Karabuk University
Education sciences
The aim of this paper is to determine cultural differences in children’s everyday lives between illustrated children’s stories published in UK and Turkey. Children's stories are effective tools used for children's education. A good story... more
The aim of this paper is to determine cultural differences in children’s everyday lives between illustrated children’s stories published in UK and Turkey. Children's stories are effective tools used for children's education. A good story provides essential information on social life and communication between people. In this study, social semiotic analysis and descriptive content analysis have been applied on illustrated images and stories with cross cultural approach.
ÖZ. Bu araştırmanın amacı, ilkokul 4. sınıf için bir " Bilimsel Süreç Becerileri Programı " (BSBP) geliştirmek ve bu programın bilimsel süreç becerilerini kazandırması açısından etkililiğini belirlemektir. Bu amaçla, araştırmada öncelikle... more
ÖZ. Bu araştırmanın amacı, ilkokul 4. sınıf için bir " Bilimsel Süreç Becerileri Programı " (BSBP) geliştirmek ve bu programın bilimsel süreç becerilerini kazandırması açısından etkililiğini belirlemektir. Bu amaçla, araştırmada öncelikle BSBP geliştirilmiştir. BSBP'nin öğrenci düzeyine uygunluğu ve bilimsel doğruluğu farklı aşamalarda 11 uzman tarafından değerlendirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, 4. sınıfa devam eden toplam 48 öğrenci oluşturmuştur. Çalışmada araştırmacı tarafından geliştirilen Bilimsel Süreç Becerileri Testi (BSBT) ve kısa yanıt gerektiren sorular kullanılmıştır. Araştırmanın sonunda elde edilen bulgular, BSBP'nın deney grubu öğrencilerinin bilimsel süreç becerilerini kullanma düzeylerini kontrol grubunda bulunan öğrencilere göre manidar düzeyde artırdığını ortaya koymuştur. Anahtar Kelimeler: Bilimsel Süreç Becerileri, Program Değerlendirme, " Maddeyi Tanıyalım " Ünitesi. ABSTRACT. The aim of this research is to develop a " Science Process Skills Program " (SPSP) for elementary school grade 4 and determine the effectiveness of this program in terms of acquiring science process skills. During the development stage of the program, sub-dimensions of science process skills were identified using an eclectic approach and the gains related to the sub-dimensions were noted. The workgroup of the research consists of 48 students. Science Process Skill Test (SPST) developed by the researcher and short answer questions were used in the research. The findings obtained at the end of the research show that SPSP increases the level of use of science process skills of the students in the experimental group significantly, compared to the students in the control group., The Unit of " Let's Learn The Matter ". SUMMARY Purpose and significance: The aim of this research is to develop a " Science Process Skills Program " (SPSP) for elementary school grade 4 and determine the effectiveness of this program in terms of acquiring science process skills. Methods: To that end, SPSP was primarily developed. During the development stage of the program, sub-dimensions of science process skills were identified using an eclectic approach and the gains related to the sub-dimensions were noted. The gains of the unit " Let's Learn The Matter " in Science and Technology Course Program and the gains of the SPSP were correlated and lesson plans were prepared. The relevancy and the scientific accuracy of the SPSP were evaluated by 11 experts at different stages. The workgroup of the research consists of 48 students studying at Aydınlıkevler Elementary School classes 4/C (N=24) and 4/D (N=24) in the district of Altındağ in Ankara. Science Process Skill Test (SPST) developed by the researcher and short answer questions were used in the research. SPST has 39 multiple-choice questions and its validity and reliability analysis was carried out based on preliminary test. Based on expert opinions and the results attained from the difference between the groups, it was determined that it could yield viable results. The KR-20 reliability and the average difficulty of the test were calculated 0,82 and 0,48 respectively. Short answer questions were used to evaluate the learning process. The relevancy of the program to the students' level and the feature to be measured was determined based on expert opinions. Scoring rubrics were used in scoring the short answer questions. SPSP was administered to experimental group within a period of 9 weeks. During this period, the control group received no treatment. Short answer questions were asked to the students in the experimental group at the end of each activity, and to the students in the control group within the
In this study, the effects of students learning styles on academic achievement was investigated in e-learning environments and the answer for the question "are e-learning style, participation in online course and watching the lecture... more
In this study, the effects of students learning styles on academic achievement was investigated in e-learning environments and the answer for the question "are e-learning style, participation in online course and watching the lecture videos offline predictors of academic achievement?" is tried to examined. E-Learning Style Scale (Gülbahar and Alper, 2014) and Achievement Test were applied 501 (350 female and 151 male) students who received pedagogical formation education in e-learning environment during the 2016-2017 academic year. The research was carried out online with learning management systems in the measurement and assessment course for 14 weeks. The certificate of pedagogical formation was given to students at the end of the course. The Achievement Test developed by researchers. This test was tested in another group similar to the study group and found reliable and valid results. The scores obtained from this test were accepted as a measure of academic achievement. Data were analyzed by stepwise multiple regression analyses. According to the results, participation in online course, watching video recordings, active learning style and independent learning style were found as predictors of students' academic achievement. These four variables account for 7% of the total variance in academic achievement.
