Thesis Chapters by Mustafa ÇELİKSÖZ

YÖNETİCİ ATAMALARINDA LİYAKAT VE EHLİYET İLKESİ, 2020
Ülkemizde ve dünyada kamu ve özel sektörde önemli bir sorun, yönetici atamalarında liyakatsiz ve ... more Ülkemizde ve dünyada kamu ve özel sektörde önemli bir sorun, yönetici atamalarında liyakatsiz ve ehliyetsiz atamaların yapılmasıdır. Ülkemizde kamu kurumları atamalarında liyakat ilkesine bakılırken, ehliyet ilkesinde farklı yorumlarla yapılan değişik algılanmalar söz konusudur. Liyakatin, sadakat olarak yorumlanmış olması da mümkündür. Bu tür atamalar kurumsal imajlarda ister istemez kötü etkilere sebep olmaktadır.
Bu çalışmada birinci başlıkta yönetici kavramı hakkında literatür taraması ile kavramsal açıklama yapılacaktır. Öncelikle yönetici kavramının net olarak anlaşılması bu çalışma için daha uygun olacaktır. Kurumlarda ortaya çıkan bir diğer yönetici sorunu da yönetim modelleri ile ortaya çıkmıştır. Bu yönetim modelleri ikinci başlıkta açıklanarak, yaşanan yönetici farklılıkları için bir sınıflandırma yapılacaktır. Yöneticilerin, yönetim anlayışlarında ortaya çıkan farklılıkların daha iyi anlaşılması açısından bu bölümde, tiplemeler ile daha iyi ve akılda kalıcı bir açıklama yapılacaktır. Üçüncü başlıkta bir yöneticide olması gereken ve aranan özellikler hakkında bir çalışma yapılarak, bu özellikler hakkında detaylıca bilgi verilecektir. Yönetici seçiminde aranan kriterler için de bir sınıflandırma yapılarak kişisel, iş ve iletişim alanlarında olması gereken kriterlere madde madde yer verilecektir. Dördüncü başlıkta yönetici seçiminde olmazsa olmaz iki kriter olan ehliyet ve liyakat kavramları daha net bir şekilde anlaşılması için kavramsal bir çalışma yapılarak, örneklerle açıklanmaya çalışılacaktır.
Beşinci ve altıncı başlıklarda, ilk dört başlıkta yapılan kavramsal ve literatür çalışmasından ayrı olarak yönetici seçiminde ehliyet ve liyakat konuları üzerine bir karşılaştırma yapılacaktır. Beşinci başlıkta ehliyet ve liyakatin kamu ve özel sektör alanında yönetici atamalarında kadro, pozisyon ve unvanların önemi ve konumu hakkında bir değerlendirme yapılacaktır. Altıncı başlıkta ‘‘Ehliyet ve liyakat mi yoksa ehliyet ve sadakat mi?’’ arasındaki fark üzerinde bir tartışma yapılarak konu hakkında bir açıklama yapılacaktır. Yedinci başlıkta ise son olarak yüz yüze yapılan görüşmeler ile kamu ve özel sektör alanında yöneticilerle soru – cevap şeklinde gerçekleştirilen görüşme sonuçları analiz edilerek değerlendirmeler yapılacaktır.

TÜRKİYE’DE EKONOMİK VE SOSYAL BİR OLGU OLARAK TÜRKİYE’DE İŞSİZLİK SORUNU VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ, 2019
Ekonomi, birey, aile, toplum ve ticari işlerle uğraşan şirketler bazında, üretim, tüketim, ticari... more Ekonomi, birey, aile, toplum ve ticari işlerle uğraşan şirketler bazında, üretim, tüketim, ticari faaliyetler, büyüme, gelişme ve kalkınma, gelir, gider ve tasarruf gibi faaliyetler konusunda incelemeler yaparak yaptığı bu incelemeleri istatistiksel sonuçlar ile ortaya koyabilen sosyal bir bilimdir. Ekonomi, her ülkenin kendine özgü kalkınma stratejisi geliştirebildiği bir alandır. Ekonominin birçok bilim adamı tarafından tanımlanan farklı tanımları da mevcuttur. Her bir farklı tanım ekonominin farklı bir özelliğini içerebilir. Cumhuriyet Döneminden günümüze kadar devam eden çeşitli ekonomi politikaları, ekonominin alt dallarının oluşmasına da katkı sağlamıştır.
Her dönem farklı stratejilerle ortaya çıkarılan bütçe çeşitli planlamalar uzun vadeli kalkınma planları, ekonominin gidişatını da belirler. Ülke çapında ekonominin iyi olması, toplumun da refah düzeyinin artması ile yakından ilişkilidir. Ekonominin, bireysel ailesel ve toplumsal olarak kötü bir boyutta olması, iş sektöründe tam olarak istihdam sağlanamaması anlamına gelir. Ekonomik kriz ve çöküşler nedeni ile işsizlik oranı oldukça artmıştır.
İşsiz; hiçbir sağlık problemi olmadan, çalışma isteği olup yapacağı işin bütün sorumluluklarını kabul ettiği halde iş bulup çalışamayan kimselere denir. Günümüzde mevcut nüfus yükseldikçe, işsizlik oranı da hızlı bir şekilde artış göstermiştir. İşsizliğin çeşitli türlerinden bahsetmek mümkündür. İşsizlik türleri; kısmi ve yaygın, geçici ve sürekli olmak üzere tasnif edilebilir. Kısmi ve geçici işsizlik, yer ve meslek değiştirme sırasında belirir. Bu türden işsizliğin en tipik olanı “konjonktürel işsizlik”tir. Konjonktürel işsizlik, üretim hacminde zaman zaman ortaya çıkan daralmaların yarattığı işsizliktir. Ekonominin bütün sektörleri ile toplu ve devamlı olarak durgun bir düzeyde kaldığı dönemlerde ise “yapısal işsizlik” belirir (Alkin, 2014). İşsizlik, en fazla erkekler arasında yaygın olduğu bilinse de son yapılan araştırmalarda, işsizlik oranının genç kız ve kadınlarda daha yaygın olduğu görülmüştür.

