anlaĢmaya varılmıĢtır ve bir sözleĢme imzalanmıĢtır. SözleĢmeye göre 2000 km.demiryolu için 99 yılıık imtiyaz verilecek ve 22.000 franklık kilometre garantisi tanınacaktı. Bunun 14.000‟i devlet tarafından kalan 8000‟i ise imtiyaz sahibi Ģirket tarafından karĢılanacaktı. Bu sebeple 34.3 milyon liralık bir borçlanma yapılmıĢtır. Ancak daha sonra sözleĢme feshedilmiĢ ve 1872 yılında yeni bir sözleĢme imzalanmıĢtır. Dolayısıyla verilen taahhütler de yerine getirilememiĢtir. 1871 Borçlanması: Vadesi gelen dıĢ borçları ödemek için alınan 6.3 milyon liralık borç anlaĢmasıdır. %6 faizle alınan bu borca karĢılık olarak da Mısır vergisinin serbest kalan kısmı gösterilmiĢtir. 1872 Borçlanması: Kısa vadeli borçları ödemek ve bütçe ihtiyaçları için 3 tertip halinde çıkarılan 12.2 milyon liralık hazine tahvilleri sayesinde yapılan borçlanmadır. Tahviller Avrupa piyasalarında satılmıĢtır. 1873 Borçlanması: 1873‟te bir mali buhran yaĢanmıĢ; köy ve kentlerde açlık tehlikesi ile karĢılaĢılmıĢtır. Bununla beraber vadesi gelen borçlar ve bütçe ihtiyaçları 12.6 milyon liralık borcu gerekli kılmıĢtır. Ġstanbul‟daki Credit General ve Paris‟deki Credit Mobillier bankalarından %5 faiz oranıyla borçlanma gerçekleĢtirilmiĢtir. 1873 Genel Borçlar ( II.Tertip ): 1872 hazine tahvillerini genel borç tahvilleriyle değiĢtirmek için 30.5 milyonluk anlaĢma yapılmıĢtır. 1865 kanunu ile kurulan “Genel Borçlar Büyük Defterine” kaydedilen bu borç ile orta vadeli hazine tahvillerinin uzun vadeli olan 1873 genel borçları eshamı ile değiĢtirilmesi hükme bağlanmıĢtır. 1874 Genel Borçları ( III. Tertip ): 1873 borçlanmasından istenilen baĢarı elde edilemeyince 44 milyon liralık 1874 borçlanması % 5 faiz oranı ile gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu borca karĢılık olarak da devletin genel gelirleri gösterilmiĢtir. 26 Tablo 1. 1854 – 1881 Yılları Arasında Alınan DıĢ Borçlar Yıllar 1854 1855 1858 1860 1862 1863 1865 1865 1869 1870 1871 1872 1873 1873 1874 Toplam Borç Tutarı (Osmanlı Lirası) 3.300.000 5.500.000 5.500.000 2.240.000 8.800.000 8.800.000 6.600.000 40.000.000 24.444.000 34.348.000 6.270.000 12.238.000 12.612.000 30.550.000 44.000.000 245.202.000 Ortalama Ġhraç Fiyatı % Komisyon ve Masraflar 80 102,6 76 62,5 68 63 66 50 54 32 73 98,5 55 54 43,5 65,21 725.000 28.000 1.715.700 840.000 3.135.500 3.260.000 2.533.000 20.000.000 11.243.000 23.650.000 1.692.600 1.835.000 5.780.000 12.373.000 24.860.000 113.670.800 Ele Geçen Net Tutar 2.575.000 5.472.000 3.784.300 1.400.000 5.664.500 5.540.000 4.067.000 20.000.000 13.201.000 10.698.000 4.577.400 10.403.000 6.832.000 18.177.000 19.140.000 131.531.200 Faiz Oranı % 6 4 6 6 6 6 6 5 6 3 6 9 5 6 5 5,67 Kaynak: Öner, Erdoğan. 2001. Mali Olaylar ve Düzenlemeler IĢığında Osmanlı Ġmparatorluğu ve Cumhuriyet Döneminde Mali Ġdare, Maliye Bakanlığı Yayınları, 2001/359, Ankara 1874‟te borçların son düzenlenmesi ile Osmanlı dıĢ borçlanmasında Düyun-u Umumiye‟ye kadar olan ilk kısım böylelikle sona ermiĢtir. Toplamda 245.2 milyon liralık borçlanma yapılmıĢtır. Ortalama yüzde 5.67 faiz oranıyla yapılan bu borçlanmaların ihraç fiyatlarının ortalaması ise yüzde 65.21 olmuĢtur. Böylece alınan 245 milyon liranın 131.5 milyonu net olarak ele geçerken 113.6 milyonu da komisyon ve masraf olarak borç veren aracı kuruluĢlara ödenmiĢtir. Ancak komisyon ve masrafların yüksekliği ve eski borçların, faizleriyle birlikte yüksek tutarlara ulaĢması; yapılan borçlanmalara, sorunu tamamen çözecek nitelik kazandıramamıĢtır. Bu ilk borçlanma döneminin sonunda Osmanlı ekonomisinin sözkonusu borçları geri ödemede çektiği sıkıntı 1875 yılında moratoryum ilanına kadar gitmiĢtir. Böylece alacaklı devletler verdikleri borçların tahsilini garanti edebilmek için 1881‟de Muharrem Kararnamesi ile Düyun-u Umumiye Ġdaresi‟ni kurup, Osmanlı ekonomisinde borçlanmanın dönemlenmesinde ayırıcı bir unsur olmuĢlardır. 27 2.2. Düyun-u Umumiye’ye Kadar Alınan Borçların Kullanım Yerleri Konuyla ilgili yapılan çalıĢmaları incelediğimizde; Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun aldığı borçları iyi değerlendirememesi ve gereksiz harcamaları yüzünden daha da kötü bir duruma geldiği sıkça tekrarlanmaktadır. Hatta bazı çalıĢmalarda alınan borçların saray inĢaatlarında pervasızca harcanıp, güç gösterisi ile gösteriĢin birbirine harmanlanıp halkın refahının hiçe sayıldığına değinilmiĢtir. Ancak dönemin çalıĢmalarının arĢiv belgelerinden mahrum ve yanlı çalıĢmalar olabileceğini düĢünürsek Osmanlı bütçelerindeki rakamların söylenenleri yanlıĢladığı ortaya çıkmaktadır. Tablo 2. Düyun-u Umumiye‟ye Kadar Alınan Borçların Kullanım Yerleri Yıllar 1854 1855 1858 1860 1862 1863 1865 1865 1869 1870 1871 1872 1873 1873 1874 Toplam Borç Tutarı (Osmanlı Lirası) Ele Geçen Net Tutar Eski Borçların Ödemesi 3.300.000 2.575.000 277.000 5.500.000 5.472.000 54.000 5.500.000 3.784.300 72.200 2.240.000 1.400.000 891.000 8.800.000 5.664.500 2.982.500 8.800.000 5.540.000 4.658.000 6.600.000 4.067.000 4.067.000 40.000.000 20.000.000 20.000.000 24.444.000 13.201.000 9.898.000 34.348.000 10.698.000 6.270.000 4.577.400 4.577.400 12.238.000 10.403.000 10.403.000 12.612.000 6.832.000 6.832.000 30.550.000 18.177.000 18.177.000 44.000.000 19.140.000 19.140.000 245.202.000 131.531.200 102.029.100 Askeri Harcamalar Hazine Harcamaları 2.267.000 5.418.000 509.000 2.455.000 198.000 Diğer Harcamalar 31.000 3.531.000 181.100 25.300 684.000 201.700 3.303.000 10.698.000 10.847.000 18.241.300 413.800 Kaynak: Öner, Erdoğan. 2001. Mali Olaylar ve Düzenlemeler IĢığında Osmanlı Ġmparatorluğu ve Cumhuriyet Döneminde Mali Ġdare, Maliye Bakanlığı Yayınları, 2001/359, Ankara Tablodaki verileri incelediğimizde, borçlanmanın bu ilk döneminde alınan toplam 245.2 milyon Osmanlı Lirası dıĢ borcun; net olarak yüzde 55‟nin Osmanlı‟nın eline geçtiğini görebiliyoruz. Faiz, komisyon ve masrafların yüksekliği hemen ilk bakıĢta dikkati çekmektedir. Alınan borcun yüzde 42‟si varolan borçları ödemek için kullanılmıĢtır. Çünkü daha önce imparatorluğun iç borçlanma giriĢimlerinden 28 bahsetmiĢtik ve gider esaslı bir maliye politikası izleyen ekonomi, öncelikle içerideki borçlarını kapatmalıydı. Bunun yanında askeri harcamalar ya da savaĢlar yüzünden borçlanma gerekliliği konusuna gelirsek; bu sadece Kırım SavaĢı‟nın finansmanında söz konusuydu ve 1881‟e kadar savaĢların finansmanı için alınan borçların yüzde 4‟ü geçmemesini de böyle açıklayabiliriz. Hazine harcamaları dediğimiz kalemde; padiĢahın sadece özel harcamaları yer almıyor. Saray içinde çalıĢanlar ve yine sarayda görevli askerlerin maaĢları, ailevi harcamalar, padiĢah için yapılan inĢaatlar ki burada saray yapımı harcamalarını da görmekteyiz ve hazine harcamaları ile diğer harcamaları topladığımızda alınan borcun yüzde 7,5‟unu aĢmadığı ortadadır. Diğer taraftan, farklı bir değerlendirme yapacak olursak; bu kalemleri net olarak ele geçen tutara oranlamalıyız ki o zaman da; net olarak ele geçen tutarın yüzde 78‟ini eski borçların ödenmesine harcandığı sonucuna ulaĢıyoruz. Dolayısıyla, alınan borçların sistemsiz harcandığı tezleri bu rakamlarla çürültülmüĢ olmaktadır. Kamuya borcu olan bir devlet, iç kaynaklarla finansmanı daha fazla sağlayamadığında nasıl dıĢ borca yöneliyor ve daha sonra kendi borçlarını ödeyerek ekonomisini döndürüyorsa Osmanlı da aynısını yapmıĢtır. Burada önemli olan borç anlaĢmalarının metinleridir. Borç verenlerin üstünlüğünden dolayı her aleyhte Ģartın kabul edilmesi gibi bir durum elbetteki alınan borcun geri ödenmesinde sıkıntılar yaĢatacaktır. Ancak bu tezin konusu dıĢında yer aldığı için anlaĢma metinlerinin maddelerine değinilmeyecektir. Her alınan borç için bir bölge veya vilayetin geliri karĢılık gösterilmiĢtir. Bu Ģekilde o bölgelerin vergileri alacaklı kurum tarafından doğrudan tahsil edilmiĢtir. Devlet tahsil yetkisini bile bu aracı kurumlara vermiĢtir. 29 Tablo 3. Düyun-u Umumiye‟ye Kadar Alınan Borçlara KarĢılık Gösterilen Gelirler Yıllar Borç Tutarı (Osmanlı Lirası) 1854 1855 1858 1860 1862 1863 1865 1865 1869 1870 1871 1872 1873 1873 1874 Toplam 3.300.000 5.500.000 5.500.000 2.240.000 8.800.000 8.800.000 6.600.000 40.000.000 24.444.000 34.348.000 6.270.000 12.238.000 12.612.000 30.550.000 44.000.000 245.202.000 Karşılık Gösterilen Gelir Mısır Vergisi Mısır Vergisi artanı ile İzmir ve Suriye gümrükleri hasılatı İstanbul gümrük geliri ve duhuliye hasılatı Banker Mires'den Tütün, tuz, damga ve temettü vergileri Çeşitli vilayet gümrük geliri, Bursa ve Edirne ipek öşürü Ergani bakır madeni gelir, Bursa ve Edirne ipek öşürü Devletin genel geliri Çeşitli vilayet aşarı ve ağnam vergisi fazlası 99 yıllık işletme imtiyazı ve yıllık 22 milyon frank kilometre garantisi Mısır vergisinin serbest kısmı Edirne, Tuna ve Selanik vilayetleri geliri ile Anadolu ağnam resmi Tuna ve Ankara aşarı, Anadolu ağnam resmi Devletin genel geliri Kaynak: Öner, Erdoğan. 2001. Mali Olaylar ve Düzenlemeler IĢığında Osmanlı Ġmparatorluğu ve Cumhuriyet Döneminde Mali Ġdare, Maliye Bakanlığı Yayınları, 2001/359, Ankara Tablo 3‟e baktığımızda, alınan borçlara karĢılık gösterilen gelirlerin neler olduğunu görebiliriz. Elbetteki bunlar Osmanlı Devleti‟nin bütün gelirleri değillerdir. Hatta ilk dönem borçlanmasına karĢılık olarak ayrılan gelirlerin bütçe içindeki yerine baktığımızda oranların yüzde yirmileri geçemediği görülebilir. 30 Tablo 4. Ġlk Dönemde Borcun Alınmasını Sağlayan Aracı KuruluĢlar Yıllar Borç Tutarı (Osmanlı Lirası) 1854 1855 1858 1860 1862 1863 1865 1865 1869 1870 1871 1872 1873 1873 1874 Toplam 3.300.000 5.500.000 5.500.000 2.240.000 8.800.000 8.800.000 6.600.000 40.000.000 24.444.000 34.348.000 6.270.000 12.238.000 12.612.000 30.550.000 44.000.000 245.202.000 Aracı Kuruluş Dent Palmer (Londra) ve Goldschmidt (Paris) Rothshild (Londra) Dent Palmer (Londra) Mires (Paris) Deveaux ve Ottoman Bank (Londra) Osmanlı Bankası (Paris ve Londra) ve Credit Mobilier (Paris) Osmanlı Bankası, Credit Mobilier ve Societe Generale (Paris) Erlanger (Paris) ve Credit General (Londra) Comptoir d'Escompte (Paris) Baron Hirsch (Brüksel) Credit General Ottoman (İst.) ve Louis Cohen and Sons (Londra) Credit General Ottoman (İst.) ve Bank Austro-Ottomane ? Credit General Ottoman, Credit Mobilier ve İstanbul Bankası Osmanlı Bankası Kaynak: Öner, Erdoğan. 2001. Mali Olaylar ve Düzenlemeler IĢığında Osmanlı Ġmparatorluğu ve Cumhuriyet Döneminde Mali Ġdare, Maliye Bakanlığı Yayınları, 2001/359, Ankara Sanayi Devrimi‟nin tarihine göz attığımızda devrim öncesi Ġngiltere‟nin güçlenmeye baĢladığını hatta tüm dünyaya yayılan sömürgeleri sayesinde uzun bir süre “GüneĢi Batmayan Ġmparatorluk” ünvanıyla hatırlanması dikkati çekmektedir. Bu büyük güç XIX. Yüzyıla yaklaĢırken kapitalizmin yayılmasında baĢrol oyuncusu olan finans kapitalin önemli bir bölümü Ġngiltere‟nin elinde bulunuyordu. Dolayısıyla Avrupa‟daki bütün bu geliĢmelerden sonra Osmanlı borçlanmasının ilk döneminde Ġngiltere‟yi görmek pek de sürpriz olmuyor. Yine o dönem güçlenen ekonomilerden Fransa da Ġngiltere‟nin yanında yer alıyor ve Osmanlı‟nın kreditörleri haline geliyor. Özellikle Ġngiltere; Osmanlı‟nın içindeki bağlantıları, Osmanlı‟da görevli Ġngiltere yanlılarını ve Osmanlı ekonomisinin o dönemde geldiği durumu içeriden ve dıĢarıdan çok iyi analiz ederek elindeki sermayeyi Osmanlı‟ya borç olarak yönlendirebilmiĢtir. 31 Tablo 5. Ġlk Dönem DıĢ Borçlanmasının Nedenleri Yıllar 1854 1855 1858 1860 1862 1863 1865 1865 1869 1870 1871 1872 1873 1873 1874 Toplam Borç Tutarı (Osmanlı Lirası) 3.300.000 5.500.000 5.500.000 2.240.000 8.800.000 8.800.000 6.600.000 40.000.000 24.444.000 34.348.000 6.270.000 12.238.000 12.612.000 30.550.000 44.000.000 245.202.000 Borçlanma Nedeni Kırım savaşı giderleri Silah alımı için Değeri düşen kaimenin tedavülden çekilmesi için Dalgalı borçlar ve banker alacaklarını ödemek için 10 milyon liralık kaimenin tedavülden çekilmesi için Galata bankerlerine olan kısa vadeli borçları ödemek Vadesi gelmiş borçları ödemek ve açık kapatmak için Kısa vadeli borçları uzun vadelilerle değiştirmek için Askeri giderler (Girit İsyanı) 2000 km. Rumeli demiryolunun inşaası için Vadesi gelen dış borçları ödemek için Osmanlı Bankası kısa vadeli avanslarını ödemek için Vadesi gelen borçların ödenmesi ve bütçe açığı için 1872 Hazine tahvillerini genel borç tahvilleri ile değiştirmek için Dış borç taksidi ve Rumeli demiryolu tahvil bedeli için Kaynak: Öner, Erdoğan. 2001. Mali Olaylar ve Düzenlemeler IĢığında Osmanlı Ġmparatorluğu ve Cumhuriyet Döneminde Mali Ġdare, Maliye Bakanlığı Yayınları, 2001/359, Ankara Borçlanmanın nedenlerini incelediğimizde ise; Tablo 2‟deki verilerle paralellik gösteren noktaları görmekteyiz. Osmanlı ele geçen dıĢ borcun yüzde 41‟ini eski borçları kapatmak için harcamıĢtı ve tabloda yer alan nedenlerde de sürekli tekrarlanan “borçları ödemek” terimi böylelikle harcamalarla örtüĢmektedir. Buradan çıkarabileceğimiz sonuç ise Osmanlı‟nın bilinçsiz borçlanmadığıdır. Planlı ve nereye ne harcaması gerektiğini bilen bir borçlanma politikası izlemiĢtir. Ancak dönemin Ģartları ve finansörlerin pek de yapıcı olmayan niyetlerinden dolayı borçlanma baĢarısız gibi algılanmıĢtır. 1876 yılına kadar aldığı borçları ödemede zorlanan Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun tüm borç ve faizlerinin ödemesine, 1876 Nisan ayında son verilmiĢtir. Bu durum 20 Aralık 1881‟de yayınlanan Muharrem Kararnamesi‟ne kadar devam etmiĢtir. 32 2.3. Muharrem Kararnamesi ve Düyun-u Umumiye’nin KuruluĢu 6 Ekim 1875‟te çıkarılan bir kararname ile Osmanlı Devleti, borçlarını geri ödeyemeyeceğini resmen ilan etmiĢtir. Buna bir çözüm olarak da; iç ve dıĢ borçların taksit ve faiz toplamının yarısının beĢ yıllık süre içinde ödenmesi, diğer yarısı için de on yıllık %5 faizli tahviller verilmesi teklif edildi. Ancak bu ödemeler de yapılamadı ve 1876 Nisan‟ında ödemeler tamamen durdu. Bütün bunlara rağmen; Osmanlı hükümeti, ödemeleri ilk fırsatta baĢlatacağını sık sık dile getirdi ( Sayar,1977:252 ). Ödemeler için önce Osmanlı Bankası ve yerli alacaklılarla anlaĢıldı. 22 Kasım 1879 tarihinde yapılan bu anlaĢma; altı kalem gelire ( tuz, tütün, ispirto, pul, ipek ve balık resimleri ) dayandığı için rüsum-u sitte ( altı vergi ) anlaĢması adı ile anılmıĢtır ( Akdağ, 1974:432 ). Daha sonra 20 Aralık 1881‟de, Muharrem ayına rastladığından, Muharrem Kararnamesi adı verilen bir yönetmelikle, Osmanlı borçları birleĢtirildi ve bu borçların ödenmesi için aynı yıl Düyun-u Umumiye yönetimi denilen bir idare kuruldu. Resmi unvanı Düyun-u Umumiye-i Osmaniye-i Meclis-i Ġdaresi olup, genelde Düyun-u Umumiye Meclisi olarak anılmıĢtır. Bu meclis; Ġngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya-Macaristan ve Ġtalya‟dan birer kiĢi, Osmanlı‟dan 1 delege ve Galata Bankerleri için de 1 temsilci olmak üzere toplam 7 kiĢiden oluĢuyordu. Üyeler 5 yıl için seçileceklerdi ve tekrar seçilebilme hakları vardı. Herkes bir oya sahipti. Toplantılar Ġstanbul da yapılacaktı ve hükümet, gerektiğinde bu kurumu askeri kuvvetle himaye edecekti. Hükümetle Ġdare arasında çıkabilecek olası karıĢıklıklarda hakem tayin edilecek ve bu hakemin kararı kesin olacaktı ( Türk Ansiklopedisi, 1976:406 ). 