Öz: Akran zorbalığı davranışlarının önlenmesinde, erken yaşlardan itibaren çocuklarda zorba ve kurban davranışlarının belirlenmesi önemlidir. Bu nedenle bu çalışmada, zorba ve kurban çocuk davranışlarını değerlendirmeye yönelik bir ölçme... more
Öz: Akran zorbalığı davranışlarının önlenmesinde, erken yaşlardan itibaren çocuklarda zorba ve kurban davranışlarının belirlenmesi önemlidir. Bu nedenle bu çalışmada, zorba ve kurban çocuk davranışlarını değerlendirmeye yönelik bir ölçme aracı geliştirilmesi amaçlanmıştır. Çalışma grubu 176 okul öncesi ve ilkokul öğretmeninden oluşmuştur. Alan yazın ışığında oluşturulan ölçek maddelerinin kapsam geçerliği için uzman görüşünden yararlanılmıştır. Yapı geçerliğinin belirlenmesinde Açımlayıcı ve Doğrulayıcı Faktör Analizleri ve güvenilirliğin kestirilmesinde KR-20 iç tutarlılık katsayısından yararlanılmıştır. Sonuç olarak; "Zorba ve Kurban Çocuk Davranışlarını Değerlendirme Formu" ismi verilen ölçeğin "Zorba-Çocuk Davranışları", "Kurban-Çocuk Davranışları" ve "Pasif Zorba-Çocuk Davranışları" olmak üzere üç alt boyuttan ve 32 maddeden oluştuğu belirlenmiştir. Ölçek KR-20 iç tutarlılık katsayısı Zorba-Çocuk Davranışları alt boyutu için 0,86, Kurban Çocuk Davranışları alt boyutu için 0,88 ve Pasif-Zorba Çocuk alt boyutu için ise 0,71 olarak hesaplanmıştır. Ölçeğin, okul öncesi ve ilkokul döneminde zorba, kurban ve pasif zorba çocukların saptanmasında geçerli ve güvenilir veriler sunabileceği sonucuna varılmıştır. Abstract: Identification of bullying and victim behavior in children in early ages is important to prevent peer bullying. Thus, the present study aimed to develop a measurement instrument to assess the bully and victim child behavior. The study group included 176 preschool and primary school teachers. The scale items were designed in relation to the knowledge available in literature and field specialists were consulted for content validity. Explanatory and Confirmatory Factor Analyzes, KR-20 internal consistency coefficient were conducted to determine validity and reliability. As a result, it was determined that the scale called "Bully and Victim Child Behavior Evaluation Assessment Form" included 32 items and 3 sub-dimensions, namely "Bullying Child Behavior", "Victim Child Behavior" and "Passive Bullying Child Behavior". Scale KR-20 internal consistency coefficient was calculated as 0.86 for Bullying Child Behavior subscale, 0.88 for Victim Child Behavior subscale and 0.71 for Passive Bullying Child Behavior subscale. It was concluded that the scale can provide valid and reliable evidence for identification of bully, victim and passive-bully children during preschool and primary school periods. Giriş Bireysel, sosyal ve eğitimsel bir problem olan