meydan
Görünüm
Türkçe
[düzenle]Köken
[düzenle]Söyleniş
[düzenle]Ad
[düzenle]meydan (belirtme hâli meydanı, çoğulu meydanlar)
- bulunulan yer ve çevresi, ortalık
- Kileri kilitlemezdi, paraları meydanda dururdu. — Ö. Seyfettin
- eğlence veya karşılaşma yeri, yarışma
- Şehir kapılarının önündeki meydanlarda davul zurna çalınıyor, cirit, bar oynanıyordu. — A. H. Tanpınar
- fırsat, imkân veya vakit
- (şehircilik) alan, saha
- Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu. — Ö. Seyfettin
- (tasavvuf) Mevlevî tekkelerinde ayin yapılan yer
Çekimleme
[düzenle]meydan adının çekimi
Atasözleri
[düzenle]Türetilmiş kavramlar
[düzenle]Çeviriler
[düzenle]Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "meydan" maddesi
Azerice
[düzenle]Söyleniş
[düzenle]- Heceleme: mey‧dan
Ad
[düzenle]meydan
Gagavuzca
[düzenle]Köken
[düzenle]Söyleniş
[düzenle]- Heceleme: mey‧dan
Ad
[düzenle]meydan
Kaynakça
[düzenle]- Etymological Dictionaries - Andras Rajki