Yeni Nesil Savaş:
Psikotronik Silahlar
Bahar AŞCI*
Kendisini Amerikan ordusunun üst düzey
profesyonel dergisi olarak tanımlayan US Army
War College, son yıllarda çok duyulmayan bir
konu üzerinde durmaya başlamıştır. Aslında 60
sene önce başlayan fakat açığa çıkmamış bu çalışmalar tekrar gündeme gelmiştir. Savaşların değişen doğası ve gelişen silah teknolojilerine ek
olarak birçok alt başlığı psikotronik silahlar ana
başlığı altında toplayarak dikkatleri değişik bir konunun üzerine çekmiştir. Askeri çalışmalar alanında en az bilinen ve en az anlaşılabilmiş olan
bu konuya dergide dizi yazısı şeklinde yer verilecek ve mümkün olabildiğince akademik kaynaklardan ve araştırmalardan bahsedilecektir.
7 Mayıs 1945 tarihinde ünlü Nazi Generali
Alfred Jodl2 Almanya’nın resmi teslimiyetini ilan
eden belgeleri imzalamış ve 2. Dünya Savaşı’nı
mağlup olarak sonlandırmıştır. Bununla beraber
dünyanın yeni süper gücü olan ABD’nin yaptığı
ilk iş Almanya’daki bilim adamlarını ülkeye davet
etmek olmuştu. 127 bilim adamı bu teklife sıcak
bakınca da tarihin ilk büyük beyin göçü gerçekleşmişti. Çeşitli alanlarda çalışan bu bilim adamları arasında kriptologlar, parapsikologlar,
postkognisyon medyumları, kimyagerler ve eczacılar mevcuttu. 30 sene içinde de bu sayı 1000’e
ulaştı ve ABD mutlak bir bilimsel destek
kazandı.3
Bu konu, ilk defa 1953 yılında MK-Ultra kod
adı ile yapılan çalışmaların CIA (Central Intelligence Agency-Amerikan Merkezi Haber Alma
Teşkilatı) tarafından 1995 yılında halka açılmasıyla ortaya çıkmıştır. Allen Dulles1 direktörlüğünde başlayan program CIA’in gizli zihin
denetim programı olarak yürütülmekteydi. Programın ana amacı Soğuk Savaş döneminde ele geçirilen Sovyet casuslarını sorgulayabilmekti.
Bu gelişmelerle beraber 32. ABD Başkanı
Franklin Roosevelt “New Deal” (Yeniden Yapılanma) Programı4 çerçevesinde sadece başkana
bağlı çalışacak birimler kurulmasını istedi. Bu birimlerden birisi de yeni savaş stratejileri geliştirecek ve dünya istihbarat ağını yönetecekti. Bu
amaçla projede emek vermiş Henry S. Truman5,
“gerçeği bilmek bizi özgürleştirecektir” sloganıyla
1947 yılında Amerikan Merkezi Haber Alma Teş-
*
1
2
3
4
5
Dr., 21 Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Bilimsel Danışmanı,
[email protected]
1893-1969 yılları arasında yaşamış CIA’in ilk sivil ve en uzun yöneten direktörü. Aslen hukukçu olan Dulles, Sullivan ve Cromwell şirketinin de ortağıdır.
1. Dünya Savaşı’nda topçu subayı olarak görev yapmıştır. Hitlere’e çok yakın çalışan subaylardan birisidir. Yarbay olduğunda Türk Ordusu’na gönderilmiş ve 1933’te Türkiye’de görev yapmış bir Alman Nazi subayıdır.
Ahmet Şahinöz, “Beyin Göçü ve Teknoloji Sorunu”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt 15, Sayı 4, 1982, s 52.
1929’da başlayan ve 1939 yılına kadar süren Büyük Bunalım sırasında ABD’de Başkan Franklin D. Roosevelt (1882-1945) tarafından
uygulanan ekonomi politikasıdır. ABD Başkanı, bunalımdan sonra yeni bir anlaşma yapmış ve her alanda pek çok ilk bu programın
başarısı olmuştur.
ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atması gerektiğine karar veren 33. Başkanı’dır. 1945’te göreve gelmiştir. Sovyetlerle
ne pahasına olursa olsun savaşılması ilkesine dayanan Truman Doktrini’ne imza atmış ve bu savaşta yanında olabileceğini düşündüğü
ülkelere Marshall Planı çerçevesinde yardımlar gönderilmesini sağlamıştır. Bu plan kapsamında 1947’de Türkiye de 400 milyon dolarlık
yardım almıştır ve 100 milyon dolar yardım alan Yunanistan’ı geçmiştir. Ancak bu yazının konusu olmamakla birlikte dünyadaki en
büyük savunma üreticisi olan ABD, nedendir bilinmez, önce müttefik ilan ettiği iki ülkeyi daha sonra savunma harcamalarını artırabilmeleri adına birbirlerine karşı kışkırtmıştır.
Ocak’13 • Sayı: 49
21. YÜZYIL [51]
Bahar Aşcı
Psikotronik Çalışmalar
kilatı CIA’yi kurmuştur.6 Kuruluşuyla beraber
hızlı bir şekilde çalışmalarına başlayan teşkilatın
üzerinde yoğunlaştığı konulardan birisi de insan
davranışları olmuştur. Tüm dünyayı kendi politikaları doğrultusunda hareket etmeye yönlendirme
niyetinde olan teşkilat, MK-Ultra projesine başlamış ve 1949’da Nazi bilim adamlarının da katılımlarıyla çalışmayı zenginleştirmiştir.7
Peki bu kadar gizli bir çalışma nasıl açığa çıkmıştır? Her ne kadar bu sorunun cevabı yazının
ilerleyen bölümlerinde daha da detaylandırılacak
olsa da, bu noktada herşeyin 1974 yılında New
York Times gazetesinin CIA ve ABD Savunma
Bakanlığı’nın yürüttüğü deneyleri yazmasıyla8
açığa çıktığı belirtilebilir. Yazı yayınlandığında yer
yerinden oynamış ve hukuki süreç başlamıştı.
Mağdurlara ve ailelerine binlerce dolarlık tazminatlar ödenmiş ve en nihayetinde yaklaşık 20 sene
sonra da projeyle ilgili gizli belgeler gizli belge olmaktan çıkmıştı.9 Çalışmayla ilgili detayları vermeden önce psikotronik ya da başka bir adıyla
kognitif (zihinsel) çalışmalara değinmekte fayda
var.
6
7
8
Zihin kontrolü sağlayarak davranışları ve hareketleri etkileme çalışmaları kognitif çalışmalar olarak
tanımlanabilir. Akla, gerçekte var
mıdır, yoksa sadece film senaryosu
mudur gibi sorular gelebilir. Cevabı düşünürken, ‘gerçekte denenmemiş olsa 1974’te Amerika bu
kadar çalkalanmazdı ve bir lider
çok yakın tarihte Rusya’nın da kognitif çalışmalara imkan sağlayan
psikotronik silah çalışmalarına başladığını ilan etmezdi’ diye düşünmemiz gerekir.10 Peki psikotronik
nedir? 1977 yılından beri faaliyetlerini sürdüren Amerikan Psikotronik Derneği (USPA)11 kavramı
şöyle açıklamıştır: “Zihin-bedençevre(ortam) ilişkileri bilimi;
madde-enerji ve bilinç(şuur) etkileşimleriyle ilgili disiplinler arası
çalışmalar.” Biraz daha açmak gerekirse nasıl elektronik aletler elektrikle çalışıyorsa, psikotronik silahlar da psişik yani insan beyninin gücüyle
çalışmaktadır. Vücudumuzun en önemli organlarından birisi olan beyinle ilgili gizemi çözülememiş o kadar çok nokta varken bu tarz
silahların varlığına da pek şaşmamak gerekir. Bu
çalışmaların ileri sürdüğü tezlere göre, beyin gücüne etki edebildiğiniz her organizmayı harekete
geçirebilir, hatta kitlesel bir imha silahına bile
dönüştürebilirsiniz.
Beynin keşfedilememiş potansiyel gücü üstüne
çalışmalar yapan uzmanlar insan beyninin dünya
için en tehlikeli silah olabileceğini keşfettiklerinde
tarih 1950’lerdi. En azından kayıtlı tarih öyleydi.
Edison’a elektik keşfini armağan eden Nikola
Tesla benzer çalışmaları çok daha önceleri yapmış,
ancak tamamlayamadan çalışmaları kaçırılmıştı.
Onun çalışmalarının özü ise radyo frekans dalgalarına dayanıyordu. İnsan beyni de bir çeşit radyo
frekans dalgası yaydığı için ve bu dalgaları yayan
cihazlar uzaktan kontrol edilebildiğine göre neden
insan beyni kontrol edilemezdi ki? İşte bu ve ben-
www.cia.gov/about-cia/index.html
Mustafa Odabaşı, Soğuk Savaşın Sırları: MK-Ultra Zihin Kontrol Projesi, USA Sabah, 11 Ekim 2012.