şiddetin en önemli nedeni, toplumdaki sosyal ilişkiler olarak görülmektedir. Şiddet insanlar arasında bire bir olabileceği gibi, medya aracılığıyla veya devletler aracılığıyla da olabilir. Fiziksel, duygusal/psikolojik, sözel, cinsel, ekonomik, kültürel şiddet olmak üzere pek çok şiddet türünden söz etmek mümkündür. Şiddet bir saldırganlık biçimidir ve saldırganlık hem şiddeti hem de zorbaca eylemleri kapsamaktadır. Vurma, tekme atma gibi eylemlerin yapıldığı durumlarda, zorbaca eylemler aynı zamanda şiddet olarak kabul edilmektedir (Turan, Çubukçu ve Girmen, 2010). Zorbalık, bir kişinin kasıtlı
Amaç: Bu çalışmanın amacı, Türk kültürüne uygun bir Prenatal Bağlanma Ölçeği geliştirmek ve psikometrik özelliklerini belirlemektir. Gereç Ve Yöntem: 48 maddelik Prenatal Bağlanma Ölçeği Denemelik Formu hazırlanmadan önce geniş bir alan... more
Amaç: Bu çalışmanın amacı, Türk kültürüne uygun bir Prenatal Bağlanma Ölçeği geliştirmek ve psikometrik
özelliklerini belirlemektir.
Gereç Ve Yöntem: 48 maddelik Prenatal Bağlanma Ölçeği Denemelik Formu hazırlanmadan önce geniş bir alan
yazın taraması yapılarak bir madde havuzu oluşturulmuştur. Ölçeğin yapı geçerliğini belirlemek için veriler iki
aşamalı olarak toplanmıştır. İlk aşamada 262 gebeye denemelik form uygulanarak, 255 gebeden elde edilen veriler
üzerinde açımlayıcı faktör analizi yapılmıştır. Açımlayıcı faktör analizi sonucunda üç faktörlü 33 maddeden
oluştuğuna karar verilmiş ve ölçeğin yapı geçerliğini kontrol etmek amacıyla 33 maddelik form yeniden 199
gebeye uygulanarak, bu gruptan elde edilen verilerle doğrulayıcı faktör analizi uygulanmıştır. Ayrıca Prenatal
Bağlanma Ölçeğinin ölçüte dayalı geçerliğini sağlamak amacıyla araştırmada Gebelikte Psikososyal Sağlığı
Değerlendirme Ölçeği de beraber kullanılmıştır.
Bulgular: Açımlayıcı faktör analizi sonucunda ölçeğin üç faktörlü 33 maddeden oluştuğunda yapıyı daha iyi
temsil ettiği sonucuna varılmıştır. Üç faktörlü 33 maddelik form, doğrulayıcı faktör analizi sonucunda mükemmel
uyum vermiştir (χ²=318,34, sd=490, χ²/sd=0,64, CFI=1,00, GFI=0,91, NNFI=1,00, AGFI=0,89). Gebelikte psikososyal sağlığı değerlendirme ölçeği ile prenatal bağlanma ölçeğinin faktörleri arasındaki ilişkiler incelenmiş ve
prenatal bağlanma ölçeğinden elde edilen veriler gebelik ve eş ilişkisi ile psiko-sosyal destek, ailesel destek ile
fiziksel psiko-sosyal değişikliklerle pozitif ve manidar ilişkiler vermiştir. Ölçeğin faktörleri ve toplam puanına ait
güvenirlik katsayıları 0,88 ile 0,94 arasında değişmiştir.
Sonuç: Geliştirilen ölçme aracının birden fazla grup üzerinde güvenilir ve geçerli sonuçlar üretebildiği sonucuna
ulaşılmıştır.
Anahtar kelimler: Bağlanma, prenatal bağlanma, prenatal bağlanma ölçeği.
özelliklerini belirlemektir.