2.4. Düyun-u Umumiye’nin Gelirleri Rüsum-u Sitte Ġdaresi ile iç ve dıĢ bütün borçların tasfiyesi Düyun-u Umumiye Ġdaresi‟ne bırakıldı. Ayrıca bu gelirlerden baĢka; Bulgaristan emaneti vergisi, Kıbrıs vergisinin artıĢı, Doğu Rumeli vergisi, Tömbeki resmi, gümrük geliri fazlası, Temettü 33 vergisi fazlası, Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ‟ın Düyun-u Umumiye‟ye katılımı amacıyla hükümete verecekleri vergiler bulunmaktadır ( Açba, 2004:87 ). 1900 yılında, alacaklılara ödenen para, tüm devlet giderlerinin yüzde 37‟sine kadar yükselmiĢti4. BaĢlangıçta, yalnızca, devlet tekellerinden ve gümrük vergilerinden gelen paralar “Düyun-u Umumiye” yönetimine verilmiĢti. Fakat, bir süre sonra, bu kaynaklar, dıĢ borçları ödemekte yetersiz kaldı. Bunun üzerine, doğrudan ve dolaylı baĢka vergiler de, yönetimin denetimi altına geçti. Eldem‟e göre Düyun-u Umumiye Yönetimi, imparatorluğun gelirlerinin üçte birine el koymuĢ bulunan dev bir örgüt niteliği kazanmıĢtı ( 1994:117 ). Ancak, Güran‟ın arĢivlerde yaptığı çalıĢmalardan elde ettiği bütçelerde Düyun-u Umumiye‟ye aktarılan gelirlerin yüzde 20‟ye bile yaklaĢamadığını ifade edebiliriz. Tablo 6‟da görüldüğü gibi 1881 Muharrem Kararnamesi‟nden sonra bütçe gelirleri içerisinde idareye aktarılan gelirler, yüzde 15‟i geçmemektedir. Bu nedenle Düyun-u Umumiye‟nin Osmanlı maliyesi üzerinde mutlak söz sahibi olduğunu söyleyemeyiz. Bu da demek oluyorki; Düyun-u Umumiye, borç verenlerin alacaklarını tahsil eden ve bunu gerekli yerlere aktaran bir kuruluĢ olmaktan çok da öteye gidememiĢtir. 4 Bakınız Ek-3 34 Tablo 6. Bütçe Gelirleri Ġçinde Düyun-u Umumiye‟ye Aktarılan Kısım ( Osm. Lirası ) Yıllar Bütçe Gelirleri Aktarılan Toplam Oran (Yüzde) 1882-1883 1.505.904.000 233.976.600 0,16 1883-1884 1.635.498.500 226.366.800 0,14 1884-1885 1.576.903.000 221.175.600 0,14 1885-1886 221.459.900 1886-1887 215.859.900 1887-1888 1.757.382.152 215.224.700 0,12 1888-1889 1.813.759.759 231.053.300 0,13 1889-1890 1.618.000.000 235.065.600 0,15 1890-1891 1.776.742.432 238.224.200 0,13 1891-1892 1.792.235.939 244.299.700 0,14 1892-1893 1.837.183.691 255.092.600 0,14 1893-1894 1.829.989.845 259.770.400 0,14 1894-1895 1.865.663.127 260.274.600 0,14 1895-1896 1.832.588.445 255.143.300 0,14 1896-1897 1.829.105.250 246.927.700 0,13 1897-1898 1.851.132.599 251.791.400 0,14 1898-1899 1.812.658.436 255.499.700 0,14 1899-1900 1.882.932.299 261.591.800 0,14 1900-1901 1.961.228.045 253.359.700 0,13 1901-1902 1.943.470.439 260.947.200 0,13 1902-1903 1.976.396.505 301.151.700 0,15 1903-1904 2.006.237.228 289.127.000 0,14 1904-1905 2.025.817.794 296.413.300 0,15 1905-1906 2.229.131.079 315.226.800 0,14 1906-1907 2.290.492.108 316.788.100 0,14 1907-1908 330.024.400 1908-1909 2.364.954.844 320.173.300 0,14 1909-1910 2.507.896.200 343.577.700 0,14 1910-1911 2.601.510.100 486.631.100 0,19 1911-1912 2.847.739.100 41.659.800 0,01 1912-1913 3.051.415.854 374.333.400 0,12 1913-1914 438.591.400 Kaynak: Güran, Tevfik. 2007. Osmanlı Kamu Maliyesi 1839-1918, Osmanlı Maliyesi: Kurumlar ve Bütçeler. Osmanlı Bankası Yayınları. 71-72. Ġstanbul 35 2.5. DıĢ Borçlanmada Ġkinci Dönem Osmanlı dıĢ borçlanmasında 1882-1914 yılları ikinci dönemi oluĢturmaktadır. Bu dönemde, 1901 yılına kadar, yeni alınan borçlar nispeten sınırlı kalmıĢtır. 1901‟den sonra ise hem yeni borçlanmada hem de borç ödemeleri hacminde hızlı bir artıĢ görülmüĢtür. Bu ikinci dönemin en önemli özelliği borç ödemelerinin yeni borçlanma yolu ile giren miktarı büyük ölçüde aĢmıĢ olmasıdır. Birinci Dünya SavaĢı arifesinde Ġmparatorluğun mali durumu çok sıkıĢıktı. Eski borçların ana para ve faiz taksitlerinin ödenmesi ve artan askeri harcamaların karĢılanması için Devlet durmadan kısa vadeli kredi arayıĢı içinde idi. Bu dönemde 26 tane borç anlaĢması yapılmıĢ olup 86,5 milyon Osmanlı Lirası net kaynak yaratılmıĢtır. Faiz oranı ortalama 4,5 olup, komisyon ve masraflar bu dönemde de yüksekti. Ayrıca borç verenlerin anlaĢma metinlerine ekledikleri maddeler de gittikçe ağırlaĢıyordu. Osmanlı‟nın borçlanması borç verenler için her seferinde kaçırılmaması gereken bir fırsat halini almaya baĢlamıĢtı.Bütün bunlara ek olarak, borç verenlere sürekli rapor gönderen Düyun-u Umumiye çalıĢanları ülkenin dört bir yanını sarmıĢlardı ve çalıĢanların sayısı da 5000 civarındaydı ( Sayar, 1977:255 ). Son borcun alındığı yıla kadar; ikinci dönem üç padiĢahın hükümdarlığını yaĢamıĢtır ve borçlanmanın ilk döneminde olduğu gibi ikinci ve son döneminde de kronolojiyi padiĢahların hükümdarlık süreleriyle pararlel olarak aktarmak uygun olacaktır. 36 Tablo 7. Düyun-u Umumiye‟den Sonraki DıĢ Borçlar Yıllar 1886 1888 1888 1890 1890 1891 1893 1894 1894 1896 1902 1903 1903 1904 1905 1905 1906 1908 1908 1909 1910 1911 1911 1913 1913 1914 Toplam Borç Tutarı (Osmanlı Lirası) 6.500.000 263.160 1.550.000 4.999.500 8.160.000 6.951.000 1.000.000 1.760.000 9.033.500 3.272.700 8.600.000 2.376.600 2.666.500 2.750.000 5.306.664 2.640.000 9.537.000 9.987.000 4.711.124 7.000.004 1.712.304 1.000.000 7.040.000 818.970 1.485.000 22.000.000 133.121.026 Ortalama Ġhraç Fiyatı % Komisyon ve Masraflar 100 100 77 76 75 90 70 73,5 91 85 80 470.000 1.199.880 2.154.000 223.000 300.000 466.300 578.300 490.900 1.720.000 297.000 137.200 288.750 552.835 600.749 1.239.810 1.498.200 706.668 980.000 81,5 80 81 81 87 85 86 100 84 84 100 100 88,75 85,65625 1.126.400 2.475.000 17.504.992 Ele Geçen Net Tutar 6.500.000 263.160 1.080.000 3.799.620 6.006.000 6.728.000 700.000 1.293.700 8.455.200 2.781.800 6.880.000 2.079.600 2.529.300 2.461.250 4.753.829 2.039.251 8.297.190 8.488.800 4.004.456 6.020.004 1.712.304 1.000.000 5.913.600 818.970 1.485.000 19.525.000 115.616.034 Faiz Oranı % 5 5 4 4 4 4 4 3,5 5 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 4 5 5,5 5 4,24 Kaynak: Öner, Erdoğan. 2001. Mali Olaylar ve Düzenlemeler IĢığında Osmanlı Ġmparatorluğu ve Cumhuriyet Döneminde Mali Ġdare, Maliye Bakanlığı Yayınları, 2001/359, Ankara 2.5.1. II. Abdülhamid Dönemi ( 1876-1909 ) Borçlanmanın ikinci dönemi II.Abdülhamit‟in tahta çıkmasıyla baĢlar. BaĢa çıktığı sırada, Balkan eyaletleri kan ve ateĢ içinde idi. Hazine gelir sıkıntısı çekiyordu ve Avrupa basını da bu durumu; Osmanlı Devleti‟nin mali iflas halinde olması Ģeklinde yazmaktaydı. 37 ġüphe yok ki, bu durum çeĢitli etkilerle meydana gelmiĢti. Sosyal ekonomiye gereği gibi önem verilmemiĢti. Modern ve büyük bir ordu kurmak savaĢ ve isyanlara karĢı koymak zorunluluğu ile her yıl halkın en çok iĢe yarayan kısmı silah altına alınmıĢtı. 1877-78 Rus Harbi bu dönemin en maliyetli savaĢlarından birisiydi. 245 milyon OL altın savaĢ tazminatı darlık içindeki maliyenin daha da kötüye gitmesine sebep olmuĢtu ( Sayar, 1977:224-228 ). Sağlam bir mali düzen de kurulamamıĢtı. Maliyede ıslahat yapmak maksadıyla kabul edilmiĢ olan tedbirler, umulanı getirememiĢti; aksine durumu ağırlaĢtırmıĢtı. Geleceği hesaba katan bir mali politika yerine, günlük güçlüklerin çözülmesi yolu tutulmuĢtu. Denk bir bütçenin önemi kavrandığı halde, meydana getirilmemiĢti. Bu sebeple mali durumun düzenlenmesi devlet için hayat Ģartı idi. Mithat PaĢa, bunu herkesten iyi kavramıĢ olduğundan II. Abdülhamit için hazırladığı tahta çıkıĢ hattında, Ģu tedbirleri tavsiye etmiĢtir: “Borç kuponları faizlerinin yarısının ödenmesi Mahmut Nedim PaĢa sadareti zamanında alınmıĢ olan karar kaldırılmalı ve alacaklıların güvenliği sağlanmalıdır; saraydan baĢlamak üzere, bütün devlet dairelerinde masraflar kısılmalıdır” ( Karal, 1998:416 ). Mali sıkıntılar ve kaynak ihtiyacı Düyun-u Umumiye‟nin kurulmasından sonra da devam etti ve ikinci dönemin ilk borcu Düyun-u Umumiye‟nin kuruluĢundan 5 yıl sonra 1886‟da alındı. 1886 Borçlanması: Kısa vadeli borçları uzun vadeli hale getirebilmek için 6.5 milyon liralık, % 5 faizli borçlanma yapılmıĢ ve tahviller piyasaya çıkmadan Osmanlı Bankası tarafından satın alınmıĢtır ( Sayar, 1977:257 ). 1888 Anadolu Demiryolu Borçlanması: 92 kilometrelik HaydarpaĢa – Ġzmit demiryolu için yapılan 263.160 liralık borç anlaĢmasıdır. Bu hat HaydarpaĢa‟dan Ankara‟ya kadar uzatılacak olan 577 kilometrelik bir hattı ve ihalenin süresi 99 yıldı. Hattın gayri safi hasılatı 15.000 Frank‟ı aĢtığı taktirde % 25‟i Düyun-u Umumiye‟ye, kalanı da hazineye verilecekti. 38 1888 borçlanmasından sonra 15 tane daha borç anlaĢması yapılmıĢ ve 1909‟da V.Mehmed tahta geçince II.Abdülhamid dönemi son bulmuĢtur. 2.5.2. V. Mehmed Dönemi ( 1909 – 1918 ) Abdülhamid‟den sonra tahta geçen V. Mehmed, hızlı borçlanmanın yaĢandığı bir maliyeyi de devralmıĢ oldu. Birinci Dünya SavaĢı‟na kadar hükümdarlık yapan Mehmed‟in döneminde sıkıntılar bitmemiĢ ve hatta hızla çöküĢe doğru gidilmiĢtir. 23 Temmuz 1908‟de MeĢrutiyet‟in ikinci kez ilanının ardından kara ve deniz kuvvetlerinde ve de çeĢitli kamu hizmetlerinde değiĢiklik yapmak isteyen MeĢrutiyet idarecileri, açık vermekte olan devlet bütçesinin bu ihtiyaçları karĢılayamayacağını bildiklerinden borçlanmaya devam etmek zorunda kalmıĢlardır ( Sayar, 1977:272 ). Bu dönemde 9 adet dıĢ borç anlaĢması yapılmıĢ ve toplamda 55 milyon liralık gelir elde edilmiĢtir. Alınan borçlar daha önceki dönemlerde olduğu gibi bütçe açıklarını kapatmak, borçların vadelerini uzatmak ve demiryolu yapımı gibi benzer amaçlarla kullanılmıĢtır. MeĢrutiyet Dönemi olarak da adlandırabileceğimiz bu dönem, iç borçlanmanın da yapıldığı bir dönemdir. 1909-1914 yılları arasında 2 kez hazine tahvili çıkarılmıĢ ve 3 milyon liralık borçlanma % 6 faiz oranı ile 3 yıl vadeli olarak çıkarılmıĢtır ve vade sonunda itfa edilmiĢtir. Ġkinci borçlanmada ise faiz oranı % 5 olmuĢtur. 1918 İç Borçlanması: 1918‟de bir kanun çıkarılmıĢ ve Ġstikraz-ı Dahiliye‟ye baĢvurulmuĢtur ( iç borçlanma ). YaklaĢık 18 milyonluk bir satıĢ yapılmıĢtır. Ġhraç fiyatı baĢabaĢ olarak çıkarılan % 5 faizli bu tahviller 1938 yılına kadar tedavülde kalmıĢtır. 39 2.5.3. Son Osmanlı PadiĢahı Vahdeddin ( II. Mehmed ) 1918‟de Mehmed ReĢad‟ın ölümü üzerine tahta Osmanlı hanedanının sonuncu padiĢahı olan Vahdeddin geçmiĢtir. 4 yıllık saltanatı boyunca toprakların iĢgal altında olması sonucu kontrol kısmen yabancıların eline geçmiĢ ve bu dönemde bütçeler tanzim edilememiĢtir. 1918 yılında dıĢ borçlar 139 milyon OL iken, 1911 – 1913 yılları arasında çıkarılmıĢ olan ve en geç 1918‟de ödenmesi gereken yaklaĢık 10 milyonluk hazine tahvilleri ödenememiĢ, “1915 – 1922 yılları arasında vadeleri gelen kuponlar ise Düyun-u Umumiye Ġdaresi tarafından alacaklılara ödenmiĢtir.” ( Sayar, 1977:287 ) Herhangi bir borçlanmanın olmadığı Vahdeddin dönemi de 1923‟te Cumhuriyet‟in ilanı ile sona ermiĢtir. Bu dönemde de borçlanma nedenleri, borç verenler ve borca karĢılık gösterilen gelirler; birinci dönemle karĢılaĢtırıldığında çok büyük farklılıklar göstermemiĢtir. Devletin mevcut borçlarına birinci dönemde aldığı borçlar ve bunların faizleri de eklenince ikinci dönemde ele geçen borç tutarının yüzde seksenin net olarak borç ödemesi için harcandığını görebiliyoruz. (Tablo 8) 40 Tablo 8. 1854‟ten 1923‟e Kadar Alınan DıĢ Borçların Harcanma Alanları Toplam Toplam Borca oranlar Ele Geçene oranlar Borç Tutarı Osmanlı lirası 347.876.000,00 Komisyon ve Masraflar 127.214.000,00 0,37 Ele Geçen Net Tutar 220.662.000,00 0,63 Eski Borçların Ödemesi 169.158.630,00 0,77 Askeri Harcamalar 18.245.130,00 0,08 Bütçe Açığı 19.983.741,00 0,09 Hazine Harcamaları 20.927.959,00 0,09 Yatırımlar 18.070.350,00 0,08 1.554.622,00 0,01 Diğer Harcamalar Kaynak: Öner, Erdoğan. 2001. Mali Olaylar ve Düzenlemeler IĢığında Osmanlı Ġmparatorluğu ve Cumhuriyet Döneminde Mali Ġdare, Maliye Bakanlığı Yayınları, 2001/359, Ankara Tablo 8, 600 yıllık bir imparatorluğun sadece son 70 senesinde ortaya çıkan borçlanma kavramının genel olarak harcanma alanlarını göstermektedir. Kaynak ihtiyacı olan her devletin yapacağı gibi Osmanlı da kaynak yaratabilmek için borçlanmıĢtır. Bütün bunları değerlendirirken, borç verenlerin tutumları da oldukça önemlidir. Faiz ve komisyonların yüksek oluĢu, borç almak zorunda kalan bir ülke için çok da iyi niyetli gözükmemektedir. Avrupa, yıllarca askeri yetersizliği nedeniyle ilerlemesini durduramadığı Osmanlı‟nın, kaynak ihtiyacı içinde olması durumunu çok iyi değerlendirmiĢtir. Sonuç olarak; sadece borçlanmanın doğurduğu sıkıntılardan dolayı Osmanlı Devleti‟nin yıkıldığını söylemek yetersiz olacaktır245. Elbette borç rakamlarının da, Osmanlı‟nın çöküĢünde payı vardır ama tek baĢına açıklayıcı olmamaktadır. Dönemin uluslararası iliĢkileri, diğer devletlerin çıkar çatıĢmaları, Batı‟nın büyüme isteği, dünyaya hakim olmak emelini taĢıyan sistemlerin varlığı ve bu uğurda verdikleri savaĢ, Osmanlı gibi coğrafi olarak dünyada önemli bir konuma sahip olan bir ülkenin kaçınılmaz kaderi gibi düĢünülebilir. Hatta bu topraklarda ismi her ne olursa olsun yaĢamaya çalıĢacak devletlerin karĢılaĢacağı son olabilir. 41 III. BÖLÜM CUMHURĠYET TÜRKĠYESĠ’NĠN BORÇLAR SERÜVENĠ Cumhuriyet dönemi Türkiye‟sini aktarırken, 1923‟ten günümüze kadar geçen süreyi üç genel döneme -1923-1949, 1950-1980 ve 1980‟den günümüze- ve bunları da genel dönemlemelerden özü itibariyle ayrılamayan ve analizi kolaylaĢtıran alt bölümlere ayırmak çok faydalı olacaktır. Böyle bir dönemlemenin yapılmasında önemli görülen iki husus vardır. Ġlki, ulus-devlet kurma çabası, ikincisi ise dünya konjonktüründeki geliĢmelerdir. Ulus-devlet kurma döneminin iki aĢaması bulunmaktadır. 1923-1949 yıllarını kapsayan birinci dönem henüz dünyada egemen bir düzenin olmadığı süreyi, 1950‟den 1980‟e kadar ise dünya düzeninde egemen bir gücün olduğu (Pax Americana) süreyi ifade etmektedir. 1980 sonrası döneme damgasını vuran geliĢme ise ulus-devletin yeniden yapılanması ve yeni devlet modelini bulma arayıĢlarının küreselleĢmenin ikinci dalgası ile biçimlenmesidir ( Kuruç, 1987:46 ). ĠĢte bu dönemlemeler ıĢığında inceleyeceğimiz Cumhuriyet Türkiyesi‟nin borç verilerine geçmeden önce genç cumhuriyetin nasıl bir iktisadi yapı devraldığından kısaca bahsedelim. Ardından devraldığı yapıyla ilgili icraatlarına ve borçlanma gereksiniminin nasıl doğduna değinelim. 3.1. Türkiye Cumhuriyeti’ne Devredilen Osmanlı Ġktisadi Yapısı Osmanlı toplumunun XIX. yüzyılın pek çok az geliĢmiĢ toplumlarından farkı, merkezi devletin diğer toplumsal kesimler ve yerel unsurlar karĢısındaki gücüdür. Bunun yanında XIX. yüzyıl boyunca Avrupa Devletleri arasındaki rekabet sırasında imparatorluk da tek baĢına etkili olmamıĢtır ( Pamuk, 1994:197 ). Osmanlı Türkiye‟sinden T.C.‟ye devredilen mirasın özelliklerinden biri, tarıma dayalı unsurların yanında, dıĢ ticarette sermayeye açılmıĢ yapılar diğer taraftan güçlü merkezi devlet ve küçük üreticiliğin ağır bastığı tarımsal yapılar bulunmaktadır. Bunlar Osmanlı Devletini diğer ülkelerden ayırmaktaydı ( Pamuk, 1994:198 ). 42 Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı Devleti‟nden kalan 156.4 milyon Osmanlı Lirası borç bakiyesinin, kendi hissesine düĢen; 84.6 milyon lirasını yani toplam dıĢ borcun yüzde 54‟ünü, Lozan AntlaĢması‟nda kabul etmiĢtir. Bu antlaĢmadan sonra ekonomik bağımsızlık için kolları sıvamıĢ ve öncelikle Düyun-u Umumiye Ġdaresi‟nin kaldırılması için uğraĢmıĢtır. 