Kimyasal Silahlar:
Toplumsal Olaylara Biber Gazı
Bahar AŞCI*
İnsanlık tarihi açısından en uzun savaşların yapıldığı ve savaş kaynaklı ölümlerin gerçekleştiği
konvansiyonel savaşlar yerini yeni nesil savaşlara
bıraktı. Bununla birlikte insanlık alışılagelmiş savunmanın da bir adım ötesine geçmek zorunda
kaldı. Ancak, saldırıya karşı, savunma geliştirebilmenin ana kurallarından birisi olan bilgi, 21. yüzyıl insanının en değerli hazinesidir. Savunma
planları yapabilmek için önce saldırı türlerini bilmek ve her birisine karşı hazırlıklı olmak gereklidir. Bunu yapabilmek için de sürekli farklı planlar
geliştirdiğimiz senaryo analizlerini bir diğer adıyla
geleceği elimizdeki bilgilerden yola çıkarak öngörmeyi ve strateji geliştirebilmeyi ustalıkla yapabilir
hale gelmeliyiz.
Bir önceki sayıda başladığımız yazı dizimizin
bu ayki konusu ise 20. yüzyılla beraber kullanımı
artan kimyasal silahlardır.
Savaşlarda kimyasal silahların kullanımı çok
eskilere dayanmaktadır. Çinliler M.Ö. 1000 yılında arsenik dumanını savaşlarda ilk kullanan
medeniyet olmuştur. M.Ö. 600’de Atinalı Solon
Yunanistan’ın Kirra şehrinde içme suyuna zehir
karıştırmış ve Spartalılar da M.Ö. 428’de düş*
1
2
3
4
5
6
manlarına karşı zehirli duman ve ateş kullanmıştır.1 Antik Yunan’ın Sparta ve Atina şehir devletleri arasında gerçekleşen Peleponez Savaşı’nda
Spartalılar, kükürt, zift ve odunun yanmasıyla ortaya çıkan zehirli gazları Plates şehrini kuşatmak
için kullanmışlardır.2
Ayrıca Grek ya da Rum Ateşi olarak da bilinen
bu teknik, 1453 senesinde İstanbul kuşatmasında
da Fatih Sultan Mehmet’in ordularına karşı kullanılmıştır. Kükürt, zift, gazyağı, tuz ve zeytinyağı
karışımından elde edilen bu silah suda yanma
özelliğine sahip olduğu için donanmalara zarar verebiliyordu.3
15. yüzyılda gördüğümüz kimyasal silahlar 30
Yıl Savaşları4 süresince de kullanılmıştır. Sivastapol Kalesi’nin kuşatılması sırasında Kırım Savaşı’nda kullanıldığını biliyoruz. Kimyasal silahların
savaş sırasında kullanılacağına önceden işaret eden
ilk eylem ise 1. Dünya Savaşı’na denk gelmektedir. Pek çok buluşun gerçekleştirildiği 18 ve 19.
yüzyıllarda kimya dünyasında meydana gelen gelişmelerden savaş meydanları da nasibini almıştır.
Kimyasal silah kelimesi Webster Sözlüğü’ne5
göre ilk defa 1917’de kullanılmıştır.6 Ansiklopedik
Dr., 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Bilimsel Danışmanı,
[email protected]
Smart JK. History of Chemical and Biological Warfare Fact Sheets. Aberdeen Proving Ground Md: US Army Chemical and Biological
Defense Command, 1996. Special Study 50.
Antik Dünya Ansiklopedisi, 2010, s.194.
Gabor Agoston, Osmanlı Silah Sanayi
Otuz Yıl Savaşları, 1618 ile 1648 yılları arasında yapılan ve Avrupa devletlerinin çoğunun katıldığı savaşlar dizisidir. Temelinde, bir
Protestan-Katolik mücadelesi olsa da, savaşan devletlerin çoğu dinsel değil, siyasi amaçlar için savaşmıştır. Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’na bağlı prensliklerin farklı taraflarda savaşması sebebiyle bir iç savaş niteliği de taşır.
Webster Sözlüğü: 19. yüzyılın başlarında yayınlanmaya başlayan Amerika’nın ilk ansiklopedik sözlüklerinden birisidir. 70.000’den fazla
bilgi girişiyle ilk yayından itibaren prestij kazanmaya başlamıştır.