Silahlı Çatışmada Sağlık Hizmeti Sağlamak NİJERYA, 2020
Nijerya, ülke genelinde birçok krizle karşı karşıya. Kuzeydoğuda, özellikle Borno, Adamawa ve Yo... more Nijerya, ülke genelinde birçok krizle karşı karşıya. Kuzeydoğuda, özellikle Borno, Adamawa ve Yobe eyaletlerinde, hükümet Boko Haram'ın isyanıyla mücadele ediyor. Çatışmanın başlamasından bu yana, 20.000'den fazla insanın öldüğü, 2 milyondan fazlasının ülke içinde yerinden olduğu ve 200.000'den fazla kişinin Kamerun, Nijer veya Çad'a kaçtığı bildirildi. Orta Kuşak bölgesinde, çobanlar ve çiftçiler arasındaki çatışmalar 2018'de tırmandı ve yıl boyunca 1300'den fazla kişi öldü, bu da Boko Haram'ın isyanından daha ölümcül hale geldi. İklim değişikliği, çölleşmeyi beraberinde getirdiği için kaynakların çatışmasına neden olan bu çatışmanın nedenlerinden biridir. Nijerya ayrıca Kamerun’daki Anglophone bölgesindeki şiddetten kaçan ve Cross River, Benue ve Taraba Eyaletlerine gelen mülteci akını ile de uğraşıyor. Bu diğer krizlerin tetiklediği insani ihtiyaçlara rağmen, insani müdahalenin büyük bir kısmı ve tek büyük ölçekli insani yapı kuzeydoğuda. Bu nedenle, bu konu kısa, kuzeydoğudaki insani sağlık tepkisi üzerine odaklanmaktadır.
Kuzeydoğudaki insani durum kötüleşmekte ve yaklaşık 8 milyon insan ağır insani yardımlara bağımlı olmaktadır. Tahmini 823.000 kişi yardım kuruluşlarının erişemeyeceği durumda ve sağlık ihtiyaçları hakkında çok az şey biliniyor. BM’ye göre, 5,4 milyon insanın sağlık hizmetine ihtiyacı var. İnsanlar, kolera, kızamık ve endemik sıtma gibi salgın eğilimli hastalıkların yanı sıra akıl hastalığı, cinsel ve cinsiyete dayalı şiddet gibi önemli risklerle karşı karşıyadır. Sağlık Bakanlığı bir kolera salgını ilan etti. Kasım 2018 itibariyle 6.000 bildirilen vaka ve yetmiş üç ölümle sonuçlanan Eylül 2018
Son zamanlarda kuzeydoğudaki şiddet olaylarında yaşanan artış, on binlerce insanın evlerinden kaçmalarına neden oldu, bu da zaten yüksek düzeydeki iç göçlere neden oldu. Dahili olarak yerinden olmuş kişiler arasında sıtma, akut solunum yolu enfeksiyonları ve sulu ishal, hastalığın ilk üç nedenidir ve ciddi akut yetersiz beslenme düzeyleri yüksektir. Krizin yarattığı ihtiyaçlar, mevcut kronik gelişim zorluklarına, marjinalleşmeye, yoksulluk ve sağlık sorunlarına eklendi.
Bu konuyla ilgili kısa bilgiler, Nijerya'daki çatışmalardan etkilenen nüfusa yeterli sağlık hizmetlerinin sağlanmasında ve sağlanmasında BM kurumlarına, STK'lara, üye devletlere ve donör kuruluşlara yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Sağlık aktörlerinin karşılaştığı zorlukların haritasını çıkarmakta ve açıklamaktadır; Ayrıca, bu politikaları işlevsel hale getirmek için kurulan yönetişim yapılarına bakar, politika ve uygulamadaki boşlukları tespit edip analiz eder ve bu boşlukları kapatmaya yönelik öneriler sunar. Sağlık aktörlerinin koordinasyonu, sağlık hizmetlerinin önceliklendirilmesi, sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği ve kalkınma çalışmalarına geçiş, bağlam özgüllüğü ve yerelleştirme ve sağlık hizmeti sağlayıcıları için hesap verilebilirliğe odaklanmaktadır.

İYİ BİR ÜST DÜZEY YÖNETİCİ ASİSTAN NASIL OLMALIDIR, 2019
Yönetici; herhangi bir firmada, kar ve risk başkalarına ait olmak üzere, mal ve hizmet üretimi ya... more Yönetici; herhangi bir firmada, kar ve risk başkalarına ait olmak üzere, mal ve hizmet üretimi yapmak için elemanları bir araya getirme işletmeyi çalıştırma ve yönetme, elemanlara ve işletmeye ait sorunlarla ilgilenme ve çözüm bulma odaklı çalışan kişilerdir. Başarılı ve alanında adından söz ettirebilen bir işletmeye sahip olacağı gibi aynı zamanda en çok tercih edilen firmalar arasına da girebilecektir.
Üst düzey yönetici asistanı; İş hizmetleri veren kuruşlarda Kuruluşlarında işleri planlayan, organize ederek yöneten, kontrol eden ve kuruluşların yöneticilerinin veya diğer mevcut alt kademelerin koordinasyonunu yapan kişidir. (Bölge Gündem,2017). Çeşitli program ve metotlar geliştirerek, hedeflere daha kolay verimli ve hızlı bir şekilde ulaşarak büyümeyi ön plana çıkmayı hedefler.
Bir şirket, iyi bir üst düzey yöneticiye sahip olduğunda, piyasanın en iyi şirketi haline gelebilir. Üst düzey yöneticiler, şirketin ve yönetimin içinde olup, ekip işbirliği içerisinde çalışan, dinamik ve aktif kişilerdir. Kişiler arası iletişim ve kendini ifade edebilme yeteneği oldukça yüksek kişiler, üst düzey yönetici özelliği taşıyabilir. Bunun dışında liderlik vasfına sahip, yeniliklere her daim açık, çalışanlara daha iyi bir yere gelebilmek adına rehberlik hizmeti verebilme yeteneğine de sahip olması gerekir.