3.2. Düyun-u Umumiye Ġdaresi’nin TBMM Tarafından Kaldırılması ve Lozan Konferansı’nda Karara Bağlanması Büyük Millet Meclisi Hükümeti memleketin tamamına hakim olduktan sonra Düyun-u Umumiye Ġdaresi‟nin tahsildarlık vazifesine son vermiĢ ve 14 Haziran 1923‟te tütün inhisarına sahip Reji Ġdaresiyle yapılan anlaĢma ile hükümet, süresinden önce inhisarı feshetmek hakkını almıĢtır ( Ġnan, 1973:114 ). Lozan BarıĢ Konferansı baĢlarken Lozan‟a giden Delegeler Kurulu‟na; “Ermeni Yurdu asla kabul olunamaz” ilkesinden sınırlara, Adalar hususundan Trakya‟nın durumuna, ordu ve donanmanın sınırlandırılması konusundan, Türkiye‟deki yabancı kurumların durumuna kadar, birçok direktif verilmiĢti. Ancak bu direktifler arasında olup, konumuzu ilgilendirenler; kapitülasyonlar ve Düyun-u Umumiye Ġdaresidir. Bunlar ise Ģöyledir: 1) Kapitülasyonlar kabul edilmeyecek, gerekirse bu konuda görüĢme kesilecektir. 2) Düyun-u Umumiye Ġdaresi‟nin feshedilmesine, bu kuruma olan borçların Türkiye‟den ayrılan diğer ülkelere de paylaĢtırılmasına, olmazsa 20 yıl sonraya ertelenmesine çalıĢılacak ve güçlük çıktığında Ankara‟dan sorulacaktır ( Goloğlu, 1971: 8 ) 30 Kasım 1922‟de Fransız Bompard‟ın baĢkanlığında toplanan Maliye Altkomisyonu, Osmanlı Genel Borçlarının ondan ayrılmıĢ ülkelere de bölüĢtürülmesi 43 konusunda Türk Delegesi Hasan Bey‟in5 savunmasını kabul etmiĢ ve bölüĢtürmenin usulü üzerindeki görüĢmelere baĢlamıĢtı. ( Goloğlu, 1971: 19 ) Lozan‟da çıkan bir baĢka sorun ise Muharrem Kararnamesi dahilindeki borçların faizlerinin Ġngiliz Lirası olarak ödemek zorunda kalıĢımızdır ki biz bunları Fransız Frangı olarak ödemeyi istemiĢizdir. Birçok mesele halledildikten sonra Ģimdi de barıĢın uzamasına bile sebep olacak konu borçların hangi cins parayla ödeneceği hususu oluyordu. ( Karacan, 1993: 258 ) Konferans toplantılarının baĢlamasından itibaren 26 günlük süre zarfında Trakya Sınırları sorunu, Adalar sorunu, kapitülasyonlar sorunu, Düyun-u Umumiye Ġdaresi sorunu, onarım sorunu ve Boğazlar Sorunu söz konusu olmuĢ ve Genel Borçlar sorununda, Ģimdiye kadar altkomisyonlarda elde edilebilen bir sonuç varsa, o da, ulusal sınırlarımız dıĢında bulunan ve ne olacakları belirlenmemiĢ olan, Ġmparatorluktan ayrılması halinde kendi baĢına yaĢama gücünü gösterecek olan öteki uluslara, gelirleri oranında borç dağıtılması esası üzerinde anlaĢılmıĢ olmasıdır ( Goloğlu, 1971: 24 ). Ancak müzakereler bir türlü sonuca ulaĢmıyor, barıĢ antlaĢmasına varmaya değil, yanaĢmaya dahi çalıĢılmıyor ve görüĢmeler uzayıp gidiyordu. AnlaĢma sağlanamaması üzerine barıĢ görüĢmelerinin I. Dönemi 04.02.1923 tarihinde sona erdi (Goloğlu, 1971: 4 ). Bu sırada Türk Hükümeti ile Müttefik Devletler arasında notalar alınıp verilmiĢ ve gerek müttefikler 31.03.1923 günlü notalarında, gerekse Türk Hükümeti 07.04.1923 günlü notasında eski düĢüncelerinden vazgeçmiĢ görünmekle beraber, yeniden görüĢmelere baĢlayabileceklerini bildirmiĢlerdi. Neticede yola çıkan Türk Delegeleri 21 Nisan 1923‟de Lozan‟a vardılar. 23 Nisan 1923‟de Lozan BarıĢ GörüĢmeleri yeniden baĢladı ( Goloğlu, 1971: 199 ). GörüĢmeler çok yavaĢ ilerliyor, geliĢmelerden Rauf Bey M. Kemal PaĢa‟yı haberdar ediyordu. M. Kemal PaĢa da 25 Mayıs 1923‟ten itibaren 8 Temmuz 1923‟e kadar gerek telgrafları, gerekse Ģifreli bildirilerle görüĢlerini iletiyordu. Hasan Bey (Saka), Lozan Konferansına giden delegeler arasında olup, Eski Ekonomi Bakanı ve Trabzon Mebusudur, Bkz.,Goloğlu, s.5 5 44 8 Temmuz 1923‟te borçların faizi konusundaki anlaĢmazlık , Türk Delegelerinin ileri sürdükleri formüllerden biriyle çözüldü. Sonraki günlerde de, öteki sorunların çözülmeleri birbirini izledi ( Goloğolu, 1971: 205 ) . Lozan‟da dıĢ borçların ödenmesi hususu artık bir karara bağlanmıĢtır. 1854‟ten beri batı ülkelerinden Osmanlı Devleti‟nin aldığı paralar ve faizleri önemli yekûn tutmaktaydı. Bu borçlar o tarihten sonra Osmanlı‟dan ayrılan devletler arasında pay edilmiĢ ve Türkiye‟ye kalan bölümün, düzenli taksitlerle Türk Parası veya Fransız Frangı olarak ödenmesi kabul edilmiĢtir. Ödemelerde yabancı denetiminin kaldırılmasıyla Düyun-u Umumiye Ġdaresi kalkmıĢ oluyordu.6 Kapitülasyonlar da Türkiye‟nin istediği Ģekilde sonuçlandı. Adli, mali ve ekonomik tüm kapitülasyonlar kaldırılmıĢtı. Bu iki konu Türkiye lehine kazanılmıĢ birer önemli baĢarıdır ( Ġnan, 1973: 126 ). “Lozan‟ı takip eden zamanda Türkiye‟nin sanayi cihazı elbette yerli değildi. Bunun sebebi ise milli sermayelerin, çabuk ve maksatlarımıza uygun bir bütçe alabilmemize yetecek kadar çok ve kuvvetli olmaması idi. Dünya ekonomik Ģartlarının getirdiği istihaleler, devleti sanayi iĢleriyle daha yakından ve radikal olarak uğraĢmaya sevk etti” ( Bayar, 1986: 20 ); yani Lozan‟daki baĢarısının ardından, devlet, Türkiye‟nin yeniden inĢaası için kolları sıvadı ve kararlı politikalar izledi. Elbette kaynak ihtiyacının olduğu anlarda, borçlanma gereksinimi duydu ve bunu da yine uyguladığı sıkı iktisat politikasının içine dahil etti. 3.3. Cumhuriyet Türkiyesi’nin Borçlanması: 1923-1950 Dönemi 82 yıllık Cumhuriyet dönemi borçlanmasını analiz ederken de belli kırılmaların yaĢandığı dönemleri temel almak fayda sağlayacaktır düĢüncesiyle, öncelikle 1950‟ye kadar geçen süreç aktarılacaktır. Yine kendi içinde alt baĢlıklar halinde bölümlenecektir Osmanlı Devleti;nden kalan dıĢ borçların Türkiye‟ye düĢen hissesine nispet olarak % 67‟sinin ödenmesi kabul edilmiĢtir. Bkz., Ġnan, s.114. 6 45 çünkü 27 yıllık bu ilk dönem; siyasi, askeri ve mali birçok olayı barındırmaktadır ama bu olaylardan sadece mali olanlar üzerinde durulacaktır. Önce borçlanmanın olmadığı ve ekonomiyi millileĢtirme çabalarının yoğun olduğu ilk altı yıl anlatılmaktadır ki bu kısa süreç 1929 Dünya Büyük Bunalımı‟yla son bulmaktadır. Bu dönemden sonra gelen on yılı ve ilk borçlanmaları aktardıktan sonra bütün dünya ekonomisini etkileyen II. Dünya SavaĢı‟nın yaĢandığı 1940 ve 1945 arası yıllarda Türkiye‟nin borçlanmasına değinilip bir sonraki ara baĢlığa geçilecektir. 3.3.1. Atatürk Döneminde Borçlanma: 1923 – 1938 Cumhuriyetin ilanından sonra yönetimi tamamen devralan Ankara Hükümeti, milli birlik ruhunun zirvede olduğu bu dönemde çok köklü değiĢiklikler yaparak savaĢın yaralarını büyük bir hızla sarmaya baĢlamıĢtır. Bir bütün olarak yaĢayabilmenin gerektirdiği her alanda, kurumsal değiĢiklikler Türk Devrim tarihinin temellerini oluĢturmuĢtur. Çanakkale‟deki askeri baĢarılarından sonra tarih sahnesine çıkan Mustafa Kemal‟in damgasını vurduğu bu dönem 1938 yılı Kasım ayının onuncu gününe kadar devam etmiĢtir. Onun vefatından sonra çizdiği yoldan ilerleme çabaları dillerden hiç düĢmemiĢ olsa da uygulamada ne kadar etkin olmuĢtur çok farklı bir tartıĢmanın konusudur. Dolayısıyla milli egemenliğimizi elde ettikten sonra daha önemli hale gelen bu onbeĢ yılı, borçlanma politikaları açısından incelediğimizde ilk dönem borçlanmanın olmadığı ve bu durumun Dünya Ekonomik Buhranı‟na kadar sürdüğü ilk altı yılla baĢlar. Daha sonraya kalan on yıl ise ikinci dönemi oluĢturur. Bu nedenle hem borçlanmanın olmadığı yıllar hem de aynı zaman dilimine denk düĢen 1929 Ekonomik Krizi, Atatürk döneminin kırılma noktası olmuĢtur. 46 3.3.2. Özel Sektör Öncelikli Ekonomi Döneminde Borçlanma: 1923-1929 1923-1929 arasındaki yıllar, devlet iĢletmeciliği ve müdahalelerinin asgari düzeyde tutulduğu ve piyasa Ģartlarında sanayileĢmenin benimsendiği yıllardır. Bunda iki önemli husus rol oynamıĢtır. Birincisi ilk yıllardaki mevcut ekonomik tablo, ikincisi de dönem içerisindeki geliĢmelerdir. Ġlk yılların ekonomik tablosunu yokluklar belirlemektedir. Bu yoklukların en baĢında ise milli ellerde sermaye birikiminin olmaması gelmektedir. Ġlk yıllardaki iktisat politikalarının atmosferinde ve daha sonraki uygulamalarda bu yoklukları ortadan kaldıracak, sermaye kazançlarını milli olmayan unsurlardan, milli unsurlara aktaracak, kalkınma hamlesini devlet desteğiyle ve milli özel giriĢimci eliyle sağlayacak milli iktisat anlayıĢı bulunmaktadır ( Kuruç, 1987:46 ). Ancak Lozan AntlaĢması‟nın gümrüklerle ilgili düzenlemeleri nedeniyle korumacı, sanayileĢmeci milli iktisat anlayıĢı arka planda kalmıĢtır. Bu dönemde Milli Ġktisat anlayıĢının da etkisiyle para politikasında; sağlam ve istikrarlı para anlayıĢı hakim olurken, maliye politikasında; denk bütçe ve düzgün ödeme ilkesi benimsenmiĢtir. GeniĢlemeci bir maliye politikasından titizlikle kaçınılırken, açık finansmana ve borçlanmaya sıcak bakılmamıĢ, önce gelirin edinilmesi sonra harcanması söz konusu olmuĢtur. Bütün bu sebeplerden dolayı cumhuriyetin ilk yılları iç ve dıĢ borçlanmanın olmadığı bir dönem olarak tarih sayfalarında yerini almıĢtır. 3.3.3. Dünya Ekonomik Krizi Sonrasında Türkiye’de Borçlanma:1930-1939 1930 ve 1931 yılları korumacı-devletçi iktisat politikalarının hakim olduğu döneme geçiĢi temsil eden yıllardır. Dünya ekonomisinin girdiği büyük bunalım yıllarında Türkiye ekonomisi dıĢa kapanarak devlet eliyle bir sanayileĢme hamlesine girmiĢtir. Krizin hammadde fiyatlarını sanayi fiyatlarından daha çok düĢürmesi sonucu bir önceki dönemdeki serbest ticaret-açık kapı politikalarının sürdürülmesinin dıĢ ticarette yaratacağı olumsuz geliĢmeler sezilmiĢtir. 1929‟da Lozan‟ın sınırlamalarının da son bulmasıyla 47 ithalatı denetleyen koruma önlemlerine baĢvurularak koruma duvarları altında eskiden ithal edilen sınai tüketim mallarında ithal ikameci yatırımlara gidilmiĢ ve böylece bunalım döneminde azgeliĢmiĢ ülkelerin sanayisiz yapıyı değiĢtirmeye yönelik ilk adımlarına Türkiye de katılmıĢtır. 1930-1939 yılları genel olarak değerlendirildiğinde; dünya ekonomisi, krizin etkileri ile uğraĢırken ve geri kalmıĢ ülkelerin birçoğunu da bu bunalıma çekerken, Türkiye‟nin bir ölçüde krizin dıĢında kalmayı baĢardığı ve sanayileĢme adına önemli adımlar attığını söylemek mümkündür. Bunu da mümkün olduğu kadar dıĢa kapalı bir iktisat politikası ıĢığında ve kamunun sanayi teĢebbüslerinin yatırımlarını planlama çabaları ile gerçekleĢtirmiĢtir. Cumhuriyet dönemindeki ilk dıĢ borç; 1930 yılında Merkez Bankası‟nın kurulması amacıyla bir Amerikan kuruluĢundan alınmıĢ 10 milyon dolar tutarındaki donanım kredisi olmuĢtur. Daha sonra 1934 yılında Sovyetler Birliğinden 8 milyon dolar ve 1936-1938 yılları arasında Ġngiltere‟den toplam 16 milyon sterlin dıĢ borç alınmıĢtır (Evgin, 2000:35 ). 1930 – 1939 döneminde iç borçlanmaya da baĢvurulmuĢtur. Ġlk iç borçlanma, FevzipaĢa-Diyarbakır arasındaki demiryolu inĢasının finansmanı için “Ergani Ġstikrazı” olarak adlandırılan borçlanma kağıtlarının çıkarılması ile gerçekleĢtirilmiĢtir. Daha sonra da 1934 Sivas-Erzurum demiryolu istikrazı ve ikramiyeli 1938 istikrazı ile iç borçlanmaya baĢvurulmuĢtur.( AkdiĢ, 1995:27 ). 3.4. SavaĢ Yılları ve Ġnönü Dönemi Borçlanması: 1939 - 1945 1940-1945 yılları savaĢ yıllarıdır. Bu dönemde, savaĢın çıkması ile birlikte seferberlik havasına giren Türkiye‟de, faal nüfusun önemli bir kısmının silah altına alınması ve devlet bütçesinin giderek artan oranının savunma giderlerine ayrılması, kısaca 1940-1945 arasında ülkenin bir savaĢ ekonomisine girmesi söz konusudur ( Çavdar, 2003:310 ). 48 Dönemin tümü dikkate alındığında temel ve ara malların dağıtımının devlet eliyle yapıldığı; resmen özel ticarete bırakılan alanlarda ise Milli Korunma Kanunu‟nun7 öngördüğü polisiye tedbirlerinin ve fiyat kontrollerinin uygulandığı görülür. Varlık vergisinin8 de aynı doğrultuda uygulandığı belirtilmelidir9. Söz konusu düzenlemelerin hangi alanlarda ve nasıl etkiler yarattığı konusu çalıĢmamızın çerçevesini aĢacağı için burada girilmeyecektir. 1940-1945 dönemi Türkiye‟nin dıĢ borçlarının eskiye göre arttığı bir dönemdir. Bu dönemde 49.5 milyon sterlini Ġngiltere‟den, 1.5 milyon sterlin Fransa‟dan, 5 milyon dolar ABD‟den, 35 milyon dolar Almanya‟dan; toplamda 40 milyon dolar ve 51 milyon sterlin kredi sağlanmıĢtır. Ayrıca millileĢtirme için yabancı kuruluĢlara 517 milyon liralık borç senetleri verilmiĢtir. Yani 1938 sonu itibariyle 236 milyon dolar olan konsolide dıĢ borçlar, savaĢın bittiği 1945 yılı itibariyle 439 milyon dolara yükselmiĢtir ( ġahin, 2000:25 ). 3.5. 1945’den 1980’e Kadar Geçen Sürede Borçlanma 1945‟den sonraki dönemlemelerde 1960 yılına kadar olan süreç Demokrat Parti hükümeti dönemidir ve 1960 yılındaki askeri müdahale ile son bulur. Ardından 1970‟e kadar olan on yıl borçlanma politikaları açısından incelenmiĢtir ve dünyada durgunluğun yaĢandığı ve stagflasyon diye bir kavramının ekonomi literatürüne eklemlendiği 1970 – 1980 yılları arası borçlanmaya bakılacaktır. Ġkinci Dünya SavaĢı‟nın sona ermesinin ardından tüm dünyada savaĢın açtığı yaralar sarılmaya baĢlanmıĢ ve devletler kendilerini yeniden inĢaa etmiĢlerdir. SavaĢa girmeyen Türkiye için de bu süreç sancılı geçmiĢtir. Her ne kadar yıllarca kendisini ayakta tutabilmek için dıĢa kapalı politikalar uygulamıĢ olsa da; küreĢelleĢmeye baĢlayan 1940 yılında kabul edilen kanun ile hükümet, sanayi ve maden kuruluĢlarının neleri, ne miktarda üreteceği ve bu hedeflere ulaĢmak için iĢletmelerde yapılması zorunlu değiĢiklik ve geniĢletmeleri saptamaya ve bunları kontrol etmeye yetkili kılındı. Hatta söz konusu zorunlu önlemlere uymayan kurumlara devletin bizzat el koyması ve iĢletmesi benimsendi. Ġç ve dıĢ ticarette sıkı sınırlamalar getirilerek fiyat kontrolleri ve tespiti için birçok önlem alındı ve çoğu halde devletin bizzat ithalat yapabileceği kabul edildi. Söz konusu önlemelerin değiĢen Ģartlara uygun hale getirilmesi için de getirilen yeni kanunlarla Milli Korunma Kanunu‟nun üzerinde değiĢiklikler yapıldı. 8 1942‟de kabul edilen Varlık Vergisi ile de servet ve kazanç sahiplerinin servetleri ve fevkalade kazançları üzerinden bir defaya mahsus vergi alınması söz konusu olmuĢtur. 9 1944 yılında Varlık Vergisi‟nin yürürlükten kaldırılmasından bir yıl sonra Toprak Mahsulleri Vergisi konulmuĢtur. AĢara benzer bir yapıya hakim olan Toprak Mahsulleri Vergisi, toprak ürünleri üzerinden hesaplanıp aynen veya parasal olarak tahsil edilmiĢtir 7 49 dünyada, kendisini, sınırlarının dıĢında yaĢanan olaylardan bağımsız tutamamıĢtır. Özellikle 1950‟den sonra hızla artan borçlar Türkiye‟yi 1960 askeri darbesine götürmüĢtür.Bu nedenle bu dönemi öncelikle 1960‟a kadar ele alıp, daha sonra onar yıllık dilimlerle 1980‟e ulaĢmak, üzerinde durulacak 30 yılı daha anlaĢılır yapabilir. 3.5.1. Demokrat Parti Dönemi: 1946-1960 1929 Büyük Dünya Bunalımı ve devam eden yıllarda yaĢanan Ġkinci Dünya SavaĢı; korumacı ve ithal ikameci politikaları gündeme getirmiĢtir. Bu süreçte devletin ekonomiye müdahalesi ve hem teorik hem de pratik altyapısının Keynesçilikle atılmıĢ olması savaĢ sonrasında ithal ikameci birikim modelinin az geliĢmiĢ ülkelerde benimsenmesinin ön hazırlığı olmuĢtur. Bu çerçevede tek merkez devlet konumundaki ABD‟den yayılan üretken sermaye, çevre ülkelerdeki sanayileĢmenin yönünü belirlemiĢtir (Cem, 1995:376 ). Türkiye‟de tek partili rejimden çok partili parlamenter rejime geçiĢ yılı olan 1946, iktisadi yapıdaki dönüĢümlerin de baĢlangıcı sayılabilir. SavaĢ sırasında Ġsmet Ġnönü‟nün Türkiye‟nin savaĢa girmesini önlemesi ve Fransa ve Ġngiltere ile iliĢkileri sürdürmesi, bundan sonra da iliĢkilerin batı ile devam edeceğini gösteriyordu. Bu oluĢum çok partili sisteme geçmeyi zorunlu hale getiriyordu. Bunun ekonomik anlamdaki yansıması ise devletçilikten ayrılıp liberal ekonomiye yönelmekti. SavaĢ sonrasında yeterli döviz rezervi bulunan hatta dıĢ ticaret fazlası olan Türkiye, dünya ekonomisindeki serbestleĢme doktrininin etkisiyle dıĢ yardım arama çabasına giriĢmiĢ ve Truman Doktrini ve Marshall Planı çerçevesinde dıĢ yardım almıĢtır. 