Russ Zajtchuk (ed.) Textbook of Military Medicine, MC, US Army, Office of The Surgeon General Department of The Army, United
States of America, 1997, s. 9.
[48] 21.
YÜZYIL
Şubat’13 • Sayı: 50
Kimyasal Silahlar: Toplumsal Olaylara Biber Gazı
sözlük özelliği taşıyan Webster Sözlüğü, kimyasal
silahların tarihte kullanımına yer vermiş ancak silah
özelliği taşıyan ilk kullanımını 1917 olarak belirtmiştir. Çünkü daha önceki kullanımlarda ilkel teknikler ön plandayken kimyevi maddelerin silah
teknolojisiyle buluşması 20. yüzyılın başlarına denk
gelmektedir. Günümüzde hardal gazı olarak bilinen dichloroetilsulfid ise 1886’da Victor Meyer tarafından tanımlanmıştır.7 1887’de Almanlar göz
yaşartıcı bombaları askeri alanda kullanmış ve akabininde Fransızlar da göz yaşartıcı bombaları savaş
alanında ilk kez kullanmaya başlamışlardır.8
Kimyasal Silah Nedir? Özellikleri Nelerdir?
Geniş bir insan kitlesini, hayvanları ve bitkileri
öldüren ya da olumsuz etkileyen, doğaya zarar
veren ve devletlere karşı güvenin azalmasına sebep
olan silahlara kitle imha silahları denir. Bu silahlar
NBC-R olarak kısaltılır ve nükleer, biyolojik,
kimyasal ve son olarak da radyolojik silahları ifade
etmek için kullanılır.9
7
8
9
10
11
20. yüzyılla beraber kullanımı artan silahlar
savaşların en tehlikeli silahları arasında yer almaya başlamıştır. Geniş kitlelere etki edebilen
bu silahlar çok sayıda sivili de savaş arenasına korunmasız bir şekilde çektiği için orantısız güç
kullanımı olarak değerlendirilir. Pek çok ülke
için de kullanımı insanlık suçu olarak kabul
görmüştür.10
Kimyasal silahların çeşitli özellikleri vardır.
Yani kullanılan ajanın kimyasal silah sayılabilmesi
için belli özelliklere sahip olması gerekir. Buna
göre:
• Toksik etkisi yani zehirleme kapasitesi yüksek olmalı,
• Havadan ağır, renksiz ve kokusuz olmalı,
• Bomba veya mermi içinde atılma ve dağılma sırasında sabit halde bulunmalı,
• Dedektörlerin saptayamayacağı yapıya
sahip olmalıdır.11
Age. s.10.
Haber L.F. The Poisonous Cloud: Chemical Warfare in The First WOrld War, Oxford, England, Cloredon Press, 1986, ss.15-40.
Güraytan Özyurt, “Kimyasal Savaş Ajanları ve Korunma”, Türk Anest Rean Der Dergisi, Cilt 33, 2005, s.289.
Bu konuya ileride detaylı değinilecektir.
Özyurt, a.g.e., s.290.
Şubat’13 • Sayı: 50
21. YÜZYIL [49]
Bahar Aşcı
Kimyasal silahlar yapıları itibariyle katı ya da
sıvı halde bulunurlar. Hava ile temas edince aerosole12 dönüşürler. Püskürtücü cihazlar, helikopter
ve uçaklarla taşınan sprey tankları, top, roket,
füze, mayın, el bombası ya da uçak bombalarıyla
fırlatılıp dağıtılırlar. Etki alanları fırlatıldıkları mekanizmaya göre değişir. Örneğin Scud-B füzeleri
ile 1- 1,5 ton madde 300 km uzağa fırlatılabilir.
Rüzgarın hızı ve yönü, ısı, kar, nem gibi atmosfer
olayları ile atılan bölgenin arazi yapısı kimyasal silahın etkinliğini artırıcı yönde etkiye sahip olabilir.13
Geniş bir insan
kitlesini, hayvanları
ve bitkileri öldüren
ya da olumsuz
etkileyen, doğaya
zarar veren ve
devletlere karşı
güvenin azalmasına
sebep olan silahlara
kitle imha silahları
denilir.
Kimyasal Silah
Sınıflaması
Bu tip silahları iki ana
sınıfa ayırmak mümkündür. a) Kalıcı olmayanlar
ve b) Kalıcı olanlar. Kalıcı
olmayanlar anında etkiye
sahip olup özellikle toplumsal olaylara müdahalede kullanılırken kalıcı
olanların etkileri uzun
yıllar sürebilmektedir.