Seymour Hersch, “Huge CIA Operation Reported in US Against Antiwar Forces, Other Dissidents in Nixon Years”, New York Times,
22.12.1974.
9 Konuyla ilgili detaylı bilgi için bkz. www.michael-robinett.com/declass/c000.htm; www.parascope.com/ds/mkultradocs.htm
10 Madison Ruppert, “Putin Reportedly Confirms that Russia is Actively Working on Psychotronic Weapons”, The Intel Hub, 06.04.2012.
11 www.psychotronics.org
[52] 21.
YÜZYIL
Ocak’13 • Sayı: 49
Yeni Nesil Savaş: Psikotronik Silahlar
zeri sorular arttıkça, yasal olmasa da kendisine
CIA bünyesinde gizli bir çalışma zemini buldu.
Yasal olmamasının en önemli nedeni ise insanların üzerinde izinleri olmadan çalışmalar yapılmasıydı.
Bu alanda araştırmalar yapılmaya başlandığında karşımıza çok farklı kavramlar çıkabilir.
Yine de özünde hepsi aynı kaynağa sahiptir. Telepatik telsizler, zihin kontrolü, radyohipnotik sistemler, elektronik harp, nöro-elektromanyetik
frekans saldırıları, parapsikolojik silahlanma, lazer
silahlar, sayısal silah (Elipton), sayısal dalga teorisi,
çekim ve hertz teorisi, Tesla topu, Tesla kalkanı,
subluminal mesajlar, HAARP, ECHELON, Pandora Projesi, Monarch Projesi, MK-Ultra Projesi,
biyolojik silahlar, radyohipnotik silahlar, parapsikolojik silahlar ve elektromanyetik silahlar gibi
anahtar kelimeler ilgi çektiği noktada derinlemesine araştırılabilecek kavramlar halini alabilir.
Bu yazıda, içlerinde en ilgi çekici olan MKUltra Projesi üzerinde durulacaktır. Kognitif çalışmalar alanında ilklerden biri olan MK-Ultra,
Manufacturing Killers Utilizing Lethal Tradecraft
Requiring Assassination12 tamlamasının baş harflerinden oluşuyordu. Bu, bir nevi kitlesel suikastlar düzenleme potansiyeline sahip ölümcül silah
geliştirme projesi olmuştu. Bu proje geleneksel
kimyevi ve biyolojik silahlarla ilgilenmenin ötesinde, “istemdışı” katillerin yaratılmasıyla uğraşıyordu. Bu kişiler cinayet işleyeceklerinin ve katil
olarak kullanılacaklarının farkında olmayan,
muhtemelen şizoid kişilikli, hatta mümkünse
daha önceden herhangi bir politik anlaşmaya katılmış insanların arasından seçiliyordu. Seçilenlerin katile dönüşümü, ilaçlar veya kafatasına
yerleştirilen özel çipler sayesinde yürütülen beyin
yıkama seansları sonucunda gerçekleşiyordu.13
13 Temmuz 1953’te Sidney Gottlieb14 başkanlığında CIA Direktörü Dulles tarafından başlatılan projede hedef Sovyetler Birliği, Çin ve Kuzey
Kore’ydi.15 ABD, Soğuk Savaş’ın karşıt ideolojisi
komunizmi tamamen ortadan kaldırabilmek için
elinden geleni yapıyordu. CIA, esirleri psişik tekniklerle konuşturmaya çalışıyordu.16 CIA bu teknikleri sadece esirleri konuşturmak için değil,
yabancı liderlerin zihinlerini kontrol etmek için
de kullanmıştır. Bu yazıya esas kaynak oluşturan
“Project Mkultra, The CIA’s Program of Research
in Behavioral Modification” isimli ABD Senato
belgesinde, Fidel Castro’nun da hedef liderler arasında yer aldığı ve zihninin kontrolünün ele geçirilmeye çalışıldığından bahsedilmektedir. Proje
1964 yılında MKSearch şeklinde değiştirilmiş ve
çalışmalar “Doğruluk Hapı” üretebilmek üzere
yön değiştirmiştir. Ancak bu çalışma da 1974’te
bütün projeyle beraber durdurulmuştur.