1947 yılındaki IMF üyeliğini takiben, önce IMF‟den 5 milyon dolarlık, sonra Amerika‟dan 24 milyon dolarlık, daha sonra Dünya Bankasından 25.4 milyon dolarlık olmak üzere muhtelif krediler alınmıĢtır. Sonuçta, 1945 yılı sonunda 356 milyon TL olan dıĢ borç miktarı, 1949 yılı sonunda 703 milyon TL.ye çıkmıĢtır ( Evgin, 2000:37 ). “Dönem içinde, özellikle de 1950‟de Demokrat Parti‟nin iktidar olmasından 1954 yılına kadar, dıĢa kapalı ve korumacı, içe dönük iktisat politikaları hızla terk edilmiĢ, 50 serbest dıĢ ticaret rejimi benimsenerek, dıĢ pazarlara yönelik bir kalkınma anlayıĢı izlenmiĢtir” (Sönmez,1978:62). Ancak, ithalat artıĢının dıĢ açıkları kronik hale getirmesiyle, ekonomik yapı dıĢ yardım, kredi ve yabancı sermaye yatırımlarına dayanarak ayakta durabilen bir duruma gelmiĢtir. KronikleĢen dıĢ açıkların finanse edilme biçimi ise döviz bağımlılığı koĢullarının yaratılma sürecini hızlandırmada büyük rol oynamıĢtır. Bu dönemde her yıl dıĢ açık verilmeye baĢlanmasına rağmen ülkeye verilen dıĢ yardımlar döviz kıtlığı koĢullarının oluĢmasını bir süre engellemiĢtir. Bu süreç de ileride döviz bağımlılığını giderek belirgin hale getirmiĢtir. Ġthal ikameci sanayileĢmenin uygulandığı, dönemin ikinci yarısında da enflasyon oranı düĢürülememiĢ, dıĢ ticaret açıkları kapatılamamıĢtır. 1958 yılına doğru Avrupa Ġktisadi ĠĢbirliği TeĢkilatı dıĢ yardımların gereken düzeyde sürdürülebilmesi için bir istikrar programının uygulanması gerektiğini ileri sürmüĢtür. Türkiye dıĢ yardımların kesilmesini göze alamadığından 4 Ağustos 1958‟de istikrar programını uygulamaya koymuĢtur. Programla devalüasyon yapılmıĢ, dıĢ ticaret rejimi yeniden düzenlenmiĢ, para arzı kontrol altına alınmıĢ, KĠT ürünlerinin fiyatları yükseltilmiĢtir. Ancak bu yıllarda devalüasyon ve KĠT fiyatlarının yükseltilmesi fiyatlar genel seviyesinin hızla yükselmesine yol açmıĢ, fiyat artıĢları 1959 yılında da devam etmiĢtir. Sonuç olarak 1958 istikrar programı da enflasyonu önlemede ve ödemeler dengesi açıklarını gidermede baĢarılı olamamıĢ ve 1959 yılında ekonomide bir durgunluk baĢ göstermiĢtir. Ülkede olup bitenler üzerine Ġsmet Ġnönü, 1958 yılında Kadıköy Süreyya Sineması‟nın önünde bir konuĢma yapar. Malûm 1958 senesi Menderes hükümeti IMF ile masaya oturmuĢ ve dayatılan bütün maddeleri kabul ederek ekonomiyi bütünüyle Batılı ileri sanayi ülkelerinin ve onların tekellerinin kullanımına açmıĢtır. Ġnönü, Osmanlı‟nın 1854-1875 arasındaki 21 yılda Düyun-u Umumiye ile sonlanan borçlanmasından 51 bahsetmiĢ ve bu süre içerisinde 127 ton altın elde ettiğini belirtmiĢti. Faizlerle beraber milletin altına girdiği borç yükü ise 238 milyon Osmanlı Lirası olmuĢtu. Demokrat Parti ise sekiz yıllık iktidarı boyunca dıĢarıya 1.1 milyar dolar borçlanırken Amerika‟dan da 800 milyon dolar hibe görmüĢtü. Bu arada eski iktidardan da 127 ton altın, yani 150 milyon dolarlık bir bütçe devralmıĢtı. Toplamda elde olan 2.05 milyar dolardı. Bu da 280 milyon Osmanlı altınına tekabül etmektedir. Buradan da sonuca ulaĢıyor; Demokrat Parti Osmanlı‟nın 21 yılda ulaĢtığı 238 milyon OL borçlanmasına karĢın, sekiz senede 280 milyon OL tüketmiĢti ve bunun sonucu; geçinemeyecek duruma gelen vatandaĢ olmuĢtu ( Çavdar, 2003:155). YaĢanan bu sıkıntılara ve Meclis‟te Tahkikat Komisyonu kurulması gibi siyasi geliĢmelere tepki gösteren asker de 27 Mayıs 1960‟da yönetime el koyarak Demokrat Parti Hükümeti‟ni görevden indirmiĢ ve bu dönemi kapatmıĢtır. 3.5.2. Planlama Dönemi ve Borçlanmada Ġlk Dönem :1960-1970 1950-1960 yıllarını kapsayan on yıllık dönem boyunca muhalefetin de etkisiyle sürekli, iktidarın plansız uygulamalarının yarattığı olumsuz geliĢmelerden söz edilmiĢ; bu durum kamuoyunda bir planlama özlemi doğurmuĢ ve Türkiye‟de geniĢ bir kesimde sorunların planlama ile çözülebileceği kanısı uyanmıĢtır. Bu dönemde Türkiye; proje kredileri, program kredileri, IMF, OECD kredileri ve askeri krediler olmak üzere toplam 1.416 milyar dolar borç para almıĢ ve bu miktarın 1.107 milyar doları ABD‟den alınmıĢtır ( ġahin, 2000: 116 ). 27 Mayıs 1960 tarihinde Silahlı Kuvvetler ülke yönetimine el koyduğunda ekonomi 1958 bunalımından çıkmıĢ olsa da, 1950‟lerin sonunda yaĢanan malî ve dıĢ ödemeler dengesizliklerinin yarattığı piyasa kıtlıkları iktisadi plan konusunu iyice gündeme oturtmuĢtur ( Yenal, 2001:121 ). 52 Ekonomiyi planlara bağlamak, yatırımları planlarla yürütmek Demokrat Parti‟nin siyasi anlayıĢına ters düĢmesine rağmen ABD ve dıĢ yardım kuruluĢlarının çevre ülkelerin içe dönük sanayileĢme modelinin iĢleyebilmesi için planlamanın gerekli olduğu yönündeki telkinleri, dıĢ yardımların tehlikeye düĢmesi olasılığı karĢısında Türkiye‟yi dönemin siyasi iktidarı tarafından bir Koordinasyon Bakanlığı‟nın kurulmasına kadar götürmüĢtür ( Turgut, 1991:185 ). Bu açıdan bakıldığında; planlı bir ekonomiyi, dıĢ borç veren çevreler de istemektedir. Verilen borçların geri alınması açısından, dıĢ borçlanma ve yabancı sermaye giriĢi, ekonominin belirli programlara göre düzenlendiği güvenilir ve açık bir ortamı gerektirmektedir. Nitekim daha sonra Birinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı‟nın hazırlanmasında katkıda bulunacak olan Tinbergen incelemeler yapmak üzere Türkiye‟ye gelmiĢ ve bir iktisadi danıĢma kurulu kurulmuĢtur ( Tayanç, 1973:139 ).Söz konusu geliĢmeler 1960 sonrası planlamanın çekirdeğini oluĢturmuĢtur. Milli Birlik Hükümeti‟nin desteğini alan ve bir süper kuruluĢ hüviyetine bürünen DPT‟nin vasıtasıyla bu dönem içerisinde KĠT‟lerin Merkez Bankası tarafından para basılarak finanse edilmesine son verilmiĢ, yine KĠT‟lerin birbirlerine olan borçları temizlenerek kamu kuruluĢlarının Merkez Bankası‟na olan net borçları Hazine‟ye devredilmiĢtir ( Yenal, 2001:126 ). 1960‟lı yılların sonuna doğru KĠT‟lerin Merkez Bankası‟ndan borç alma yolu kapanmıĢ olmasına rağmen, hükümetin para basarak gelirlerinin üstünde harcama yapması ve popülist amaçlarla sübvansiyon dağıtma geleneğini devam ettirmesi, ayrıca dıĢ borçlar konusunda yaĢanan olumsuzluklar 1950‟lerin sonunda yaĢanan sürecin tekrar karĢımıza çıkmasına neden olmuĢtur ( Yenal, 2001:129 ). 53 3.5.3. Ġkinci AĢama: 1970-1980 Türkiye ekonomisi 1960‟lı yılların sonuna kadar tarım, hizmetler, sanayi ve diğer sektörlerde önemli geliĢmeler kaydetmiĢtir. Fakat, bu geliĢmelerin büyük bir bölümü dıĢ borçlardan karĢılanmıĢtır. Böyle bir geliĢme stratejisinin ekonomiyi eninde sonunda büyük bir darboğaza sürükleyebileceği kolayca tahmin edilebilir. 1970 yılında söz konusu darboğazı aĢabilmek, iç kaynakların etkin kullanımını sağlamak ve yeni kaynaklar yaratmak amacıyla, dönemin hükümeti, bir yandan Finansman Kanunu ile yeni vergi düzenlemelerine giderken, bir yandan da ihracatın sürekli olarak plan ve programlarda gösterilen hedeflerin altında kalması nedeniyle %66,6 oranında devalüasyon yaparak Türk Lirası‟nın değerini düĢürmüĢtür. Devalüasyondan sonra hızlanan ihracat ve iĢçi dövizi giriĢi nedeniyle döviz rezervleri artmıĢ, fakat daha sonraki yıllarda özellikle petrol fiyatlarındaki yükselme sonucu artan döviz gereksinimleri ve ihracatın gerilemesi nedeniyle rezervler kısa sürede erimiĢ ithalatı karĢılamak için aĢırı bir Ģekilde borçlanmaya gidilmiĢtir. Borçlanmanın kolayca yürütülebilmesi için dıĢ ticaret ve kambiyo rejimlerinde yeni ayarlamalara gidilmiĢ, dıĢ kaynak bulabilmek için daha önce kullanılmıĢ olan yöntemler tekrar güncelleĢtirilmeye çalıĢılmıĢtır ( Türkiye‟de DÇM10 gibi ). Türkiye‟de, ithal ikamesi kapsamında yürütülen korumacı ve popülist politikalar, ülkeyi üretmeden tüketir hale getirmiĢ ve bu tüketim yapısı ısrarla sürdürülmeye çalıĢılmıĢtır. Bu Ģekildeki bir yapılanma nedeniyle, özel kesim daha kârlı bulduğu iç pazara yönelmiĢ, ithalata bağımlılık giderek artmıĢ ve ithal ikamesinden beklenen dıĢarıyla rekabet edebilecek ve ihracata yönelebilecek bir sanayi yapısı kurulamamıĢtır. Dönem içerisinde, iĢçi dövizleri, DÇM ve kolay bulunabilen kısa vadeli dıĢ borçlar, söz konusu yapıyı 1979‟a kadar taĢımıĢtır ( Pamuk, 1987:43 ). 10 Dövize çevrilebilir Türk Lirası mevduat hesapları (DÇM), Türkiye ekonomisinin gündemine 9 Haziran 1967 tarihli ve 1267 numaralı kararnameyle girmiĢtir. Bu hesapların niteliği, ülke içinde ve dıĢında oturan gerçek ve tüzel kiĢilerin ülkeye getirmek zorunda oldukları yetkili bankalar nezdindeki konvertibl dövizler karĢılığında açtıkları hesaplar olmalarıdır. Devletin kur garantisi tanıdığı bu hesaplarda bulunan dövizler yetkili banka tarafından T.C. Merkez Bankası‟na devredilir. Hesap sahibi istediğinde kendisine Türk Lirası kredisi verilir ya da isterse döviz olarak çekebilir. 54 1960‟lı yıllardan itibaren baĢlayan planlı ekonomi uygulamalarının gerektirdiği dıĢ kaynak ihtiyacı, ithal ikamesine dayalı sanayileĢme modeli, 1973 petrol bunalımının arttırdığı maliyetler ile 1974 Kıbrıs BarıĢ Harekatı sonrasında karĢılaĢılan ekonomik sıkıntılar dıĢ borçlanma ihtiyacını artırmıĢ ve Türkiye bu yıllar içinde borç ertelemeleri de dahil olmak üzere toplam 7.288 milyar dolar dıĢ kredi kullanmıĢtır ( ġahin, 2000; 154 ). 1979 yılına kadar toplam dıĢ borç miktarı 15.2 milyar dolara ulaĢmıĢtır ( Evgin, 2000:51 ). 3.6. 1980’den 2005’e Kadar Geçen Süre ve Borçlanma Cumhuriyet Türkiyesi‟nin borçlanma sürecinde 1950‟den sonra üçüncü önemli dönem; 1980 ve sonrasıdır, çünkü Türkiye‟yi borç çıkmazının içine sürükleyen asıl dönemdir. Bu konuda oldukça fazla çalıĢma yapılmıĢ ve 80 sonrası sürekli analiz edilmeye çalıĢılmıĢtır. Yapılan çalıĢmalar çerçevesinde tekrar 1980 ve sonrasına bakarken, ilerleyen sayfalarda özellikle ekonomi tarihi açısından mihenk taĢı olmuĢ olaylar üzerinde durulmuĢtur. 3.6.1. 1980-1990 Dönemi: 24 Ocak Kararları Bilindiği gibi 1980 yılı Türkiye ekonomisindeki yapısal ve köklü değiĢikliklerin baĢlangıç yılıdır. Bu yılda; daha dıĢa açık, daha liberal ve daha piyasaya dönük uygulamalar baĢlatılmıĢtır. Ancak ekonomik kalkınmanın kaynak ihtiyacı dıĢarıdan karĢılanmaya çalıĢılmıĢ ve dıĢ borçlanma miktarları da yıllar itibariyle büyük artıĢlar göstermiĢtir. 1980‟de 15.7 milyar dolar seviyesinde olan dıĢ borç miktarı, 1983‟de 18.8 milyar dolara, 1984‟de 20.8 milyar dolara, 1990‟da 49 milyar dolara ulaĢmıĢtır. 1983-1990 yılları arasında Türkiye‟nin dıĢ borç miktarı yılda ortalama 5 milyar dolar civarında artmıĢtır. Özellikle, Türkiye‟nin ithalatında önemli bir kalem olan petrol fiyatının yükselmesi döviz ihtiyacını önemli ölçüde artırınca, Türkiye; üretimde kullanılan girdilerini ithal edememeye baĢlamıĢ, temel mallarda ortaya çıkan kıtlıklar ise karaborsa ve kuyrukları doğurmuĢtur. 55 Ekonomideki bu tıkanmanın aĢılabilmesi için yeni dıĢ kaynak arayıĢına giriĢilmiĢtir. Dünya Bankası, IMF gibi dıĢ kaynak sağlayan kuruluĢlar bu yardımları ekonomide yapısal bir dönüĢüm yapılması Ģartına bağlamıĢlardı. Bunun üzerine 1980 yılında bu yapısal dönüĢümleri de içeren „‟24 Ocak Kararları‟‟olarak anılan bir dizi önlem uygulamaya konulmuĢtur. Alınan kararlara göre; dolaylı hükümet teĢvikleri artacak, içe değil dıĢa dönük bir kalkınma stratejisi izlenecek, daha önceleri yabancı yatırımın yasaklandığı sektörler de dahil olmak üzere yabancı sermaye teĢvik edilecekti ve böylece liberalleĢen Türkiye ekonomisi küreselleĢen dünya ekonomisi içerisindeki yerini alıp, kendisine verilecek görevleri beklemeye baĢlamıĢtır ( Demircan, 2004: 3-13 ). Bu arada 12 Eylül 1980‟de askeri müdahale yaĢanmıĢ, darbeden bir süre sonra baĢlayan terör olayları savunma giderlerini ve dıĢ borç ihtiyacını artırmıĢtır. Askeri, siyasi ve ekonomik olaylar birbirine girmiĢ ve 1980‟li yıllar büyük sıkıntılara sahne olmuĢtur. Darbeden bir süre sonra 1983‟te, Özal Hükümeti baĢa geçmiĢ ve serbest piyasa ekonomisine dayalı bir politika izlemiĢtir. Özal Hükümeti ülke yönetiminde kaldığı süre boyunca; kamu harcamalarında önemli miktarlarda artıĢ yaĢanmıĢ ve bu da iç ve dıĢ borçların artırmıĢtır. Özellikle enerji, haberleĢme ve konut baĢta olmak üzere yapılan altyapı harcamaları dıĢ borçlanmayı artırmıĢ ve 1990 sonrasında, kamu kesimi borçlanma gereğindeki artıĢ bir türlü frenlenememiĢtir. Demircan, Türkiye‟nin borçlarını konu alan çalıĢmasında 1980 sonrası borçlanma politikalarını sayfa 60‟daki tabloyla özetlemiĢtir. Tablonun sol kolonunda; uygulanan politikalara, sağ kolonda ise bu uygulamaların ortaya çıkardığı iktisadi sonuçlara değinmiĢtir ( 2004:12 ). 56 Tablo 9. 1980 Sonrası Dönemi Borçlanma Politikası 1983 ve Sonrası SerbestleĢme Politikası 1983 ve Sonrası Yerel Yönetimler,KĠT ve Fonlara Borçlanma Yetkisinin Verilmesi 1983 ve Sonrası DıĢ Borçlarda SerbestleĢme 1983 Hazine MüsteĢarlığı'nın Kurulması 1983 ve Sonrası Merkez Bankası Kısa Vadeli Avans Kullanımı 1983 ve Sonrası Bütçe DıĢı Fonlarda ArtıĢ 1986 ve Sonrası Ġç-DıĢ Borç Anapara Ödemelerinin Bütçe DıĢına Çıkarılması Kısa Vadeli DıĢ Borçlarda ArtıĢ DıĢ Borçlarda ArtıĢ Döviz Tevdiat Hesabı Uygulaması Ġç-DıĢ Borç Yönetimi Enflasyon Denetim Sorunu Denetim Sorunu 1987 Sıkı Maliye Politikası Borç Yükünde Azalma 1989 Finansal Liberalizasyon Borç Yükünde ArtıĢ 1990 ve Sonrası Kamu Kesimi Borçlanma Gereğinde Frenlenemeyen ArtıĢlar Kaynak: Demircan, Esra Siverekli. 2004. Türkiye, Ekonomik Kriz, Borç Üçgeni, Muğla Üni. ĠĠBBF TartıĢma Tebliğleri. 12. Muğla 3.6.2. 1990-1995 Dönemi: 5 Nisan Kararları 1984-1989 yılları arasında Türkiye ekonomisinde bir geniĢleme dönemi yaĢanmıĢtır. Bu dönemde Batı ekonomilerinde meydana gelen canlanma, Türkiye‟nin izlediği ihracata dayalı büyüme stratejisi ile de örtüĢerek ihracatın artmasına neden olmuĢ ve Türkiye ekonomisi bir geniĢleme sürecine girmiĢtir. Fakat 1990‟a gelindiğinde dıĢ dünyada iki önemli geliĢme Türkiye ekonomisini doğrudan etkilemiĢtir. Bunlar, Ġran-Irak savaĢının sona ermesi ve 1990 Körfez Krizi‟dir. Bu iki dıĢ geliĢme Türkiye için önemli iki pazarın kaybolmasına neden olmuĢtur. Türkiye‟yi çok yakından ilgilendiren ve etkileyen bu iki geliĢmeye ek olarak dünya ekonomisinde de bir daralma süreci görülmüĢtür. Tabiki, bunların hepsi birlikte Türkiye‟nin ihracatı üzerinde olumsuz etki yaratmıĢtır. Ülke içinde kamu açıklarının enflasyon üzerinde yarattığı baskı ve izlenen kur politikası ile diğer 57 ekonomik kötü gidiĢat11 1994 krizine götüren ortamı hazırlamıĢ ve Nisan ayında ekonomik tedbirlerin alınmasını kaçınılmaz kılmıĢtır ( Demircan, 2004:17 ). Söz konusu program sıkı maliye politikası ile sıkı para politikası esasına dayalı ortodoks; ücret artıĢlarının bütçe ödenekleri ile sınırlı tutulduğu, KĠT ürünlerinin fiyatlarının önce artırılıp 6 ay sabit tutulduğu heterodoks politikalar içeren karma bir yapıya sahiptir ( Bahçeci, 1997:22 ). Dönemin koalisyon hükümeti 5 Nisan kararlarını alırken temel sorun olarak, kamu finansmanında yaĢanan dengesizliği görmüĢ ve tedbirlerini o yönde almıĢtı. Buna göre kısa dönemde, yatırım ve cari harcamalar kısılacak ve geçici vergiler kanalıyla kamu dengesi kısa dönemde tutturulacaktı. Bu amaca kısmen de olsa 1994 yılı içinde ve 1995 yılının ortalarına kadar ulaĢıldı. Ancak erken seçim dolayısıyla harcamaların tekrar artırılması ve ek gelirlerin sağlanamaması ile baĢlanılan noktaya geri dönüldü. MB‟nın ve Hazine‟nin disiplini bozuldu. IMF, erken seçim kararının alınması ile ekonomideki kontrolü bıraktı. 