laf
Görünüm
Türkçe
[düzenle]Söyleniş
[düzenle]Köken
[düzenle]Ad
[düzenle]laf (belirtme hâli lafı, çoğulu laflar)
- söz, lakırtı
- Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf. - E. İ. Benice
- sonuçsuz, yararı olmayan söz
- Onun söyledikleri laftan ibaret.
- konuşma
- konu, mevzu, bahis
- Lafı değiştirdi.
- dedikodu
Sözcük birliktelikleri
[düzenle]Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "laf" maddesi
Çeviriler
[düzenle]Ünlem
[düzenle]laf
- "Öyle şey olamaz, bu sözün hiçbir değeri yok" anlamlarında hafifseme yollu kullanılan bir söz
- Şunu yapacakmış, bunu yapacakmış, laf!
Gagavuzca
[düzenle]Ad
[düzenle]laf
Köken
[düzenle]Kaynakça
[düzenle]- Etymological Dictionaries - Andras Rajki
Somalice
[düzenle]Ad
[düzenle]laf
- (anatomi) kemik
Tatarca
[düzenle]Ad
[düzenle]laf