Gereç Ve Yöntem: 48 maddelik Prenatal Bağlanma Ölçeği Denemelik Formu hazırlanmadan önce geniş bir alan
yazın taraması yapılarak bir madde havuzu oluşturulmuştur. Ölçeğin yapı geçerliğini belirlemek için veriler iki
aşamalı olarak toplanmıştır. İlk aşamada 262 gebeye denemelik form uygulanarak, 255 gebeden elde edilen veriler
üzerinde açımlayıcı faktör analizi yapılmıştır. Açımlayıcı faktör analizi sonucunda üç faktörlü 33 maddeden
oluştuğuna karar verilmiş ve ölçeğin yapı geçerliğini kontrol etmek amacıyla 33 maddelik form yeniden 199
gebeye uygulanarak, bu gruptan elde edilen verilerle doğrulayıcı faktör analizi uygulanmıştır. Ayrıca Prenatal
Bağlanma Ölçeğinin ölçüte dayalı geçerliğini sağlamak amacıyla araştırmada Gebelikte Psikososyal Sağlığı
Değerlendirme Ölçeği de beraber kullanılmıştır.
Bulgular: Açımlayıcı faktör analizi sonucunda ölçeğin üç faktörlü 33 maddeden oluştuğunda yapıyı daha iyi
temsil ettiği sonucuna varılmıştır. Üç faktörlü 33 maddelik form, doğrulayıcı faktör analizi sonucunda mükemmel
uyum vermiştir (χ²=318,34, sd=490, χ²/sd=0,64, CFI=1,00, GFI=0,91, NNFI=1,00, AGFI=0,89). Gebelikte psikososyal sağlığı değerlendirme ölçeği ile prenatal bağlanma ölçeğinin faktörleri arasındaki ilişkiler incelenmiş ve
prenatal bağlanma ölçeğinden elde edilen veriler gebelik ve eş ilişkisi ile psiko-sosyal destek, ailesel destek ile
fiziksel psiko-sosyal değişikliklerle pozitif ve manidar ilişkiler vermiştir. Ölçeğin faktörleri ve toplam puanına ait
güvenirlik katsayıları 0,88 ile 0,94 arasında değişmiştir.
Sonuç: Geliştirilen ölçme aracının birden fazla grup üzerinde güvenilir ve geçerli sonuçlar üretebildiği sonucuna
ulaşılmıştır.
Anahtar kelimler: Bağlanma, prenatal bağlanma, prenatal bağlanma ölçeği.
Bu çalışmanın amacı, Çocuk Gelişimi bölümü lisans programına devam eden öğrencilerin dereceli puanlama anahtarı hazırlama becerilerindeki gelişimi incelemektir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2018- 2019 öğretim yılında Karabük Üniversitesi... more
Bu çalışmanın amacı, Çocuk Gelişimi bölümü lisans programına devam eden öğrencilerin dereceli
puanlama anahtarı hazırlama becerilerindeki gelişimi incelemektir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2018-
2019 öğretim yılında Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde öğrenim gören 49 deney, 47
kontrol grubunda olmak üzere toplam 96 Çocuk Gelişimi bölüm öğrencisi oluşturmaktadır. Deney ve
kontrol grubunda bulunan öğrencilere araştırmaya başlamadan önce dereceli puanlama anahtarıyla ilgili
bir ön test uygulanmıştır. Daha sonra deney grubunda bulunan öğrencilere beş hafta boyunca dereceli
puanlama anahtarı hazırlamaya yönelik uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Uygulamalarda bilişsel gelişim
alanından beş, dil gelişim alanından beşer kazanım seçilerek deney grubunu oluşturan öğrencilerden bu
kazanımlarla ilgili performansın değerlendirilmesine uygun dereceli puanlama anahtarı oluşturmaları
istenmiş ve öğrencilerin dereceli puanlama anahtarı hazırlama konusundaki gelişimleri izlenmiştir.
Verilerin çözümlenmesinde Mann Whitney U testi ve Kruskall Wallis Varyans analizi kullanılmıştır.