1994‟deki düĢüĢten sonra 1995 ve 1996‟da dıĢ borç stokunda hızlı bir artıĢ yaĢandı. DıĢ borç stoku 1995‟de 73.3 milyar dolardan, 1996‟da %8.9‟luk bir artıĢla 79.8 milyar dolara çıktı.1993 yılında ödemeler dengesi açığının etkisiyle 12 milyar dolar artan borçlar, 1994‟de yaklaĢık 2 milyar dolar düĢerken, 1995 ve 1996‟da sırasıyla 8 ve 6.5 milyar dolar arttı. DıĢ borç stokunun yaklaĢık dörtte üçünü orta ve uzun vadeli borçlar oluĢturmaktaydı. Her ne kadar değiĢimlerin ana nedenini, borç stoku içindeki ağırlığı nedeniyle bu tür borçların oluĢturacağı düĢünülse de kısa vadeli borçlardaki dalgalanmalar ve çapraz kurlardaki değiĢimler, dıĢ borçlardaki değiĢimi açıklamakta daha önemli bir yere 11 4 ġubat Kararları sonrası 1988-89 yılında gözlenen durgunluğun önlenmesi için dünyada daha önce uygulanmıĢ ve uygulanan, aĢırı değerli kur ve yüksek faiz politikası ve sermaye hareketlerinin senbestleĢtirilmesi kanalıyla Türkiye ekonomisi bir nevi “ithalata dayalı büyüme” diyebileceğimiz, yapay bir sınırlı canlanma dönemine girmiĢtir. Mevcut mevzuat ve ekonomik koĢullar banka, büyük Ģirket, holding ve hatta KĠT‟lerin yurtdıĢından borçlanmasına ve elde ettikleri bu fonlarla yüksek faiz ve kur makasından yararlanmalarına olanak sağlamıĢ, bu durumda oluĢan açık pozisyonlar 1994 krizinin nedenlerinden birini oluĢturmuĢtur. Krizi hazırlayan etkenlerden birisi de 1985 yılından itibaren kontrolden çıkmaya baĢlayan ve 1990 yılından itibaren de hızla yükselen enflasyon oranıdır. Türkiye‟de yaĢanan kronik enflasyonist süreç bir yandan ekonomideki belirsizliği artırıp gelir dağılımı üzerinde olumsuz etki yaparken, diğer taraftan asıl ortaya çıkıĢ sebebi olan kamu açıklarının katlanarak artmasına neden olmaktadır. Çünkü enflasyonist ortamlarda kamu gelirleri reel olarak tahsil ve ödeme süreleri arasındaki gecikme dolayısıyla erimektedir. Diğer yandan iç ve dıĢ borçla finanse edilmeye çalıĢılan kamu açıkları, borç anapara ve faiz ödemelerinin sürekli katlanması dolayısıyla bir türlü daralma sürecine girememekte ve son çare olarak emisyon hacmi arttırılarak kamu açıkları finanse edilmektedir. 58 sahipti. Ayrıca, dıĢ borç kaynaklarının tıkanması iç borca yönelimi artırmıĢ ve bu da kısa vadeli iç borç senetlerinin piyasaya sürülmesine ve beraberinde borçlanma maliyetlerinin artmasına sebep olmuĢtur. Kısa vadeli borçlar 1996‟da %31 artarak 15.7 milyar dolardan 20.5 milyar dolara yükselmiĢtir. Oysa aynı dönemde uzun ve orta vadeli kamu borçları düĢmüĢ, orta ve uzun vadeli özel borçlar %37 oranında artmıĢtır. ABD dolarının, Japon yeni ve Alman markı karĢısında değer kazanması da dıĢ borç stokunun ABD doları cinsinden düĢmesine neden olmuĢtur ( Demircan, 2004:24-29 ). 3.7. Borçlanmada Son dönem: 1996-2005 1996-1998 yılları arasında kısa süreli hükümetler döneminin yaĢanması belirsizliği artırırken, orta ve uzun vadeli istikrar programlarının uygulanması da mümkün olmamıĢ, alınan önlemler ise bir defalık kaynak bulmaya yönelik kısa vadeli arayıĢlar olmuĢtur. Türkiye ekonomisinde 1995 yılında baĢlayan hızlı büyüme eğilimi, 1998 yılının Nisan ayına kadar devam etmiĢ, ancak hem yurtiçindeki siyasi istikrarsızlık hem de Güneydoğu Asya‟da ve daha sonra Rusya Federasyonu‟ndaki mali kriz nedeniyle sona ermiĢtir Bu geliĢmelerin sonucunda 1999 yılının sonuna doğru ekonomik görünüm son derece karamsar bir yapıya bürünmüĢ, ekonomik büyüme -%6.1 olmuĢ, enflasyon ( TEFE ) %70‟e, Hazine‟nin yılllık bileĢik faizi ortalama %106‟ya yükselmiĢ, bütçe açıkları ise taĢınamaz bir noktaya ulaĢmıĢtır ( TCMB Yıllık Rapor, 1999 ). Artık hiperenflasyon aĢamasına gelindiği kanısı hakim olmaya baĢlamıĢtır. Bir de buna 1999 yılının seçim yılı olması nedeniyle ortaya çıkan belirsizliğin yarattığı etkiler eklenmiĢtir. 1999 yılında yeni kurulan koalisyon hükümeti ekonomideki bu kötü gidiĢatı önlemek ve dıĢ kaynak bulmak amacıyla IMF ile anlaĢmaya oturmuĢtur. Ancak yapılan anlaĢma yeni bir sürecin baĢlatılması Ģeklinde değil de daha önce baĢlayan stand-by arayıĢlarının devamı ve sonucu niteliğinde olmuĢtur. 59 1999 Nisan ayı genel seçiminde oluĢan üçlü koalisyon hükümeti Temmuz-Aralık aylarını kapsayan, daha önceki sürecin devamı olarak Yakın Ġzleme AnlaĢması12 uygulamasını baĢlatmıĢ ve 1999 Aralık ayında da 2000-2002 yıllarını kapsayan üç yıllık orta vadeli stand-by anlaĢmasını imzalamıĢtır. Bu çerçevede Ocak 2000‟de sıkı para ve döviz kuru politikası ile bankacılık sektöründe yapısal dönüĢümleri içeren Enflasyonu DüĢürme Programı baĢlatılmıĢtır. Program 2000 Kasım ve 2001 ġubat aylarında yaĢanan krizler nedeniyle kesilmiĢ ve Güçlü Ekonomiye GeçiĢ Programı uygulamaya konulmuĢ ve 2002 yılı baĢında üç yıllık ( 2002-2004 ) yeni bir stand-by anlaĢması imzalanmıĢtır. Güçlü Ekonomiye GeçiĢ Programı, kamu maliyesi, gelirler politikası, özelleĢtirme, bankacılık, para politikası ve acil yasal düzenlemeler çerçevesinde bir dizi tedbiri içermektedir. Kasım ve ġubat krizlerinin mali piyasalarda, özellikle bankacılık kesiminde yarattığı olumsuz geliĢmeler dikkate alınarak paket üç aĢamalı olarak belirlenmiĢtir. Bunlar, bankacılık sektörüne iliĢkin alınacak tedbirlerle kriz ortamından süratle çıkmak, faiz ve döviz kuruna istikrar sağlamak suretiyle ekonomik birimlere orta vadeli bir perspektif hazırlamak ve makroekonomik istikrarı tesis ederek istikrarlı bir büyümeyi sağlamaktır. Program uzun dönemde enflasyon hedeflemesi sistemine geçilmesini amaçlamaktadır ve Merkez Bankası yıllık enflasyon hedeflerini açıklayarak buna hazırlık yapmaktadır. Güçlü Ekonomiye GeçiĢ Programı 2003 yılında da uygulanmıĢtır. Bununla birlikte, Kasım 2002‟de genel seçimlerle tek baĢına iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi ( AKP ) ise Acil Eylem Planı adı altında, kamu maliyesi, gelirler politikası, özelleĢtirme, bankacılık, para politikası, reel sektör, alt yapı yatırımları ve eğitim gibi alanlarda üçer aylık, altıĢar aylık ve bir yıllık bir dizi tedbiri uygulamaya koyacağını ve IMF ile yapılmıĢ olan anlaĢma ve taahhütlere bağlı kalacağını dile getirmiĢtir. „‟Yakın Ġzleme AnlaĢması‟‟, 2000-2002 dönemini kapsayan, Stand-by öncesinde belirli hedefler çerçevesinde ekonomiyi düzenleyici önlemler içeren IMF destekli bir programdır. 12 60 3.8. Rakamlarla Cumhuriyet Dönemi Analizi 1923‟ten itibaren borçlanma verilerini incelediğimizde, yıllar itibariyle iç ve dıĢ borcun sürekli arttığını görmekteyiz. Bölümün baĢında genç cumhuriyetin ilk yıllarında borçlanma yoluna gitmediğinden bahsetmiĢtik. Dolayısıyla ilk sekiz sene borçsuz geçen dilimdi. Ardından gerek yatırım ihtiyacı, gerekse de sermayeyi millileĢtirme çabaları için ödenmesi gereken Osmanlı borçlarının finansmanı çabası, borçlanmayı baĢlatmıĢtır. Bütün bunlara rağmen, 1923 – 1945 arasını ekonomik anlamda bağımsız kararların alınabildiği dönem olarak vurgulayabiliriz. Burada özellikle Lozan AntlaĢması‟nın çok etkisi vardır. AntlaĢmayla beraber kapitülasyonların kalkması, Osmanlı borçları konusunda kesin çözüme kavuĢulması ve savaĢ tazminatı konusunun karara bağlanması ekonominin nefes alabilmesini sağlamıĢtır. Tıpkı Düyun-u Umumiye kurulana kadar Osmanlı‟nın da kararlarında bağımsız olduğu dönemlerde olduğu gibi. Aslına bakılırsa Cumhuriyeti kuran kuĢaklar, dıĢ borçtan oldukça uzak durmaya çalıĢmıĢlardır. Osmanlı Devleti‟nin dıĢ borçlanma süreci ve ekonomik bağımlılığın yarattığı sıkıntılar 1930‟lu yıllara kadar borçtan uzak durulmasının sebepleri arasında sayılabilir. Alınan ilk borçlar özellikle yabancı Ģirketlerin millileĢtirilmesi için gerekli görülmüĢtür. Yabancı yatırımlara ve dıĢ borçlara, Ġkinci Dünya SavaĢı‟ndan sonraki hükümetler daha sıcak bakmıĢlardır. Özellikle Avrupa‟nın yeniden yapılanabilmesi için Amerikan hükümetinin çıkartmıĢ olduğu Marshall Planı, dönemin baĢbakanı Hasan Saka‟yı oldukça umutlandırmıĢtır. Saka, Amerika‟dan sürekli yardım gördüğümüzü ve bizim de onlara dürüst davrandığımız için ikili iliĢkilerimizin oldukça iyi bir seviyede olduğunun altını çizerek, gönderilecek yardımdan azami ölçüde istifade edeceğimizi belirtmiĢtir ( Çavdar, 2003:309 ). Bütün bu geliĢmelerden sonra, 1946-1950 döneminde ABD‟nin askeri ve ekonomik yardımları Türkiye‟ye dıĢa bağımlılık açısından ilk adımları attırmıĢtır. 1950-1960 dönemi ise, hem siyasi hem de ekonomik bağımlılığın doruğa ulaĢtığı dönemdir. Bu dönem, 61 devletin kilit mevkilerinde Amerikalı uzmanların görev almaya baĢladığı bir dönem olmuĢtur. Aynı zamanda, Yabancı Sermayeyi TeĢvik Yasası ile Petrol Yasası dönemin en tartıĢılan konuları arasında yer almıĢlardır ( Çavdar, 2003:315 ). 1950‟li yılların ilk yarısındaki bolluk ekonomisi olarak algılanabilecek dönem; 1955‟te Türkiye‟nin dıĢ ödemeler bunalımının içine düĢmesiyle son buldu. Borçlanma olanakları sıfıra inen ülkede ithalat kısıtlamaları baĢlamıĢtı. Bu da, artık birçok maddenin ithal edilemediğini ifade ediyordu. Ġthal edilen birçok mal piyasadan çekilirken, karaborsa ve spekülasyon gibi olaylar kendini göstermeye baĢladı. SavaĢ yıllarının milli korunma yasası ile birlikte mallar üzerine konulan narhlar yokluğu da peĢinden getirdi. Sabahın erken saatlerinde oluĢan kuyruklar ve çözüm bekleyen ekonomik sorunlar eskisinden daha da ağırlıklı olarak gündeme gelmiĢti. Belki de uygulanan liberal ekonomi politikaları bu durumun nedeniydi ancak kimse bu konu üzerinde durmuyordu. Bu arada Ortak Pazar ülkeleri ve Japon ekonomisi güçlenmiĢti ve dünya ticaretinde rekabet artıyordu. GeliĢmiĢ ülkelerin; baĢta Amerika olmak üzere, Türkiye ekonomisi için düĢündükleri bir konum vardı ve ekonomiyi oraya oturtmak için uğraĢıyorlardı. 1958 yılını içine alan bu dönem IMF‟in sahneye çıktığı zamandı. 1958 hükümeti çok tepki çekmesine rağmen, IMF‟nin bütün koĢullarını kabul ederek istikrar tedbirlerini imzaladı. Lozan‟la kazanılan ekonomik bağımsızlık tekrar elden gidiyor gibi görünüyordu 2003:318 ). 62 ( Çavdar, milyar $ ġekil 1. 1923‟ten Sonra Türkiye‟de Ġç, DıĢ ve Toplam Borçlar 400 350 300 250 200 150 100 50 Yı lla r 19 26 19 30 19 34 19 38 19 42 19 46 19 50 19 54 19 58 19 62 19 66 19 70 19 74 19 78 19 82 19 86 19 90 19 94 19 98 20 02 0 DıĢ Borç Ġç Borç Toplam Borç Kaynak: Ek-2‟de yeralan değerlerden elde edilmiĢtir. 13 Türkiye‟deki ekonomik geliĢmeler ve değiĢen dünya ekonomisinin yeni sorunları derken, 1980‟lere kadar Türkiye hem içeriden hem de dıĢarıdan borçlanmaya devam etti. Ancak özellikle grafikte; daha çok dikkat çeken yükselmenin, 1980‟den sonra olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Hem iç hem de dıĢ borçların hızla arttığı bu süreç Türkiye‟nin borçlanma serüveninde en hareketli kesittir. Bu dönem borçlanmasının 1930‟lardan itibaren yapılan borçlanmalardan en önemli farkı, dıĢ borçların artmıĢ olmasıydı. Artık iç borçlanmadan daha fazla bir dıĢ borçlanma vardı. 1980‟den 2005‟e kadar Türkiye ekonomisi çok olumlu geliĢmeler yaĢayamamıĢtır. 1980‟li yılların ikinci yarısından baĢlayarak kamu açıklarının finansmanında artan 13 Daha rahat analiz edebilmek için Ģeklin büyütülmüĢ haline Ek 11‟de yer verilmiĢtir. 63 oranlarda iç borçlanmanın kullanılması ve devlet tahvili ile hazine bonosu faiz oranlarının giderek yükselmesi, kamu giderleri içinde faiz yükünün hızla artmasına yol açmıĢtır. 64 IV. BÖLÜM DEĞERLENDĠRMELER VE SONUÇ Bütün bu aktarılanlardan sonra, verileri 150 yıllık bir bütün olarak inceleyip, bu süreçte borçlanmanın nasıl bir seyir izlediğini değerlendirebiliriz. Değerlendirmelere geçmeden, daha önce bahsedilen birkaç ayrıntıyı tekrar etmek gerekmektedir. Mali yıl olarak 1923‟e kadar 1854-1855 Ģeklinde bir tanımlama görülecektir. Bu Osmanlı bütçelerinin bu Ģekilde dönemlendirilmelerinden kaynaklanmaktadır. Ancak daha sonra tek yıl sistemiyle 2005‟e kadar veriler tablolanmıĢtır. Bir baĢka önemli konu ise bütçe ve gayrı safi milli hasıla rakamları teminidir. Bilindiği üzere Osmanlı Devleti‟nde bugünkü tanımı ile GSMH hesaplanmıyordu. Bunun yerine bütçeler vardı ve bu bütçeler de gider esaslıydı. Yani önce gelirler elde edilir ve bunlar harcamalara göre dağıtılırdı. Bu nedenle de anlamlı bir oran karĢılaĢtırması yapabilmek için 1923‟ten sonraki bütçelerin gelir kalemi ile yine Osmanlı bütçelerinin de gelir kalemi kullanılmıĢtır. Burada da gelirlerin ne kadarı borçlanmaya ayrılmıĢ, ona bakılmıĢtır. Böylelikle dıĢa bağımlılık açısından genel bir bakıĢ açısı kazanılabilecektir. Ġlk olarak aĢağıdaki iki Ģekli inceleyeceğiz. Ġlk Ģekil 1854‟ten 1923‟e kadar dıĢ borcun ve toplam borcun bütçe içindeki paylarını gösteren bir Ģekildir. 1881‟den sonra dıĢ borcun bütçeye oranı sıfır olarak gözüküyor, çünkü o tarihten sonra borçlar bütçede tek bir kalem olarak tutulmaya baĢlanmıĢtır. Genel Borçlar baĢlığı altında tutulan borçlar için iç ve dıĢ ayırımı yapılmamıĢtır. Dolayısıyla 1881‟den sonra sadece toplam borç oranlarıyla ilgili açıklama yapabiliriz. 65 ġekil 2. 1854‟ten 1923‟e Kadar Borç ve Bütçe Hareketliliği 0,60 0,50 Oranlar 0,40 0,30 0,20 0,10 18 54 -1 18 85 59 5 -1 18 86 62 0 -1 18 863 66 -1 18 86 69 7 -1 18 87 72 0 -1 18 873 75 -1 18 87 79 6 -1 18 88 82 0 -1 18 883 88 -1 18 88 91 9 -1 18 89 94 2 -1 18 89 97 5 -1 19 898 00 -1 19 90 04 1 -1 19 90 08 5 -1 19 909 11 -1 19 91 15 2 -1 19 91 18 6 -1 91 9 0,00 DıĢ Borç/ Bütçe Toplam Borç/ Bütçe Kaynak: Ek-2‟de yeralan değerlerden elde edilmiĢtir. Genel olarak bakıldığında; dıĢ borçlanmanın, 1881‟e kadarki dönemde bütçe içinde %30‟u aĢmadığını görmekteyiz. Hatta 1875 yılında ilan edilen morataryuma rağmen dıĢ borçlanma yükselmemiĢ, aksine düĢmüĢtür. Daha sonraki yıllarda ise toplam borcun oranı, ortalama %30‟larda dalgalanmıĢtır. Bu nedenle gereğinden fazla borçlanma ya da borcu gereksiz yerlere harcama gibi bir durum buradaki Ģekil incelendiğinde ortaya çıkmamaktadır. Hatırlanacağı gibi çalıĢmanın baĢlarında; Osmanlı dönemine ait verileri aktarırken 1881‟e kadar bütçelerde iç ve dıĢ borç değerlerinin “Deyn-i Dahili” ve “Deyn-i Harici” baĢlıkları altında ayrı ayrı yer aldıklarını, ancak Düyun-u Umumiye Ġdaresi‟nin kuruluĢuyla beraber genel borçlar olarak tek kaleme indiğini vurgulamıĢtık. O nedenle ġekil 2‟yi incelediğimizde 1881‟den sonra dıĢ borçların bütçeye oranı sıfır olarak gözükmektedir. 66 ġekil 3. 1923‟ten 2005‟e Kadar Borç Ve Bütçe Hareketliliği 4,50 4,00 3,50 3,00 2,50 2,00 1,50 1,00 DıĢ Borç/ Bütçe 2002 1998 1994 1990 1986 1982 1978 1974 1970 1966 1962 1958 1954 1950 1946 1942 1938 1934 1930 1926 0,00 Yıllar 0,50 Toplam Borç/ Bütçe Kaynak: Ek-2‟de yeralan değerlerden elde edilmiĢtir. Üçüncü Ģekli incelediğimizde ise; ki buradaki veriler de 1923‟ten 2005‟e kadar olan borçlanma oranlarıdır, Cumhuriyet‟in ilk yıllarında borçlanma olmamasından dolayı hem iç hem de dıĢ borçların GSMH‟ya oranları sıfırdır. Osmanlı‟dan kalan borçların tasfiyesi de henüz gerçekleĢtirilmediğinden dolayı devraldığımız borç da Ģekilde gözükmemektedir. 