İSVİÇRE BARIŞ KURULUŞLARI, 2019
İsviçre, Vestfalya Barışı kapsamında 1648 tarihli Munster Antlaşması ile bağımsızlığı tanınan İsv... more İsviçre, Vestfalya Barışı kapsamında 1648 tarihli Munster Antlaşması ile bağımsızlığı tanınan İsviçre’nin, o tarihten itibaren diğer devletlerle ilişkilerinde tarafsızlığın izlerini görmek mümkündür. İsviçre’nin tarafsızlığını yok sayan Napolyon’un yenilmesinden sonra Avrupa devletleri İsviçre Konfederasyonu’nun yeniden yapılandırılmasına karar vermiş ve bu çerçevede 1815 yılında imzalanan Paris Senedi ile İsviçre’nin daimi tarafsızlığı düzenlenmiştir. Paris Senedi kapsamında İsviçre, diğer devletler tarafından daimi tarafsızlık statüsüne konulmuş ve tarafsızlaştırılmış bir devlet haline gelmiştir. Bununla birlikte kendisini korumaya yönelik bir ordu bulundurma hakkı da tanınan İsviçre, tarihte ilk defa bir devletin hukuki çerçevede tarafsızlığının tanındığı yani daimi tarafsızlık statüsü kazandığı bir model teşkil etmiştir.(İsviçre: Ülke Profili 2006, The Economist Intelligence Unit, s.4)
Daimi tarafsızlığı Avrupa’nın büyük devletleri tarafından teminat altına alınan İsviçre, 19. Yüzyıl boyunca tarafsızlığına uygun bir dış politika izlemiştir. 1871 Fransa-Prusya Savaşı sırasında ülkesine sığınan General Charles Bourbaki komutasındaki Fransız ordusunu silahtan arındırmıştır.
Tarafsızlığı uluslararası hukuk çerçevesinde kodifiye eden ve savaş zamanı tarafsız devletler ile savaşan devletlerin hak ve yükümlülükleri konusunda bugün halen geçerli olan düzenlemeler getiren 1907 La Haye Sözleşmeleri, İsviçre’nin tarafsızlığı için de büyük önem taşımaktadır. Sözleşmeler kapsamında öne çıkan yükümlülükler; savaşa katılmama, meşru müdafaa, savaşanlar arasında taraf tutmama ve savaşan güçlerin tarafsız topraklardan geçişine izin vermemektir. İsviçre gibi Avrupa’nın güçlü devletleri arasında sıkışıp kalmış tarafsız bir devlet açısından La Haye Sözleşmeleri’nin öngördüğü en önemli hak ise tarafsız devlet ülkesinin dokunulmazlığı ilkesidir.( Ibid.)

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ İLE İLÇE BELEDİYELERİ ARASINDAKİ YETKİ SORUNU ANKARA ÖRNEĞİ, 2019
Büyükşehir belediyesi; birden çok ilçeyi kapsayan ve o şehrin adını taşıyan belediye; büyükşehir ... more Büyükşehir belediyesi; birden çok ilçeyi kapsayan ve o şehrin adını taşıyan belediye; büyükşehir belediye sınırları içinde kalan ilçelerdeki belediyelere ise ilçe belediyesi adı verilir. Büyükşehir belediyesi, yönetim açısından kapsamlı bir kurumdur. İlçe belediyeleri arasındaki uyum ve koordinasyonu sağlar. Temel düzeni oturtarak belediyeye ait birtakım görevlerin, sorunsuz ve multidisipliner bir şekilde işlemesine yardımcı olur. İlçe belediyesi ise; büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçe belediyelerine denir. Büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyeleri görevleri bakımından birbirine benzese de birtakım farklılıkları vardır ve bu farklılıklar sorunlara ve anlaşmazlıklara neden olabilir. Bu nedenle büyükşehir belediyeleri ve ilçe belediyelerinin görev, yetki ve sorumlulukları açıkça anayasada belirtilmiştir.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLERİN TEŞKİLAT YAPISI, 2019
Birleşmiş Milletlerinden önce kurulan dünya barış örgütü olan Milletler Cemiyeti, Birinci Dünya S... more Birleşmiş Milletlerinden önce kurulan dünya barış örgütü olan Milletler Cemiyeti, Birinci Dünya Savaşı zamanında Birleşmiş Milletler ile benzer şartları olan bir örgüttü . 28 Haziran 1919 yılında Versay Antlaşması ile uluslararası işbirliklerini güçlendirmek ve “barış ve güvenliği” ni sağlamak amacıyla kurulmuştur.
Ancak Milletler Cemiyeti’nin varlığı, İkinci Dünya Savaşı’nın yaşanmasını engelleyememiştir. Bu yüzden yeni bir dünya örgütü kurma gereksinimi duyuldu. “Birleşmiş Milletler” ifadesi ilk defa Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Franklin D. Roosevelt tarafından kullanıldı ve ilk olarak İkinci Dünya Savaşı sırasında 26 ülkenin, Mihver Güçlerine karşı birlikte mücade etmek için taahhütte bulundukları 1 Ocak 1942 tarihli Bildirge'de kullanıldı. 2. Dünya Savaşı sonrası Birleşmiş Milletler Antlaşmasının hazırlanması için 1945 yılında, 51 ülke temsilcisi San Francisco’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Uluslararası Örgüt Konferansı'nda bir araya geldi. Söz konusu görüşmeler Çin, Sovyetler Birliği, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri temsilcilerinin 1944 yılı Ağustos-Ekim ayları arasında yaptıkları çalışmalar sonucu hazırlanan taslak metin çerçevesinde Amerika’nın Dumbarton Oaks şehrinde gerçekleştirildi. Birleşmiş Milletler, ba taslak metinin hazırlanmasından sonra Çin, Fransa, Sovyetler Birliği, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye’nin de içinde olduğu diğer kurucu üyelerin Antlaşmayı onaylamasıyla 24 Ekim 1945 yılında kuruldu. Türkiye Antlaşmayı 15 Ağustos 1945’te onaylamıştır. 4801 Sayılı Onay Kanunu 24 Ağustos 1945 gün ve 6902 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Temmuz 2013 itibarıyla BM’ye üye devlet sayısı 193’tür.