Uygulama sonunda deney ve kontrol grubunda bulunan öğrencilere dereceli puanlama anahtarıyla ilgili
bir son test uygulanmış ve uygulamanın etkisi kontrol edilmiştir. Ayrıca deney grubunda bulunan
öğrencilerden dereceli puanlama anahtarı hazırlamaya yönelik performanslarını değerlendirmeleri (öz
değerlendirme) istenmiştir. Araştırmada, deney grubundaki öğrencilerin dereceli puanlama anahtarı
geliştirme konusunda ustalık kazandıkları belirlenmiştir. Deney grubunun son test puanları, kontrol
grubunun son test puanlarına göre manidar düzeyde farklılaşmıştır. Öğrencilerin dereceli puanlama
anahtarı hazırlama konusundaki öz değerlendirmeleri ile araştırmacının aynı çalışmaya verdiği puanlar
karşılaştırılmıştır. Öğrencilerin değerlendirmeleri ile araştırmacının değerlendirmesi arasında bir ilişki
olmadığı belirlenmiştir.
puanlama anahtarı hazırlama becerilerindeki gelişimi incelemektir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2018-
2019 öğretim yılında Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde öğrenim gören 49 deney, 47
kontrol grubunda olmak üzere toplam 96 Çocuk Gelişimi bölüm öğrencisi oluşturmaktadır. Deney ve
kontrol grubunda bulunan öğrencilere araştırmaya başlamadan önce dereceli puanlama anahtarıyla ilgili
bir ön test uygulanmıştır. Daha sonra deney grubunda bulunan öğrencilere beş hafta boyunca dereceli
puanlama anahtarı hazırlamaya yönelik uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Uygulamalarda bilişsel gelişim
alanından beş, dil gelişim alanından beşer kazanım seçilerek deney grubunu oluşturan öğrencilerden bu
kazanımlarla ilgili performansın değerlendirilmesine uygun dereceli puanlama anahtarı oluşturmaları
istenmiş ve öğrencilerin dereceli puanlama anahtarı hazırlama konusundaki gelişimleri izlenmiştir.
Verilerin çözümlenmesinde Mann Whitney U testi ve Kruskall Wallis Varyans analizi kullanılmıştır.
Uygulama sonunda deney ve kontrol grubunda bulunan öğrencilere dereceli puanlama anahtarıyla ilgili
bir son test uygulanmış ve uygulamanın etkisi kontrol edilmiştir. Ayrıca deney grubunda bulunan
öğrencilerden dereceli puanlama anahtarı hazırlamaya yönelik performanslarını değerlendirmeleri (öz
değerlendirme) istenmiştir. Araştırmada, deney grubundaki öğrencilerin dereceli puanlama anahtarı
geliştirme konusunda ustalık kazandıkları belirlenmiştir. Deney grubunun son test puanları, kontrol
grubunun son test puanlarına göre manidar düzeyde farklılaşmıştır. Öğrencilerin dereceli puanlama
anahtarı hazırlama konusundaki öz değerlendirmeleri ile araştırmacının aynı çalışmaya verdiği puanlar
karşılaştırılmıştır. Öğrencilerin değerlendirmeleri ile araştırmacının değerlendirmesi arasında bir ilişki
olmadığı belirlenmiştir.