1980‟lere kadar uygulanan politikaların etkisiyle; bütçenin, ortalama yarısının dıĢ borçlara gittiği ve daha önce de değinildiği gibi bu dönemde iç borçlanmanın daha fazla olduğunu görüyoruz. Hatta 1950‟lerden sonra borçlanmanın hem içeride hem de dıĢarıda azalma eğilimine girdiğini söyleyebiliriz. Ancak 1980‟den sonra liberal ekonomiye geçiĢle beraber borçlanma oldukça hızlı bir Ģekilde artmıĢtır. Osmanlı döneminde GSMH hesaplamaları yapılmadığı için 1923‟e kadar olan süreçte borçları GSMH‟ya oranlamak mümkün değildir. Ancak 1923‟ten sonra bütün veriler elimizde olduğu için cumhuriyet dönemini farklı bir grafikte tekrar gözden geçirebiliriz. Böylece Türkiye‟nin borçlanmasındaki kırılma noktalarını daha rahat 67 görebiliriz. Bunun için de yine borç rakamlarının GSMH‟ya oranlarının bulunduğu tablodan elde ettiğimiz grafiği kullanabiliriz. ġekil 4. Cumhuriyet Dönemi Borç Verilerinin GSMH‟ya Oranlanması 1,60 1,40 1,20 Oranlar 1,00 0,80 0,60 0,40 0,20 Yı lla r 19 26 19 30 19 34 19 38 19 42 19 46 19 50 19 54 19 58 19 62 19 66 19 70 19 74 19 78 19 82 19 86 19 90 19 94 19 98 20 02 0,00 DıĢ Borç/ Gsmh Ġç Borç/ Gsmh Toplam Borç/ Gsmh Kaynak: Ek-9‟da yer alan verilerden elde edilmiĢtir. Bu grafiği incelerken de; Türkiye‟nin ekonomi tarihinde mihenk taĢı sayılabilecek tarihleri bir sonraki Ģekilde kırılma noktaları olarak iĢaretlemiĢ ve genel anlamda Cumhuriyet dönemi borçlanma evrelerini daha akılda kalıcı olabilmesi için oklarla ayırmıĢ bulunmaktayız. Buradaki amaç fotoğrafa bir bütün olarak bakabilmek ve borçlanma tarihini akıllarımızda resmedebilmektir. 68 ġekil 5. Cumhuriyet Dönemi Borçlanmasında Kırılma Noktaları 1,60 1,40 Toplam Borç / Gsmh 1,20 1,00 0,80 0,60 0,40 0,20 0,00 1923 1928 1933 1938 1943 1948 1953 1958 1963 1968 1973 1978 1983 1988 1993 1998 2003 Yıllar Kaynak: Ek-9‟da yer alan verilerden elde edilmiĢtir. ÇalıĢmanın baĢından itibaren sürekli olarak Türkiye‟nin borçlanma serüveninde bugünkü kronik tablodan 1980 ve sonrasının sorumlu olduğunu vurgulamıĢtık ve bu iki grafik borç rakamlarının GSMH‟ya oranlanmıĢ halleriyle de bunu doğrulamaktadırlar. 1923 sonrasını incelerken; ilk evreyi 1938 Atatürk‟ün vefatına kadar olan süre olarak belirlemiĢtik ve bu süreçte kısmen borçlanmanın olmadığı ve kalan yıllarda da sermayeyi millileĢtirme çabalarından bahsetmiĢtik. Lozan ile ekonomik bağımsızlığımız ilan edilmiĢti ve ekonomi dıĢarıya kapanmıĢtı. Bu süreç Atatürk‟ün ölümüyle son bulmuĢ ve yeni evre Ġsmet Ġnönü‟nün cumhurbaĢkanı seçilmesiyle baĢlamıĢtı. 1950‟lere kadar geçen bu sürede Atatürk‟ün izlediği politikaların izinde gidilmiĢ ve 1941 yılında Avrupa ve Amerika baĢta olmak üzere tüm dünyayı karĢı karĢıya getiren II. Dünya SavaĢı‟ndan uzak durulmuĢtu. Dönemin önemli siyasi olayı ise 1946‟da tek partili rejimin yerini çok partili parlamenter sisteme bırakması olmuĢtu. Bu siyasi olay, o dönemde CHP‟ye muhalefet olan DP‟yi hükümetin baĢına getirmiĢ ve ardından DP Dönemi baĢlamıĢtı. Menderes Hükümeti‟nin baĢta olduğu bu yıllar 1960 Askeri Darbesi‟ne kadar devam etmiĢti. Bu hükümet Türkiye‟nin 1922‟de Lozan‟da kazandığı ekonomik bağımsızlığını 1958‟te IMF ile imzalanan borç anlaĢması ile ekonomideki dıĢ etki giderek 69 fazlalaĢmıĢtır. Ancak ikisi arasındaki tek fark; Lozan‟da Avrupa‟nın elindeki ekonomimizi kurtarmaya çalıĢmıĢken, IMF anlaĢmalarıyla ekonomik bağımsızlığımızı yeniden yitirmiĢ oluyorduk. Sonuç olarak Türkiye‟yi ekonomik olarak dıĢa bağımlı hale getirme senaryosunun baĢrol oyuncusu değiĢmiĢti. Petrol Krizi dünya ekonomisine Ģok yaĢatırken 1974 yılı Türkiye‟de de çalkantılıydı, çünkü Kıbrıs sorunu gündemdeydi. Bununla beraber 1960‟larda baĢlayan asker – siyasetçi çekiĢmesinin en hissedilir Ģekilde yaĢandığı bir dönemdi. Ekonomi, siyasetteki istikrarsızlıktan etkileniyordu ve bu hassasiyetini 1970‟lerin ikinci yarısında artan borçlanma rakamlarıyla göstermiĢti. Borçlanmada tehlikeli sularda yüzülmeye baĢlandığı ve oranların yüzde altmıĢlardan daha yüksek seviyelere çıktığı; 1980 – 2005 dönemini, bir bütün olarak ele alırsak, iktisat politikalarının “yapısal uyum” diye adlandırılan serbestleĢme boyutunda bir süreklilik göze çarpmaktadır. Dönemin ilk on yılına Turgut Özal‟ın çeĢitli konumlarda damgasını vurmuĢ olması bu sürekliliğe katkı yapmıĢ; 1991‟de iktidara gelen DYP-SHP iktidarı ise, kısa bir duraksama sonunda ve özellikle Çiller‟in baĢbakanlığından sonra, aynı politikalara bağlanmıĢtı. Hatta REFAH-YOL hükümeti hariç, 1995 sonrası tüm hükümetler için aynı saptama yapılabilir. GörüĢleri açısından bu yeni liberal akıma uyum gösterdiği söylenemeyecek DSP ve ağırlıklı koalisyon hükümeti ile AKP bile, uluslararası finans kuruluĢlarından gelen yeniden yapılanma önerilerine büyük ölçüde teslimiyet göstermiĢlerdi. Bu nedenle borç rakamları önlenemez bir yükseliĢe geçmiĢti. Yine dördüncü Ģekildeki grafiği bir kalp grafiği gibi düĢündüğümüzdeyse; 1980 yılına kadar genel anlamda hayati fonksiyonları çok etkileyemez gibi görünen anlık çarpıntılar yaĢanmıĢtır. Fakat 1980 sonrası Türkiye ekonomisinin her defasında ölümden döndüğü krizler yaĢadığını söylemek çok da abartı olmaz. Her defasında bir öncekinden daha Ģiddetli gelen krizler bir Ģekilde atlatılmıĢ ve bu genellikle borç ertelemeleri sayesinde gerçekleĢmiĢtir. Hatta borçların sürdürülür olup olmadığı uzunca bir süre tartıĢılmıĢtır. Osmanlı borçları, Türkiye‟nin 1980 senesi ve sonrasına bakıldığında masum kalmaktadır. Evet, borçlu gelmiĢtik, ancak bu borçlar tarihin tozlu raflarında yerini çoktan 70 almıĢ görünüyor. Asıl sıkıntı dünya ekonomisine eklemlenmeye çalıĢırken, ekonomiyi büyük ölçüde dıĢa bağımlı hale getirmemizden kaynaklanıyor. Tarih tekerrür edebilir. O nedenle 1838 Balta Limanı AnlaĢması‟nı 1995 Gümrük Birliği AnlaĢması‟na, Düyun-u Umumiye Ġdaresi‟ni IMF‟ye ve BatılılaĢma çabalarını da uygulanan politikalar açısından 1980 sonrasına benzetebiliriz. Eğerki Osmanlı gibi gücünü dünyaya kanıtlamıĢ bir devlet; 1838‟den sonra tamamen serbestleĢen ticareti ve ardından gelen nakit sıkıntısından dolayı Düyun-u Umumiye ile borçlarının düzenlenmesini yabancıların eline bırakmak zorunda kalmıĢ ve buna ancak 60 yıl dayanabilmiĢse, daha yüz yılını bile tamamlayamamıĢ Türkiye‟nin yaptığı borç anlaĢmalarının da benzer sıkıntılar doğurmayacağından emin olamayız. Osmanlı‟nın borçlanmaya baĢladığı tarihten 1881 yılında Düyun-u Umumiye‟ye kadar geçen ilk dönem, hızla borçlanmanın yaĢandığı bir dönemdi. Ancak yine de Osmanlı bütçelerini incelediğimizde; borç geri ödemeleri için ayrılan payın yüzde yirmileri aĢmadığını görmüĢtük. Osmanlı borçlanmasının ikinci dönemin de ise birinci döneme kıyasla daha yavaĢ borçlanıldığını ama en nihayetinde 1923‟te Cumhuriyet‟in ilanı ile Osmanlı‟ya ait herĢeyin tarih olmasıyla o an için borçlar meselesi de kapanmıĢtı. Daha sonra Cumhuriyet Türkiyesi‟nin borçlanma süreci yine bölümler halinde aktarılmıĢtı ve buradaki bulgular belli bir süre Osmanlı dönemi borçlanmasından farklı gözükmüyordu. Bu arada bir de Osmanlı borçları meselesi vardı ve 1922 yılında Lozan AnlaĢması‟yla taraflar bu konuda anlaĢmaya varmıĢ ve Türkiye kendi payına düĢen borçları kabul etmiĢ ve bunları 1930 yılından sonra geri ödemeye baĢlamıĢtı. Ġlk döneme damgasını vuran ilk süreç Atatürk‟ün baĢta olduğu dönemdi. Milli ekonomi ve sermayenin millileĢmesi asıl hedefti. Egemenlik kayıtsız Ģartsız milletindi ama bir de tam bağımsızlık Ģarttı, dolayısıyla ekonomik bağımlılığımız sona ermeliydi. Bu nedenle imzalanan Lozan AnlaĢması 23 Temmuz 1922‟de Türkiye‟yi tam anlamda bağımsızlaĢtırmıĢtı. Bu nedenle yapılanma konusunda herhangi bir ülkenin yaptırımıyla karĢılaĢmamıĢtık. Mustafa Kemal‟in her alandaki ileri görüĢlülüğü borçlanma politikalarında da kendisini göstermiĢti ve genç Cumhuriyet ilk yıllarında hiç borçlanmamıĢtı. Borçlanmanın 71 baĢladığı 1930‟lardan sonra da önce iç kaynaklara baĢvurulmuĢtu. O döneme ait dıĢ borç rakamları ise Osmanlı‟dan kalan borçları ile iç kaynakların yeterli olamadığı zamanlarda alınan dıĢ kaynaklardı. Dolayısıyla Cumhuriyet‟in ilk dönemi olan 1923 – 1938 yılları arası millileĢme çabaları içerisinde hedeflere uygun borçlanma politikaları izlenmiĢti. Ġsmet Ġnönü‟nün cumhurbaĢkanı seçilmesiyle baĢlayan süreç serüvenin ikinci bölümünü oluĢturuyordu. Bu dönem; savaĢ yaralarını sarmaya çalıĢan dünya ekonomisinin, aradan otuz yıl bile geçmeden tekrar savaĢacağı II. Dünya SavaĢı‟nı kapsadığı için kıtlıkların yaĢandığı bir dönemdi. Her ne kadar Türkiye savaĢa girmemiĢ olsa da etkilerinden korunamamıĢtı. Yine bu dönem Cumhuriyet Türkiyesi için hem siyasi hem de iktisadi anlamda önemli bir dönüm noktası niteliği taĢıyan 1946 senesini de içeriyordu. Bu tarihte Türkiye tek parti reiminden çok partili parlamenter rejime geçmiĢti ve bu süreci daha sonra iktidar olacak Demokrat Parti hükümeti dönemi devam ettirecekti. Demokrat Parti‟nin iktidar olmasıyla baĢlayan yeni dönem iktisadi anlamda bir dönüm noktasıydı, çünkü Türkiye 1930 yılından o ana kadar kesintisiz olarak; kapalı, korumacı, dıĢ dengeye dayalı ve içe dönük iktisat politikaları izlemiĢti ve bu yeni dönemde bu katı politikalarda yavaĢ yavaĢ gevĢeme söz konusuydu. Bu dönemde borç rakamlarında azalmanın olduğundan bahsetmiĢtik ve hatta 1950‟li yılları kısmen bolluk ekonomisi gibi algılayabilmiĢtik. DıĢa açık ekonomi politikaları ve savaĢ sonrası geniĢleme konjonktürü burada baĢrol oyuncularıydı ve bu durum çok geçmeden yerini durgunluğa bırakacaktı. Yukarıda bahsettiğimiz durgunluk özellikle 1954 sonrası baĢlayıp 1960 yılının sonuna kadar devam etmiĢti. Ayrıca yine hatırlamadan geçmememiz gereken bir noktanın daha vardı ki o da; Türkiye Cumhuriyeti olarak Osmanlı‟dan devraldığımız borçların son taksidini ödediğimiz 1954 yılıydı. Genel anlamda 1950 – 1960 arası yılları önce tıkanmanın, ardından da yeniden uyumun yaĢandığı bir dönem olarak aktarmıĢtık. Kapitalist toplumlarda tüketim kalıpları değiĢiyordu ve bu değiĢim çok geçmeden Tükiye‟yi de etkisi altına almıĢtır. Dolayısıyla 1960 – 1970 dönemi daha önceki 72 dönemlerden daha farklıydı. Ġthal ikameci politikalar değiĢen tüketim kalıpları sayesinde köylü ve kentlinin elindeki birikimi ekonomiye aktarmayı hedeflemiĢ ve böylelikle kaynak yaratmak istemiĢti. Böylelikle dıĢa bağımlılık artmıĢ ve borçlanma rakamları giderek yükselmiĢti. Daha sonra 1970 – 1980 arası yıllara bakmıĢtık ve bu dönemdeki en önemli ekonomik olay olarak 1974 Petrol Krizi‟nden bahsetmiĢtik. Öyleki ekonomide rahat bir gidiĢ varmıĢ gibi algılanan duruma bu kriz kesinlikle son vermiĢti. Bu global kriz Türkiye‟yi de etkilemiĢ ve kaynak bulmadaki sıkıntılardan dolayı borçları düĢme eğilimine sokmuĢtu. Ancak 1980‟lere gelen kadarki süreç içerisinde, Türkiye ekonomisinin borç rakamlarını GSMH‟ya oranladığımızda; iç borçlanmanın yüzde yirmileri, dıĢ borçlanmanın yine yüzde yirmileri ve toplam borçlanmanın da yüzde kırkı geçmediğini görmüĢtük. Ancak bu tablo 1980‟den sonra hızla değiĢime uğramıĢtı. Bu değiĢimin temelinde dıĢa açılımın hız kazanması yatıyordu ve bu durum Türkiye‟yi, özellikle 1980‟li yıllardan sonra ağır borç yükü ile iç içe yaĢayan bir ülke konumuna getirmiĢti. Bu durumda, ülkenin geliĢmiĢlik seviyesinin payı olduğu kadar, siyasi belirsizlikler, kamu harcamalarında frenlenemeyen artıĢlar, politik yozlaĢma ve yolsuzlukların da önemli rolü vardı. Ülke, hangi dönemde olursa olsun borçlar devam etmiĢ, ancak borçların kaynakları ve vade yapıları farklılık göstermiĢti. Bu döneme 24 Ocak Kararları ve 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi damgasını vurmuĢtu. Alınan kararlar 1987 yılına kadar uygulanmıĢtı. Genel anlamda sıkı maliye ve para politikalarını içeren kararlar sayesinde kısa bir süre için borç miktarında azalmalar sağlanabilmiĢti, ancak Ağustos 1989‟da sermaye hareketlerinin serbestleĢmesiyle borç miktarı tekrar yükselmeye baĢlamıĢtı. 1980 – 1990 dönemi kamu gelirlerinde yeni düzenlemelerin yapıldığı bir dönem olmasına rağmen, harcamaların kısıtlanamaması finansman açısından sıkıntı yaratmıĢtı ve bu da iç borçlanmanın büyük boyutlara ulaĢmasına neden olmuĢtu. 1990‟dan sonra da durum değiĢmemiĢ ve 2005 yılına kadar Türkiye dıĢa bağımılılığının faturasını ağır krizlerle ödemiĢ ve o krizlerdeki kayıplarını bir sonraki nesillere kötü bir miras olarak bırakmıĢtır. 73 Aslına bakarsak; borç almak ve borçlu olmak kötü bir durum değildir. Önemli olan borcu kullandığımız yerdir çünkü; yatırımlara aktarılan borç, er ya da geç kendisini geri ödeyeceği için rasyonaldir. Hatta eldeki nakiti kullanmak yerine, uygun maliyetli borçlanma iktisadi açıdan son derece anlamlıdır. Dolayısıyla önemli olan borçlanmanın gerçekten gerekli ve akılcı olup olmadığının analizinin iyi bir Ģekilde yapılabilmesidir. Dünyadaki büyük güçlerin iĢtahını kabartan dünyaya hakim olma hırsı; bugün, önce küçük ekonomileri sonra da geliĢmekte olan ekonomileri yutmak için elinden geleni yapmaktadır. Göz boyayan vaatler, ülke menfaatineymiĢ gibi gözüken anlaĢmalar ve bir sürü diplomatik oyunlarla belki de sonu ne olacak diye merak edilen çok anlamsız bir güç savaĢını yaĢamaktayız. Ayrıca üzerinde durulması gereken bir baĢka nokta daha vardır. O da Osmanlı‟nın borçlanma sürecinin hiçbir anının, ölçülebilir objektif veriler açısından Türkiye‟nin özellikle son yıllardaki durumundan daha kötü bir tablo ortaya koymadığıdır. Özellikle gazetelerde köĢe yazarlarının sık sık yaptığı; “Osmanlı kadar kötü durumdayız.” gibi benzetmelerin de gerçeklerden oldukça uzakta durduğu, rakamlar sayesinde netleĢmektedir. Ancak Ģu da bir gerçektir ki Osmanlı borçlanmasının sonuçları siyasi açıdan yıkıcı olmuĢ ve Osmanlı‟yı yarı sömürge haline getirmiĢtir. Her ne kadar aynı Ģartlar ve ortamlar mevcut olmasa da geçmiĢ ders almamız için arkamızda uzanmaktadır. GeçmiĢte yaĢanmıĢ olayları idrak etmek ve onların sonuçlarını bugünkü sosyo-ekonomik ve politik bağlamda yeniden yorumlamak gerekir. 74 KAYNAKÇA Açba,Sait. 2004. Osmanlı Devleti‟nin DıĢ Borçlanması. Kocatepe Üniversitesi. Afyon AkdiĢ, Muhammet. 1995. Türkiye‟nin Borç GeliĢimi, Sorunlar-Öneriler. Pamukkale Üniversitesi ĠĠBF Dergisi. Denizli Ana Britanica Ansiklopedisi. 1998. Cilt III : 175. AteĢ, Gürkan. 2002. Borç Yönetim Ofisi ve Türkiye Uygulaması Üzerine Bir ÇalıĢma. Hazine MüsteĢarlığı Matbaası Ankara Bahçeci, Sema. 1997. “Ortodoks ve Heterodoks Ġstikrar Programları: SeçilmiĢ Ülke Deneyimleri ve Türkiye Örneği”. http://ekutup.dpt.gov.tr/ekonomi/politika/bahcecis/istikrar.hml.,EriĢim 16/07/2007 Barkan, Omer Lutfi. 1962. Ġktisat Tarihi Ders Notları. Ġstanbul Üniversitesi. Ġstanbul Boratav, Korkut. 1988. Türkiye Ġktisat Tarihi 1908 - 1985 Gerçek Kitabevi. Ġstanbul Boratav, Korkut. 1989. Türkiye Ġktisat Tarihi(1908-1985). Ġstanbul Cem, Ġsmail. 1995. Türkiye‟de Geri KalmıĢlığın Tarihi, Cem Yayınevi, Ġstanbul Cezar, Yavuz. 1986. Osmanlı Maliyesinde Bunalım Ve DeğiĢim Dönemi (XVIII. Yy. dan Tanzimat‟a Mali Tarihi). Alan Yayıncılık. Ġstanbul Çavdar, Tevfik. 2003. Türkiye Ekonomisinin Tarihi.Ġmge Kitabevi. Ankara Çizakça, Murat. 1999. Ġslam Dünyası'nda ve Batı'da ĠĢ Ortaklıkları Tarihi. Tarih Vakfı Yurt Yayınları. Ġstanbul Demircan, Esra Siverekli. 2004. Türkiye, Ekonomik Kriz, Borç Üçgeni. Muğla Üniversitesi TartıĢma Tebliğleri. Muğla DPT Ġstatistikleri Du Velay, A. 1978. Türkiye Maliye Tarihi. M.B. Tetkik Kurulu Yayınları. No: 178. Ankara Eldem, Vedat. 1970. Osmanlı Ġmparatorluğu'nun Ġktisadi ġartları Hakkında Bir Tetkik. Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları. Ġstanbul Eldem, Vedat. 1994. Harp Ve Mütareke Yıllarında Osmanlı Ġmparatorluğu'nun Ekonomisi. Türk Tarih Kurumu. Ankara Evgin,Tülay. 