BM’ nin amaçları; dünya barışını sağlamak, danya güvenliğini sağlamak, sosyal ilerleme sağlamak , yaşam standartlarını her zaman yükseltmek, insan haklarını desteklemek ve dostane ilişkileri geliştirmektir. İnsan hakları ilkesini hayata geçirmek, devletlerin savaşlarını ve barışa dönük tehditleri önlemek, devletler arasında dostane ilişkiler kurmak ve devletler için uluslararası ekonomik ve sosyal işbirliğini sağlamak temel amaçlarıdır. “Adalet, güvenlik, ekonomik kalkınma, sosyal eşitlik” haklarını tüm ülkelere eşit oranda sağlamak, temel amacıdır. Bu ilkeler sadece BM’ye üye olan devletleri değil bu örgüte üye olmayan devletleri de bağlar. BM tarafından alınan yaptırım kararlarına ve önleyici kararlara üye olmayan devletlerinde BM kararlarına uyma zorunluluğu vardır.
Book Reviews by Mustafa ÇELİKSÖZ

II.ABDÜLHAMİT DÖNEMİNDE BİR MEHDİLİK İDDİASI, 2020
Yazar, bu kitabında; Halepli Muhammed vakası bize ne söylemektedir? Tarihin akışı içinde bir sosy... more Yazar, bu kitabında; Halepli Muhammed vakası bize ne söylemektedir? Tarihin akışı içinde bir sosyal hareket için neredeyse emekleme dönemi olarak değerlendirilebilecek üç aylık bir zaman aralığına sıkışmış ve hiçbir ardı etki bırakmamış, sıradan insanların sürüklediği sıradan bir hareketin bize bir şey söyleme imkanı var mıdır? sorusuna “evet vardır” cevabını verecektir. Zira ister sıradan ister sıra dışı olsun her tarihsel olay bize bir şeyler anlatmaktadır ve Halepli Muhammed’in hareketinin bize anlattıklarının değeri de esasında tam da onun önemsiz gözüken özelliğinden, sıradanlığından kaynaklandığını iddia etmektedir.
Bu mehdilik iddiasının başlangıç yeri Osmanlı İmparatorluğu’nun vilayetlerinden Halep sınırlarında bulunan Huveyz ve Cemmasiyye köylerinde yaşanmıştır. Olayın ana merkezi Cemmasiyye köyüdür. Bunun ana sebeplerinden biri mehdilik iddiasında bulunan Halepli Muhammed B. Süleyman’ın burada yaşaması ve yaşanılan olaylar doğrultusunda buradan harekete geçmesidir.
Yazar, kitabı kaleme alırken tezini; toplumsal olayların din/ ideoloji, ekonomi, politika vb. gibi tek bir sebepten ortaya çıkmadığını toplumun psikolojik durumuyla birlikte din/ ideoloji, ekonomik sebeplerle birlikte birleştiğinde ve toplumsal hareket liderinin zaman içerisinde yaşanan olayları profesyonelce yöneterek karizmasını güçlendirmesi gerektiğini, lider karizması, olaylar ve sebepler tam oluştuğunda harekete geçilmesi durumunda daha etkili ve ulusal bir hareket ortaya çıkacağı fikrini savunmuştur.
Drafts by Mustafa ÇELİKSÖZ

Bilişim sistemleri günümüzde ve gelecekte daha yaygın olarak kullanılması artık herkes tarafından... more Bilişim sistemleri günümüzde ve gelecekte daha yaygın olarak kullanılması artık herkes tarafından bilinmektedir. Bilişim sistemleri ile ilgili araçların tasarlanmasıyla birlikte oy pusulalarında veya kâğıtlarda matbaa sıkıntılarında görülen bazı sorunlar kolaylıkla giderilebilir. Ancak maalesef bu sistemlerinde kendilerine özgü güvenlik sorunları teşkil etmektedir. Bu makalede ilk başta bilişim sistemlerinin ne olduğunu, bilişim sistemleri ile alakalı olarak nelerin yapıldığı, günümüzde bilişim güvenliğinin boyutunu, bilişim güvenliğinin neden önemli olduğunu, bilişim sistemindeki güvenlik açıklarının oluşturduğu riskleri ve bu risklerin seçime olan etkisini, yerel seçimlerde yapılabilecek sahtekârlık çeşitlerini, oy pusulalarındaki sahtekârlıkları, oy satın alma tezgâhları ve bilişim sistemlerinde oy verme işlemlerinde güvenlik denetimi gibi konuların sorularına cevaplar aradık. Ayrıca geçmiş dönemde seçim bilişim sistemlerini hangi ülkelerin yaptığı gibi bilgileri hizmetinize sunduk. GİRİŞ Günümüzde yaşadığımız çağ ile birlikte internet dünyası hızla gelişmekte ve hızla yayılmaktadır. Kurumsal, bireysel ve ekonomik olarak her türlü mevcut gelişme, bilişim teknoloji sistemlerine interneti çok daha fazla bağlı hale getirmektedir. Bunun sonucunda ise bazı sistemler üzerindeki risklerde fark edilebilir derecede artmaktadır. Bilişim sistemleri üzerindeki hatalar ve güvenlik açıkları itibar kayıplarına veya iş krizlerine hatta uluslar arası alanda da bir takım krizlere neden olmaktadır. Bilgisayar teknolojisinin gelişmesi ve veri tabanlarının çok büyük boyutlara ulaşması bilişim sistemlerindeki riskleri çok daha büyük boyutlara taşımaktadır. Bilişim sistemlerinin risklerine geçmeden önce ilk başta bilişim sisteminin tanımının ne olduğuna bakmamız gerekir.
Uploads
Thesis Chapters by Mustafa ÇELİKSÖZ
Bu çalışmada birinci başlıkta yönetici kavramı hakkında literatür taraması ile kavramsal açıklama yapılacaktır. Öncelikle yönetici kavramının net olarak anlaşılması bu çalışma için daha uygun olacaktır. Kurumlarda ortaya çıkan bir diğer yönetici sorunu da yönetim modelleri ile ortaya çıkmıştır. Bu yönetim modelleri ikinci başlıkta açıklanarak, yaşanan yönetici farklılıkları için bir sınıflandırma yapılacaktır. Yöneticilerin, yönetim anlayışlarında ortaya çıkan farklılıkların daha iyi anlaşılması açısından bu bölümde, tiplemeler ile daha iyi ve akılda kalıcı bir açıklama yapılacaktır. Üçüncü başlıkta bir yöneticide olması gereken ve aranan özellikler hakkında bir çalışma yapılarak, bu özellikler hakkında detaylıca bilgi verilecektir. Yönetici seçiminde aranan kriterler için de bir sınıflandırma yapılarak kişisel, iş ve iletişim alanlarında olması gereken kriterlere madde madde yer verilecektir. Dördüncü başlıkta yönetici seçiminde olmazsa olmaz iki kriter olan ehliyet ve liyakat kavramları daha net bir şekilde anlaşılması için kavramsal bir çalışma yapılarak, örneklerle açıklanmaya çalışılacaktır.