Birçok kişi projeye
paranoya şeklinde yakBeyin gücüne etki
laşsa da ABD, nükleer
edilebildiği sürece
sektörde tekel gücünü
her organizma
kaybetmişti ve komüharekete
nizm en büyük düşmanı
geçirilebilir, hatta
haline gelmişti. Bu dukitlesel bir imha
rumda aklın sınırlarını
silahına dahi
zorlayacak çalışmalar bile
dönüşebilir.
Soğuk Savaş döneminde
çalışma zemini bulabilmişti. Bu çalışma için milyonlarca dolar harcanmıştı ve hatta bu rakam ABD bütçesinin yüzde
6’sı olarak tahmin edilmekteydi.17 Alfred Mc
Coy’a göre böyle projeler için harcanan paralar
son derece gereksizdi ve bir diğer yandan da insanlık suçu işlenmekteydi. Çünkü pek çok kişi
izni alınmadan bu çalışmalara dahil edilmişti ve
ölümler gerçekleşmişti. Proje açığa çıktığında CIA
Başkanı da bunu yalanlamamış ve mağdurlara tazminat ödemek zorunda kalmıştı.18
Projede Kullanılan İlaçlar
Bu projede kullanılan ilaçlar aşağıdaki gibidir19:
12 Uri Dowbenko, “Mind Control Slavery and The New World Order”, Nexus Magazine, Cilt 6, Sayı 2, 1999, s.22.
13 Project Mkultra, “The CIA’s Program of Research in Behavioral Modification”, Amerika Birleşik Devletleri Senatosu, 95. Kongresi, 1.
Oturum Raporu, 03.08.1977, s.2.
14 Bir kimyager olan Gottlieb 1951 yılında zehir uzmanı olarak CIA’ye katılmıştır. Rockefeller tarafından fonlanan çalışmalarında psikiyatrist Cameron da ilaç geliştirmesinde yardımcı olmuştur.
15 Adı geçen rapor, s.390. “Mkultra was approved by the DCI (Director of Central Intelligence) on April 13, 1953.”
16 Adı geçen rapor, s, 169.
17 Alfred Mc Coy, A Question of Torture: CIA Interrogation from The Cold War to the War on Terror, New York: Metropolitan Books, 2006,
ss. 2,22,30; Naomi Klein, The Shock Doctrine: The Rise of Disaster Capitalism, New York: Picador, 2007, ss.47-49.
18 ‘Manchurian Candidate’ ve ‘Jacob’s Ladder’ isimli filmler bu projeyi konu edinmiş filmlerdir. Konuyla ilgilenenler izleyebilir.
19 www.plosmedicine.org/article/info:doi/10.1371/Journal.pmed.0030437
Ocak’13 • Sayı: 49
21. YÜZYIL [53]
Bahar Aşcı
Kullanılan Diğer İlaçlar ve Maddeler: Temazepem (bulantıcı giderici ilaç sınıfı), eroin, morfin,
mdma (methylene dioxy methamphet amine ecstacy), meskalin, psilosibin (magic mushroomsihirli mantar diye de bilinen bir tür mantar çeşididir ve halüsünojenik etkisi vardır), skopolamin
(doğruluk hapı ve doğruluk serumu)21, esrar,
alkol, sodyum pentothal ve ergine gibi ilaç ve
maddeler de çalışmada kullanılmıştır. Proje kapsamında pek çok gönüllü ve gönülsüz denek üzerinde etkileri incelenmiştir.22
Projenin Gün Işığına Çıkması
LSD: Projenin en önem verilen ilaçlarından
birisi LSD’dir. Günümüzde de halâ ismi duyulmakta ve bazı davalarda adı geçmektedir. Açılımı
Lizerjik Asit Dietilamidi olan ilaç halk arasında
asit olarak bilinir ve kuvvetli bir halüsinojendir.
Algılama yapısını tamamen değiştirir ve kullanan
kişiyi hayâl alemine gönderir. Beyin üzerinde çok
güçlü bir etkiye sahiptir. Bu ilacın etkisinde olan
birisi her türlü nesneyle iletişim kurabilir ve o nesnelerin onunla diyaloğa girdiğini duyabilir. 1947
yılında Santos Laboratuarları tarafından Delysid
jenerik adıyla piyasaya sürülmüş ve psikiyatrik
kullanım amacı taşımıştır. Ancak daha sonra sakıncalı kullanımı sebebiyle politik tartışmalara
sebep olmuş ve yasaklanmıştır.20
Amfetamin IV: Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu dahil çeşitli sorunların tedavisinde
kullanılan sentetik bir uyarıcıdır.