In this study logistic regression and Lord's Chi Square methods were used to research the items that have DIF. The study utilized Peabody Picture Vocabulary Test (PPVT). The original form of the PPVT includes four options. Three different... more
In this study logistic regression and Lord's Chi Square methods were used to research the items that have DIF. The study utilized Peabody Picture Vocabulary Test (PPVT). The original form of the PPVT includes four options. Three different forms (A, B and C) were formed by removing one of the distractors respectively. The original form of PPVT was implemented in a group of 970 preschool children who were aged between 3 to 6. 757 of them took one of the forms. In each implementation, the order to the implementation of the original form and the form (A, B or C) was changed. The applications were conducted 15 days apart. In the first application, the original form was applied, while one of the devised forms (A, B or C) was used in the following application. In this way, the effect of order of application on responses was investigated. The gender variable constituted the reference and focus group of the study. The Logistic Regression and Lord's Chi-square methods did not give compatible results in DIF analysis. DIF was found in 15 items in the original form according to the logistic regression method and in nine items according to the Lord's Chi-square method. The three-option and four-option applications of the test revealed that DIF was determined in five items in different forms. It was observed that there was no compliance in different applications and analyses in other items with DIF. Keywords: Differential item functioning, logistic regression, Lord's chi square, Peabody picture vocabulary test. ÖZ: Bu araştırmada değişen madde fonksiyonunun belirlenmesinde lojistik regresyon ve Lord'un Ki-kare yöntemleri karşılaştırılmıştır. Araştırmada Peabody Resim Kelime Testi (PRKT) kullanılmıştır. PRKT dört seçenekli maddelerden oluşmaktadır. Çeldiricilerin uygulamadaki etkisini görmek amacıyla farklı formlarda farklı bir çeldirici maddeden çıkarılarak üç seçenekli formlar oluşturulmuştur. PRKT 3-6 yaş arasında 970 çocuğa uygulanmış 757 uygulamadan elde edilen yanıtlar çözümlenmiştir. Uygulamalar 15 gün arayla gerçekleştirildi. Bir uygulamada önce original form uygulandı, diğer uygulamada oluşturulan formlardan biri (A, B veya C) uygulandı. Bu yolla yanıtlarda uygulama sırasının etkisi kontrol edildi. Cinsiyet değişkeni araştırmanın referans ve odak grubunu oluşturmuştur. DIF analizinde Lojistik Regreyon ve Lord'un Ki-kare yöntemi uyumlu sonuçlar vermedi. Araştırma bulgularına göre lojistik regresyon yöntemine göre orijinal formda 15, Lord'un Ki-kare yöntemine göre 9 maddede DIF belirlendi. Testin üç seçenekli ve dört seçenekli uygulamalarından elde edilen sonuçlarda farklı formlarda beş maddede uyumlu bir biçimde DIF belirlenmiştir. DIF belirlenen diğer maddelerde ise farklı uygulama ve analizlerde uyum olmadığı gözlenmiştir. Anahtar kelimeler: Değişen madde fonksiyonu, lojistik regresyon, Lord'un ki-karesi, Peabody resim kelime testi.
Öz Amaç: Bu araştırmada ebeveynlerin cinsel eğitimde kullandıkları iletişim dilini belirlemeye yönelik bir ölçek geliştirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırmada üç farklı çalışma grubundan veriler toplanmıştır. Birinci çalışma... more
Öz Amaç: Bu araştırmada ebeveynlerin cinsel eğitimde kullandıkları iletişim dilini belirlemeye yönelik bir ölçek geliştirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırmada üç farklı çalışma grubundan veriler toplanmıştır. Birinci çalışma grubundan (N=100) elde edilen verilerle ölçülmesi amaçlanan yapının kuramsal temellerinin açıklanması amaçlanmış, ikinci çalışma grubundan (N=178) elde edilen verilerle ölçeğin yapısına ilişkin Açımlayıcı ve Doğrulayıcı Faktör Analizi sonuçları incelenmiş; üçüncü çalışma grubundan (N=186) elde edilen verilerle yapının doğrulanıp doğrulanmadığı Doğrulayıcı Faktör Analiziyle incelenmiştir. Bulgular: Analiz sonuçlarına dayalı olarak 23 maddeden oluşan ölçeğin dört faktörlü bileşenli bir yapı sergilediğine karar verilmiştir. Ölçme aracının alt faktörlerinin iç tutarlılık katsayısı iki farklı örneklemde .70 ve .80 arasında değişmiştir. Faktörler arasında orta düzeyde ilişkiler olduğu belirlenmiştir. Sonuç: Araştırmadan elde edilen sonuçlara dayalı olarak annelerin ve babaların cinsel eğitimde kullandıkları iletişim dili bakımından ebeveynler arasında fark olmadığı; yükseköğretim mezunlarının diğer öğrenim düzeyindeki ebeveynlere göre süreci yönetmede daha başarılı oldukları, yükseköğretim mezunlarının diğer öğrenim düzeyindeki ebeveynlere göre cinsel eğitimde daha kaygılı bir iletişim sergiledikleri belirlenmiştir. Anahtar kelimler: Cinsel eğitim, cinsel iletişim, ölçek geliştirme.