1996. DıĢ Borçlanma Ve DıĢ Borçlarımızda Yapılan Düzenlemeler. Gazi Üniversitesi ĠĠBF, Ekonomik YaklaĢım, Sayı:23. Ankara 75 Evgin, Tülay. 2000. Dünden Bugüne DıĢ Borçlarımız Hazine MüsteĢarlığı Matbaası Ankara Genç, Mehmet. 2005. Osmanlı Ġmparatorluğu'nda Devlet ve Ekonomi. Ötüken Yayınları. Ġstanbul Goloğlu, Mahmut. 1971. Cumhuriyete Doğru. BaĢnur Matbaası. Ankara Güran,Tevfik. 1989. Tanzimat Döneminde Osmanlı Maliyesi: Bütçeler ve Hazine Hesapları. Türk Tarih Kurumu Basımevi. Ankara Güran, Tevfik. 2007. Osmanlı Kamu Maliyesi, 1839-1918. Osmanlı Maliyesi: Kurumlar ve Bütçeler 1. Osmanlı Bankası Yayınları. Ġstanbul Güran, Tevfik. 2007. Osmanlı Kamu Maliyesi 1839-1918, Osmanlı Maliyesi: Kurumlar ve Bütçeler 1. Osmanlı Bankası Yayınları. 71-72. Ġstanbul Gürsel, Seyfettin. 1985. 1838 Osmanlı - Ġngiliz Ticaret AntlaĢması. Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi. Cilt III. ĠletiĢim Yayınları. Gürsel, Seyfettin. 1985. Osmanlı DıĢ Borçları. Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi. Cilt III. ĠletiĢim Yayınları. Hazine MüsteĢarlığı Ġstatistikleri. Hazine MüsteĢarlığı. 2001. Türkiye‟nin Güçlü Ekonomiye GeçiĢ Programı. Ġnalcık, Halil. 2003. Osmanlı Ġmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600), çev. RuĢen Sezer, YKY, 2. Baskı, Ġstanbul Ġnalcık, Halil. 2004. Osmanlı Ġmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi. Cilt 1. Eren Kitabevi. Ġstanbul Ġnan, Afet. 1970. Tarihten Bugüne. Türkiye ĠĢ Bankası Kültür Yayınları. Ankara Karacan, Ali Ġhsan. 1993. Disponsibilite Bankalara Mı Ekonomiye Mi Yük?. Finans Dünyası. ġubat Sayısı. sy 25-27 Karal, Enver Ziya. 1998. Osmanlı Tarihi, TTK, c.VIII, Ankara Karamursal, Ziya. 1989. Osmanlı Mali Tarihi Hakkında Tetkikler. Türk Tarih Kurumu. Ankara Kazgan, Gülten. 1999. Tanzimattan XXI. Yüzyıla Türkiye Ekonomisi: 1. KüreselleĢmeden 2. KüreselleĢmeye. Altın Kitaplar Yayınları. Ġstanbul Kepenek, Yakup. 1986. Türkiye Ekonomisi. Teori Yayınları Ankara Kılıçbeyli, Elif Hatun. Avrupa‟da Ġmparatorluklar ve PaylaĢım Sorunları. Çukurova Üniversitesi ĠĠBF Dergisi. Adana 76 Kıray, Emine. 1995. Osmanlı‟da Ekonomik Yapı Ve DıĢ Borçlar. ĠletiĢim Yayınları. Ġstanbul Koraltürk, Murat. 1995. 1875 Moratoryumu. Tarih ve Toplum Dergisi. ĠletiĢim Yayınları. Ekim 1995:sayı 142:263 Kuruç, Bilsay. 1987. Mustafa Kemal Döneminde Ekonomi.Bilgi Yayınevi. Ankara Noviçev, A. D. 1979. Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun Yarı SömürgeleĢmesi. çev. Nabi Dinçer, Onur Yayınları. Ankara Ortaylı, Ġlber. 2003. Ġmparatorluğun En Uzun Yüzyılı. ĠletiĢim Yayınları, 15. Baskı Ġstanbul Öner, Erdoğan. 2001. Mali Olaylar Ve Düzenlemeler IĢığında Osmanlı Ġmparatorluğu Ve Cumhuriyet Döneminde Mali Ġdare. 359. T.C. Maliye Bakanlığı. Ankara Özçelik, Ayfer. 1999. Osmanlı Devleti‟nin ÇöküĢü. Ecdad Yayınları, I. Baskı. Ankara Pamuk, ġevket. 1984. Osmanlı Ekonomisi ve Dünya Kapitalizmi (1820 - 1913). Yurt Yayınları. Ankara Pamuk, ġevket. 1987. "Ġthal Ġkamesi, Döviz Darboğazları ve Türkiye, 1947-1979". Kriz , Gelir Dağılımı ve Türkiye‟nin Alternatif Sorunu, içinde, 2. Baskı, Kaynak Yayınları. Ġstanbul Pamuk, ġevket. 1994. Osmanlı Ekonomisinde Bağımlılık Ve Büyüme 1820-1913. Türkiye Ekonomik Ve Toplumsal. Ġstanbul Pamuk, ġevket. 2005. Osmanlı - Türkiye Ġktisadi Tarihi 1500-1914. ĠletiĢim Yayınları. Ġstanbul Quataert,Donald. 2000. “Düyun-I Umumiye‟nin Ġstihdam Politikaları.” Çev:AhmetFethi.Toplumsal Tarih Dergisi.Sayı 79:15-17. Sander, Oral. 2002. Siyasi Tarih Ġlkçağlardan 1918‟e. Ġmge Yayınları.10. Baskı. Ġstanbul Sayar, Nihad S. 1978. Türkiye Ġmparatorluk Dönemi Siyasi, Askeri, Ġdari Ve Mali Olayları. Ġ.Ġ.T.Ġ.A. Nihad Sayar Yayınevi. Ġstanbul Sönmez, Mustafa. 1978. Kapitalist Devlet ĠĢletmeleri ve Türkiye. Tüm Ġktisatçılar Birliği Yayınları No: 2. Ankara ġahin, Hüseyin. 2000. Türkiye Ekonomisi. Ezgi Kitabevi Yayınları. Bursa Tabakoğlu, Ahmet. 1985. Gerileme Dönemine Girerken Osmanlı Maliyesi. Dergah Yayınları Ġstanbul Tabakoğlu, Ahmet. 2005. Türk Ġktisat Tarihi. Dergah Yayınları. Ġstanbul 77 Tabakoğlu, Ahmet. 2007. Osmanlı Devleti'nin Ġç Hazinesi. Osmanlı Maliyesi: Kurumlar ve Bütçeler 1. Osmanlı Bankası Yayınları. Ġstanbul Tanzimat‟tan Cumhuriyet‟e Türkiye Ansiklopedisi. 1985. cilt 4, ĠletiĢim Yayınları. Ġstanbul Tayanç, Tunç. 1973. SanayileĢme Sürecinde 50 Yıl. Milliyet Yayınları TCMB Ġstatistikleri TCMB. 1999. Yıllık Rapor Tezel,Yahya S. 1994. Cumhuriyet Döneminin Ġktisadi Tarihi. Ġstanbul TUĠK Ġstatistikleri Turgut, Serdar. 1991. Demokratik Parti Döneminde Türkiye Ekonomisi. Ankara. Yenal, Oktay. 2001. Cumhuriyet‟in Ġktisat Tarih. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Yayını. Ankara Yeniay, Ġ. Hakkı. 1964. Yeni Osmanlı Borçlar Tarihi Ġstanbul Üniversitesi, Ġktisat Fakültesi. Ġstanbul Yerasimos, Stefanos. 1977. AzgeliĢmiĢlik Sürecinde Türkiye. Cilt 2. Gözlem Yayınları. Ġstanbul www.tcmb.gov.tr www.tuik.gov.tr www.maliye.gov.tr www.hazine.gov.tr 78 EKLER Ek-1. Toplam Borçların Bütçe Giderlerine Oranları Mali Yıllar 1854-1855 1855-1856 1856-1857 1857-1858 1858-1859 1859-1860 1860-1861 1861-1862 1862-1863 1863-1864 1864-1865 1865-1866 1866-1867 1867-1868 1868-1869 1869-1870 1870-1871 1871-1872 1872-1873 1873-1874 1874-1875 1875-1876 1876-1877 1877-1878 1878-1879 1879-1880 1880-1881 1881-1882 1882-1883 1883-1884 1884-1885 1885-1886 1886-1887 1887-1888 1888-1889 1889-1890 1890-1891 1891-1892 1892-1893 1893-1894 1894-1895 1895-1896 Toplam Borç Bütçe Giderleri 48.007.917 0 135.406.500 0 123.932.526 197.227.899 224.216.892 215.929.409 313.148.799 405.971.914 475.977.336 0 570.240.323 556.095.189 565.157.500 735.823.500 724.648.000 917.965.000 945.270.000 1.087.306.500 943.759.000 1.486.924.500 997.165.000 1.740.350.000 1.108.129.548 389.983.374 659.557.207 467.306.069 450.804.191 462.558.357 1.523.660.339 2.195.000.957 2.756.850.185 2.019.787.663 2.090.992.142 2.153.426.600 568.520.800 572.458.644 607.132.441 554.539.097 532.517.165 541.367.381 574.870.824 589.852.672 653.520.975 2.272.113.405 2.101.709.550 2.115.399.124 1.992.728.626 1.984.208.222 1.929.092.173 2.142.220.051 2.041.096.591 2.095.262.926 79 929.362.500 1.131.590.000 1.200.665.935 1.386.073.678 1.311.636.964 1.393.407.544 1.490.693.048 1.484.502.492 1.602.836.185 1.679.593.840 1.868.318.076 2.072.870.500 2.036.084.000 2.070.929.500 2.276.533.500 2.140.445.000 2.618.661.500 2.531.458.000 2.892.909.500 2.572.624.000 4.628.324.000 Toplam Borç/ Bütçe Giderleri 0,04 0,00 0,15 0,00 0,10 0,14 0,17 0,15 0,21 0,27 0,30 0,00 0,34 0,30 0,27 0,36 0,35 0,40 0,44 0,42 0,37 0,51 0,39 0,38 0,00 0,26 0,30 0,17 0,22 0,22 0,00 0,00 0,00 0,25 0,27 0,29 0,28 0,27 0,28 0,27 0,29 0,31 Mali Yıllar 1896-1897 1897-1898 1898-1899 1899-1900 1900-1901 1901-1902 1902-1903 1903-1904 1904-1905 1905-1906 1906-1907 1907-1908 1908-1909 1909-1910 1910-1911 1911-1912 1912-1913 1913-1914 1914-1915 1915-1916 1916-1917 1917-1918 1918-1919 1919-1920 1920-1921 1921-1922 1922-1923 Toplam Borç Bütçe Giderleri 648.325.354 645.930.610 699.292.424 742.277.545 718.307.494 714.031.742 705.391.409 0 733.038.345 716.297.043 705.662.497 0 874.233.664 802.473.465 817.022.367 837.099.647 848.271.131 2.301.039.735 1.844.934.941 1.909.051.538 2.017.648.080 2.087.782.311 2.187.252.290 2.197.840.577 2.439.350.205 2.123.195.406 2.196.223.279 2.536.456.561 1.165.845.728 1.200.596.273 1.058.911.867 1.131.192.669 991.776.775 3.401.200.396 3.565.754.557 3.972.472.045 5.330.451.155 5.196.971.199 2.868.712.914 3.053.954.572 3.569.378.397 3.623.318.587 3.467.667.170 Toplam Borç/ Bütçe Giderleri 0,28 0,35 0,37 0,37 0,34 0,33 0,32 0,00 0,35 0,33 0,28 0,00 0,30 0,26 0,23 0,23 0,24 0,00 0,34 0,34 0,27 0,21 0,19 0,00 0,00 0,00 0,00 Kaynak: Güran, Tevfik. 2003. Osmanlı Mali Ġstatistikleri Bütçeler 1841 – 1918. T.C. BaĢbakanlık Devlet Ġstatistik Enstitüsü Tarihi Ġstatistikler Dizisi Cilt 7 80 Ek-2. 1854 – 1923 Yılları Arası DıĢ Borç, Toplam Borç ve Bütçe ĠliĢkileri Yıllar 1854-1855 1855-1856 1856-1857 1857-1858 1858-1859 1859-1860 1860-1861 1861-1862 1862-1863 1863-1864 1864-1865 1865-1866 1866-1867 1867-1868 1868-1869 1869-1870 1870-1871 1871-1872 1872-1873 1873-1874 1874-1875 1875-1876 1876-1877 1877-1878 1878-1879 1879-1880 1880-1881 1881-1882 1882-1883 1883-1884 1884-1885 1885-1886 1886-1887 1887-1888 1888-1889 1889-1890 1890-1891 1891-1892 1892-1893 1893-1894 1894-1895 1895-1896 1896-1897 1897-1898 1898-1899 1899-1900 Toplam Borç/ Bütçe 0,00 0 Bütçe 1.108.129.548 DıĢ Borç/ Bütçe 0,00 72.550.000 111.377.890 92.230.535 104.749.409 122.985.299 175.785.299 229.024.050 66.538.500 0 72.550.000 111.377.890 92.230.535 104.749.409 122.985.299 175.785.299 229.024.050 929.362.500 1.131.590.000 1.200.665.935 1.386.073.678 1.311.636.964 1.393.407.544 1.490.693.048 1.484.502.492 1.602.836.185 0,07 0,00 0,06 0,08 0,07 0,08 0,08 0,12 0,14 0,07 0,00 0,06 0,08 0,07 0,08 0,08 0,12 0,14 290.143.500 287.320.000 290.374.500 442.853.500 424.819.000 619.724.000 651.523.000 784.437.000 631.234.500 720.320.000 444.481.500 991.132.500 290.143.500 556.095.189 565.157.500 735.823.500 724.648.000 917.965.000 945.270.000 1.087.306.500 943.759.000 1.486.924.500 997.165.000 1.740.350.000 1.679.593.840 1.868.318.076 2.072.870.500 2.036.084.000 2.070.929.500 2.276.533.500 2.140.445.000 2.618.661.500 2.531.458.000 2.892.909.500 2.572.624.000 4.628.324.000 0,17 0,15 0,14 0,22 0,21 0,27 0,30 0,30 0,25 0,25 0,17 0,21 0,17 0,30 0,27 0,36 0,35 0,40 0,44 0,42 0,37 0,51 0,39 0,38 82.074.003 209.647.961 209.647.961 389.983.374 659.557.207 467.306.069 450.804.191 462.558.357 1.523.660.339 2.195.000.957 2.756.850.185 2.019.787.663 2.090.992.142 2.153.426.600 0,05 0,10 0,08 0,00 0,00 0,00 0,26 0,30 0,17 0,22 0,22 0,00 568.520.800 572.458.644 607.132.441 554.539.097 532.517.165 541.367.381 574.870.824 589.852.672 653.520.975 648.325.354 645.930.610 699.292.424 742.277.545 2.272.113.405 2.101.709.550 2.115.399.124 1.992.728.626 1.984.208.222 1.929.092.173 2.142.220.051 2.041.096.591 2.095.262.926 2.301.039.735 1.844.934.941 1.909.051.538 2.017.648.080 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,25 0,27 0,29 0,28 0,27 0,28 0,27 0,29 0,31 0,28 0,35 0,37 0,37 DıĢ Borç 66.538.500 Toplam 81 Yıllar 1900-1901 1901-1902 1902-1903 1903-1904 1904-1905 1905-1906 1906-1907 1907-1908 1908-1909 1909-1910 1910-1911 1911-1912 1912-1913 1913-1914 1914-1915 1915-1916 1916-1917 1917-1918 1918-1919 1919-1920 1920-1921 1921-1922 1922-1923 1923 1924 1925 1926 1927 1928 1929 1930 1931 1932 1933 1934 1935 1936 1937 1938 1939 1940 1941 1942 1943 1944 1945 1946 1947 DıĢ Borç 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 46,5 89,3 182,0 189,0 197,0 163,0 146,4 162,0 252,8 264,2 273,2 276,9 302,1 277,0 268,0 257,0 733.038.345 716.297.043 705.662.497 Bütçe 2.087.782.311 2.187.252.290 2.197.840.577 2.439.350.205 2.123.195.406 2.196.223.279 2.536.456.561 DıĢ Borç/ Bütçe 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 Toplam Borç/ Bütçe 0,34 0,33 0,32 0,00 0,35 0,33 0,28 874.233.664 802.473.465 817.022.367 837.099.647 848.271.131 2.868.712.914 3.053.954.572 3.569.378.397 3.623.318.587 3.467.667.170 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,30 0,26 0,23 0,23 0,24 1.165.845.728 1.200.596.273 1.058.911.867 1.131.192.669 991.776.775 3.401.200.396 3.565.754.557 3.972.472.045 5.330.451.155 5.196.971.199 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,34 0,34 0,27 0,21 0,19 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 46,5 206,3 347,4 379,5 395,4 401,1 419,8 451,9 631,6 813,8 1.006,0 1.063,2 1.126,5 1.116,7 875,7 611,6 63,1 70,0 110,1 90,2 102,6 103,1 103,1 99,1 85,8 100,0 101,5 172,1 206,0 200,3 227,9 237,4 280,6 406,0 438,6 675,7 777,9 822,5 458,5 562,9 554,7 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,46 0,88 1,06 0,92 0,98 0,72 0,62 0,58 0,62 0,60 0,40 0,36 0,37 0,60 0,48 0,46 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,46 2,03 2,02 1,84 1,97 1,76 1,77 1,61 1,56 1,86 1,49 1,37 1,37 2,44 1,56 1,10 Toplam 718.307.494 714.031.742 705.391.409 82 Yıllar 1948 1949 1950 1951 1952 1953 1954 1955 1956 1957 1958 1959 1960 1961 1962 1963 1964 1965 1966 1967 1968 1969 1970 1971 1972 1973 1974 1975 1976 1977 1978 1979 1980 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 DıĢ Borç 303,0 249,0 277,0 268,0 294,0 269,0 304,0 346,0 420,0 430,0 426,0 489,0 558,0 611,0 732,0 659,0 856,0 1.434,0 1.597,0 1.710,0 1.883,0 2.052,0 2.297,0 2.467,0 2.567,0 2.914,0 3.150,0 3.250,0 4.037,0 4.609,0 6.291,0 14.234,0 16.227,0 16.841,0 17.619,0 18.385,0 20.659,0 25.476,0 32.101,0 40.228,0 40.722,0 41.021,0 44.000,0 50.489,0 55.592,0 67.356,0 65.601,0 73.000,3 Bütçe Toplam 872,4 745,5 919,9 982,3 1.044,0 1.090,4 1.161,1 1.274,6 1.384,3 1.572,9 1.711,7 1.774,7 1.407,8 1.599,9 1.854,2 1.914,6 2.167,1 2.822,9 3.363,7 3.732,2 4.160,8 4.563,1 4.492,8 4.436,3 4.924,1 5.664,0 6.279,5 7.862,2 10.153,0 12.124,4 13.727,6 25.285,9 23.184,8 24.554,2 26.529,2 32.673,3 32.233,6 38.924,4 47.815,1 60.355,4 60.815,9 59.773,5 64.109,1 73.875,8 83.850,9 99.737,0 92.434,0 102.756,5 83 498,9 557,5 524,1 568,0 803,2 819,3 916,0 1.181,7 1.245,4 1.486,7 1.777,5 2.402,9 1.144,7 1.264,7 1.013,1 1.302,8 1.503,7 1.609,8 1.916,5 2.254,2 2.369,1 2.820,8 2.898,2 3.088,8 3.637,2 4.592,0 5.660,6 7.982,4 9.774,8 13.471,7 14.445,5 16.282,6 14.490,3 13.969,2 10.281,5 12.423,1 11.439,0 11.125,2 11.171,8 15.055,0 14.499,7 17.348,9 24.788,7 31.198,5 32.244,0 43.970,8 30.122,4 37.400,5 DıĢ Borç/ Bütçe 0,61 0,45 0,53 0,47 0,37 0,33 0,33 0,29 0,34 0,29 0,24 0,20 0,49 0,48 0,72 0,51 0,57 0,89 0,83 0,76 0,79 0,73 0,79 0,80 0,71 0,63 0,56 0,41 0,41 0,34 0,44 0,87 1,12 1,21 1,71 1,48 1,81 2,29 2,87 2,67 2,81 2,36 1,78 1,62 1,72 1,53 2,18 1,95 Toplam Borç/ Bütçe 1,75 1,34 1,76 1,73 1,30 1,33 1,27 1,08 1,11 1,06 0,96 0,74 1,23 1,27 1,83 1,47 1,44 1,75 1,76 1,66 1,76 1,62 1,55 1,44 1,35 1,23 1,11 0,98 1,04 0,90 0,95 1,55 1,60 1,76 2,58 2,63 2,82 3,50 4,28 4,01 4,19 3,45 2,59 2,37 2,60 2,27 3,07 2,75 Yıllar 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 DıĢ Borç 79.000,4 84.000,2 96.000,3 103.000,1 118.000,5 113.000,5 130.000,0 145.000,0 162.000,2 171.000,0 Toplam 117.692,3 125.319,2 140.520,8 157.555,5 176.394,6 212.687,2 229.525,7 275.192,8 319.807,7 353.564,0 Bütçe 48.413,1 52.546,1 59.703,7 66.848,2 74.719,1 65.593,5 76.691,9 93.802,8 99.135,2 108.963,0 DıĢ Borç/ Bütçe 1,63 1,60 1,61 1,54 1,58 1,72 1,70 1,55 1,63 1,57 Toplam Borç/ Bütçe 2,43 2,38 2,35 2,36 2,36 3,24 2,99 2,93 3,23 3,24 Kaynak: Güran, Tevfik. 2003. Osmanlı Mali Ġstatistikleri Bütçeler 1841 – 1918. T.C. BaĢbakanlık Devlet Ġstatistik Enstitüsü Tarihi Ġstatistikler Dizisi Cilt 7 www.maliye.gov.tr internet sitesindeki istatistiklerden yararlanılarak hazırlanmıĢtır. 14 Bütçe verileri Osmanlı dönemi için Osmanlı Lirası iken, Cumhuriyet dönemindeki her veri Amerikan Dolarına çevrilmiĢtir. (Çevirimde kullanılan döviz kurları için bakınız Ek-1) Osmanlı dönemi için de kurlar elde edilmiĢ olmasına rağmen, değerlendirmeler rakamların birbirlerine oranlanması üzerinden yapılacağı için herhangi bir fark saptanmamıĢtır. 