Beşinci ve altıncı başlıklarda, ilk dört başlıkta yapılan kavramsal ve literatür çalışmasından ayrı olarak yönetici seçiminde ehliyet ve liyakat konuları üzerine bir karşılaştırma yapılacaktır. Beşinci başlıkta ehliyet ve liyakatin kamu ve özel sektör alanında yönetici atamalarında kadro, pozisyon ve unvanların önemi ve konumu hakkında bir değerlendirme yapılacaktır. Altıncı başlıkta ‘‘Ehliyet ve liyakat mi yoksa ehliyet ve sadakat mi?’’ arasındaki fark üzerinde bir tartışma yapılarak konu hakkında bir açıklama yapılacaktır. Yedinci başlıkta ise son olarak yüz yüze yapılan görüşmeler ile kamu ve özel sektör alanında yöneticilerle soru – cevap şeklinde gerçekleştirilen görüşme sonuçları analiz edilerek değerlendirmeler yapılacaktır.
Her dönem farklı stratejilerle ortaya çıkarılan bütçe çeşitli planlamalar uzun vadeli kalkınma planları, ekonominin gidişatını da belirler. Ülke çapında ekonominin iyi olması, toplumun da refah düzeyinin artması ile yakından ilişkilidir. Ekonominin, bireysel ailesel ve toplumsal olarak kötü bir boyutta olması, iş sektöründe tam olarak istihdam sağlanamaması anlamına gelir. Ekonomik kriz ve çöküşler nedeni ile işsizlik oranı oldukça artmıştır.
İşsiz; hiçbir sağlık problemi olmadan, çalışma isteği olup yapacağı işin bütün sorumluluklarını kabul ettiği halde iş bulup çalışamayan kimselere denir. Günümüzde mevcut nüfus yükseldikçe, işsizlik oranı da hızlı bir şekilde artış göstermiştir. İşsizliğin çeşitli türlerinden bahsetmek mümkündür. İşsizlik türleri; kısmi ve yaygın, geçici ve sürekli olmak üzere tasnif edilebilir. Kısmi ve geçici işsizlik, yer ve meslek değiştirme sırasında belirir. Bu türden işsizliğin en tipik olanı “konjonktürel işsizlik”tir. Konjonktürel işsizlik, üretim hacminde zaman zaman ortaya çıkan daralmaların yarattığı işsizliktir. Ekonominin bütün sektörleri ile toplu ve devamlı olarak durgun bir düzeyde kaldığı dönemlerde ise “yapısal işsizlik” belirir (Alkin, 2014). İşsizlik, en fazla erkekler arasında yaygın olduğu bilinse de son yapılan araştırmalarda, işsizlik oranının genç kız ve kadınlarda daha yaygın olduğu görülmüştür.
Kuzeydoğudaki insani durum kötüleşmekte ve yaklaşık 8 milyon insan ağır insani yardımlara bağımlı olmaktadır. Tahmini 823.000 kişi yardım kuruluşlarının erişemeyeceği durumda ve sağlık ihtiyaçları hakkında çok az şey biliniyor. BM’ye göre, 5,4 milyon insanın sağlık hizmetine ihtiyacı var. İnsanlar, kolera, kızamık ve endemik sıtma gibi salgın eğilimli hastalıkların yanı sıra akıl hastalığı, cinsel ve cinsiyete dayalı şiddet gibi önemli risklerle karşı karşıyadır. Sağlık Bakanlığı bir kolera salgını ilan etti. Kasım 2018 itibariyle 6.000 bildirilen vaka ve yetmiş üç ölümle sonuçlanan Eylül 2018
Son zamanlarda kuzeydoğudaki şiddet olaylarında yaşanan artış, on binlerce insanın evlerinden kaçmalarına neden oldu, bu da zaten yüksek düzeydeki iç göçlere neden oldu. Dahili olarak yerinden olmuş kişiler arasında sıtma, akut solunum yolu enfeksiyonları ve sulu ishal, hastalığın ilk üç nedenidir ve ciddi akut yetersiz beslenme düzeyleri yüksektir. Krizin yarattığı ihtiyaçlar, mevcut kronik gelişim zorluklarına, marjinalleşmeye, yoksulluk ve sağlık sorunlarına eklendi.
Bu konuyla ilgili kısa bilgiler, Nijerya'daki çatışmalardan etkilenen nüfusa yeterli sağlık hizmetlerinin sağlanmasında ve sağlanmasında BM kurumlarına, STK'lara, üye devletlere ve donör kuruluşlara yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Sağlık aktörlerinin karşılaştığı zorlukların haritasını çıkarmakta ve açıklamaktadır; Ayrıca, bu politikaları işlevsel hale getirmek için kurulan yönetişim yapılarına bakar, politika ve uygulamadaki boşlukları tespit edip analiz eder ve bu boşlukları kapatmaya yönelik öneriler sunar. Sağlık aktörlerinin koordinasyonu, sağlık hizmetlerinin önceliklendirilmesi, sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği ve kalkınma çalışmalarına geçiş, bağlam özgüllüğü ve yerelleştirme ve sağlık hizmeti sağlayıcıları için hesap verilebilirliğe odaklanmaktadır.
Üst düzey yönetici asistanı; İş hizmetleri veren kuruşlarda Kuruluşlarında işleri planlayan, organize ederek yöneten, kontrol eden ve kuruluşların yöneticilerinin veya diğer mevcut alt kademelerin koordinasyonunu yapan kişidir. (Bölge Gündem,2017). Çeşitli program ve metotlar geliştirerek, hedeflere daha kolay verimli ve hızlı bir şekilde ulaşarak büyümeyi ön plana çıkmayı hedefler.