Barbitürat: Anestezik amaçlı da kullanılabilen
sakinleştirici ve uyku getirici bir ilaçtır. 1860 yılında Adolp Baeyer tarafından üretilmiştir. Çalışmada amfetaminle beraber kullanılmıştır. İkili
kullanımın amacı; yoğun bir şekilde sakinleşmiş
kişinin sorgulamada daha kolay konuşmasını sağlamaktı.
20
21
22
23
1972-74 yılları ABD için çalkantılı yıllardı.
Amerikan tarihinin ilk ve tek başkan istifasına
sebep olan ilk tele-kulak operasyonu diyebileceğimiz Watergate skandalının, Watergate Oteli’nde
gerçekleşmesiyle olaylar ortaya çıkmıştı. Bu olay
sonunda dönemin ABD Başkanı Richard Nixon
istifa etmiş ve gizli her operasyonu inceleyecek komisyonlar kurulmuştur. İşte o komisyonlardan bir
tanesinin yaptığı incelemeler sırasında CIA için
ayrılan bütçenin yüksekliği dikkat çekmiş ve incelemeler devam etmiştir. Bilgi edinme kanunu
çerçevesinde (FOIA: Freedom of Information
Act) paraların nereye harcandığı saptanmış, pek
çok belge CIA yetkilileri tarafından imha edildiği
için de çok etkili soruşturmalar yapılamamıştır.
Bu olay gün ışığına çıkınca 1974’te de New York
Times haberi23 manşetlere taşımış ve kamuoyu
konudan tamamen haberdar olmuştur.
Bir Başka Proje: Stargate
Timothy Thomas, 1998’de yayınladığı ‘The
Mind Has No Firewall’ isimli makalesinde pek
çoğumuza, bilim kurgu film senaryolarından
öteye gidemeyecek çalışmaların aslında gerçek
olabileceğini söylemiştir. Neticede bundan yıllarca
önce ilk Yıldız Savaşları (Star Wars) filmini izlediğimizde de kendi kendine açılan kapılar ve lazer
silahlar bize hayâl gibi geliyordu; şimdi neredeyse
her yerde kapılar kendiliğinden açılıyor ve çocukların bile elinde lazer ışıklı işaretleyiciler mevcuttur. İnsan beyni gizemini korurken,
araştırmacıların ve elbette dünyadaki kötü niyetlilerin de dikkatini çekmeye devam etmektedir.
Adı geçen rapor, s. 229.
Adı geçen rapor, s. 210.
Stephen Soldz, “A Crisis for The Health Professions: The Involuntary Drugging of U.S. Detainees”, Counterpunch Magazine, 23.04.2008.
Hersch, a.g.m.
[54] 21.
YÜZYIL
Ocak’13 • Sayı: 49
Yeni Nesil Savaş: Psikotronik Silahlar
Uzaktan beyin kontrolü ile kitleleri ele geçirmek
ve verilen komutların yerine getirilmesini sağlamak için yapılan çalışmalar bugün daha da gün
ışığına çıkmaktadır. ABD ve Rusya ezeli rakipler
olarak dünya liderliği konusunda sınır tanımayan
çalışmalara imza atmaktadır. Bu alanda yapılan
diğer çalışmalar, dev dinleme cihazları, uzaktan
kontrol çalışmaları ve bu sayede üretilecek olan
alternatif silahlar derginin bir sonraki sayısının
konusu olacak ve bu silahlardan en azından sivil
olarak korunma yollarına yine bir sonraki sayıda
yer verilecektir.
Projelerden devam etmek gerekirse, Stargate
Projesi de yine CIA’nin adını duyurduğu çalışmalardan dikkat çekenidir. Bu projenin en önemli
amacı ise uzaktan kontrol sayesinde istihbarat bilgisinin toplanıp toplanamayacağını tespit etmekti. 1970-1995 yılları arasında CIA yine çok
konuşulacak bir konuya araştırma alanında yer
vermişti.24 Bunun yanında, Libya’nın eski lideri
Muammer Kaddafi’yi aramak için Blue Bird, Manuel Noriega için ise 1983 yılında Land Broker
projesi başlatılmıştı.25 Stephan Schwartz’ın yaptığı
ve İstanbul Parapsikoloji Toplantısı’nda sunduğu
detaylara göre, Irak’ın eski lideri Saddam Hüseyin
yakalanmadan önce 3 Kasım 2003 tarihine kadar
47 duyugörü (uzaktan görüntüleme) kaydı yapıldığı ve yerinin tespitinde bu kayıtlardan yararlanıldığı açıklanmıştır.