1. Sinir Gazları: a –Sarin (GB), b- Tabun
(GA), c- Soman (GD), d- Metilfosfafonotioik asit (VX)
2. Yakıcı Gazlar: a- Sülfür Mustard (HD), bNitrojen Mustard (HN) (Hardal Gazları),
c- Levisit (L), d- Fosgen Oksini (CX)
3. Akciğer İrritanları: a- Fosgen (CG), b- Dİfosgen (DP), c- Klorin (CL), d- Klorpikrin
(PS)
4. Kan Zehirleri: a- Siyanoejen Klorür, bHidrojen Siyanür
5. Kapasite Bozucular: a- Psikomimetikler
(LSD), b- Toksinler, c- Göz Yaşartıcı Gazlar (CN, CS, dibenz, CR)
6. Bitki Öldürücü Ajanları
Kimyasal Silahlar ve Etkileri
Bu yazıda tek tek bütün kimyasal ajanlar değerlendirilmeyecektir. Ancak son yıllarda tüm
dünya ile birlikte ülkemizde de kullanımı gittikçe
artan ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkisi olmadığı iddia edilen kitle kontrol ajanları, bilinen
adıyla biber gazı üzerinde durulacaktır.
Gösteri dağıtma amaçlı gaz veya aerosol olarak
kullanılan duyu irritanlarına kitle kontrol ajanları
ya da diğer adıyla kapasite bozucular denilmektedir. Açık havada kullanılması gereken bu ajanlar,
bir patlayıcı ile birlikte atılabildiği gibi sprey olarak da kullanılabilir. Gözde ani yanma ve yaşarma
etkisinden dolayı göz yaşartıcı ajan denilmektedir.
Bunun yanı sıra burun akması, aksırma, öksürme
ve bulantı ile kusmaya sebep olmaktadır.14
Tüm dünyada polisler veya askeri güçler tarafından kitlesel olaylarda kullanılan biber gazının
farklı çeşitleri vardır:
• CS (Chlorobenzylidenemalononitrile)
• CN ( Chloroacetophenone)
• DM ( Chlorodihydrophenarsazine)
• OC ( Oleoresincapsicum)15
Türkiye’de Kullanılan Ajanlar
1. CS (Göz Yaşartıcı Ajan): Ben Corson ve
Roger Stoughton adlı iki Amerikalı kimyacı tarafından 1928 yılında üretilip, soyisimlerinin baş
harflerini alarak adlandırılmıştır. Üretiminden
sonra gaz bombası olarak kullanımı da ilk kez
1950’lerin ortasına rastlar. Uzun yıllardır kullanılan en yaygın ajandır. Kanister içinde kullanılır ya
da bombalar şeklinde atılır. En belirgin etkisi
gözün yaşarmasına sebep olmasıdır ve yakın mesafeden körlüğe kadar etki edebilmektedir. Son zamanlarda ise özellikle toplumsal olaylarda adı sıkça
duyulur olmuştur. Gaz bombasının patlamasıyla
ortaya çıkan gazın oluşturduğu zehirli etkinin yanı
sıra kanisterin fırlatılmasıyla da oluşan ciddi travmatik yaralanmalara neden olmaktadır.16
12 Aerosol, bir katının veya bir sıvının gaz ortamı içerisinde dağılmasıdır. Duman, sis ve spreyler örnek olarak gösterilebilir.
13 Hıncal F, Çeliker A, Özgüven Ş, Kaya E, “Kimyasal ve Biyolojik Savaş Ajanlarının Sağlık Üzerine Etkileri”, Hacettepe İlaç ve Zehir
Bilgi Merkezi, Roche Bilimsel Yayınlar Serisi, Cilt 5, No 9, 1991.
14 Özyurt, a.g.e. s.295.
15 Türk Toraks Derneği, Biber Gazının Solunumsal Etkileri
16 Kimyasal Silahlar Gösteri Kontrol Ajanları, Türk Tabipler Birliği Yayınları, Ankara, 2011, s.8.
[50] 21.