Bir şirket, iyi bir üst düzey yöneticiye sahip olduğunda, piyasanın en iyi şirketi haline gelebilir. Üst düzey yöneticiler, şirketin ve yönetimin içinde olup, ekip işbirliği içerisinde çalışan, dinamik ve aktif kişilerdir. Kişiler arası iletişim ve kendini ifade edebilme yeteneği oldukça yüksek kişiler, üst düzey yönetici özelliği taşıyabilir. Bunun dışında liderlik vasfına sahip, yeniliklere her daim açık, çalışanlara daha iyi bir yere gelebilmek adına rehberlik hizmeti verebilme yeteneğine de sahip olması gerekir.
Daimi tarafsızlığı Avrupa’nın büyük devletleri tarafından teminat altına alınan İsviçre, 19. Yüzyıl boyunca tarafsızlığına uygun bir dış politika izlemiştir. 1871 Fransa-Prusya Savaşı sırasında ülkesine sığınan General Charles Bourbaki komutasındaki Fransız ordusunu silahtan arındırmıştır.
Tarafsızlığı uluslararası hukuk çerçevesinde kodifiye eden ve savaş zamanı tarafsız devletler ile savaşan devletlerin hak ve yükümlülükleri konusunda bugün halen geçerli olan düzenlemeler getiren 1907 La Haye Sözleşmeleri, İsviçre’nin tarafsızlığı için de büyük önem taşımaktadır. Sözleşmeler kapsamında öne çıkan yükümlülükler; savaşa katılmama, meşru müdafaa, savaşanlar arasında taraf tutmama ve savaşan güçlerin tarafsız topraklardan geçişine izin vermemektir. İsviçre gibi Avrupa’nın güçlü devletleri arasında sıkışıp kalmış tarafsız bir devlet açısından La Haye Sözleşmeleri’nin öngördüğü en önemli hak ise tarafsız devlet ülkesinin dokunulmazlığı ilkesidir.( Ibid.)
Ancak Milletler Cemiyeti’nin varlığı, İkinci Dünya Savaşı’nın yaşanmasını engelleyememiştir. Bu yüzden yeni bir dünya örgütü kurma gereksinimi duyuldu. “Birleşmiş Milletler” ifadesi ilk defa Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Franklin D. Roosevelt tarafından kullanıldı ve ilk olarak İkinci Dünya Savaşı sırasında 26 ülkenin, Mihver Güçlerine karşı birlikte mücade etmek için taahhütte bulundukları 1 Ocak 1942 tarihli Bildirge'de kullanıldı. 2. Dünya Savaşı sonrası Birleşmiş Milletler Antlaşmasının hazırlanması için 1945 yılında, 51 ülke temsilcisi San Francisco’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Uluslararası Örgüt Konferansı'nda bir araya geldi. Söz konusu görüşmeler Çin, Sovyetler Birliği, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri temsilcilerinin 1944 yılı Ağustos-Ekim ayları arasında yaptıkları çalışmalar sonucu hazırlanan taslak metin çerçevesinde Amerika’nın Dumbarton Oaks şehrinde gerçekleştirildi. Birleşmiş Milletler, ba taslak metinin hazırlanmasından sonra Çin, Fransa, Sovyetler Birliği, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye’nin de içinde olduğu diğer kurucu üyelerin Antlaşmayı onaylamasıyla 24 Ekim 1945 yılında kuruldu. Türkiye Antlaşmayı 15 Ağustos 1945’te onaylamıştır. 4801 Sayılı Onay Kanunu 24 Ağustos 1945 gün ve 6902 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Temmuz 2013 itibarıyla BM’ye üye devlet sayısı 193’tür.
BM’ nin amaçları; dünya barışını sağlamak, danya güvenliğini sağlamak, sosyal ilerleme sağlamak , yaşam standartlarını her zaman yükseltmek, insan haklarını desteklemek ve dostane ilişkileri geliştirmektir. İnsan hakları ilkesini hayata geçirmek, devletlerin savaşlarını ve barışa dönük tehditleri önlemek, devletler arasında dostane ilişkiler kurmak ve devletler için uluslararası ekonomik ve sosyal işbirliğini sağlamak temel amaçlarıdır. “Adalet, güvenlik, ekonomik kalkınma, sosyal eşitlik” haklarını tüm ülkelere eşit oranda sağlamak, temel amacıdır. Bu ilkeler sadece BM’ye üye olan devletleri değil bu örgüte üye olmayan devletleri de bağlar. BM tarafından alınan yaptırım kararlarına ve önleyici kararlara üye olmayan devletlerinde BM kararlarına uyma zorunluluğu vardır.
Book Reviews by Mustafa ÇELİKSÖZ
Bu mehdilik iddiasının başlangıç yeri Osmanlı İmparatorluğu’nun vilayetlerinden Halep sınırlarında bulunan Huveyz ve Cemmasiyye köylerinde yaşanmıştır. Olayın ana merkezi Cemmasiyye köyüdür. Bunun ana sebeplerinden biri mehdilik iddiasında bulunan Halepli Muhammed B. Süleyman’ın burada yaşaması ve yaşanılan olaylar doğrultusunda buradan harekete geçmesidir.
Yazar, kitabı kaleme alırken tezini; toplumsal olayların din/ ideoloji, ekonomi, politika vb. gibi tek bir sebepten ortaya çıkmadığını toplumun psikolojik durumuyla birlikte din/ ideoloji, ekonomik sebeplerle birlikte birleştiğinde ve toplumsal hareket liderinin zaman içerisinde yaşanan olayları profesyonelce yöneterek karizmasını güçlendirmesi gerektiğini, lider karizması, olaylar ve sebepler tam oluştuğunda harekete geçilmesi durumunda daha etkili ve ulusal bir hareket ortaya çıkacağı fikrini savunmuştur.