14 84 Ek-3. Düyun-u Umumiye Denetiminin Bütçe Giderleri Ġçerisindeki Payı Yıllar Düyun-u Umumiye Bütçe Giderleri Borç/Gider 1882-1883 450.804.191 2.019.787.663 0,22 1883-1884 462.558.357 2.090.992.142 0,22 2.153.426.600 0,00 1884-1885 1887-1888 568.520.800 2.272.113.405 0,25 1888-1889 572.458.644 2.101.709.550 0,27 1889-1890 607.132.441 2.115.399.124 0,29 1890-1891 554.539.097 1.992.728.626 0,28 1891-1892 532.517.165 1.984.208.222 0,27 1892-1893 541.367.381 1.929.092.173 0,28 1893-1894 574.870.824 2.142.220.051 0,27 1894-1895 589.852.672 2.041.096.591 0,29 1895-1896 653.520.975 2.095.262.926 0,31 1896-1897 648.325.354 2.301.039.735 0,28 1897-1898 645.930.610 1.844.934.941 0,35 1898-1899 699.292.424 1.909.051.538 0,37 1899-1900 742.277.545 2.017.648.080 0,37 1900-1901 718.307.494 2.087.782.311 0,34 1901-1902 714.031.742 2.187.252.290 0,33 1902-1903 705.391.409 2.197.840.577 0,32 1904-1905 733.038.345 2.123.195.406 0,35 1905-1906 716.297.043 2.196.223.279 0,33 1906-1907 705.662.497 2.536.456.561 0,28 1908-1909 874.233.664 2.868.712.914 0,30 1909-1910 802.473.465 3.053.954.572 0,26 1910-1911 817.022.367 3.569.378.397 0,23 1911-1912 837.099.647 3.623.318.587 0,23 1912-1913 848.271.131 3.467.667.170 0,24 1914-1915 1.165.845.728 3.401.200.396 0,34 1915-1916 1.200.596.273 3.565.754.557 0,34 1916-1917 1.058.911.867 3.972.472.045 0,27 1917-1918 1.131.192.669 5.330.451.155 0,21 1918-1919 991.776.775 5.196.971.199 0,19 Kaynak: Güran, Tevfik. 2003. Osmanlı Mali Ġstatistikleri Bütçeler 1841 – 1918. T.C. BaĢbakanlık Devlet Ġstatistik Enstitüsü Tarihi Ġstatistikler Dizisi Cilt 7 85 Ek-4. Osmanlı Borçlanmasının Ġkinci Döneminde Aracı KuruluĢlar Yıllar Borç Tutarı (Osmanlı Lirası) 1886 1888 1888 1890 1890 1891 1893 1894 1894 1896 1902 1903 1903 1904 1905 1905 1906 1908 1908 1909 1910 1911 1911 1913 1913 1914 6.500.000 263.160 1.550.000 4.999.500 8.160.000 6.951.000 1.000.000 1.760.000 9.033.500 3.272.700 8.600.000 2.376.600 2.666.500 2.750.000 5.306.664 2.640.000 9.537.000 9.987.000 4.711.124 7.000.004 1.712.304 1.000.000 7.040.000 818.970 1.485.000 22.000.000 Aracı KuruluĢ Osmanlı Bankası Deutsche Bank Osmanlı Bankası Osmanlı Bankası Osmanlı Bankası Rothschild (Londra ve Paris) Bir grup banker adına Tönbeki ġirketi Deutsche Bank, Bank Internationale Osmanlı Bankası Rothschild (Londra ve Paris) Osmanlı Bankası Osmanlı Bankası Deutsche Bank ve Anadolu Demiryolu ġirketi Deutsche Bank Osmanlı Bankası, Comptoir National d'Escompte (Paris) Osmanlı Bankası Deutsche Bank Osmanlı Bankası Deutsche Bank Osmanlı Bankası Osmanlı Bankası Ġzmir-Bandırma Demiryolu ġirketi Deutsche Bank Deutsche Bank Anadolu Demiryolu ġirketi W.G.Armstrong, Whit worths ve Co. Ve Vikers müess Osmanlı Bankası Kaynak: Öner, Erdoğan. 2001. Mali Olaylar ve Düzenlemeler IĢığında Osmanlı Ġmparatorluğu ve Cumhuriyet Döneminde Mali Ġdare, Maliye Bakanlığı Yayınları, 2001/359, Ankara 86 EK-5. Osmanlı Borçlanmasının Ġkinci Döneminde Borca KarĢılık Gösterilen Gelirler Yıllar Borç Tutarı (Osmanlı Lirası) 1886 1888 1888 1890 1890 1891 1893 1894 1894 1896 1902 1903 1903 1904 1905 1905 1906 1908 1908 1909 1910 1911 1911 1913 1913 1914 6.500.000 263.160 1.550.000 4.999.500 8.160.000 6.951.000 1.000.000 1.760.000 9.033.500 3.272.700 8.600.000 2.376.600 2.666.500 2.750.000 5.306.664 2.640.000 9.537.000 9.987.000 4.711.124 7.000.004 1.712.304 1.000.000 7.040.000 818.970 1.485.000 22.000.000 KarĢılık Gösterilen Gelir Bursa, Beyrut, Edirne, Ġzmir ve Selanik vilayetleri gümrük gelirleri ÇeĢitli vilayetler öĢürü ÇeĢitli bölgelerin öĢürü, yetmezse gümrük geliri Mısır vergisi Ġthalde alınan tömbeki vergisi ġark demiryollarının kumpanyasının km baĢına taahhüt ettiği gelir Eski istikrazlar karĢılığı Mısır vergisi ÇeĢitli vilayetler ağnam resmi 1886 istikrazına tahsis edilen gümrükler geliri Konya, Halep ve Urfa öĢürü Düyun-u Umumiye gelir fazlasından hükümet payı 1902 istikrazı karĢılığı gümrük gelirinden artan kısım %6 askeri donanım vergisi Düyun-u Umumiye gelir fazlasından hükümet payı Gümrük hasılatı Bazı vilayetler öĢürü ile ağnam resmi hasılatı Demiryolu geliri yetmezse tütün geliri Hüdeyde gümrük geliri Ġstanbul vilayeti gümrük geliri Düyun-u Umumiye öĢür fazlası ile sulanan arazinin öĢür geliri Sivas vilayeti öĢürü Düyun-u Umumiye gelir fazlası, öĢür ve gümrük geliri Kaynak: Öner, Erdoğan. 2001. Mali Olaylar ve Düzenlemeler IĢığında Osmanlı Ġmparatorluğu ve Cumhuriyet Döneminde Mali Ġdare, Maliye Bakanlığı Yayınları, 2001/359, Ankara 87 Ek-6. Osmanlı Borçlanmasının Ġkinci Döneminde Nedenler Yıllar 1886 1888 1888 1890 1890 1891 1893 1894 1894 1896 1902 1903 1903 1904 1905 1905 1906 1908 1908 1909 1910 1911 1911 1913 1913 1914 Borç Tutarı (Osmanlı Lirası) 6.500.000 263.160 1.550.000 4.999.500 8.160.000 6.951.000 1.000.000 1.760.000 9.033.500 3.272.700 8.600.000 2.376.600 2.666.500 2.750.000 5.306.664 2.640.000 9.537.000 9.987.000 4.711.124 7.000.004 1.712.304 1.000.000 7.040.000 818.970 1.485.000 22.000.000 Borçlanma Nedeni Kısa vadeli borçları uzun vadelilerle değiĢtirmek için 92 kmlik HaydarpaĢa-Ġzmit demiryolu için %5 faizli tahvilleri %4 faizlilerle değiĢtirmek için 1877 Müdafaai Milliye Ġstikrazının vadesini uzatmak için Bütçe açığını kapatmak için Nakit sıkıntısını gidermek için 1854 ve 1871 istikrazlarının değiĢtirilmesi için Silah alımı için 1886 Gümrük Ġstikrazı tahvillerini düĢük faizlilerle değ. Ġçin Konya-Basra demiryolu ilk 200 kmlik kısmı için 1888 Saydı Mahi istikrazını düĢük faize çevirmek için Hazine ihtiyaçları için Hazine ihtiyaçları için Almanya'dan alınan askeri malzeme bedeli 1890 yılı tahvillerinin konversiyonu için 840 kmlik Bulgurlu-Halep demiryolu inĢaası için Bütçe açığını kapatmak için Bütçe açığını kapatmak için Demiryolu inĢaası için Demiryolu inĢaası için Bütçe açığını kapatmak için Konya ovası sulama tesisleri inĢaası için Tersanelerdeki ıslah Ģirketlerinin sermaye temini için Biriken istikraz ve demiryolu borçlarını ödeyebilmek için Kaynak: Öner, Erdoğan. 2001. Mali Olaylar ve Düzenlemeler IĢığında Osmanlı Ġmparatorluğu ve Cumhuriyet Döneminde Mali Ġdare, Maliye Bakanlığı Yayınları, 2001/359, Ankara 88 Ek-7. Osmanlı Borçlanmasının Ġkinci Döneminde Harcama Alanları Borç Tutarı Ele Geçen (Osmanlı Net Tutar Lirası) 1886 6.500.000 6.500.000 1888 263.160 263.160 1888 1.550.000 1.080.000 1890 4.999.500 3.799.620 1890 8.160.000 6.006.000 1891 6.951.000 6.728.000 1893 1.000.000 700.000 1894 1.760.000 1.293.700 1894 9.033.500 8.455.200 1896 3.272.700 2.781.800 1902 8.600.000 6.880.000 1903 2.376.600 2.079.600 1903 2.666.500 2.529.300 1904 2.750.000 2.461.250 1905 5.306.664 4.753.829 1905 2.640.000 2.039.251 1906 9.537.000 8.297.190 1908 9.987.000 8.488.800 1908 4.711.124 4.004.456 1909 7.000.004 6.020.004 1910 1.712.304 1.712.304 1911 1.000.000 1.000.000 1911 7.040.000 5.913.600 1913 818.970 818.970 1913 1.485.000 1.485.000 1914 22.000.000 19.525.000 Toplam 133.121.026 115.616.034 Yıllar Eski Askeri Borçların Harcamalar Ödemesi 6.500.000 1.080.000 3.482.614 6.006.000 4.713.000 928.000 7.641.100 750.000 5.132.600 Bütçe Açığı Hazine Diğer Yatırımlar Harcamaları Harcamalar 263.160 317.006 2.015.000 700.000 18.000 814.100 1.189.800 325.700 22.000 842.000 762.600 984.800 2.079.600 2.229.500 2.388.205 2.397.007 536.727 1.141.414 10.816 282.000 299.800 73.045 777.386 134.192 156.022 1.357.516 8.297.190 8.488.800 1.334.819 2.669.637 6.020.004 1.712.304 1.000.000 1.689.600 4.224.000 818.970 1.485.000 19.525.000 66.334.172 7.398.130 19.983.831 2.689.729 18.069.350 1.140.822 Kaynak: Öner, Erdoğan. 2001. Mali Olaylar ve Düzenlemeler IĢığında Osmanlı Ġmparatorluğu ve Cumhuriyet Döneminde Mali Ġdare, Maliye Bakanlığı Yayınları, 2001/359, Ankara 89 Ek-8. Cumhuriyet Dönemi Ġç, DıĢ ve Toplam Borç Rakamları (milyar dolar) Yıllar 1923 1924 1925 1926 1927 1928 1929 1930 1931 1932 1933 1934 1935 1936 1937 1938 1939 1940 1941 1942 1943 1944 1945 1946 1947 1948 1949 1950 1951 1952 1953 1954 1955 1956 1957 1958 1959 1960 1961 1962 1963 1964 DıĢ Borç 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 46,5 89,3 182,0 189,0 197,0 163,0 146,4 162,0 252,8 264,2 273,2 276,9 302,1 277,0 268,0 257,0 303,0 249,0 277,0 268,0 294,0 269,0 304,0 346,0 420,0 430,0 426,0 489,0 558,0 611,0 732,0 659,0 856,0 Ġç Borç 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 117,0 165,4 190,5 198,4 238,1 273,4 289,9 378,8 549,6 732,8 786,3 824,4 839,7 607,7 354,6 569,4 496,5 642,9 714,3 750,0 821,4 857,1 928,6 964,3 1.142,9 1.285,7 1.285,7 849,8 988,9 1.122,2 1.255,6 1.311,1 Toplam 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 46,5 206,3 347,4 379,5 395,4 401,1 419,8 451,9 631,6 813,8 1.006,0 1.063,2 1.126,5 1.116,7 875,7 611,6 872,4 745,5 919,9 982,3 1.044,0 1.090,4 1.161,1 1.274,6 1.384,3 1.572,9 1.711,7 1.774,7 1.407,8 1.599,9 1.854,2 1.914,6 2.167,1 Yıllar 1965 1966 1967 1968 1969 1970 1971 1972 1973 1974 1975 1976 1977 1978 1979 1980 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 DıĢ Borç 1.434,0 1.597,0 1.710,0 1.883,0 2.052,0 2.297,0 2.467,0 2.567,0 2.914,0 3.150,0 3.250,0 4.037,0 4.609,0 6.291,0 14.234,0 16.227,0 16.841,0 17.619,0 18.385,0 20.659,0 25.476,0 32.101,0 40.228,0 40.722,0 41.021,0 44.000,0 50.489,0 55.592,0 67.356,0 65.601,0 73.000,3 79.000,4 84.000,2 96.000,3 103.000,1 118.000,5 113.000,5 130.000,0 145.000,0 162.000,2 171.000,0 Ġç Borç 1.388,9 1.766,7 2.022,2 2.277,8 2.511,1 2.195,8 1.969,3 2.357,1 2.750,0 3.129,5 4.612,2 6.116,0 7.515,4 7.436,6 11.051,9 6.957,8 7.713,2 8.910,2 14.288,3 11.574,6 13.448,4 15.714,1 20.127,4 20.093,9 18.752,5 20.109,1 23.386,8 28.258,9 32.381,0 26.833,0 29.756,3 38.691,9 41.318,9 44.520,6 54.555,4 58.394,1 99.686,7 99.525,7 130.192,8 157.807,5 182.564,0 Toplam 2.822,9 3.363,7 3.732,2 4.160,8 4.563,1 4.492,8 4.436,3 4.924,1 5.664,0 6.279,5 7.862,2 10.153,0 12.124,4 13.727,6 25.285,9 23.184,8 24.554,2 26.529,2 32.673,3 32.233,6 38.924,4 47.815,1 60.355,4 60.815,9 59.773,5 64.109,1 73.875,8 83.850,9 99.737,0 92.434,0 102.756,5 117.692,3 125.319,2 140.520,8 157.555,5 176.394,6 212.687,2 229.525,7 275.192,8 319.807,7 353.564,0 Kaynak: www.hazine.gov.tr ve www.tcmb.gov.tr sitelerindeki verilerden yararlanılarak hazırlanmıĢtır. 90 Ek 9. Cumhuriyet Dönemi Borçlanma Rakamları ve GSMH‟ya Oranları Yıllar 1923 1924 1925 1926 1927 1928 1929 1930 1931 1932 1933 1934 1935 1936 1937 1938 1939 1940 1941 1942 1943 1944 1945 1946 1947 1948 1949 1950 1951 1952 1953 1954 1955 1956 1957 1958 1959 1960 1961 1962 1963 1964 1965 1966 DıĢ Borç 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 46,5 89,3 182,0 189,0 197,0 163,0 146,4 162,0 252,8 264,2 273,2 276,9 302,1 277,0 268,0 257,0 303,0 249,0 277,0 268,0 294,0 269,0 304,0 346,0 420,0 430,0 426,0 489,0 558,0 611,0 732,0 659,0 856,0 1.434,0 1.597,0 Ġç Borç Toplam Borç 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 117,0 165,4 190,5 198,4 238,1 273,4 289,9 378,8 549,6 732,8 786,3 824,4 839,7 607,7 354,6 569,4 496,5 642,9 714,3 750,0 821,4 857,1 928,6 964,3 1.142,9 1.285,7 1.285,7 849,8 988,9 1.122,2 1.255,6 1.311,1 1.388,9 1.766,7 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 46,5 206,3 347,4 379,5 395,4 401,1 419,8 451,9 631,6 813,8 1.006,0 1.063,2 1.126,5 1.116,7 875,7 611,6 872,4 745,5 919,9 982,3 1.044,0 1.090,4 1.161,1 1.274,6 1.384,3 1.572,9 1.711,7 1.774,7 1.407,8 1.599,9 1.854,2 1.914,6 2.167,1 2.822,9 3.363,7 91 DıĢ Borç/ Gsmh 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,08 0,13 0,20 0,18 0,15 0,11 0,10 0,11 0,14 0,12 0,06 0,04 0,06 0,07 0,07 0,10 0,09 0,08 0,08 0,06 0,06 0,05 0,05 0,05 0,05 0,04 0,03 0,03 0,06 0,11 0,11 0,09 0,11 0,17 0,16 Ġç Borç/ Gsmh 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,18 0,18 0,18 0,15 0,17 0,18 0,19 0,21 0,24 0,15 0,11 0,16 0,20 0,16 0,13 0,17 0,15 0,19 0,17 0,16 0,15 0,15 0,14 0,12 0,11 0,10 0,08 0,09 0,18 0,18 0,17 0,17 0,16 0,17 Toplam Borç/ Gsmh 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,08 0,31 0,38 0,36 0,29 0,28 0,28 0,30 0,35 0,36 0,21 0,15 0,22 0,27 0,23 0,23 0,26 0,23 0,27 0,24 0,22 0,20 0,20 0,19 0,18 0,15 0,14 0,11 0,15 0,29 0,29 0,26 0,27 0,33 0,33 Yıllar 1967 1968 1969 1970 1971 1972 1973 1974 1975 1976 1977 1978 1979 1980 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 DıĢ Borç 1.710,0 1.883,0 2.052,0 2.297,0 2.467,0 2.567,0 2.914,0 3.150,0 3.250,0 4.037,0 4.609,0 6.291,0 14.234,0 16.227,0 16.841,0 17.619,0 18.385,0 20.659,0 25.476,0 32.101,0 40.228,0 40.722,0 41.021,0 44.000,0 50.489,0 55.592,0 67.356,0 65.601,0 73.000,3 79.000,4 84.000,2 96.000,3 103.000,1 118.000,5 113.000,5 130.000,0 145.000,0 162.000,2 171.000,0 Ġç Borç 2.022,2 2.277,8 2.511,1 2.195,8 1.969,3 2.357,1 2.750,0 3.129,5 4.612,2 6.116,0 7.515,4 7.436,6 11.051,9 6.957,8 7.713,2 8.910,2 14.288,3 11.574,6 13.448,4 15.714,1 20.127,4 20.093,9 18.752,5 20.109,1 23.386,8 28.258,9 32.381,0 26.833,0 29.756,3 38.691,9 41.318,9 44.520,6 54.555,4 58.394,1 99.686,7 99.525,7 130.192,8 157.807,5 182.564,0 Toplam Borç 3.732,2 4.160,8 4.563,1 4.492,8 4.436,3 4.924,1 5.664,0 6.279,5 7.862,2 10.153,0 12.124,4 13.727,6 25.285,9 23.184,8 24.554,2 26.529,2 32.673,3 32.233,6 38.924,4 47.815,1 60.355,4 60.815,9 59.773,5 64.109,1 73.875,8 83.850,9 99.737,0 92.434,0 102.756,5 117.692,3 125.319,2 140.520,8 157.555,5 176.394,6 212.687,2 229.525,7 275.192,8 319.807,7 353.564,0 DıĢ Borç/ Gsmh 0,15 0,15 0,15 0,18 0,19 0,15 0,13 0,10 0,09 0,09 0,09 0,12 0,24 0,28 0,28 0,32 0,36 0,41 0,48 0,55 0,59 0,57 0,54 0,41 0,34 0,35 0,38 0,50 0,43 0,43 0,44 0,46 0,56 0,59 0,77 0,72 0,61 0,54 0,47 Ġç Borç/ Gsmh 0,18 0,18 0,18 0,17 0,15 0,14 0,12 0,10 0,12 0,14 0,15 0,14 0,19 0,12 0,13 0,16 0,28 0,23 0,25 0,27 0,29 0,28 0,25 0,19 0,16 0,18 0,18 0,20 0,18 0,21 0,22 0,22 0,29 0,29 0,68 0,55 0,54 0,53 0,51 Toplam Borç/ Gsmh 0,33 0,33 0,33 0,34 0,35 0,29 0,26 0,20 0,21 0,24 0,25 0,26 0,43 0,40 0,41 0,49 0,63 0,64 0,73 0,82 0,88 0,86 0,78 0,60 0,49 0,53 0,56 0,70 0,60 0,64 0,65 0,68 0,85 0,88 1,46 1,27 1,15 1,07 0,98 Kaynak: www.maliye.gov.tr, www.tcmb.gov.tr, www.tuik.gov.tr internet sitelerindeki istatistiklerden faydalanılarak hazırlanmıĢtır. 92 Ek 10. Cumhuriyet Dönemi TL/$ Pariteleri Yıllar 1923 1924 1925 1926 1927 1928 1929 1930 1931 1932 1933 1934 1935 1936 1937 1938 1939 1940 1941 1942 1943 1944 1945 1946 1947 1948 1949 1950 1951 TL/$ 1,7 1,9 1,8 1,9 1,9 2,0 2,1 2,1 2,1 2,1 1,7 1,3 1,3 1,3 1,3 1,3 1,4 1,3 1,3 1,3 1,3 1,3 1,3 1,8 2,8 2,8 2,8 2,8 2,8 Yıllar 1952 1953 1954 1955 1956 1957 1958 1959 1960 1961 1962 1963 1964 1965 1966 1967 1968 1969 1970 1971 1972 1973 1974 1975 1976 1977 1978 1979 1980 TL/$ 2,8 2,8 2,8 2,8 2,8 2,8 2,8 2,8 5,1 9,0 9,0 9,0 9,0 9,0 9,0 9,0 9,0 9,0 11,3 15,0 14,0 14,0 13,7 14,3 15,9 17,8 24,1 37,6 76,0 Yıllar 1981 1982 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 TL/$ 110,2 160,9 110,2 160,9 224,0 364,9 518,4 669,4 855,7 1.416,5 2.240,6 2.750,0 4.175,3 6.874,4 11.035,7 29.788,3 45.738,5 81.386,2 152.071,3 261.045,3 420.126,2 623.704,0 1.225.411,8 1.505.839,5 1.493.067,8 1.422.511,0 1.340.800,0 Kaynak: www.maliye.gov.tr, www.tcmb.gov.tr, www.tuik.gov.tr internet sitelerindeki istatistiklerden faydalanılarak hazırlanmıĢtır. 93 ıll ar 19 25 19 28 19 31 19 34 19 37 19 40 19 43 19 46 19 49 19 52 19 55 19 58 19 61 19 64 19 67 19 70 19 73 19 76 19 79 19 82 19 85 19 88 19 91 19 94 19 97 20 00 20 03 Y milyar $ Ek 11. ġekil 1. 1923‟ten Sonra Türkiye‟de Ġç, DıĢ ve Toplam Borçlar 400 350 300 250 200 150 100 50 0 DıĢ Borç Ġç Borç 94 T oplam Borç 95