YÜZYIL
Şubat’13 • Sayı: 50
Kimyasal Silahlar: Toplumsal Olaylara Biber Gazı
2. OC (Biber Gazı): Şili biberi adlı kırmızı
biber ve yahut acı Arnavut biberinin ekstraksiyon17 işlemine tabi tutulması sonucu elde edilen
bir çeşit yağdır. Yapımında kullanılan biberler,
doğal gıda maddesi olarak tüketilmesinin dışında
eczacılıkta da kullanılmaktadır. Biber organik bir
maddedir ve doğaldır ancak onu zararlı hale getiren, sprey içeriğindeki diğer kimyasallardır.
girmektedir. Cilt üzerinden de emilimi gerçekleşen bu tip gazlar sindirim yoluyla da insana etki
edebilmektedir. İlk belirtiler, maruz kalımdan 3
saniye sonra ortaya çıkmaktadır ve sonraki 15 dakika ile 1 saate yaklaşan süre içerisinde azalarak
kaybolmaktadır. Deriden emilip sinir uçlarında
birikir ve bu nedenle etkisinden kurtulmak uzun
saatleri de alabilir.
Biber gazı spreyinin etkiliğini artırabilecek en
az üç etken vardır:
Akut etkilerinin yanı sıra önemli tıbbi sonuçlara yol açan etkileri de gözlemlenmiştir;
• Kullanılan biber gazı spreyinin yakıcılığı.
• Gazın aşırı miktarda kullanımı,
• Sprey için kullanılan çözücü.
• Kapalı bir ortamda gaza maruz kalma,
• Spreyin püskürtücü gücü.
• Dakikada solunan gaz partikül sayısının
yüksekliği, ki bu da aşırı miktar kullanımı
ile bağlantılıdır,
Özellikle spreyin püskürtücü gücü, direkt göze
sıkıldığında hidrolik iğne etkisi yapabilmekte ve
göze ciddi zararlar verebilmektedir.18
Gazların Etkileri
Göz yaşartıcı gazlar ile biber gazının en çok bilinen etkisi, deri ve deri mukozalarına verdiği zarardır. Ağırlıklı olarak solunum yolu ile vücuda
• Isı ve nemin yüksek olduğu hava şartlarında ağır cilt reaksiyonları.
Gazlar erişkinlerde ölümcül etkilere de yol
açabilmekte ve etkileri günler sonra dahi ortaya
çıkabilmektedir. Özellikle astım hastaları ya da geçirilmiş akciğer hastalığı olan yaşlı hastalarda gaza
maruz kalım sonrası ölümler meydana gelebil-
17 Kimyada kullanılan bir ayırma yöntemidir.
18 Kimyasal Silahlar Gösteri…a.g.e., s.10.
Şubat’13 • Sayı: 50
21. YÜZYIL [51]
Bahar Aşcı
Tablo 1. Klinik Bulgular ve Potansiyel Komplikasyonlar22
Bölge
Klinik Durum
Potansiyel Komplikasyonlar
Potansiyel Kalıcı Hastalık
Göz
Göz yaşarması, yanma hissi,
ağrı, fotofobi, korneal ödem
Keratitis, kornealerosion, ülserasyon,
intraocular kanama
Katarakt, glokom
Solunum Yolları
Ciddi burun akıntısı, hapşırma,
öksürük, dispne, faranjit,
trakeal bronşit
Bronkospazm, hipoksi, pulmoner
ödem, astım atağı başlatma
Reaktif havayolu disfonksiyon
sendromu, Astım
Kardiyovasküler sistem
Hipertansiyon
Kalp yetmezliği, Serebral kanama
Tanımlanmamış
Deri
Hiperemi, eritem, ödem,
yanma hissi
İrritan/kontakt dermatit, fasial ödem,
dermatitlerin agreve olması
Alerjik dermatit
Gastrointestinal Sistem
Dudakta iritasyon, tükürük
artımı, ağrılı yutkunma,
yutkunma güçlüğü, karın
ağrısı, diyare, bulantı, kusma
Karaciğer toksisitesi
Tanımlanmamış
Santral Sinir Sistemi
Titreme, ajitasyon, anksiyete
Histerik reaksiyon, panik atak
Tanımlanmamış
Genotoksik etki
Klastojenik (kromozom kırılması),
mutojenik (DNA üzerinde kalıcı
yapı değişikliği), karsinojenik
(kanser yapıcı etki)
mektedir. Ülkemizde de bu sebeple kayıt edilen
ölümlü vakalar mevcuttur.19,20
Yapılan çalışmalar gazın ‘doğru’ kullanımında
zararlı etkilerinin geçici olduğu ve sonuçlarının
uzun sürmediği iddialarına sahip olsa da, gaza
maruz kalanların değerlendirilmeleri sonucu ortaya çıkan klinik tablo ve uzun dönemli çalışmaların eksikliği nedeniyle sağlığa zararsız olduklarını
söylemek için henüz çok erkendir. Yüksek miktarlarda ve uzun süreler boyunca gaza maruz kalınması durumunda zehirleme etkisinin arttığı ve
ölümlere yol açtığı bildirilmiştir.21
Gazların bu etkilerine ek olarak, yapılan hayvan deneyleri, gazların, dakikada 25.000 –
150.000 mg/m3 solunduğu durumlarda sağlıklı
yetişkinlerin yüzde 50’sinde ölüme yol açtığını kanıtlamıştır. Ülkemizde de özellikle son 10 yıldır
kullanımı artmış olan bu tür gazların özellikle
uzun dönemli etkileri tam araştırılmadan toplumsal olaylara müdahalede tercih edilmesi, istenmeyen sonuçlara sebep olabilir. Bu, sadece gazların
kullanıldığı kitlelere karşı değil, gazı kullanan güvenlik güçleri açısından da risk oluşturmaktadır.