- by Fatma Betül Kurnaz and +1
- •
- Sexual Education
The aim of this study was to determine the factors predicting student engagement. The sample of the study consisted of 527 students from Karabuk University Distance Education Center. Independent variables of the study were e-learning... more
The aim of this study was to determine the factors predicting student engagement. The sample of the study consisted of 527 students from Karabuk University Distance Education Center. Independent variables of the study were e-learning style and online learning readiness. The data were analyzed using the stepwise multiple regression analysis. The findings revealed that students, who set a learning goal, can manage their time in line with this goal, put effort, organize their learning considering their needs, pay attention to learning situations or the learning object, prefer to work with visual elements, enjoy doing research, can remember easily and study with visuals that facilitate retrieval, prefer to work independently, take responsibility for their learning, and believe in their learning ability, have higher levels of engagement.
Ebeveynler İçin Cinsel İletişim Ölçeği 199 kişiye uygulanmış, elde edilen veriler kullanılarak Açımlayıcı Faktör Analizi (AFA) yapılmıştır. Nihai form 39 maddedir ve dört faktörlüdür. Elde edilen veriler üzerinde Doğrulayıcı Faktör... more
Ebeveynler İçin Cinsel İletişim Ölçeği 199 kişiye uygulanmış, elde edilen veriler kullanılarak Açımlayıcı Faktör Analizi (AFA) yapılmıştır. Nihai form 39 maddedir ve dört faktörlüdür. Elde edilen veriler üzerinde Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) uygulanmış ve uyum iyiliği indislerinin yüksek olması nedeniyle yapının doğrulandığı sonucuna ulaşılmıştır. Nihai form Toplumsal Cinsiyet Algısı Ölçeği ile birlikte üçüncü bir grupta (N=200) tekrar denenerek elde edilen veriler üzerinde DFA yapılarak sonuçlar kontrol edilmiştir. Ölçeğin, cinsel eğitime yönelik tutumları belirlemede geçerli sonuçlar üretebildiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca ebeveynlerin cinsiyetlerinin cinsel eğitime yönelik tutumlarında anlamlı bir farka yol açmadığı ancak öğrenim düzeylerinin cinsel eğitime yönelik tutumlarında yükseköğretim mezunlarının lehine anlamlı bir farka yol açtığı belirlenmiştir. Ebeveynlerin cinsel eğitime yönelik tutumları ile cinsel eğitimde kullandıkları iletişim dili arasında pozitif ve manidar ilişkilerin olduğu belirlenmiştir. Abstract: In this study, it was aimed to develop the Attitude Scale towards Sexual Education (ASSE). A form and Communication Language Scale Used in Sexual Education were applied to 199 people for the purpose of experimentation and Confirmatory Factor Analysis (CFA) was performed using the obtained data. The final form is 39 items and has four factors. Confirmatory factor analysis was applied on the data obtained and it was concluded that the structure was confirmed due to the high index of goodness of fit. The final form was tried again in a third group with the "Gender Perception Scale" and the results were checked by confirmatory factor analysis on the obtained data. It was concluded that the scale can produce valid results in determining attitudes towards sexual education. In addition, the sex of the parents did not cause a difference in their attitudes towards sexual education; however, it was determined that their education level caused a difference in favor of higher education graduates in their attitudes towards sexual education. It has been determined that there are positive and significant relationships between parents' attitudes towards sexual education and the language of communication they use in sexual education.
Early childhood is a period when there is seen rapid changes developmentally. It is important to determine the state through developmental evaluation at the early childhood so that it would be possible to prevent or decrease potential... more
Early childhood is a period when there is seen rapid changes
developmentally. It is important to determine the state through developmental evaluation at the early childhood so that it would be possible to prevent or decrease potential developmental risks by early response. Aim of this study is to evaluate children who have developmental delay in regard to different variances.