Bu çalışmalarda daha da ileri gidenler atom
bombası ya da benzer kitle imha silahlarını, psişik
güçlerle durdurabileceğini iddia etmiş, ateşlenmesini önceden haber alabileceklerini ya da ateşlendiğinde beyin gücüyle kitle imha silahını
durdurabileceklerini iddia etmişlerdir. Şimdilik kanıtlanmadığı için bilimsel gerçekler arasında yer
alma ihtimali bulunmasa da ‘Rusya Psikotronik Savaşları’ adlı kitapta bu alanda ne aşamada olunduğuna dair bir tablo verilmiştir. Tabloya göre,
mikrodalgalar sayesinde uzaktan işitme kanıtlanmış; Smirnov bilinçaltı savunma taktiklerini kanıtlamış; beyine sinyal gönderimi kanıtlanmış; Emr
dalgaları (Elektromanyetik ışınım, elektromanyetik
dalga ya da elektromıknatıssal ışın) ile beyine düşünce ekme kanıtlanamamış; manyetik sinyaller sayesinde düşüncelerde manipülasyon kanıtlanmış;
elektromanyetik sinyallerle beyin okuma kanıtlan-
mış; zeka seviyesine göre
iç organları uzaktan tahrip
etme kanıtlanmış; insan
davranışlarını uzaktan düzenleme henüz kanıtlanamamıştır. Her alanda
askeri bir ilgi mevcut
olup, daha etkili silahlar
haline gelebilmeleri için
üzerlerinde
çalışmalar
devam etmektedir.26
Psikotronik
çalışmalar, yeni
savaş stratejilerinin
geliştirilmesinde ve
istihbarat
bilgilerinin
güçlendirilmesinde
önemsenmektedir.
Sonuç Yerine
Bu yazıyla, Türkiye’de, üzerinde neredeyse hiç
durulmayan bir konuya ilgi çekmeye çalıştık. Burada yazılanlar hükümet kaynaklarına dayandığı
için inandırıcılığının sorgulanması gereği duyulmamıştır. Hali hazırda Amerikan filmlerinde gördüğümüz her tür silahın bir gün kullanım yeri
bulabileceği de bir gerçek olabilir. Dünyada bu
tarz çalışmalar yapılmaktadır, fakat Türkiye’deki
durum ile ilgili hiçbir bilgi mevcut değildir. En
bilinen propoganda aracı ve bu yazının içeriğine
uygun düşeceği düşüncesiyle beyin yıkama aracı
olan televizyon, belki de evimizde masumca
duran bir kitle imha silahıdır. Neticede okuma
oranlarındaki düşüş, okumadığımız için sorgulama ve algılama yeteneklerimizdeki gerileme, hal
böyle olunca da iletişim eksikliğimiz belki de evlerimize yerleştirdiğimiz televizyonun marifetleri
arasındadır. Konu her ne olursa olsun bilinmesi
gereken en önemli gerçek insanların okuyup araştırmadan ilerleyemeyecekleridir. Bu ve benzeri silahlar üretiliyor ve bir gün dünyayı ele geçirme
senaryoları yazan kişilerin kullanabileceği hale getiriliyorsa belki de bu silahlardan korunabilmenin
en kolay yolu okumak ve kitlesel imha makinelerinin (televizyon ve bilgisayar gibi) önünden kalkmak olacaktır. Savaşlar ister konvansiyonel isterse
parapsikolojik olsun, insanlığın alnında kara leke
olmaya ve ilerlemenin önündeki en önemli engellerden biri olmaya devam ettikçe insanlığa düşen
tek şey aydınlanmak ve bu harcamaların yapılmasına bir an önce karşı çıkmak olmalıdır. Beynimiz
en mahrem yerimizdir. Düşüncelerimizi öğrenememeleri dileğiyle.
21. YÜZYIL
24 www.skepdic.com/remoteviewing
25 www.americanchronicle.com/articles/view/164120
26 V.N Lopatin ve V.D. Tsygankov, Psychotronic Wars and Security of Russia, Moskow, 1999, s,12.
Ocak’13 • Sayı: 49
21. YÜZYIL [55]