Gaz Kullanımının Hukuki Boyutu
Avrupa İşkencenin ve Kötü Muamelenin Ön-
lenmesi Komitesi (CPT), kimyasal gazların kullanımına çok açık bir şekilde karşıdır. Kapalı mekanda kullanımı konusunda kesinlikle taviz
vermezken, açık havada kullanımı ile ilgili de çekinceleri mevcuttur. Amerikan Sivil Haber Birliği’nin (American Civil Liberties Union Southern
California) yayınladığı “Biber Gazı Güncel: Daha
Çok Ölüm, Daha Çok Soru” adlı rapora göre
1993 ve 1995 yılları arasında 26 kişi, güvenlik
güçlerin tarafından kullanılan biber gazı yüzünden hayatını kaybetmiştir.
Anayasamızın 56. Maddesi gereği, devlet, tüm
vatandaşlarının hayatını, beden ve ruh sağlığı
içinde sürdürmesini sağlamakla yükümlüdür. Ayrıca 14 Ekim 1989 tarih ve 20312 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile
kabul edilen Avrupa Sosyal Şartları’nın 2. Bölümü’nün 11. Maddesi’ne göre de anlaşmaya taraf
devletler, sağlığın korunması hakkının etkin biçimde kullanılması ve sağlık için gerekli önlemleri
almayı ve sağlığın bozulmasına yol açan nedenleri
mümkün olduğu kadar ortadan kaldırmayı taahhüt etmiş bulunmaktadır.
Oysa, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda tanımlanan haliyle kolluk kuvvetleri, gösterilerin
bastırılması, etkisiz kılınması ve dağıtılması ama-
19 A.g.e., s.11.
20 İzmir Barosu Basına ve Kamuoyuna Duyuru Metni; 14.07.2011 tarihli dilekçe ile İçişleri Bakanlığı’na yapılan müracaata açıklama olarak.
21 Kimyasal Silahlar Gösteri…a.g.e., s.11.
22 A.g.e., s.20.
[52] 21.
YÜZYIL
Şubat’13 • Sayı: 50
Kimyasal Silahlar: Toplumsal Olaylara Biber Gazı
cıyla bedeni kuvveti ile gaz bombası, tazyikli su,
cop ve benzeri maddi gücünü ölçüsüzce kullandığında Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş bulunan pek çok suç tipini ihlal etmiş
bulunmaktadır. Tüm bunlara ek olarak biyolojik
ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Protokolü’nün ilgili maddesi 17 Haziran
1925’te Cenevre’de imzalanmış ve Türkiye de bu
anlaşmaya 15 Ocak 1931 senesinde taraf olarak
boğucu, zehirleyici ve benzeri gazların ve bakteriyolojik araçların kullanımına karşı çıkmıştır.23
Ayrıca Anayasamızın 34. Maddesi uyarınca
herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına
sahiptir. O nedenle özellikle küçük çaplı protestolarda kullanılan orantısız güç hem İnsan Hakları’na hem de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na
aykırıdır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre de
devletler, bir toplantı ve gösterinin sağlıklı bir şekilde yapılması amacıyla gerekli tüm önlemleri
almak durumundadır.24 Ancak günümüzde neredeyse dünyanın her yanında devletler bırakın toplantıların ve gösterilerin sağlıklı yapılmasını
sağlamak, ortamın sağlıksızlaşması için ellerinden
geleni yapmaktadır. Konu her ne olursa olsun,
devletin, vatandaşı üzerinde orantısız güç kullanımı kabul edilemez bir olgudur.