Drafts by Mustafa ÇELİKSÖZ
Bu çalışmada birinci başlıkta yönetici kavramı hakkında literatür taraması ile kavramsal açıklama yapılacaktır. Öncelikle yönetici kavramının net olarak anlaşılması bu çalışma için daha uygun olacaktır. Kurumlarda ortaya çıkan bir diğer yönetici sorunu da yönetim modelleri ile ortaya çıkmıştır. Bu yönetim modelleri ikinci başlıkta açıklanarak, yaşanan yönetici farklılıkları için bir sınıflandırma yapılacaktır. Yöneticilerin, yönetim anlayışlarında ortaya çıkan farklılıkların daha iyi anlaşılması açısından bu bölümde, tiplemeler ile daha iyi ve akılda kalıcı bir açıklama yapılacaktır. Üçüncü başlıkta bir yöneticide olması gereken ve aranan özellikler hakkında bir çalışma yapılarak, bu özellikler hakkında detaylıca bilgi verilecektir. Yönetici seçiminde aranan kriterler için de bir sınıflandırma yapılarak kişisel, iş ve iletişim alanlarında olması gereken kriterlere madde madde yer verilecektir. Dördüncü başlıkta yönetici seçiminde olmazsa olmaz iki kriter olan ehliyet ve liyakat kavramları daha net bir şekilde anlaşılması için kavramsal bir çalışma yapılarak, örneklerle açıklanmaya çalışılacaktır.
Beşinci ve altıncı başlıklarda, ilk dört başlıkta yapılan kavramsal ve literatür çalışmasından ayrı olarak yönetici seçiminde ehliyet ve liyakat konuları üzerine bir karşılaştırma yapılacaktır. Beşinci başlıkta ehliyet ve liyakatin kamu ve özel sektör alanında yönetici atamalarında kadro, pozisyon ve unvanların önemi ve konumu hakkında bir değerlendirme yapılacaktır. Altıncı başlıkta ‘‘Ehliyet ve liyakat mi yoksa ehliyet ve sadakat mi?’’ arasındaki fark üzerinde bir tartışma yapılarak konu hakkında bir açıklama yapılacaktır. Yedinci başlıkta ise son olarak yüz yüze yapılan görüşmeler ile kamu ve özel sektör alanında yöneticilerle soru – cevap şeklinde gerçekleştirilen görüşme sonuçları analiz edilerek değerlendirmeler yapılacaktır.
Her dönem farklı stratejilerle ortaya çıkarılan bütçe çeşitli planlamalar uzun vadeli kalkınma planları, ekonominin gidişatını da belirler. Ülke çapında ekonominin iyi olması, toplumun da refah düzeyinin artması ile yakından ilişkilidir. Ekonominin, bireysel ailesel ve toplumsal olarak kötü bir boyutta olması, iş sektöründe tam olarak istihdam sağlanamaması anlamına gelir. Ekonomik kriz ve çöküşler nedeni ile işsizlik oranı oldukça artmıştır.
İşsiz; hiçbir sağlık problemi olmadan, çalışma isteği olup yapacağı işin bütün sorumluluklarını kabul ettiği halde iş bulup çalışamayan kimselere denir. Günümüzde mevcut nüfus yükseldikçe, işsizlik oranı da hızlı bir şekilde artış göstermiştir. İşsizliğin çeşitli türlerinden bahsetmek mümkündür. İşsizlik türleri; kısmi ve yaygın, geçici ve sürekli olmak üzere tasnif edilebilir. Kısmi ve geçici işsizlik, yer ve meslek değiştirme sırasında belirir. Bu türden işsizliğin en tipik olanı “konjonktürel işsizlik”tir. Konjonktürel işsizlik, üretim hacminde zaman zaman ortaya çıkan daralmaların yarattığı işsizliktir. Ekonominin bütün sektörleri ile toplu ve devamlı olarak durgun bir düzeyde kaldığı dönemlerde ise “yapısal işsizlik” belirir (Alkin, 2014). İşsizlik, en fazla erkekler arasında yaygın olduğu bilinse de son yapılan araştırmalarda, işsizlik oranının genç kız ve kadınlarda daha yaygın olduğu görülmüştür.
Kuzeydoğudaki insani durum kötüleşmekte ve yaklaşık 8 milyon insan ağır insani yardımlara bağımlı olmaktadır. Tahmini 823.000 kişi yardım kuruluşlarının erişemeyeceği durumda ve sağlık ihtiyaçları hakkında çok az şey biliniyor. BM’ye göre, 5,4 milyon insanın sağlık hizmetine ihtiyacı var. İnsanlar, kolera, kızamık ve endemik sıtma gibi salgın eğilimli hastalıkların yanı sıra akıl hastalığı, cinsel ve cinsiyete dayalı şiddet gibi önemli risklerle karşı karşıyadır. Sağlık Bakanlığı bir kolera salgını ilan etti. Kasım 2018 itibariyle 6.000 bildirilen vaka ve yetmiş üç ölümle sonuçlanan Eylül 2018
Son zamanlarda kuzeydoğudaki şiddet olaylarında yaşanan artış, on binlerce insanın evlerinden kaçmalarına neden oldu, bu da zaten yüksek düzeydeki iç göçlere neden oldu. Dahili olarak yerinden olmuş kişiler arasında sıtma, akut solunum yolu enfeksiyonları ve sulu ishal, hastalığın ilk üç nedenidir ve ciddi akut yetersiz beslenme düzeyleri yüksektir. Krizin yarattığı ihtiyaçlar, mevcut kronik gelişim zorluklarına, marjinalleşmeye, yoksulluk ve sağlık sorunlarına eklendi.
Bu konuyla ilgili kısa bilgiler, Nijerya'daki çatışmalardan etkilenen nüfusa yeterli sağlık hizmetlerinin sağlanmasında ve sağlanmasında BM kurumlarına, STK'lara, üye devletlere ve donör kuruluşlara yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Sağlık aktörlerinin karşılaştığı zorlukların haritasını çıkarmakta ve açıklamaktadır; Ayrıca, bu politikaları işlevsel hale getirmek için kurulan yönetişim yapılarına bakar, politika ve uygulamadaki boşlukları tespit edip analiz eder ve bu boşlukları kapatmaya yönelik öneriler sunar. Sağlık aktörlerinin koordinasyonu, sağlık hizmetlerinin önceliklendirilmesi, sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği ve kalkınma çalışmalarına geçiş, bağlam özgüllüğü ve yerelleştirme ve sağlık hizmeti sağlayıcıları için hesap verilebilirliğe odaklanmaktadır.