In the study, there was gathered data from 995 children (485 girls, 510 boys) who are 31-72 months-old. In this study, Gazi Early Childhood Assessment Tool (GECAT) was used. The data was gathered by child development specialists from Adapazarı, Ankara, Antalya, Bitlis, İstanbul, Kırıkkale, Karabük and Mersin – who have the certificate of GECAT. Raw scores the children got from GECAT were compared to their t scores, and frequency and percentage values of the children who were at the bottom without any progress were analyzed in terms of variances as the cities they live in and their genders. It has been determined in all the sub-dimensions that there was no difference between the scores of girls and
boys, and girls and boys have shown similar characteristics in zones of
development. It has been seen that variance in the scores was decreased and developmental differences of the children were lessened with age in all the zones of development. However, it is a remarkable finding that this decrease in the variance is slower in cognitive development. It has been detected that 8,7% of children, 6,8% of children and 12,5% of children have shown progress out of normal bounds respectively in psychomotor development, cognitive development and social-emotional development. It has been found that children living in Bitlis, Kırıkkale and İstanbul have higher rates of developmental delay that those living in other cities.
developmentally. It is important to determine the state through developmental evaluation at the early childhood so that it would be possible to prevent or decrease potential developmental risks by early response. Aim of this study is to evaluate children who have developmental delay in regard to different variances.
In the study, there was gathered data from 995 children (485 girls, 510 boys) who are 31-72 months-old. In this study, Gazi Early Childhood Assessment Tool (GECAT) was used. The data was gathered by child development specialists from Adapazarı, Ankara, Antalya, Bitlis, İstanbul, Kırıkkale, Karabük and Mersin – who have the certificate of GECAT. Raw scores the children got from GECAT were compared to their t scores, and frequency and percentage values of the children who were at the bottom without any progress were analyzed in terms of variances as the cities they live in and their genders. It has been determined in all the sub-dimensions that there was no difference between the scores of girls and
boys, and girls and boys have shown similar characteristics in zones of
development. It has been seen that variance in the scores was decreased and developmental differences of the children were lessened with age in all the zones of development. However, it is a remarkable finding that this decrease in the variance is slower in cognitive development. It has been detected that 8,7% of children, 6,8% of children and 12,5% of children have shown progress out of normal bounds respectively in psychomotor development, cognitive development and social-emotional development. It has been found that children living in Bitlis, Kırıkkale and İstanbul have higher rates of developmental delay that those living in other cities.
Early childhood is a period when there is seen rapid changes developmentally. It is important to determine the state through developmental evaluation at the early childhood so that it would be possible to prevent or decrease potential... more
Early childhood is a period when there is seen rapid changes developmentally. It is important to determine the state through developmental evaluation at the early childhood so that it would be possible to prevent or decrease potential developmental risks by early response. Aim of this study is to evaluate children who have developmental delay in regard to different variances. In the study, there was gathered data from 995 children (485 girls, 510 boys) who are 31-72 months-old. In this study, Gazi Early Childhood Assessment Tool (GECAT) was used. The data was gathered by child development specialists from Adapazarı, Ankara, Antalya, Bitlis, İstanbul, Kırıkkale, Karabük and Mersin – who have the certificate of GECAT. Raw scores the children got from GECAT were compared to their t scores, and frequency and percentage values of the children who were at the bottom without any progress were analyzed in terms of variances as the cities they live in and their genders. It has been determined in all the sub-dimensions that there was no difference between the scores of girls and boys, and girls and boys have shown similar characteristics in zones of development. It has been seen that variance in the scores was decreased and developmental differences of the children were lessened with age in all the zones of development. However, it is a remarkable finding that this decrease in the variance is slower in cognitive development. It has been detected that 8,7% of children, 6,8% of children and 12,5% of children have shown progress out of normal bounds respectively in psychomotor development, cognitive development and social-emotional development. It has been found that children living in Bitlis, Kırıkkale and İstanbul have higher rates of developmental delay that those living in other cities.