Gazı müdahale aracı olarak kullanan Emniyet
güçleri ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada 2559
sayılı Kanun’un 16. ve 3. Maddeleri’ne atıfta bulunarak polisin görevini yaparken dirençle karşılaşması halinde direnci kırmak için direnci
kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkili olduğunu
ve biber gazı ve tozlarının da 3. Madde’de belirtilen güç unsurları arasında yer aldığını, teşkilatın
CS ve OS yani göz yaşartıcı gaz ile biber gazı kullandığını, kullanan personelin bu konuda eğitimli
olduğunu ve personelde kalıcı hasarın bulunmadığını bildirmiştir. Ancak personelin, bu tip gazları gaz maskesi ve nanoteknolojiyle üretilmiş
üniformalarıyla kullandığını göz önünde tutarsak
kalıcı hasarın olmaması
Özellikle astım
beklentiler dahilindedir.
hastaları ya da
Oysaki tazyikli suyla etkisi artan biber gazının
geçirilmiş akciğer
insanlar üzerine sürekli
hastalığı olan yaşlı
olarak sıkılması ve gaz
hastalarda biber
bombası kullanımı sonugazına maruz kalım
cunda Türkiye’de son 10
sonrası ölümler
senede 11 ölüm vakası25
meydana
gerçekleşmiştir. Bu ölümgelebilmektedir.
lerin geneli de 65 yaş
üstü solunum problemi olan hastalarda görülmüştür.
Sonuç Yerine
Hukuki boyutundan önce insan haklarını göz
önünde bulundurarak bu ve benzeri gazların
özellikle toplumsal olaylarda kullanımı konusuna
tüm kamuoyunun daha hassas yaklaşması gerekliliği bu yazının dikkat çekmek istediği noktadır.
İnsan sağlığı üzerinde türlü zararları olan bu kimyasal ajanlar genç, yaşlı herkesi olumsuz etkilemektedir. Özellikle kullanımı esnasında oluşan
panikle kaos ortamının yaratacağı yaralanmalar
ve ezilmeler de hesaplanmalıdır. Vatandaşlarına
düşman gibi davranan bir devlet, müdahalelerde
ölçüyü kaçırdığında çok fazla tepki çekmektedir.
Devlete saygı, ana vatandaşlık görevleri içinde yer
alırken, bu tip müdahaleler saygıyı zedeleyici unsurlar haline gelmektedir. Kullanıldığı anda negatif dışsal etkileri olan bu gazlar özellikle kronik
hastalığı olan yaşlılar için ölümcüldür. Toplumsal
olayların geçmişten günümüze yönetimlere tepki
olarak gerçekleştiği düşünülürse, halkının sesini
dinlemek yerine tepkilere yöneticilerin kulak asmaması ve tepki gösterenlere, sağlığa zararlı ajanlarla müdahale etmesi bir yönetim zaafiyeti
olarak değerlendirilebilir. Dolayısıyla, yönetenlerin daha ılımlı ve yönettiklerinin sesine kulak verdikleri, onların tepkilerine biber gazı ile
müdahale etmedikleri günler dileğiyle bu yazıyı
da burada sonlandıralım.
21. YÜZYIL
23 Turkey, Statement before the League of Nations Preparatory Commission for the Disarmament Conference, 15 January 1931, League
of Nations Doc. C. 4. M. 4. 1931, IX, Documents of the Preparatory Commission for the Disarmament Conference, Series X, Minutes
of the Sixth Session (Second Part), 15 January 1931, s.313. (Türkiye’nin Cenevre Protokolüne dahil olduğu anlaşma dökümanının
Türkiye ile ilgili bölümünün doğrudan atıfıdır.)
24 Sözleşme madde 11/pozitif yükümlülük.
25 İzmir Barosu Basına ve Kamuoyuna Duyuru Metni, 14.07.2011 tarihli dilekçe ile İçişleri Bakanlığı’na yapılan müracaata açıklama olarak.
Şubat’13 • Sayı: 50
21. YÜZYIL [53]