Üst düzey yönetici asistanı; İş hizmetleri veren kuruşlarda Kuruluşlarında işleri planlayan, organize ederek yöneten, kontrol eden ve kuruluşların yöneticilerinin veya diğer mevcut alt kademelerin koordinasyonunu yapan kişidir. (Bölge Gündem,2017). Çeşitli program ve metotlar geliştirerek, hedeflere daha kolay verimli ve hızlı bir şekilde ulaşarak büyümeyi ön plana çıkmayı hedefler.
Bir şirket, iyi bir üst düzey yöneticiye sahip olduğunda, piyasanın en iyi şirketi haline gelebilir. Üst düzey yöneticiler, şirketin ve yönetimin içinde olup, ekip işbirliği içerisinde çalışan, dinamik ve aktif kişilerdir. Kişiler arası iletişim ve kendini ifade edebilme yeteneği oldukça yüksek kişiler, üst düzey yönetici özelliği taşıyabilir. Bunun dışında liderlik vasfına sahip, yeniliklere her daim açık, çalışanlara daha iyi bir yere gelebilmek adına rehberlik hizmeti verebilme yeteneğine de sahip olması gerekir.
Daimi tarafsızlığı Avrupa’nın büyük devletleri tarafından teminat altına alınan İsviçre, 19. Yüzyıl boyunca tarafsızlığına uygun bir dış politika izlemiştir. 1871 Fransa-Prusya Savaşı sırasında ülkesine sığınan General Charles Bourbaki komutasındaki Fransız ordusunu silahtan arındırmıştır.
Tarafsızlığı uluslararası hukuk çerçevesinde kodifiye eden ve savaş zamanı tarafsız devletler ile savaşan devletlerin hak ve yükümlülükleri konusunda bugün halen geçerli olan düzenlemeler getiren 1907 La Haye Sözleşmeleri, İsviçre’nin tarafsızlığı için de büyük önem taşımaktadır. Sözleşmeler kapsamında öne çıkan yükümlülükler; savaşa katılmama, meşru müdafaa, savaşanlar arasında taraf tutmama ve savaşan güçlerin tarafsız topraklardan geçişine izin vermemektir. İsviçre gibi Avrupa’nın güçlü devletleri arasında sıkışıp kalmış tarafsız bir devlet açısından La Haye Sözleşmeleri’nin öngördüğü en önemli hak ise tarafsız devlet ülkesinin dokunulmazlığı ilkesidir.( Ibid.)
Ancak Milletler Cemiyeti’nin varlığı, İkinci Dünya Savaşı’nın yaşanmasını engelleyememiştir. Bu yüzden yeni bir dünya örgütü kurma gereksinimi duyuldu. “Birleşmiş Milletler” ifadesi ilk defa Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Franklin D. Roosevelt tarafından kullanıldı ve ilk olarak İkinci Dünya Savaşı sırasında 26 ülkenin, Mihver Güçlerine karşı birlikte mücade etmek için taahhütte bulundukları 1 Ocak 1942 tarihli Bildirge'de kullanıldı. 2. Dünya Savaşı sonrası Birleşmiş Milletler Antlaşmasının hazırlanması için 1945 yılında, 51 ülke temsilcisi San Francisco’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Uluslararası Örgüt Konferansı'nda bir araya geldi. Söz konusu görüşmeler Çin, Sovyetler Birliği, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri temsilcilerinin 1944 yılı Ağustos-Ekim ayları arasında yaptıkları çalışmalar sonucu hazırlanan taslak metin çerçevesinde Amerika’nın Dumbarton Oaks şehrinde gerçekleştirildi. Birleşmiş Milletler, ba taslak metinin hazırlanmasından sonra Çin, Fransa, Sovyetler Birliği, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye’nin de içinde olduğu diğer kurucu üyelerin Antlaşmayı onaylamasıyla 24 Ekim 1945 yılında kuruldu. Türkiye Antlaşmayı 15 Ağustos 1945’te onaylamıştır. 4801 Sayılı Onay Kanunu 24 Ağustos 1945 gün ve 6902 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Temmuz 2013 itibarıyla BM’ye üye devlet sayısı 193’tür.
BM’ nin amaçları; dünya barışını sağlamak, danya güvenliğini sağlamak, sosyal ilerleme sağlamak , yaşam standartlarını her zaman yükseltmek, insan haklarını desteklemek ve dostane ilişkileri geliştirmektir. İnsan hakları ilkesini hayata geçirmek, devletlerin savaşlarını ve barışa dönük tehditleri önlemek, devletler arasında dostane ilişkiler kurmak ve devletler için uluslararası ekonomik ve sosyal işbirliğini sağlamak temel amaçlarıdır. “Adalet, güvenlik, ekonomik kalkınma, sosyal eşitlik” haklarını tüm ülkelere eşit oranda sağlamak, temel amacıdır. Bu ilkeler sadece BM’ye üye olan devletleri değil bu örgüte üye olmayan devletleri de bağlar. BM tarafından alınan yaptırım kararlarına ve önleyici kararlara üye olmayan devletlerinde BM kararlarına uyma zorunluluğu vardır.
Bu mehdilik iddiasının başlangıç yeri Osmanlı İmparatorluğu’nun vilayetlerinden Halep sınırlarında bulunan Huveyz ve Cemmasiyye köylerinde yaşanmıştır. Olayın ana merkezi Cemmasiyye köyüdür. Bunun ana sebeplerinden biri mehdilik iddiasında bulunan Halepli Muhammed B. Süleyman’ın burada yaşaması ve yaşanılan olaylar doğrultusunda buradan harekete geçmesidir.
Yazar, kitabı kaleme alırken tezini; toplumsal olayların din/ ideoloji, ekonomi, politika vb. gibi tek bir sebepten ortaya çıkmadığını toplumun psikolojik durumuyla birlikte din/ ideoloji, ekonomik sebeplerle birlikte birleştiğinde ve toplumsal hareket liderinin zaman içerisinde yaşanan olayları profesyonelce yöneterek karizmasını güçlendirmesi gerektiğini, lider karizması, olaylar ve sebepler tam oluştuğunda harekete geçilmesi durumunda daha etkili ve ulusal bir hareket ortaya çıkacağı fikrini savunmuştur.